Cem Boneval

Liderlik koltuğu için Polo'yu bekliyoruz. Ama İngiltere'de Fiesta her şartta güzel satar.

https://www.fiaerc.com/standings/

Uyumsuz akü almışsınız, devrilme riski yoksa çalışma olarak hiçbir sorun yaratmaz.

Düsseldorf'ta Xavier ile hemen hemen benzer şiddette olan (100 km/h'lık sağanaklar) Andrea fırtınasında çekilmiş bir videoda teknik gözlemleniyor: Bence en güzel inişi de 3:20'de Pegasus pilotu yapıyor. A380'in aslında çok güzel düzeltip yere otursa da fazla sert düşüş olunca zıplıyor ve bu tüm dinamikleri değiştiriyor. Sonra yeniden yere konma ve malum salınımlar. Hani araç kıç atar da kontra verirsiniz, ama fazla kaçar bu sefer terse yöne gider ya öyle olmuş. Özetle yere daha yumuşak konmayı becerebilse bu salınımlar olmayacakmış. Hep merak etmişimdir böyle riskli inişlerde bilgisayar mı daha beceriklidir, pilot mu?

Bunu kullandıysanız sorun yok. Günümüzde üretilen yağların hepsi başarılı. Çok ekstrem koşullar dışında hepsi iş görür. Yeterki üreticinin taleplerini karşılayan yağ olsun. Yağa gereğinden fazla önem atfetmeyelim.

Hayırlısı olsun. Umarım vizeniz vardır.

Doğru diyor vallahi...

Ayıp olmuş, kuzu postunda kurt olanı daha hoşgörülü davranmanın gerektirir. Sonra forumdan da alınan falan çıkar.

Focus ile en fazla 7,5-8L/100 km arasında tüketirsiniz. Ancak ciddi bir ekonomik darboğaza doğru yol hızla yol alıyoruz. Yatırımlarda dikkat etmek lazım.

Ben bunu anlatmaya çalışıyorum, sen de yanlış anladığımı yazıyorsun. 22 dereceye ayarlandığında araç o dereceye gelene kadar sıcak üfleyecek, sonra da ısıyı sabit tutacak şekilde ılınacak üflenen hava. Durum budur. Otomatik konumda bu dereceye hızla ulaşmak için gereken fan hızını ve yönlendirmeyi de kendi ayarlıyor. Yani anlaşılmayacak bir şey değil ki bu...

Niye saçma olsun? Ayarladığınız derece üflenen havanın değil iç mekanın ısısı. İç mekanı ısıtana kadar tam sıcak, istenilen ısıya ulaştıktan sonra da ılık üflemesi gayet normal. Derseniz ki ben 25'e ayarlıyorum ama içerisi 20 oluyor en fazla, ben de sistem o kadar hassas değil siz kendinize uygun ve konforlu dereceyi deneme yanılma yolu ile bulun. Ben yazın 20, kışın 22 derece düzeyinde ve fanı 3.kademede tutuyorum ve genelde yeterli konfor sağlanıyor. Bir de klima ve kaloriferi ayrı düşünelim. Bunu soruna yönelik değil genel yazıyorum. Isıtma motor soğutma suyunun dolaşması ile sağlanır, soğutma klima kompresörü vasıtası ile. Kışın nemi azaltma dışında klimayı kullanmak pek gerekli olmaz. Ama klima kompresörü devredeyken de etkin ısıtma sağlanır.

Teoride öyle, pratikte kaçıyor. Öyle. Değiştir dedi dinlemedin bastın, ivmelenme sonlandığı anda sana yeni bir şans veriyor.

Vites değişim önerisi tamamen ekonomik kullanmaya yöneliktir. Performanslı kullanıma uygun değildir. Düşük devirde vites değiştirdikten sonra gaza fazla ve ani yüklenirseniz yanmamış yakıt sistemi kirletir. Yumuşak kullanımda ise sorun yaşatmaz. Performanslı kullanımda atmosferik benzinlide vites değiştiğinde torkun en yüksek olduğu devir bandına yakın düşmek gerekir. Bu nedenle 4000-4500 dd arası iyidir. Yine yokuş yukarı bölümlerde 3000-3500 dd altında kalmamakta yarar var. Ama yineliyorum, sakin, yumuşak ve ekonomik kullanım için bu sistem uyarıları yerindedir. Özellikle 1.6 EB motor neredeyse 1000 dd'dan itibaren güçlü ve kesintisiz ivmelenme sağladığından hiç sorun olmuyor.

Ne güzel renk... Jantlar da iyi gitmiş.

Bu jantın özelliği hafif ve sağlam olması, güzelliği ikinci planda kalıyor. Bundan hafifi ise Ultraleggera ki bulsam hemen alırım.

Yapacak şey çok da yapacak yürek ya da bilinç yok galiba... Geniş çaplı toplumsal tepki oy hesabındaki her iktidarı ürkütür. Ama organize olamıyoruz.

