Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×

Cem Boneval

Blogger
  • Toplam İleti

    16.826
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Kazandığı Gün

    720

Cem Boneval tarafından yazılan her şey

  1. Fabrikadan arabaları boyasız teslim etseler herkes rahat edecek.
  2. Hayır tabii ki, 5 m altına inersem sağ kulağımdan beynime saplanan sancıdan duramıyorum, dekomprese de olmuyor. Ama denize girerken saatimi çıkarmıyorum ve su geçirmez ibaresi ile satılan pek çok saat dayanmıyor deniz suyuna, en azından bunlarda yamuk olma olasılığı düşük. Tabii gençliğimde 45 m'ye kadar inmişliğim vardı, ama o MÖ idi.
  3. TSF? Anladın sen onu... O kadar dalarsam hayallerim finanse edilmez planlar haline gelir ve kötü olur.
  4. Şöyle yazalım: Ford Focus ST 1362 kg 250 PS 360 Nm 5,45 kg/PS - 3,78 kg/Nm (sonuncusu anlamsız olsa da) Ford Focus RS 1524 kg 350 PS 470 Nm 4,35 kg/PS - 3,24 kg/Nm Ford Edge ST 1875 kg 335 PS 515 Nm 5,6 kg/PS - 3,64 Nm/kg Edge ağırlık/güç oranında Focus ST'ye yakın, bu nedenle RS olması için bir 100 PS eksiği var.
  5. Forumun mürekkep koklamayı sevenleri olduğu gibi saate takıntısı olanları da var. Ben mesela bu iptiladan kurtulamadım. Her seferinde bu son diyorum, ama nafile. Son işgüzarlığımız bir Bulova Sea King 98B244. Ama öyle böyle değil tank gibi mübarek. Yani kafaya yersen yarar, o derece. Pek öyle iri saat meraklısı değilim, ama bazı beklentilerim var, onları karşılarsa iriliğine ses çıkarmam dedim. 1. Dakik olacak 2. Pilli olacak (kinetik, solar olabilir, ama sık saat değiştiren birine otomatikler her seferinde ayar zorunluluğu ile can sıkıcı oluyor) 3. Dalışa uygun olacak (Min. 200 m Waterresist) 4. Kronometresi olacak 5. Çelik kayış olacak 6. 1000 TL'yi aşmayacak Bu şartları karşılayan saat uzun süredir karşıma çıkmadığı için rahattım. Sonra birden modasaat web sayfasında indirimde (870 TL) bu aleti gördüm: Citizen/Miyota'nın 6S20'den türetilmiş izlenimi veren UHF (262 kHz yüksek frekanslı) safir kristalli makinesini kullanıyor. Bu yüksek dakiklik demek. Yıllık sapma ±10-20 saniye arası verilmekte. 1/10 saniye duyarlılıkta saniye ve dakika ölçen kronometresi var. Gerek ayar, gerekse kronometre kolları vidalı. Kronometre büyük saniye göstergesi ile ölçüm yapıyor ve akan saniye olması hoş bir detay. Suya dayanıklılık 300 m olarak belirtilmiş. Saate çok iyi oturan döner dakika bezeli var. Çelik kayış çok kaliteli ve ayarı değiştirmeden neopren elbise üzerine takmayı sağlayan uzatma düzeneği var. Göstergeler bütün geceyi çıkaran bir fosfor parlaklığına sahip, bu su altında da iş görür anlamını taşıyor. 48 mm kasa çapı ve 15 mm kalınlığa sahip ve, sıkı durun, ağırlığı 270 gram. Tabii bu irilikte saati takınca ilk birkaç saat pek yorucu oluyor, ama sonrasında insan alışıyor ve kolunda hissetmemeye başlıyor. ABD'de 540-600$, Avrupa da ise 500-600€ civarında satılıyor. Haliyle koşulları karşıladığını görünce dayanamadım aldım. Şimdi de keyifle bileğimde "taşıyorum" (bknz. aşağıdaki foto). Ben aldıktan sonra fiyatını neredeyse iki katına çıkardılar.
  6. Marka prestijini, ve ümit edilir ki değerini, artırmak için yapılan girişimler bunlar. Niş pazar ürünüdür, meraklısı alır kullanır. Mert'in de yazdığı gibi Türkiye için önemi yoktur, zaten Avrupa'ya bile geleceği meçhul. Normalinin 2017'de toplam 37 adet sattığı (Mustang kadar) bir model. Ayrıca bu segmentte AlfaRomeo Stelvio quadrifoglia varken çoğu yanında sönük kalır. Bütün bu burun kıvırmalarıma rağmen tasarımını beğendim.
