Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×

Cem Boneval

Blogger
  • Toplam İleti

    16.826
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Kazandığı Gün

    720

Cem Boneval tarafından yazılan her şey

  1. Hep binekleri yazacak değiliz ya, ara sıra büyükçe ticarileri de yazmakta yarar var. Oldum olası otobüs sürücülüğüne özenmişimdir, gençliğimde rehberlik yaparken sürekli beraber tura çıktığımız Nuri Kaptan Antalya - Alanya arası, o zamanlar trafik pek sakin olduğundan, O302 tur otobüsümüzün direksiyonunu bana bırakırdı. Hem çok keyif alır, hem de turist grubuma bir tür hava atmış olurdum. O zaman bu zamandır ne zaman bir arabaya sığmayacak bir grup oluşsa minibüs kiralarız ve bende doğrudan sürücü seçilirdim. Bu sefer de öyle oldu, İzmir ve havalisini gezmek üzere 8 kişilik grup olunca kiralık aracımız da bir Ford Tourneo Custom Uzun şasi 2.0 Ecoblue A/T oldu. Tabii bu tür araçlarda sürücüden çok yolcuların izlenimleri önemli ama ben ikisine de değinmeye çalışacağım. Dinamik ve şık bir tasarıma sahip araç uzun şasi olunca 5.34 m boyu ve 12,2 m dönüş yarıçapı ile pek kıvrak gibi görünmese de kullanımda asla böyle hissedilmiyor, gerek şehir içi şerit değiştirmeli akıcı kullanımda, gerekse park etmede hiç sorun yaşatmadı. Oturma düzeni 1+1, 2, 2, 3 şeklinde. Koltuklar sert fakat rahat ve güzel biçimlendirilmiş. Çift taraftan sürgülü kapılar yolcu kabinine binişi kolaylaştırıyor. Sürgülü kapılar göreceli ağır ve açma kapatmada biraz asılmayı gerektirse de hanımlar tarafından da kolaylıkla kullanılabildi. Bu arada bu konfigürasyonda maalesef anlamlı bir bagaj hacminin bulunmadığını da eklemek lazım, bavullar koridorda yolcularla birlikte seyahat ediyorlar. Öne binişlerde de basamağı kullanıp -tutamaç olmadığı için (neden şaşırmadım acaba)- solda direksiyona asılıp binmek gerekiyor, sağda ise biraz denge oyunu oluyor. Kokpit ferah, yukarıda oturma hissini destekliyor. Focus'tan da tanıdığımız klasik gösterge tablosuna sahip. Araç Titanium donanım olmasına rağmen yol bilgisayarı ekranı küçük düşük çözünürlüklü komik ekrandan. Direksiyon yükseklik ve derinlik ayarlı. Koltuk ve direksiyon ile oynayarak herkesin rahat bir sürüş pozisyonu yakalaması mümkün görünüyor. Ancak bana uygun ayarlarda direksiyon gösterge panelinin altını perdeledi. Ortada yine eski Focus'tan alıştığımız çok düğmeli ses sistemi var. Titanium donanımda telefon bağlantısı var. Ekranı göreceli büyük ve yüksek çözünürlükte ama klasik basit gösterge işlevinde. Ses sisteminin ses kalitesi metalik ve künt tizler, el arkasından konuşuyormuş hissi veren orta sesler ve güçlü ama bulanık baslarla kötü, öyle ki ancak 15 dakika dayanabildim müzik yayına, resmen rahatsız edici. Yine ortada fırın düğmeli manüel kalorifer sistemi ve klima kumandaları var. Çakmak yeri burada ve 12V kapaklı. Kokpitte ticari bir araç için bence yeterli saklma/depolama alanı yok, kapı iç cepleri geniş ama çok alçakta, her iki kapı yakınında büyük pet şişe alacak yuvarlak cepler var, radyonun üstünde kaymayı önleyici malzemeli küçük bir alan var, gösterge panelinin üstünde de kapaklı bir cep var. İçinde USB, 3.5mm Aux bağlantıları ve 12V'luk bir çıkış daha var. Ruhsat falan saklanabilir. Bütün alan bu, yani elimde A4 bir not defteri ile gelsem koyabileceğim düzgün bir yer yok. Öndeki iki koltuk arasında el freni kolu var, bunun dışında koca bir boşluk... Oraya güzel kapaklı bir konsol iyi