Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×

Liderlik Tablosu

Popüler İçerikler

15-10-2015 tarihinde, tüm alanlarda en yüksek itibara sahip içerik gösteriliyor

  1. Renault'un ilk duyduğumuzda heyecan yaratan 1.6 dci 160 hp 380 nm torklu motoru yurt dışında espace de kullanılmış olsa da ülkemizde ilk olarak Talisman ile giriş yapacak,üstelik de 6 ileri EDC şanzıman ile kombine olarak Heyecan verici nokta az yakan,çok kaçan,vergiye takılmayan bir motor olması Konuyu açmak için motorun teknik verilerinin açıklanmasını bekledim fakat uzun zaman geçmesine rağmen teknik veriler gelmedi ama espace'in verilerini söylersek aşağı yukarı ipucu verir Güzel bir video(alt yazısı mevcut çeviri yapılabilir) 1.6 dCi (160 Hp) EDC Espace Son hız : 202 km Hızlanma 0 - 100 km :9.9 saniye Şehir içi yakıt tüketimi :5.1 Lt/100 km Şehir dışı yakıt tüketimi :4.4 Lt/100 km Ortalama yakıt tüketimi :4.7 Lt/100 km Ağırlık : 1659 Kg Espace in ağırlığını dikkate aldığımız da Talisman tahmini 9 saniyede 100 km hıza ulaşacak gibi gözüküyor,yakıt tüketimi de D sınıfı 1.6 dizellerin ayarında olacak,boyutlar D sınıfında birbirlerine çok yakın ayrıntılar topluca yazılabilir ama bagajı belirteyim 608 litre(çok iyi) Ama motorla beraber heyecan verici diğer bir özellik direksiyon da 4control sisteminin olması yani direksiyon 4 tekerliği birden hareket ettirebiliyor D sınıfında çok olumlu bir gelişme ülkemiz açısından fakat umarım sınıf ayarında malzeme kalitesi kullanılır,malesef Renault modellerinde yeni kadjar dahil bu konuda rakiplerinin gerisinde Diğer bir konu fiyat,eğer ki Reno D sınıfı içerisinde rekabet yaratmak istiyorsa kendi şartlarını zorlaması lazım,benim umduğum en dolu 1.6 dci 160 EDC 100 bin olmalı(düz fiyat) ama tahmin ettiğim 120-125 arası,umarım rekabet yaratır ve bu güzel motor şanzıman kombinasyonlu ilgi çekici Renoyu yollarda çok görürüz
    4 puan
  2. Dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz, yetişmiş eğitimli beyin gücü olmayan, yüksek tekonolojiye sahip olmayan ülkeler küresel sermayenin satranç tahtasında ancak feda edilecek bir piyon olurlar. Kendin ve çevreni kandırabilirsin ama gerçekler değişmez. Bu nedenle bizim önceliğimizi yüksek tekonolji üretimini hedefleyen insan gücü yetiştirmeye, beyin göçünü tersine çevirmeye ve tüm kurumları ile düzgün çalışan bir devlet yapısına ihtiyacımız var. Bunu düşünen ve hedefleyen tek bir siyasi görsem azıcık umutlanacağım... Bu gidişle daha çooook yerli araba nafile muhabbeti yaparız.
    4 puan
  3. Almanya'da anneannem, teyzem, dayım olmasının avantajlarından biri.. zannediyorum ki yıl 87-88 civarı. yani 5-6 yaşlarındayım. hiç unutmuyorum. Ambalajı açılmamış, kendi kovasında, bir kova Lego getirmişlerdi bana. O zamanlar sanırım Türkiye'de yoktu Lego. Önce ne olduğunu çözmeye çalıştım. Sonra yıllar boyu vazgeçilmez oyuncaklarımdan biri oldu. Bu konuda sana katılıyorum. Herşeyi çocuğun hayal dünyasına bırakan bir oyuncak. Şimdi bile bayılıyorum. Köln'de bir LegoLand'e gitmiştim. Aklımı kaçıracaktım neredeyse.. Hele o Lego Technic serisi muazzam. Eneeeeee.. Şu turuncu TransFormers'ın aynısı vardı bende.. Bunun Android oyunu var şimdi.. Woodball.. çok da kaliteli... tavsiye ederim.
    3 puan
  4. EVT S1 = McLaren Mini Bu arada Bakan Bey sonunda ayağı yere basan bir açıklama yapmış: http://www.hurriyet.com.tr/isik-saab-9-3un-fikri-mulkiyet-haklarini-aldik-30320584
    3 puan
  5. Biz burada 160-180-200 PS'ler den 300-400 torklardan falan konuşuyoruz sen aradan bir çık bakim fındık ! (bkn: araba nasıl sattırılır)
    3 puan
  6. Ben gurbetçi çocuğu olarak oyuncak konusunda epey şanslı olmama rağmen o oyuncaklar tornetin, çelik çomak oynamanın, gazoz kapağı ve misket oynamanın tadını, vermezdi. Tornetlerimiz çok ilkeldi ve hep parmak eklemlerimiz betona sürterdi, yara içinde gezerdik, asfalt yoktu, tek beton zemin okulun etrafı olduğu için okula giderdik, okul küçük 3 sınıflık bir yer, etrafında dön babam dön, beton zemin 1 metre genişliğinde zaten köşe dönüşlerinde karşıya uçmayan iyi şofördü.
