Cem Boneval

0 Beygir çünkü gücü arttırmıyor. 0-100 hızlanmada da hiçbir fark yaratmaz. İkisi de kalkışta kökler ve gaz kelebeği eş zamanlı tam açılır. Yok öyle bir şey. Gaz pedalına bastiğinda bir elektronik devre pozisyon sensörü ile belli bir voltaj üretiyor. Söz gelimi kökledin ve 4,5 V akım üretildi, ECU bunu görünce gaz kelebeğini tam açmalıyım bu herif manyak hızlanmak iztiyor diye eylem düzenliyor. Sprintbooster ne yapıyor, sen normal pedalde sonuna kadar bastiğinda 4,5V üreiyorken SB devredeyken 2/3 bastığında aynı voltajı gösteriyor, pedalı sonrası boş, bir şey değişmiyor. Yani az basarak tam basmış gibi hızlanıyorsun. Hepsi bu. Bunun ötesi yok. Evet, konuyu iyi bilmeyenleri aldatıyorlar, ama tanıtım kelimelerini çok ustaca kullanıyorlar, bu nedenle dava edilemezler. Konuyu doğru dürüst incelemek istersen bunu sıkılmadan oku: http://www.crosslake.net/~dbipes/sprintbooster/SprintBooster.pdf

Şaşımana gerek yok, küçük GTI'lerde Peugeot kaç dekadlık deneyimi var, 205 GTI ile başlamıştı. Ve motor zımba gibi...

Hayal görmeyelim. Yazılım üst devirlerde belli belirsiz gelen 10 PS, egzoz 2-3 PS, pedal 0 PS. Benzinli motorda güce yönelik modifiye için hiç bir harcama yapamyın, bu amaçla ayrıdığınız aparaları bir köşeye koyup turbolu bir araca geçiş yaparken kullanın.

Güzel bir video olmuş, ama adam konuşmaya odaklanacağına kullanmaya odaklansa tur süreleri daha da kısalırdı. Bir de Focus'ta ayarı drifte almışlar gibi geldi bana, yoksa bu kadar kıçı hoppa olmazdı. Belki de tur zamanlarından çok öznel değerlendirmeyi dikkat almak lazım. Yarışa girmiyorsak aldığımız keyif daha önemli. Bu yüzden VAG grubu (biraz Leon dışında) "Böööö", Honda, Focus ve biraz da Peugeot "Ooooo".

Demek ki neymiş, halkım Ford'u seviyormuş, yeter ki dizel otomatik olsun. Otosan ve Ford'a yıllarca bunu anlatmaya çalıştık.

Para sizin, keyif sizin, şu haliyle geçerli bir nesnel neden yok. Tozlanmış olması tıkanmış olduğu anlamına gelmiyor. Saygı benden...

Bence çok kötü değil, daha gider...

Ben bunları dikkat dağıtıcı ve gereksiz oyuncaklar olarak görüyorum, hala...

Neler yapmadık ki. Defalarca kez söktük, araştırdık. Kuruttuk. Silikonladık. İçine su doldurup kaçak baktık, dışarından su bastık. Yok oğlu yok... Şimdi artık rahatım. Kapağı gereksiz yapmışlar ?

Tıkalı değil, hepsi çalışıyor, ama farın içine cin kaçmış. Kapağı açınca cin mecburen kaçıyor.

Bununla ilgili bir yerlerde bir şeyler yazmıştım. Benim sol farın buğusunu asla gideremiyorum diye. Çözümü buldum. Radyatör tarafındaki ampul kapağını çıkarttım, öyle kullanıyorum, buğu falan kalmadı. Pırıl pırıl artık ? Ne yağmurlar ne su geçişleri gördü, bana mısın demedi.

Sachs da olur, Monroe de... Kep ile takozun aynı parçayı tanımladığını düşünüyorum. Kolay gelsin.