giderdi kuşkusuz. En etkileyici olan ise hemen direksiyonun yanında bulunan vites kolu, konumu çok kullanışlı. Tabii otomatik viteste pek önemi kalmıyor. Anahtardan çalıştırmalı motor 2.0 TDCi 170 PS güç ve 405 Nm torklu Ecoblue ünite. Gücü yerinde, 1500 devir dakikadan itibaren çok güzel ivmeleniyor ve gücü azalsa da 4000 dd üzerine kadar istekli bir şekilde devirleniyor. Sürüş esnasında asla motor gücü eksikliği hissedilmiyor, 8 kişi ve bagajları ile de her türlü sollamayı rahat bir şekilde yapıyor. Hızını asla belli etmiyor, hafif gaza basarak Aydın otoyolunda sık sık 140 km/h hızı aştığımı ancak hız göstergesine bakınca fark edebiliyordum, pislik yapmak isterseniz de türlü binek aracı taciz etmek mümkün. Kimseye çaktırmadan 180 km/h hıza kadar çıktım, daha da giderdi. Ağırlığın 2350 kg olduğu düşünülürse etkileyici. Direksiyondan kumandalı hız sabitleyici/sınırlandırıcı da sürüş kolaylığına katkıda bulunuyor. Tek olumsuz yanı motor gürültüsü fazla, hele ki önde oturanları rahatsız edecek düzeyde ve biraz da titreşimli. Yani izolasyon konusunda daha fazla çalışma ister. Altı ileri otomatik şanzıman bu tür bir araç için gayet başarılı, genelde değişimler istikrarlı ve dengeli, kick-down cevabı hızlı, manüel kullanımda da gayet akıcı ve yeterince hızlı. Yokuş kalkış desteğinin önemi iri araçlarda daha da öne çıkıyor ve hayatı kolaylaştırıyor, start-stop sistemi de gayet etkin çalışıyor. Sürüş dinamiklerine gelirsek, gerek virajda gerek düz gidişte sorun yok, yeterince kıvrak ve kontrollu, fazla yatmıyor ve iz takibi gerçekten iyi. Direksiyon sistemi de yeterli geri bildirimi veriyor ve kontrolu dengeli ve kolay bir şekilde sağlıyor. Belki biraz daha hafif olabilirdi, özellikle şehir içinde. 215/65-16 Conti Vanco 2 lastikler ve alaşım jantlar da kendince sürüş keyfine katkıda bulunuyor. Konfor da güçlü olduğu yönlerden biri, süspansiyon ayarı tatlı sert, ne küçük engel ne de geniş engebelerde rahatsız edici bir darbe hissi yok, hatta bu tür araçlarda arkanın hoplaması ve benim gibi sürücülerin kullandığı araçlarda arkadan yolcu çığlıkları gelmesi olasıdır, ama bunda hiç yaşamadık, yolcuların keyfini kaçıracak, sohbete ara vermelerini gerektirecek hiçbir olumsuzluk yaşanmadı. Tüketim güç ve ağırlığa göre ortalama düzeyde, şehir dışı sakin kullanımda 8-8,5L/100 km, yokuşlu İzmir içi kullanımda 10,5-11L/100 km'ye kadar yükselebiliyor. Mercekli halojen farlar yeterli aydınlatma sağlarken, viraj içi aydınlatma özelliği de olumlu, aracı çevreleyen park sensörleri de manevrayı kolaylaştıryor. Özetle performanslı, sürüşü keyifli, yeterince konforlu bir araç, ekonomisi ön planda değil, iç mekanla da biraz daha uğraşmak gerekli. Ben bunu alır arkasını iki kişilik bir yataklı kullanım alanına çevirir bitmeyecek seyahatlerde kullanırdım mesela. Fiyatlar güncellenmekte olduğundan şu anda bu konuda bir yorum yapamayacağım.
  2. Bu konuda yazmak anlamsız. Fiyatları hükümetin koyduğu fahiş vergiler belirliyor. Yükselen döviz kurları ve enflasyon da bizim alım gücümüzü düşürüyor. Otosan donanım cambazlıkları ile fiyatları vergiden korumaya çalışacak. Biz de paramız neye yeterse onu almaya uğraşacağız. Ancak umarım "bütün arabalar eşit pahalılandı, ama Focus en pahalısı oldu" demek durumunda kalmayız. Büyük bir kesim için gün geçtikçe fakirleştiğini hissetmek pek hoş değil. Eskiden üzerine 20-30.000 koyup arabayı yenilerdik. Şimdilerde bu 100.000'e çıktı.