    3 puan
  7. Ve adamın dibinin yeni albümü CİNEMA 23 ekimde geliyor sanırım sinemedaki kült filmlerle birlikte alınan unutulmaz parçaların Andrea Bocelli tarafından yorumu...örneği gladiatorden now you free.... ha benim son günlerde dinlediğim için yaşanılıp söylenen bir şarkı sogno albümünden... sözleri beni anlatan bir şarkı da Teomandan...napiyim tabatım böle....
    3 puan
  8. Zoraki Radikal – The Reluctant Fundamentalist filminin açılış sekansında yeralan mistik etnik hatta birazcık ta blues/jazz ın ortadoğusu yada batının gospellerine inat doğunun geliştirdiği güzel bir parça filmin açılışına yerleştirilmesi ve filmde 11 eylül teröründe doğunun suçlanıp batının aslında körüklemesine yönielik ses getiren bir yapımdı...
    3 puan
  9. Şundan yapmayan yoktur sanırım :)
    3 puan
  10. abi sorma... gittim aldım. adam 1 gün zor sabretti... yok böyle birşey... tam bir çocuk, uykuları kaçtı kendisinde olmayan birşeyi ben aldım diye . Hiç abartmıyorum olay gerçekten bu yani
    2 puan
  11. Bu oyuncak fotolarını koyanların ya erkek çocukları küçüktür ya da yoktur eminim ha. Yoksa 2 güne çöpte olmalıydı
    2 puan
  12. Of of ekmeee bandıra bandıra
    2 puan
  13. Aslında en büyük sorun denetlemenin azlığı ve bilinçsizlik.Polis arkadaşlarımız vardır elbet çalışma koşulları ve yoğunluğu tartışılamaz.Ama eminim ki onlarda talimat almadıkça bazı şeyleri keyiflerine göre yapamıyorlardır.Arabalarımıza yaptıklarımıza gelince ne kadar bilgi sahibiysek o kadar yapabiliriz.Ben de zamanında merceksiz xenon ampülleriyle gezdim.Niğde ye giderken akşam karanlıkta yediğim selektörlerden ve eminim küfürlerden utandım.Eve dönünce söktürdüm ve attım depoya xenonları.Diğer bir mevzu çevremize verdiğimiz rahatsızlık ve kirlilik.Herkes biliyor değil mi aslında biz bu dünyayı çocuklarımıza miraz bırakmıycas.Bu dünya onlardan bize emanet ve emanete ne kadar saygılı olursak çocuklarımıza da o kadar güzel bir dünya bırakırız.Aracın rengi şuymuş buymuş hiç önemli değil.Çevrenin dikkatini yok kırmızıyken daha çok çekiyor yok fuşyaysa daha çok çeker de açıkcası önemli değil.Zevkler farklıdır.Öyle olmasa çeşit çeşit renkli arabaya ne gerek vardı değil mi? Önemli olan trafikte dikkati saygımızla ve kurallara uymamızla çekmek olmalı.Bir araca yol verince bir yerimiz eksilmez ama o araç şöförü de belki bu ince davranışa karşılık bir başkasına o ise diğer bir araca yol vererek daha güzel bir trafik oluşacak.Açıkcası araçlarımıa yaptığımız değişikliklerin en başında diğer insanların zararına olmayacak değişiklikler gelmeli.Kimsenin aracı insan hayatından değerli değildir. Emir eleştirilerimiz seni rahatsız edebilir ama inan bundan keyif aldığımız için yapmıyoruz.Senin ve tüm çevredeki insanlar için yapıyoruz.Bazen doğru olanı görmek istemeyebiliriz ama sonunda bize zorla da olsa gösterirler.Senin de eleştirilerimizi bir abiden geldiğini bilerek yorumlamanı isterim.
    2 puan
  14. Volkan Bey ekonomik gitmek istiyorsanız Falken seçeneğini özellikle belirtmiştim. Başka yere bakmayın ve alın. Kullanıcı yorumları bazında (İngiltere'den) Petlas Falken Kış lastiği kullanıp da hangi marka ve model olursa olsun beğenmeyene ben pek rastlamadım, nedenine gelince kar ve buzda yaz lastiğine oranla alışılmadık bir tutunma sağlıyorlar, en kötüsü bile. Ancak lastik gerçek yüzünü kuruda gösteriyor, hem yol tutuş hem de aşınma açısından sorunlar o zaman ortaya çıkıyor. Bu nedenle bireysel izlenimlere çok itibar etmemek lazım, ya da örneklem geniş tutulmalı (benim yuklarıda şematik olarak verdiğim gibi), i-cept evo ise sorun yaşamayacağınız ortalamanın biraz üstü performansı olan bir lastiktir. Diğer modelleriyle ilgili bilgim yok.