Farklı markalarda aynı ebadda lastik tabanları farklı boyutta olabilir ama bu normal ölçüyü ±0,5-1 cm geçmez. Yazıdaki ifadede zaten ölçümün pek hassas olmadığı anlaşılıyor. Kaldı ki lastiğin zemine basma genişliği performansla ilgili tek bir kriter olarak algılanmamalı. Yük altında tabandaki değişim, virajda yanağa doğru yatmada oluşan profil, hamurun yuvarlanma direncine etkisi gibi çok sayıda değişken devreye girecektir. Ölçümü hassas yapmak için lastik tabanına taze boya sıkıp bir tur yerde döndürmek ve yerdeki izi ölçmek lazım.

Özel servis doğru parça ile doğru işlemi yapmışsa kanunen bozulmaz. Ama yetkili servis zorluk çıkartabilir garanti durumunda ve iş mahkemeye kadar uzayabilir. Bununla beraber 1000 TL gibi abuk rakamlarla bu bence göze alınacak bir risk. Tam sağılan inek durumundayız...

Yuvarlanma dirençleri farklı ise hızı etkileyebilir, ama 15 km/h değil tabii, onda rüzgarın azizliğini ya da hava filtresinin tozunu falan da düşünmek lazım.

Bence abartmayalım ve "parasına göre iyi" ile yetinelim.

Sevgili Çağdaş, hemen her konuda sana katılıyorum, sadece anlatmak istediğim senin bilmediğin markanın aslında bilinmedik bir marka olmayabileceği. Bu da çok normal, her turda bir kısmını yola bırakan yumuşak bir yarış lastiği olmadığı sürece bu şartlardaki asfaltta her lastik kayar. Bu nedenle bir kere erken lastik değiştirip sonuç alamayınca, aynı yolları farklı marka model araçlarla da geçip kayınca sorunun lastikte değil yolda olduğunu anladım. Yani tek başına bu bir olumsuzluk kriteri değil. Yolu iyi okumak lazım.

Mutlaka öyledir, ama o zaman da kullanılmamış lastikleri bir çırpıda silmemek lazım. Daha detaylı araştırmak lazım. Mesela Falken Azenis FK510 son iki yılda yüksek performans lastikleri arasında hemen tüm incelemelerde ilk üçe girdi denilebilir. Yani özetle bence Falken'i de Dunlop'u da bildik maraklar arasına eklemek mümkün. Ayrıca Falken'in sponsorlukları var, hatta yarış takımı bile var.

Hayat sana zor...

Sigara ve çakmağın olmadığı diyeceğim ama öylesi yok.

Ses açısından bir manası olmaz. Ama kutu içi K&N filtre alt devirleri bir canlandırabilir.

Bilindik markayı nasıl tanımlayacağız. Bakın 2017 yılı gelirlerine göre en büyük lastik üreticileri kimler: Sumitomo kim? Falken ve Dunlop'un sahibi. Siz veya ben bilmiyor olabiliriz, ama bu lastiği kötü yapmaz, çok çok bizim bilgimiz eksik kalmış olur. Ha derseniz ki her çok sayılan iyi sayılmaz, o zaman tartışma başka bir boyuta kayar.

Demişler ki: Hükümetin ekonomide canlanma sağlanması için akaryakıt başta olmak üzere birtakım ürünlerin Özel Tüketim Vergisi’nde ( ÖTV) indirime gitmeye hazırlandığı öğrenildi. Yapılan teknik çalışma eğer olumlu bulunursa özellikle akaryakıtta indirim olması ihtimali yüksek görünüyor. Diyememişler ki. Hükümet vatandaşa seçim rüşveti veriyor, seçimlerden sonra misliyle geri alacak.

Aracın sizi ürkütmeyen hızlarda arkasını atması mutad değil. Lastik basınçlarını, amortisörleri kontrol etmek gerekir. Diyelim ki attı, ESP'nin sert ve gürültülü bir şekilde devreye girmesi ve siz kontra yapana kadar aracı düzeltmesi gerekir. Kötü asfalt kalitesi nedeniyle kalkışlarda patinaj mümkün ama TC ışığının mutlaka yanması lazım. Özetle bence ESP sistemi düzgün çalışmıyor, baktırın.