  3. Eğer düzgün ve uygun ürünler ise gayet makul...
  4. Sağlığımızı ve umudumuzu kaybetmeyeceğmiz bir yıl olsun demekten fazlası içimden gelmiyor. Keyifli bir.şehirde güzel bir karşılama yapmanıza rağmen böyle.
  5. ve de muhtemelen arkadan esen güçlü bir rüzgarla...
  6. O kutunun içine çaktırmadan OPET yağ koysam da hissiyat aynı olurdu, benden söylemesi.
  7. Kuyuya taşı atan var. Ben de çıkarmaya çalışacak kırkın ilki olayın. Sayılara bakacaksak o zaman en alttaki 1.6 lehine olan tur zamanını da görmeden geçmemek lazım. Ben çok bariz bir açtım kaçtım koptum tokatladım farkı olacağını düşünmüyorum.
  8. Ben balık konusunda tembelim, çoğunlukla lezzeti belirgin olmayan bir et için kılçık ayıklama ile uğraşmam. Mevsiminde iyi lüferi bulursam yerim, iyi kızarmış kıraça istavriti tek lokmada götürürüm, deniz levreğinin filetosunu Arma'da isterim, ama sonuçta balığı sevmem. Üstelik bunu gençliğinde bir çaparide 10-12 kolyos çekmiş, bir gecede yüzün üzerinde lüfer yakalamış, 10 kilo üstü sinaritleri canlı yemle çekmiş, kışın orkinos avına çıkmış biri olarak yazıyorum. Omega3'ler sizin olsun, bana B12 yeter.
  9. Hiç yemedim diyerek yeme beni. Abicim bu sıcak yağda 12 saat haşlanıyor, sonra özel sosla fırıma giriyor ve sıcak sıcak servis ediliyor. Pamuk gibi oluyor ve her tarafı yeniliyor. Ben balık sevmem ama buraya ne zaman gelsem bunu kaçırmam.
  10. Kiremitte ahtapot, en iyisinden. Yer: Marmaris Söğüt Bu da hediyesi: Bir köşede dursun.
  11. Hesabında hata var maalesef. Rölantideki tüketim saatte yakılan yakıttır. Senin örneğinde 44 km'de 0.2L tasarruf etmiş olacaksın. Şehir trafiğinde bu yol için ortalama 3.5-4L yaktığını var sayarsak yüzde beşlik bir tasarruf denilebilir. Trafik ne kadar yoğunsa bu tasarruf o ölçüde artar, tabii göreceli. Start-stopu münferit değil de eş zamanlı binlerce arabanın uyguladığı düşünülürse hem emisyon salınımı hem de yakıt tasarrufu anlamlı hale gelir. Açıkcası ben artık ışıkta beklerken motor çalışıyorsa rahatsız oluyorum.
  12. Prime 3'le deneyimim olmadı ama Ventus S1 evo oldukça başarılı. Ayrıca Prime 3 fabrika çıkışı farklı modellerde gözlmledim. Yani macera sayılmaz, bence denemeye değer. Tabii satıcı sağlam ise. Yok. Balans kontrolunda deformasyonlar fark edilebilir. 30.000 km yapmış lastikte çok da fazla uğraşmazdım.
  13. Varsayımsal konuşuyoruz ama şöyle ifade edeyim Focus'un Opel veya VW'deki emsallerinden pahalı olmasını hakli gösterecek bir yanı yok. Marka sayısını arttırmak olası.