    2 puan
  15. 2011 yılı verilerine göre Romanya'nın tüm ihracatının %10'unu tek başına karşılayan Dacia, 1966'da kurulduğunda Renault 12'nin altyapı ve dizaynını satın almıştı. Şu anda Avrupa'nın en büyük beşinci otomobil üreticisi. 1950'de İspanya hükümetinin gayretleriyle, iç savaş sonrası ekonomiyi güçlendirmek için beş bankanın ortaklığıyla başlatılan Seat projesi, İtalyan Fiat'tan hem yatırım hem de konsept ve dizayn desteği alarak işe başlamıştı. Seat şu anda dünyanın sekizinci en büyük otomobil üreticisi. 1930ların sonunda kurulan Honda, bir garajda Toyota'ya oring imal eden ve mamulün kalitesizliği nedeniyle sözleşmesi feshedilen bir şirketti. İkinci dünya savaşı rüzgarını ve Toyota'nın dizayn çalışmalarını arkasına alarak bugün dünyanın en büyük motor üreticisi oldu. İkinci dünya savaşı rüzgarını arkasına alan bir diğer firma Volkswagen, o sırada bölgedeki irili ufaklı küçük üreticilerden biri olan Ferdinand Porsche'nin dizayn ve çalışmalarını baz alarak Adolf Hitler'in gayretleriyle kuruldu. Kuruluş aşamasında finansal desteği sağlayacak "bir babayiğit" bulunamadığı ve yeni bir otomobil fabrikası kurmanın oldukça gereksiz ve masraflı olduğu eleştirilerine rağmen üçyüz binin üzerindeki Alman vatandaşından ayda beş mark alınarak finanse edildi. Kendileri şu anda dünyanın en büyük ikinci otomobil üreticisi. Enzo Ferrari 1939'da Alfa Romeo'dan ayrılıp kendi şirketini kurduğunda ürettiği aracı Fiat dizaynı üzerine geliştirmişti. 1920'lerde kurulan BMW, Austin marka bir otomobilden devşirdiği ilk otomobil ile başarılı satış adetlerine ulaşmıştı. --- Otomobil tarihini biraz incelersek Karl Benz ve Henry Ford dışında hiç kimsenin tam olarak bir "mucit" olduğunu söyleyemeyiz. Üretim/endüstri de aynen doğa gibi evrimleşerek gelişiyor. Her girişimci bir şekilde kendisinden önceki adımları izliyor, zaman ve kaynak kaybından kaçınıyor. Yerli otomobil üretimini kıyasıya eleştirmenin, burun bükmenin, aroganlığı farklı kostümlere sokarak ifade etmenin; şu meşhur fıkrada, cehennemde çukurdan çıkmaya çalışan arkadaşlarını paçasından tutup içeri çekmeye çalışan Türklerdeki gibi genlerimize girip yerleşmiş yeteneğimizin sonucu olduğunu düşünüyorum. Irkların, renklerin, toprakların birbirine üstünlüğü olduğunu düşünen bir insan değilim. Ancak bu toprakların insanlarının da tüm insanoğlunun ilerleyişi için neler ortaya koyabileceğini görmek isterim.
    2 puan
  16. Serkan, biz bu yazdığını arka plana atmıyoruz, tam bunu vurguluyoruz, arka plana atıp sıfırdan yapmayı bir marifet gibi göstermeye çalışan siyasiler. Ayrıca kim Türk otomobiline karşı olduğumuzu söyledi ki? Sapla samanı birbirine karıştırmamak lazım, devlet sübvansiyonu ile yürüyecek ve asla kar etmeyecek bir projeye kimse destek vermez, çıkmaz öyle bir "babayiğit" (bu da apayrı bir konudur ya, siyaset erkanı gerçekten babayiğit aradığını söylüyor, ne demekse, finans dilinde nasıl bir karşılığı varsa...!?). Ayağı yere basan uzun soluklu ve iyi tanımlanmış bir çalışmaya ihtiyaç var. Salt fizibilite için bile bu geçerli. "Ya niye bizim arabamız yok" söylemi ancak basit bir çıkış noktası olabilir, hedef değil. Bakanın açıklamasını da okudum, hala konuya açıklık getirmeyip topu Başbakana atıyor. Kendi adıma ben bu alanda yapılacak her türlü "ayağı yere basan" çalışmayı desteklerim. Ama proje öncelikle siyasi rant amacı ile kullanılıyor ise sempatim azalır. Erbakan konusuna gelince. Rahmetli İTÜ mezunu makine mühendisi ve akademisyendi. Almanya'da benim doğduğum yıllarda doktora da yapmıştı. Pancar motorun kurucusudur. Devrim arabaları ile ilişkisi yoktur. 4 Mart 1961 tarihli Bakanlar Kurulu toplantısına katılmış ve otomobil üretimi projesini aktarmıştır. Dövizin kıt olduğu ortamda yabancı markalar yerine yerli üretimin mi daha makul olabileceği üzerinde kafa yoruluyor iken Erbakan, 'araştırma-geliştirme' alanına önem verilmesini, ithalâttan sanayi için fon ayrılmasını, ülkede üretilebilen makinelerin ithalâtının kısıtlanmasını, üniversite-sanayi işbirliğini ve tavsiyelerinin yasalarla takviye edilmesini savunmuş ve kendi otomobilimizi üretme fikrini ortaya atmıştır. Yani fikir babası odur, ancak Devrim gelişmesine benim bildiğim hiç bir somut katkısı olmamıştır. 35 yaşlarındaki halini bilmediğimden resimde de tanıyamadım. Kaynaklar: http://www.zaman.com.tr/yazarlar/taha-kivanc/erbakan-ve-otomobil-maceramiz_1100655.html http://www.devrimarabasi.com/ekip.html Erbakan'ın başarılı ve vizyoner bir mühendis olması iyi bir siyasetçi olmasını gerektirmez. Din ve devlet işlerini birlikte yürütmeyi savunması laik devlet ilkesiyle bağdaşmaz. Ve tabii ki bütün bunlar asla hakaret edilmesini de mazur göstermez. Neyse çok fazla konu dışına kayıyoruz. Son söz: Madalyonun her zaman iki yüzü vardır, birini görürsek tümünü görmüş olmayız. Bu nedenle bu tür bilgi alışverişleri yararlıdır.