  7. Halkım kılı kırk yarmaya devam edip anlamsız bir kaygı silsilesi içinde boğulmaya devam ettiği ve her şeyden nem kaptığı sürece sorun olur. Ne olur? "A bu boyalı, sen beni aldatmaya mı çalışıyorsun" diye fiyat kırmaya çalışan uyanıklar çıkabilir. İtibar etmezsiniz, halden anlayan, aklı başında bir müşteri bulana kadar oyalanırsınız. Otosan şu aşamada hiç bir fayda sağlayıcı işlem yapmaz. Boya ortalama değerinden %30-35 sapma anormal kabul edilmez, edilmemeli, her yer 150 kaput 300 olsa idi tekrar boyandığı anlamına gelirdi. Fabrikada veya sonrasında. Ne olacak? Yeniden boyansa ne olur? Kaportacıda düzeltilip boyanmış olsa ne olur? İşlevsel ve görsel olarak sorun olmadıktan sonra... Yani böyle takıntılara prim vermeyelim, takıntısı olanlar da kendi yoluna gitsin. Ayrıca Ozan'ın da bahsettiği gibi boya ölçüm cihazlarının kalitesi ve kalibrasyonu da farklılık gösterebiliyor. Önemli olan boya değerlerinin değişik bölgelerde eşit veya yakın olması. Fabrika çıkışı genelde 140-150 mikron değerlerinde geliyor, ama fabrikada hata görülerek komple yeniden boyama mümkün, benim sıfır aldığım Fusion 300 mikrondu söz gelimi. Satmaya niyetlendiğimde Otokoç takasa aldı iyi bir değerden. Nakil esansında çizik veya küçük hasar nedeni ile sıfır araçlar sonradan lokal de boyanabiliyor. Bu koşullarda satıcının mutlaka durumu belgelemesi ve bir indirim yapması gerekir, aksi dolandırıcılığa girebilir. Yani sizin koşullarınızda bence aracın keyfini çıkarın. "Satışım mantıklı mı" bence sorulması için geç kalınmış ve cevaplarının kafanızı karıştıracağı bir soru. Kimine mantıklı, kimine anlamsız gelebilir, beklentiler değişkendir, aldınızsa sizin için mantıklıdır, bu da yeter, keyfini sürün. Bu arada Focus'tan sonra Cmax nasıl geliyor bize de anlatın.
  8. Şükürler olsun ki kullandığımız araçların garantisi bitti. Yağ 90, fitreler 80, işçilik 30, o da alırlarsa, süre 30 dakika. Ha yıkama benden... Dikkat etmek lazım memleket soyguncu doldu.
  9. Yerinde olur. Daha önce de yazıldığı gibi doğru ve uyumlu parça ile doğru işlemlerle zamanında bakım yaptırılmış ve bunlar fatura/karne ile belgelenmişse garantiniz bozulmaz. Ancak Otosan garantiden işlem yapmak konusunda isteksiz davranabilir ve en kötü ihtimalle iş mahkemelik olur -ki zayıf ihtimal- ve orada lehinize çözülür.
  10. Aracın iklimlendirme sisteminin iki bileşeni var: 1. Klima - Soğutma ve nem alma özelliği vardır ve klima kompresörü, kondenseri ve evaporatör üzerinden çalışır. 2. Kalorifer - Motor soğutma suyunun kokpite yakın ayrı bir radyatörden dolaştırılması ile fan buradaki sıcaklığı içeri üfler. İklimlendirme, - klima devrede iken arzulanan ısı dış ortam ısısının altında ise kaloriferle ısıtma ve klima ile nem alma şeklinde, - ısı dış ortam ısısının üstünde ise kalorifer sistemi kapalı kalarak klima ile soğutma şeklinde gerçekleşir. Diğer bir deyişle klimayı açmanız kışın iç mekanı soğutmaz sadece nemi azaltır, bu da buğulanmayı keser, bu nedenle sadece cama üfleme konumunda klima otomatik devreye girer. Bu konum dışında klimanın otomatik devreye girmesi sensör/solenoidlerde bir kısa devre ile oluşuyor olabilir.