  14. Zafer maalesef yanılıyorsun. BT ve USB'den dinlediğin müzikler genelde mp3 veya AAC protokolu ile "sıkıştırılmış" müziklerdir. Ve bu protokollerdeki en kayıpsız düzeyde bile müziğin kalitesi bozulur. Bunu araba ortamında duymuyor olabilirsin. Ama gerçek budur. Yani aynıdır, araba ortamında fark edemezsin, atlama yapmaz falan diyebilirsin ama daha iyidir diyemezsin, desen de yanlış olur. Ben klasik müziği çok dinleyen türdenim ve CD'deki netliği, detayı ve frekans spektrumunu en az kayıpla sıkıştırılmış mp3'te bile bulamıyorum, arabada bile. Kulağın eğitimli olmasının da etkisi vardır kuşkusuz. Kalite bozulmadan dijital ortamdan dinlenebilir mi? Evet. WAV (windows) ve AIFF (Apple) dönüştürme protokolleri bunu sağlar, ama dosya büyüklükleri kullanımın pratikliğini ortadan kaldırır. Dosya büyüklüğünü azaltarak kayıpsız kalite sunan sıkıştırma protokolleri de var: FLAC (açık kaynak), Apple losless ve en çok sıkıştırabilen APE bunlara örnektir. Bunlarda da sorunlar oynatıcı uyumsuzlukları, kod dönüştürme sürecinde (çalarken) donanıma çok yük bindirmeleri ve her şeye rağmen hala büyük dosya boyutlarıdır. Aynı müzik parçasının APE versiyonu 320 kBit/s mp3'ün yaklaşık üç katıdır. Sonuçta CD'lerin kötü olabilir, CDçalar bağlantında sorun olabilir, kafası kirlenmiş olabilir, ama hayır CD her zaman daha kaliteli ses sunar. Kaliteli ses tanımımız aynı olmayabilir tabii bu arada, gerekirse ondan de ne anladığımı açıklayabilirim.
  15. Koç'tan Avis ve Budget'a, sağ cebimden sol cebime. Hiç bir firmanın rahatı çok sürmeyecek. En azıdan belli kriterleri karşıladığı anlamına geliyor. Mesela Dacia parasına göre kullanışlı ve çok araba sunuyor. Genelleme yapmak yanlış, ülkemizde de daha seçici bir alıcı grubu oluştu. Sonuçta Ford sürüş dinamikleri ile mutlu eden, sağlam ve dayanıklı arabalar üretiyor. Ama özellikle Fiesta ve Focus pahalı. Az satıp çok kar ediyor olabilirler. Kendi bilecekleri iş. Ama beni hiç ilgilendirmiyor bu "iyilik" halleri. Ben arabanın ulaşılabilir olması ile ilgileniyorum ve Ford'dan giderek uzaklaşmaktayım bu tutumları nedeniyle. Kimseye 140.000 TL'lik Focus'u tavsiye edemem. Tabii bu da benim tutumum ve "problemim".
  16. Bu esnada ne bağlı müzik sistemine? Radyo evet, müzik CD'si hayır...
  17. Önce kanıyı kanıtlayın, sonra yorum yapalım. Ön ve arka balatalar birlikte 170 TL aşırı ucuz bir rakam. Doğru balata olduğundan emin olun. Arkalar daha uzun gider, kontrol etmeden değiştirmeyin. Balata değişimi garantiyi bozmaz, ancak doğru parçaların doğru işçilikle yapılması gerekir. Yetkili servisler işletme masrafları ve garanti süreçleri nedeniyle daha pahalı. Bence de aşırı yüksek. Tercih sizin.
  18. gibi sanki. Ocak - Kasım bineklerde durum:
  19. Tabii motor çalıştığı sürece. Başka nasıl yakacak?
  20. Ben temizlenir demedim zaten, sadece temizleme işlemini tetiklemek için bu koşullarda yol almak gerekir dedim. Temizleme işlemi başladıktan sonra kendiliğinden sürer ve biter, araç durduğunda bile...
  21. Normal şartlar altında sizin bir şey yapmanıza gerek yok, sistem kendi kendini temziliyor. Ancak çok kısa süreli, rölantinin bol olduğu ve dur-kalklı trafikte yol alıyorsanız bu temizlik kedniğinden tetiklenmiyor. Böyle bir durumda iseniz aracı trafiğin yoğun olmadığı bir yolda en az 20 dakika tercihen 3000 dd civarında sürmeniz yeterli olur. Bu süreç rejenerasyon işlemini tetikler. Kontrola gerek yok, yazılanı yapın yeter. Aslında yol bilgisayarında DPF temizleniyor, temizlik gerekli, servis gerekli, temizlik bitti gibi uyarılar var, ama pratikte görünüyor mu emin değilim, en azından ben şahit olmadı.
  22. Çirkin Focus yoktur, az votka vardır...
  23. Bu ilginç bir başlık olmaya başlıyor, hemen hemen herkes ayni şeyi söylüyor, ama yine de ben (daha) haklıyım diyor Daha yüksek devir, daha fazla sürtünme ve daha fazla ısı üretimi demektir.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.