    2 puan
  17. Eğer bunları şaka diye yazmadıysanız bilgi ve algı eksikliği var demektir. Devrim'in tarihçesini buradan okumak mümkün: http://www.devrimarabasi.com/tarihce.html Orada yazılmayan ise projenin baştan itibaren o dönemde ülkeyi gizliden yöneten ABD tarafından -ABD otomobil üreticileri lobisinin yoğun çalışması ile- engellenmiş olmasıdır. Diğer bir deyişle Cemal Paşa daha proje bitmeden üretim yapılmaması kararını mecburen vermişti ve o dönemin medyası kullanılarak algı operasyonu ile aracın başarısız olduğu kanısı uyandırıldı.Türkiye'nin emek ve sermayesinin sömürülüşünün en somut örneklerindendir. İmza'da ise yatırımın bilimsel temelleri eksikti, verimliliği tartışmalı bir bölgeye kurulacaktı, üretim teknolojilerinin bulunmadığı bir yörede yetişmiş kadro ve yan sanayi yokluğunda kolay kolay başarı şansı verilemezdi, kaldı ki yatırımıcının iş dünyasındaki imajı da en hafif söylemi ile pek iyi değildi. Ayrıca İmza da Proton'un prototiplerinden üretilecekti ve yerlilik konusu tartışmalı idi. Konuya dönecek olursak ülkesini seven hiç bir Türk vatandaşı Türkiye'nin yüksek teknoloji alanında kendini geliştirmesine karşı durmaz. Ancak bugün yüksek teknoloji üretimi tek bir devlet-ulusun çabası ile olamayacağı gibi olması da gerekmez. %100 yerli otomobil fikri ile ortaya çıkmak ya halkın eksik olan özgüveninden göz boyayarak faydalanmaya çalışmak ve bunu tahvile/paraya/oya çevirmekten öteye gitmez. Küresel ekonomi oyunculuğu böyle kurnazlıkları kaldırmaz. Sonuç hüsran olur. Sizin benim paramız batar. Şeytanla yemek yiyenin kaşığı uzun olmalıdır. Sermayesi yerli, üretimi belli ölçüde yerli bir Türk markası oluşturulabilir, ama ekonomik fizibilitesi iyi yapılmalı, markanın ülke imajına katkısı da dahil çok yönlü düşünülmeli ve yüksek teknolojili bir niş yakalanarak yenilikçi bir yaklaşım hedeflenmelidir. Hiç birimiz Türk otomobiline karşı değiliz, ama %100 yerli fikrinden yola çıkarak vardığımız noktayı Emre Özpeynirci nasıl özetlemiş bakın: "Bakan Işık’ın dün paylaştığı fotolarda da aracın önden Cadillac arkadan Saab 9-3 olduğu anlaşılıyor. Aracın içi Cadillac BLS’den direksiyon üzerindeki gösterge paneli ise Saab 9-3’ten alınmış. Saab bu araçı ürettikten kısa bir süre sonra iflas etti. GM de hisselerini sattı. BLS modeli de Avrupa’da başarılı olamayınca tarih oldu. Yani görünen o ki, iflas eden bir şirketin modeliyle, tarih olan bir modelin kalıplarını almışız ve yerli oto yapmışız. İşte dün Bakın Işık’ın gösterdiği kamuflajlı araç, Cadillac’ın Avrupa’da başarı elde edemeyen BLS modeliyle Saab 9-3’ün karışımından başkası değil. O yüzden dün sosyal medyada, “Yerli otomobilimiz meğer ‘Milli Cadillac’mış’ yorumları yapıldı." http://www.hurriyet.com.tr/milli-cadillac-30302310 Tabii bu arada eklemek lazım ki ülkemizde hemen hiç bir iktidar, ve özellikle son iktidar, aydın ve yaratıcı nesillerin yetişmesini istemedi, güdülmesi zor olduğundan tabii ki... 12 Eylül'de YÖK ile üniversitelere takılan tasma giderek sıkılarak cılız, yetersiz ve edilgen bir akademik yapı hedeflendi ve hakkını vermek lazım ki başarıldı. Bugün Türkiye'de teknolojinin çağdaş enstrümanları ile oynayacak yetenekte insan sayısı bir elin parmakları kadardır. Ülkede hemen her yönetim kademesinde konuya hakim olmayan, bilgi ve deneyimi yetersiz insanlar "ben yaptım oldu" mantığı ile bilime aykırı bir davranış içerisindeler. Görevlendirmelerde liyakat değil de biat esas alınınca bu doğal bir sonuçtur. Yetişmiş insan gücü olmayan bir ülke küresel