  11. Genelde kokpitte büyük ekranlara pek sıcak bakmıyorum. Dikkat dağıtıyorlar. Ancak bu aracın otonom sürüş geleceği için hazırlandığını düşününce iyi bir eğlence unsuru olabilir diye düşündüm. Kafaları 20 sene ileriye almak lazım galiba.
  12. İçim acıdı resmen... Bu kadar hassas olduğumu bilmezdim.
  13. Olsun, bir de ben söyleyeyim, ne olur? Öyle ifade etmemin nedeni farklı, öyle merakla bekliyoruz ki sanki çığır açacak yeni bir model lansmanı var kapıda. Sanki DSG şanzıman sütten çıkmış ak kaşık. Ne olursa olsun H/B segmentinde Golf yok satmaya devam eder. Türk insanı H/B sevmiyor, ama bu Golf almasına engel değil. Sosyolojik bir inceleme konusu.
  14. İyi bir karşılaştırma olanağı olmuş. Buna benzer geleceğine kuşku yok. Önü biraz daha temizlenecek. Fiesta'nın yaşattıklarını yaşatacak. Yani iç mekan genişlemesi, evet, ama yetersiz, belki bagaj büyümesi, ona da evet ama yetersiz.. Zayıf motorlarda torsiyon çubuklu arka aks. Fiyatlarda da biraz yükselme. Alt serilerde fiyat değişmeyebilir ama maliyeti düşürücü özellikler olacak. Muhtemelen biraz daha konforlu, biraz daha sessiz, yol tutuşu şimdikiyle aynı. Yani her zamanki gibi devrim değil evrim. Zaten otomotiv sanayinin pil menzilini arttırmak dışında devrim yapacak soluğu yok gibi. Ve bence Focus 4 değil, 3,75 şu haliyle. Heyecana gerek yok özetle!
  15. Şimdi baktım da AYT-ESB indirim sonrası bile Pegasus'tan pahalı. İndirim sadece bilet fiyatında değil mi, vergi ve haraçlar sabit?
  16. Elektrikli araçlarda gelişmeler hızlanıyor, küçük çapta bir patlama yaşayacakmışız gibi görünüyor. Hibridler bildik markaların ürün gamında giderek daha fazla yer alırken Tesla gibi yenilikçi salt elektrikli araç üreticileri de boy göstermeye başladı. Kervana yeni katılan üye Çin'den. "Bytes on Wheels" ifadesinin kısaltılmışı olan Byton'u marka ismi olarak seçmişler. Sermaye Çin kökenli olsa da Kalifornya ve Münih'te de ar-ge merkezleri var. İşe hızlı başlamışlar ve BMW i8 tasarımcısı ve Google'dan kıdemli mühendisleri kadrolarına katmışlar. 2019 yılında seri üretime geçirmeyi hedefledikleri aracı da LasVegas CES'te (tüketitici elektroniği fuarı) tanıtmışlar. Orta sınıf bir SUV söz konusu. Yaklaşık Q5 boyutlarında Dinamik bir tasarım ile dikkat çekiyor, alçak tavan ve dinamik çizgiler sportif bir görünüm sağlıyor. Kapı ykolları yok örneğin, kameralar yüz tanıma ile sürücüyü tanıyıp kilidi açıyor. Yan aynalar da yok, kamera kullanılmış yerine. LED farlar pil gücüne göre farklı ışık çizgileri ile ışık oyunları yapabiliyor. Araç RWD veya AWD olabiliyor. RWD versiyonda arka aksı süren 270 PS ve 400 Nm'lik bir elektrik motoru var, AWD seçeneğinde ön aksa da motor ekleniyor ve güç 400 PS ve 700 Nm'ye yükseliyor. Batarya kapasitesine göre menzil 400 ile 520 km arasında belirtilmiş. Esas büyük sürpriz iç mekanda. Görüntü TV'li modern bir "lounge" havasında, ekseni etrafında hafifçe dönen büyük koltuklar, geniş ve ferah bir oturma alanı sağlarken kokpiti 125 cm eninde bir LCD gösterge kaplıyor. Eş zamanlı üç ayrı ekran olarak bölünebilen sistem araç verilerinden internete, TV'den navigasyona her tür hizmeti ses kontrollu olarak sunacak deniliyor. İç mekanda da kameralar yüz tanıma ile sürücüyü tanıyor ve ona uygun ayarları sağlıyor. Bir de direksiyonda küçük LCD gösterge var, o da öncelikle navigasyon amaçlı. Tabii hr türlü elektronik aistans sistemi ve otonom sürüş desteği var. Araç şu anda seri üretime yakın bir tasarım halinde ve 2019 yılında önce Çin'de satılması planlanıyor. Avrupa için de çok rekabetçi 38.000€ düzeyinde bir fiyat öngörülmüş. Gelecek biraz erken mi gelecek ne?