Hayatta başarılar, virajlarda dikkat edin lütfen. Burada tartışılan zevk değil güvenlik, dileğim bunu zor yoldan öğrenmemeniz.

Derin bas dalgaları (<100 Hz) uzun dalga boyları ve yüksek momentumları ile aracın her yerinden kulağa erişir ve oluşturduğu rezonans ile vücut tarafından da hissedilir. Yeri kritik değildir. Mahallenizde gezen apaçinin basını evdeki odanızda hissetmeniz bundandır.

Benzerini Hyundai i30 N kullanıyor.

Bazı kavramları biraz daha açıklamakta yarar var: Ses spektrumu bas (bass ya da low range), orta (mid range) ve tiz (treble ya da high range) olarak sınıflanır genelde. İyi bir ses sistemi bunların hepsini ahenkli bir şekilde yansıtmalıdır. Bu amaçla birden fazla hoparlör kullanılır. "Komponent" hoparlör ses spektrumunun birden fazla hoparlör ile verilmesini ifade eder. Genelde iki veya üçlü sistem kullanılır. İkili de tweeter ve bas/midrange olur, üçlüde bas, mid ve tweeter. Woofer sadece bas sesleri verir ve ikili komponentte bas/mid için kullanılan hoparlör için doğru tanımlama değildir, midbass gibi bir ifade kullanılabilir. Fullrange tüm ses spektrumunun tek hoparlörle verilmesi durumudur, tek membran vardır ve ne düzgün bas ne de düzgün tiz elde edersiniz, kaliteli ise orta sesleri iyi verir. Kullanılmasının temel nedeni düşük maliyetidir ve "var mı var" amacına hizmet eder. Komponentin alternatifi koaksiyal hoparlördür. Burada ses spektrumu yine iki veya üç farklı membran (ve tabii mıknatıs) ile yansıtılır, ancak bunlar aynı şasiye monte edilmiştir. İyi yanı kapı içine görünmeden monte edilebilir, kötü yanı ise tizlerin iyi duyulması için kulak hizasında olması gerekliliğini karşılamamasıdır. Merkez hoparlör "fullrange"dir ve uzaysal dağılıma katkısı olur, derinlik hissini arttırır. Araç içi için bence hiç gerekli olmayan bir ünitedir. Ses kalitesini hoparlörün kalitesi belirler. Var olan komponentleri daha iyileri ile değiştirmek kaliteyi arttırır. Ancak üzerindeki orijinal amfi kullanılacaksa hoparlör verimliliğinin (yüksek SPL/W değeri) iyi olmasına dikkat etmek gerekir. İyi hoparlör kağıt üzerindeki verilerle anlaşılmaz, kullanılacağı yerde dinlemek gerekir. Bu nedenle dinleyemeden yapılan her alışveriş bir nevi kumardır. Tweeter duyulması zor ve genelde müzikte yoğun yer almayan yüksek frekansları yansıtır, araç içinin iyi bir dinleme ortamı olmadığı ve trafik/yol gürültüsü de hesaba katılırsa kaliteyi etkilemede birinci sırada değildir. Sonuca gelirsek benim yapacaklarım sırası ile şunlar olurdu: 1. Merkez hoparlör için hiç uğraşmazdım 2. Arkaları ya koaksiyal ya da komponentle değiştirirdim 3. Tatmin etmedi ise subwoofer eklerdim 4. Yine yetmedi ise ön komponentleri yükseltir ve bu aşamada ekstra amfiyi de düşünürdüm.

Mehmet Şimşek: "MTV konusunda yanlış bilinen bir şey var. MTV, tamamen 2018'in başından itibaren alınacak sıfır araçlardan alınacak. Şu an aracı olanlar, normal şartlardaki artışlarla vergisini ödeyecek. Ticari taşıtları ilgilendirmiyor. 2018 yılında satın alınacak ikinci araçlarda MTV zammı söz konusu değil. Mevcut 21 milyon araç yüzde 40 vergiden etkilenmeyecek." Bunlar gerçekten halkla dalga geçiyor... Biri bana "normal şartlardaki artışı" açıklayabilir mi?

Kavga etmeyin. SSD'yi bir deneyelim. Pil ömrüne dw kısmen katkısı olabilir. Dörtte bir masrafla idare edebilirim sanki.

SSD hız ve enerji gereksinimi açısından olumlu da ömür ve arıza olasılığı nasıl?

FMY'nin nesi kötü? Markaya otomobil alırken güvenmişsiniz, bence yağda da güvenebilirsiniz.

Bugün yaşadığımız tablo tamamen 80 darbesinin orta vadeli sonuçlarıdır. Amaçsız, özünde inançsız, korkak ve çıkarcı yeni nesiller var artık karşımızda. Bir de biz millet olarak bireysel tepki vermeyi bilmez, ortak toplumsal refleksler oluşturmaz ve ancak aidiyet şemsiyesinde var olabilir durumdayız. Tepkileri yönlendirebilecek bir alternatif lider yok, olmasına izin verilemeyecektir de. Yoksa yumurtaya mı?