oyuncu olamaz. İtilir, kakılır, taşeronluk yaptırılır, önüne ne konulursa ona razı olur. Biraz abartılı olsa da geldiğimiz durum budur. Ben asla ne vatansever ne de dindar olduğumu iddia ederim, ama son yıllarda dindar ve vatansever diye ortaya çıkanlardan ülkeme çok daha yararlı olduğum konusunda hiç kuşkum olmadı. Forumdan kimseyi hedef alarak yazmadım, yanlış anlaşılmasın, sadece çevremdeki kısır ve sonuçsuz hamasi tavırlardan son derece sıkıldım o kadar. Maalesef şu yerli üretim otomobil de bundan nasibini aldı. Bu arada Devrim demişken, ben öyküyü yıllar önce defalarca aracı üreten bir avuç kahramandan biri olan yakın aile dostumuz rahmetli Y.Müh.Faruk Akyol'dan canlı dinleme şansına sahip oldum. Filmi de çevrildi, belgesel duyarlılığında ama müthiş duygusal, izlemeyenlere mutlaka öneririm.:
    2 puan
  18. Baştan yazayım, bu başlıkta basit ve sihirli etki gösteren kolay bir uygulama ile motor gücünün arttığından falan bahsetmeyeceğim. Daha önce değişik başlıklarda ele aldığımız Superchips, Sprintbooster ve KN 57S-4000 hava filtresi uygulaması ile ilgili deneyimlerimi paylaşacağım. İlgili başlıklar: Şimdi gelelim konuya: 1.6 Ecoboost sahipleri genelde aracı seçerken öncelikle performans beklentisi ile tercihlerini yapıyorlar demek yanlış olmaz. Gelin görün ki bu motorun kullanıldığı Kuga, Mondeo, C-Max ve Focus modellerinin hiçbirinde çarpıcı bir performans oluşmuyor. Rakipler 150 PS ile benzer performansı elde edebiliyorlar ve sanki EB beygirleri yarış atından çok sütçü beygiri havasında koşuyorlar. Focus'ta iyi ivmelenme değerlerini fabrika verisi olarak duyurmuş olsalar da bunu gerçek hayatta yaşamak belki bir iki istisna dışında hemen hemen hiç mümkün olmadı. Hatta aracı ilk kullananlar acaba yanlışlıkla 125 PS modeli mi test ediyoruz bile demişlerdi. Diğer bir söylenti de 150 PS olan motorların geldiği ama 182 PS diye satıldığı yönünde idi, tabii aslı yok ama hissiyat böyle işte. Bu motorun göreceli verimli olduğu tek model ise Fiesta ST, ama o da memlekette yok. Ben de 2011 Ekim'inden beri 1.6 EB HB kullanıyorum, aslında pek de severek kullanıyorum ama itiraf etmem gerek ki motor zaman zaman benim yaşıma uygun tonton amca tadında gelebiliyor. Beklenti mi yüksek, belki... Ne yapılabilirleri araştırmış olmama rağmen tembellikten pek bir uğraşa girmemiştim. Ama zaman içerisinde yapılması gerekenleri ittire kaktıra da yaptım sonunda. İlk aşamada bir arkadaşın zoruyla o zaman için hesaplı sayılabilecek bir fiyata Sprintbooster almış ve takmıştım. Yukarıdaki bağlantıda o zaman yazdıklarım bugün de hala geçerli, aynen alıntılıyorum: "Sonuçta siz 2 cm bastığınızda 4 cm basılmış gibi voltaj üretilmesine ve motorun bu nedenle beklediğinizden fazla tepki vermesine neden oluyor. Ve evet dikkatli okuyanlar bunun bir aldatmaca olduğunu hemen kavramışlardır. Yani bu aleti takana kadar az basacağına çok bas olsun bitsin. Pratik düşüncede öyle, gel gelelim kullanmaya başladığınızda fark ediyorsunuz ki gazı tam köklemeden hızlı ivmelenmek istediğiniz takdirde istenilen oranda güçlü ivmelenmeyi sağlamak için biraz çekingen basılıyor, yetmedi biraz daha derken süre uzuyor, halbuki Spintbooster devredeyken dokunduğunda fırlıyor. Bu bağlamda gaz pedalı hızlandırıcısı tabiri yanlış değil, çünkü aynı akımı üretmek için gaz pedalında yarı yarıya basıyorsunuz ve vakit kazanıyorsunuz. Teoride buna dudak bükmek ya da omuz sallamak olası ise de pratikte özellikle ara hızlanmalarda ve sollamalarda bu müthiş etkili oluyor. Ve aracı kullanan kişi gerçekten 180 BG varmış gibi "hissediyor"! 