  17. Bu D için geçerli de S seçeneğinde böyle olmamalı. Kulakçıkları S'de kullandığımızdan eminiz değil mi? Bir de dipgaz yapınca optimal hızlanma için 4000 dd civarında değişim, o devirden sonra tork ve gücün göreceli sert düşüşü nedeni ile, etkili ve verimli, yani öyle programlanmış olabilir. Düşük viteste yarım gazla aşmaya çalışın bir de. Tabii S konumunda.
  18. İkinci isim doğru. Mobil 1 serisinde Ford şartnamesi ile uyumlu yağ yok.
  19. Sorun sadece benzinde mi? LPG'de yapmıyor mu? Eğer öyle ise yakıt pompasını falan düşünmek lazım sanki. Sis farı ile ilgisinin olduğunu ben de düşünmüyorum.
  20. İşaretlerin anlamsız ve yersiz dizilişinden olabilir mi? Bu arada şerit takip sisteminin küçücük bir işaret olarak görülmesi de çok manidar, şeritte kalmayı beceremeyecek kadar dikkati dağılmış birinin onu görmesi mi bekleniyor?
  21. Daha önce de yazıldığı gibi bu öznel bir tercihtir, hem geçmişteki müzik dinleme alışkanlıkları, hem müzik türü, hem de müzik kaynağı tercihi etkiler. Ancak vurgulanması gereken önemli bir konu var, müzik kaynağından en uç nokta olan hoparlöre kadar sistem ne kadar iyi ise elde edeceğiniz kalite de o kadar iyi olur. Yani tizleri olmayan bir radyo kaydını tizleri açarak ışıltılı hale getiremezsiniz, ya da mütevazi hoparlörlerden bası açarak derin ve kontrollu bir bas elde edemezsiniz, ya da olmayanı var edemezsiniz. Mk3 üzerinde gelen hoparlör sisteminde tizlerin fazla açılması sesi metalik ve sert yaparken, basların çok açılması da tabanı uğultulu ve boğuk hale getirir. Yani diğer bir deyişle oynamaları küçük adımlarla yapmakta yarar var. Ben EQ klasikte, midler -1'de olmak kaydı ile beni yeterince tatmin eden bir ses aldım ve kaynak gözetmeden aynı ayarlarla dinliyorum. Not: Kulağım iyidir ama bu zevklerimizin aynı olduğu anlamına gelmez.
  22. ODD 2017 yılına ait rakamları yayınladı. Benim için ilginç olan binek model satışlarını değerlendirmeye çalışacağım. Değerlendirmeyi segment, marka/model bazında ve 2016 ile karşılaştırmalı yapacağım. Vakit alabilir. Bu nedenle ilk mesaj zaman zaman güncelllenebilir. Önce segmentlere göre genel görüntüye bakalım: Buna göre binek pazarı 2017 yılında bir önceki yıla göre %4.5 oranında gerilemiş. Bu da ekonomik durum düşünülürse şaşırtıcı değil, hatta az bile denilebilir. Segmentlere göre bakılırsa her zamanki gibi C ve kısmen de B segmentlerinde ağırlık. Yıla göre bakılırsa da sadece C ve E segmentleri satış rakamlarını koruyabilmiş, diğerlerinde ortalama %10 düşüş var. Karoseri formatına göre bakarsak da sedanlar yine pazar lideri, bunu H/B ve SUV'lar izliyor. 2016 yılına göre farklara bakarsak SUV ve S/W satışları artmış, bu S/W'larda hatırı sayılır düzeyde, SUV'larda ise algımıza göre düşük kalmış bir sayılabilir. Bu iki kategoride artışın sürmesini beklemek yanlış olmaz. Sedanlar yıl bazında yerini korurken H/B, MPV, CDV ve spor modellerde belirgin düşüş var. Minikler A2 segmentinde temsil ediliyorlar. Ülke zengin olduğunda bu segmente ilgi çok düşük. Pazar lideri Hyundai i10, Fiat 500 ve Kia Picanto onu izliyor. İkisinde de geçen yıla göre belirgin kayıp var, Fiat fiyattan kaybediyor, Picanto da model değiştirecek bildiğim kadarı ile. Opel Adam az ama istikrarlı Neyse çok incelemeye değecek bir segment değil. Küçüklerde durum ne bakalım. Önce ufak sedanlar, yani B1 segmenti: Yaşlı Symbol hala sedanlarda pazar lideri. 