0-100 değerini etkiler mi? Etkiliyorsa bile önemsiz bir ölçüm düzeyinde olur.Ama trafikteki kıvraklığa hissedilir bir katkısı var olumlu yönde.Sonuçta gücünüz artmıyor, ama gücü kullanma şekliniz değişiyor. Şehir içinde 1.kademe, yani yeşil mod son derece yeterli, şehir dışında kırmızı mod şahlandırıyor. Peki yakıt tüketimi? Bu aletin tüketim üzerinde doğrudan etkisi yok." İkinci aşamada duyarlı bir arkadaşın hediyesi olarak elime ulaşan KN 57s-4000 hava filtre setini taktım. Sanırım bayram arifesi idi, demek ki iki hafta falan olmuş. Set filtre kutusu kapağı ve filtre elemanından oluşuyor. Kapak normal kutu kapağının yerine tam oturuyor ve kolaylıkla değişiyor. İki farkı var, birincisi daha tatlı bir bombe ile filtre etrafında hava sirkülasyonu sağlanıyor, ikincisi normal kapakta olan lammeller bunda yok, dolayısı ile hava türbülansa uğramadan kolay akıyor. Filtre elemanı da standart kutu içi KN filtreden farklı, şöyle ki silindirik filtrenin manifolttan uzak kısmında kauçuk bir kapakla korunan ve içerisinde ayrı bir minik konik filtre barındıran bölümü var. Filtreyi yerine takıp buradaki kauçuk kapağı çıkartırsanız küçük bir açık filtreniz oluyor, sonuç: Ekstra hava girişi ve ekstradan ses. Fotoğraflarda anlatmak istediği daha kolay anlaşılır, ama kapak ve filtre yerleri ters olmuş, ona göre bakın lütfen. Yani sonuçta montaj sorunsuz, 10 dakikada bitiyor, kauçuk kapağı da çıkartıp konsoldaki kolçağa attık mı tamam. Şimdi çalıştırıp yola çıkalım bakalım bir test edelim. Beklenti düşük, zaten hediye geldiğinden hüsran olmayacak, düşüncelerimi zaten daha önce ilgili konu başlığında dudak bükerek yazmıştım. Ama üzgünüm ve mahcubum, çünkü bilmeden uygun bir yerimden uydurmuşum. Filtre popometreye göre dramatik etki gösteriyor, en kolay şöyle anlatabilirim: Beşinci viteste gazladığınızda dörtte gibi hızlanıyor. Ağzım kulaklarımda 4-5-6-5-4-3-4-5-6, doyamıyorum, frene bas yavaşla, gaza bas hızlan, arabayı sanki yeniden yarattılar (tamam abartı oldu), hissiyat aynen böyle. Seste ise tok bir homurtu ekleniyor, dikkatli dinlemezseniz pek fark etmezsiniz, ama duvara yakın veya arabaların arasında cam açık seyir halindeyseniz turbonun her türlü aykırı sesini duymak mümkün, velhasıl keyfime diyecek yok. İki haftadır şaşkınlığım devam ediyor. Sıra geldi üçüncü aşamaya, motoru daha rahat nefes alır hale soktuk, biraz da beygirleri kamçılasak mı? Zaten iş icabı Istanbul'a gideceğim. Uy şeytana... Telefona sarılıp BTG Maslağı arıyorum. Murat Faralyalı ile telefonda tanışıyor ve 21 Haziran için randevulaşıyoruz. Filtreli haliyle 110 km/h ortalama ile 6 saatte Antalya - Istanbul yapmışım, daha ne istersin be adam diyeceksiniz ama kaşıntı tuttu mu durmuyor ki. Sonuçta randevu saatinde buluşuyoruz Murat Beyin kurumsal kimliği vurgulayan disiplinli ve ilkeli çalışma biçimi etkileyici, asla maceraya girmeyen bir firma ve izlenimim kesinlikle güvenilir oldukları yönünde. Benim arabanın akıl hafızası okunuyor, İngilizlere gönderiliyor onlar da 20 dakika sonra sokma akıllı programı gönderiyorlar ve arabaya kopyalanıyor. Çıkıyoruz test sürüşüne, bende gene beklenti pek yüksek değil. Çünkü superchips son zamanlarda verilerini elden geçirdi ve ek olarak 20 PS ve 44 Nm kazançtan bahsediyor. Ancak bu sonuçlar yanlış okunmasın, araç 200 PS olmuyor, maksimum kazanç 3500-4000 dd arasında. Trafikten biraz arınmış yolda gazlıyoruz, 1 hemen bitiyor, 2 ne olduğunu anlamadan geçiyor, 3'te sert ve hırçın bir ivmelenme var, bu 4'te de aynen devam ediyor. Genelde 2000-2500 dd civarında arkana pek de yumuşak olmayan bir tekme yiyorsun ve bu 4000-4500 dd'ya kadar devam ediyor, sonrasında daha az abartılı bir ivmelenme ile devam ediyor. E güzel, kesinlikle hissedilir bir fark, hatta pek güzel, bir daha basıyorum, gene aynı asabi araba, ooo bu olmuş deyip dükkana dönüp keyif çaylarını içip sohbet ediyoruz. 