301 yakın takipte ve geçen seneye göre pzar payını oldukça arttırmış. İkiz kardeşi C-Elize ve Rapid aynı başarıyı gösterememişler, Özellikle Skoda'nın düşüşü sert. Küçük H/B'lerde rekabet yoğun. Model değişiminin de etkilemesi ile Polo geçen seneki liderliğini Clio'ya kaptırmış görünüyor. Üstelik Clio segmentte artış gösteren az sayıda modelden biri olarak ciddi başarılı görünüyor ve buradaki rakamlara ayrı değerlendirmediğim B3 S/W segmentindeki 5000'in üstündeki satışı da ekleyince fark daha belirginleşiyor. Sandero Dacia'nın "az paraya çok araba" felsefesinin doğruluğunu kanıtlar nitelikte. Ibiza ve Fiesta da model değişimine kurban gitmiş görünüyorlar. Ancak Fiesta'daki düşüş daha dramatik. C3'teki zıplama da ilgi çekici. Binek niyetine kullanılan küçük ticarilerde de pazarda küçülme olsa da sıralamada değişiklik yok. Courier ciddi ilgi görüyor, haklı olarak... Küçük SUV'larda da kavga var. Geçen senenin lideri Mokka yerini Vitara'ya kaptırmış, belli ki rekabetçi fiyat politikası işe yaramış. Captur ikinciliğini korurken segmentte genel bir küçülmeden bahsetmek mümkün. Gelelim alt orta sınıfa ya da meşhur C segmentine. Sedanlarda ezici bir Fiat/Renault hakimiyeti var. gerek Egea, gerekse Megane satışlarını geçen yıla göre belirgin arttırmışlar. Corolla geçen seneki ikinciliğini Megane'a kaptırmış. Filoların etkisi hissediliyor. Focus sedanda makul bir artışla yerini korumuş, model değişimi arefesi için fena sayılmaz. Civic de güzel bir atak yapmış. Skoda'da yine şaşırtıcı bir düşüş var. Bu sınıfın tek premium üyesi ise pazar payı daralsa da Audi A3. H/B'lerde lider değişmedi, VAG grubu Golf ve Leon ile gayet güzel temsil ediliyor. Astra model değişimine rağmen biraz cansız kalmış. Premiumlarda yine A3 segmentin lideri. Civic başta olmak üzere birkaç modelde artış gözlenirken bu segmentte genelde bir daralma var. H/B Focus nadir görülen bir araba olma özelliğini koruyor. Bu segmentte S/W (C3) satışlarında anlamlı bir satış olmadığından değerlendirmeye almadım, Egea bile 1000 adete ulaşmamış. MPV'lerde (C4) ise Dacia Lodgy bir önceki seneye göre bir azalma olsa bile yıllık 4000 adedi geçerek kullanışlılığını kanıtlamış görünüyor. Belirgin artışın dikkat çektiği bir segmet C7, ya da alt-orta sınıf SUV'lar. Yakıt tüketimi ile ürküten Tucson, alternatifler artınca biraz gözden düşen Kadjar ve eskimeye yüz tutmuş Sportage piyasanın kaybedenleri. Premiumlarda da Q2 marka abisini silip süpürmüş. 3008 dikkat çekiyor ve Peugeot'nun yeni SUV'ları ile ciddi bir başarı yakaladığını gösteriyor. Kuga da dizel otomatik dopingi ve göreceli avantajlı fiyatı ile güzel bir yükseliş yakalamış. Honda'nın futuristik C-HR'si de ilgi çekmiş görünüyor, elbise iyi sattırıyor belli ki. Eknomik düşünenler Duster'a yönelmişler ve pazar liderliğine ortak etmişler, ancak liderlik gene sıkıcı bir şekilde Qashqai'de. Orta üst sınıfta sedan hakimiyeti var ve Passat yıllardır bu segmentte ezici bir üstünlüğe sahip. Superb ile birlikte pay kaybetmeyen hatta azıcık arttıran yegane modeller. Elbette bunda 1.6 dizel motorla birlikte sunulan DSG şanzımanın rolü büyük. Superb zaten iç mekan genişliği ile rakipsiz. C serisi de daralmaya rağmen hala iyi satış rakamlarına ulaşarak rakipleri A4 ve BMW 3 serisine fark atıyor. Bu segmentteki SUV'larda da VW başarılı, model değişimine rağmen iyi bir satış profili var. Sınıfın yeni üyesi Kodiaq ise göreceli hızşı bir başlangıç yapmış durumda, daha da yükseklere tırmanacağına kuşku yok. Spor modellerde ise Audi A5'in gönüllere taht kurduğu açık, bizim Yaman'ın almasından da belli zaten. Bana göre sürüş dinamikleri asla bir BMW etmese bile kaliteli malzeme ve işçilik ile sınıfından zengin görünüyor ve gösteriyor. Arteon'un çıkması ile geçen yılın lideri Passat CC tarih oluyor ama Arteon aynı ilgiyi görmüyor bence. Yeri biraz alakasız olsa da Mustang'de iki yıldır ayda yaklaşık 3 adetlik satışı ile oldukça istikrarlı. Üst sınıf BMW, Mercedes ve Audi'nin çarpışma alanı, son iki yıldır da segmentteki sıralama aynen böyle. Audi pek ayak uyduramıyor. Volvo S90 toplamda mütevazi rakamlarda kalsa da geçen yıla göre çarpıcı bir artış gözlemleniyor. Üst segment SUV'larda da Mercedes hem SUV hem Coupe olarak GLC modeli ile ilgi çekmiş. Geçen yıla göre belirgin artmış satışları. Başka da kayda değer bir durum bence yok. Lüks sınıf imren dur sedanlar, burada sıralama yıllardır değişmedi. Bir alt sınıfta BMW'yi tercih eden müşteriler iş gerçekten lükse gelince Mercedes S sınıfından vazgeçmiyor. Lüks SUV'lar da gösteriş alanı. X5 lider gidiyor iki yıldır, Volvo XC90 da peşini bırakmıyor ve Range Rover, Q7, Grand Cherokee gibi ciddi rakipleri de geride bırakıyor. Kısa bir övgü de Velar'a, nefes kesen tasarımı ile ülkemize gelir gelmez hatırı sayılır bir satış başarısı yakaladı. Piyasada bir yıl böyle geçti işte...
  23. Geçmiş olsun. Seat ve Ford farkı, aynı durumda kalan EB Focus'lar çoğunlukla motor yaktı. Servisin duyarlılığı ve kuşkulu her şeyi değiştirmeleri ve ikame araç vermeleri de kayda değer (her ne kadar müşteri memnuniyeti sağlamamış görünse de - bkn. insanın nankörlüğü).
  24. Bu sorunun doğru cevabı bence yok. DPF uyumu yağdaki düşük SAPS (kükürt, kurum ve kül) değerinden kaynaklanıyor. Özellikle kül DPF'yi tıkayan ve ömrünü kısaltan madde. Edge'in Magnatec'e göre oluşturduğu kül oranı yarı yarıya düşük (1.24 yerine 0.64 wt%). Bu da DPF'ye binen yükü göreceli azaltır. Ancak bunun DPF ömrüne olumlu katkısını binlerce km olarak düşünmemekte yarar var. Beri taraftan Ford motor tasarımlarını ve üretimlerini düşük HTHS viskozitesine uygun yaptığı için yağ standartında da bunu şart koşuyor. Burada amaç öncelikle tüketim/emisyonu düşürmek. Edge gibi yüksek HTHS viskozitesine sahip yağların teorik olarak tüketimi arttırması beklenir, ama bu fark edilir düzeyde olmaz. Aslında yüksek HTHS viskozite değerli yağlarla motor yağlanmasının daha iyi olması beklenir, ancak bu beklentinin Ford motor tasarımı ile ne kadar örtüştüğü de meçhul. Sonuçta iki yağ arasında kullanım açısından farklar olsa bile bunların hissedilir düzeyde olacağını düşünmüyorum. Ben yine de standarta uygun yağı kullanmayı yeğlerdim,ama Edge'in de zararı olacağını sanmam.
  25. Focus'ta 200 ile gitmekten daha tehlikeli hissettirmiyor. Heyecan ise sıfır, sadece merak... Düz yolda bende heyecan olmaz.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.