1.0 için özellikle etkili bir programdan da bahsediyor. Tüketim etkisi var mı derseniz, kesinlikle artmadı, ama azaldı da diyemem, ama sağ ayağıma şu sıralarda pek güven olmuyor. Hediyesi resmi fiyat 1650 TL, ben indirim aldım, burada yazmanın etik olmayacağını düşünüyorum. Sonuçta artık arabam 182 PS derken göğsümü gere gere ve hatta biraz şişinerek söylüyorum, çünkü bu gücün varlığını hissediyorum. Sihirli formül yok, ama yöntem belli. Sürüş keyfinden hoşlanan, yolu araba kullanmak için fırsat bilen sürücülere kesinlikle öneririm.
    1 puan
  19. Araba yeterince gidiyor, 1.6 ecoboost ve 1.6 sigma gibi maraba değil ki
    1 puan
  20. O aynı gün bulup çıkarır da ben bir daha koyduğum yerde bulabilir miyim bilmem.
    1 puan
  21. Baktım pancar motorlu arabada işe yarıyor alım dedim. Kötümü olmuş yani.
    1 puan
  22. http://durbun.com.tr/mikroskoplar/bresser-junior-40x-1024x-mikroskop-seti.html Çocuklar maymun iştahlı oluyorlar. Erken dönemde tablası kolay hareket ettirilebilen ve ışık kaynağı içinde olan bir ünite yeterli, ayrıca bu linkteki USB üzerinden bilgisayara görüntü de aktarıyor.
    1 puan
  23. @Cem Boneval @Doğan Kurban Ben BTG Maslak'ta sprintbooster'o taktırırken özellikle sordum 1.0 için olan yazılımı. 75 tork artışından bahsettiler ve "yok patladı, yok çatlad" vs şeylerden bahsetmediler... ki kapılarında da bir focus araba yatıyor, arabayı da gayet iyi tanıyorlar. ankarada ki bebelerin iş bilmezliği bence o... Getir burada yaptıralım Doğan abi... Bu arada Cem abi, BTG Maslak'ın size ailecek selamı var, iletmemi istediler.
    1 puan
  24. Bu hangi markanın modeli oluyor?
    1 puan
  25. Hee gönderimde sen 2 gün evde birşeyler sakla. Bakalım aynı gün bulup çıkarıyormu bana haber edersin.
    1 puan
  26. Simit mideye bir inse toparlarım biraz. Yine de su ile destekleyelim
    1 puan
  27. ahada gittim mıncıkladım bu egeyi. Mutlaka hemen sizde gitmelisiniz görmeye. HAyır almak için değil Fordlarınızı daha da sevmek için. Biliyorum sübjektif bakış ama yok be abi..Yok işte. 65 bin dediği 1,3 dizel orta kasasında sağa sola 2-3 cm oynayan kol dayamamsı birşeyden başka hiç bir şey yok. İnanın başka hiç bir şey yok. Fullü 69 bin..(fantezi işte) ama bildiğimiz sensörlerden başka hiç bir şey yok. 6 yaşındaki arabam 23 km deki arabadan daha canlı ve kaliteli görünüyor..
    1 puan
  28. Haftasonu olmaz abi.. Malum bebek var.. eşimi yalnız bırakamam.. iyi bilirsiniz ki hem düşünceli hem de kılıbık bir insanım...
    1 puan
  29. Aynı paylaşımda bulunacaktım. Sizce bu inandırıcımı? Önce yerli dediler, sonra kısa açıklama -hiçbir arabayı ülke kendi üretmiyo- şimdide haklarını satın aldık diyor.. Ya buna kim inanır? Madem bunu söyleyecektiniz. Baştan açımklarken bilgisini verseydiniz de kimse bu şekilde yaklaşmasa.. Ya da ben bazı şeyleri kaçırıyormuyum? Tamam yerli arabayı üretelim ama barı görünümünü bizim ülke vatandaşları yapsın. Nebileym yarışma falan açsınlar.. Yanlıs hatırlamıyorsam cadillac ın bu aracıtutulmadı. Adamları kurtarma operasyonumu? Neyse yaa .. Çok soru sordum.. Ama ben bunlara inanmıyorum..
    1 puan
  30. Annem korumuş bana kalsa ohoo
    1 puan
  31. Benzer bir deneyimi Superchips Bluefin ile Tonay Mete yaşamış ve iade etmişti, bazen bir şey yamuk gidiyor demek.
    1 puan
  32. kim peheeeey benim arabamın keyfide senin gemide yok nabeeer
    1 puan
  33. 1 puan
  34. 1.0 alsın ya niye benim arabanın motorunu övmüyonuz siz.Sataram haaaa
    1 puan
  35. japon lastik üreticisi sumitomo çankırıda yaklaşık 2000 kişiye iş imkanı sağlayacak fabrikasının açılışını yaptı. bu ülkeye güvenen,taş üstüne taş koyan herkesin yanında olmalıyız diye düşünüyorum. artık araçlarımıza lastik seçimi yaparken sumitomoyuda adaylar arasına almamız lazım.
    1 puan
  36. Dün fulledim normal seyrinde yine
    1 puan
  37. Abi bu bahsedilen titreşim senin dediğinden farklı bildiğin titrer gibi yavaş giderken oluyor.
    1 puan
  38. 3 in 1 indirim gelmiş,hoş gelmiş .. Motorin : 12kr Benzin : 9kr LPG : 6kr Kaynak
    1 puan
  39. @Mehmet Demir, @Semih O.; Sony hele de ultra stamina modunda telefonu 3310 a döndürerek adeta, şarj süresinide 3310 unda üzerine çıkartıyor. Telefonu şarj edemediğimiz çok acil durumlarda baya işe yarıyor. Misal bir keresinde dışarda iken şarjım %7 kalmıştı, ultrastamina moduna aldım 3 saat boyunca telefon konuşmaları yapmama rağmen hala şarj %7 idi. Faka bu modda telefonun menüsü bile değişip sabitleniyor, sadece telefon, mesaj, kamera, albüm, alarm vs gibi uygulamalar kullanılıyor sadece diğer uygulamalar ekranda dahi yer almıyor. Stamina modunda ise kullanıma göre 1-2 gün şarj gidiyor, 7-10 saat gibi ekran süresi alınabiliyor. Bakalım 6.0 marshmallow ile nasıl olucak görücez. (tel:sony Z3)
    1 puan
  40. Eskişehir'de 1 km. gidemez
    1 puan
  41. Hey gidi günler, herkesin eşit olduğu, yani yoklukta gurbetçi çocukları hariç ( onların spor ayakkabıları bisikletleri v,b. )nerdeyse tüm çocuklar tornet e biner eğlenirdi, kimsenin ne cep teli, ne Psp, ne de evde odasında kullanabileceği bilgisayarı yoktu....
    1 puan
  42. Biz bilyalı derdik tornet dendiğini ilk defa duyuyorum ... Ama ne muhteşem araçlar yapardık , kask gerektirecek kadar hızlanabiliyordu ... Şimdi ben benim oğluma radio flyer wagon aldım ; ama kesinlikle sokakta tek başına salamıyorum ... Gerçekten biz özgür ; hatta biraz fazla özgür kalmışız Senin gibi çocukları mercedes düşünmüş https://www.youtube.com/watch?t=59&v=6KgJuiXpsrM
    1 puan
  43. siz nasıl yapardınız bilmiyorum ama bizde sorun genelde sele gibi oturduğumuz kısmın ağırlık çarpma veya esnemeden dolayı kırılması , iki parçayı birarada tutan demirin içinden geçtiği vidaların çıkması yamulması vs veya tornetlerin yani bilyaların dağılması gibi sorunlar olurdu. O yıllarda kullanılan tokyoların (gençler pek bilmez ) tabanlarından parça kesip arka tekerin üstüne fren falan yapardık. Bazen o lastik kayar ayağınla basardın acırdı yaralanırdın ama özgür ve mutluyduk biz (Ankara Balgat- 70ler sonu 80ler başı)
    1 puan
  44. sen tornet nedir bilir misin @testuser ? Bizim zamanımızda scooter yoktu olan bisikletler pahalıydı. Arkadaş arasında kendimiz tornet yapardık. Tornet özgürlüktü bizim için
    1 puan
  45. sizin mondeoyu görünce ah ah diye bi iç çeker bende mondi alsaydim der ..100bin tl lik d sınıfı arabada hiz kontrol bile yok(trendline)
    1 puan
  46. Bilgiler için teşekkürler. Mondeo gerçekten güzel araç olmuş. Kullanmadım ama kurcalanmadık yerini bırakmadım. Sizin yazdıklarınız üzerine söylenecek pek bir şey kalmamış. Belki HB araçlara alışanları şehirde biraz zorlayabilir diye düşünüyorum(Örnek: Ben ) Yoksa görüntüsüne edilecek söz yok. Tekrar güle güle kullanın.
    1 puan
  47. Çok güzel tanıtım olmuş,elinize sağlık.
    1 puan
This leaderboard is set to Istanbul/GMT+03:00
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.