Cem Boneval

Standardı karşılayan tüm yağları gönül rahatlığı ile kullanabilirsiniz.

Güle güle kullan. Bir süre sonra sürüş izlenimlerini de yazarsın artık. Ancak tüketimde %20 artış abartılı, dengelenmesini beklerim. Kapakları Ford logolu olanları ile değiştirsen daha iyi olmaz mı?

Fırtınalı bir birliktelik olmuş Ford ve bakıcıları ile... Oldukça da şanssız. Temel sorun aracın baştan perte çıkması gerekliliği. Bunu da sigortacınızın uğraşıp halletmesi gerekiyor idi. Eleştiri amacı ile yazmıyorum, ama servis alınan tüm kurumları iyi araştırmak, doğru düzgün tanımak ve iyi ilişkiler kurmak gerekiyor. İş oluruna bırakılınca bir tutam ilgisizlik, bir tutam cehalet, iki tutam kolaycılık ve üç tutam çıkarcılık ile birleşip kullanıcı aleyhine sonuçlanabiliyor. Sigortadan başlarsak "nerede daha ucuz sigorta yaptırabilirim"den çok "kimden daha iyi hizmet alırım" sorusuna cevap almak lazım. Genel yazıyorum, şunu yanlış yapmışsın ithamı ile değil! Servislere gelince; yetkili servisler maaşlı usta çalıştırıyor, maaşı bol tuttukları nadir görülür, etkin bir bahşiş sistemi yok, kurumsal dayatmalar var vb., nihayetinde kafası ve eli iyi çalışan usta bıkıyor ve gözüne kestirirse özel servis açıyor. Yani diğer bir deyişle çoğu serviste bilgi ve becerisi pek sınırda ustalarla muhattap olma olasılığı yüksek. Kurumsal dayatmalar ve giderler de yüksek olduğundan ve haliyle o kadar yatırım yapan adam da para kazanmak istediğinden kullanıcıya yansıyan maliyetler de yükseliyor. Servisi yönetimi de sorunlu ise üretici/dağıtıcı ne kadar üstüne düşse de müşteri memnuniyeti kağıt üstünde kalabiliyor. Bu mekan ve markadan bağımsız gelişen bir süreç. Bugün yabancı forumlara da bakarsanız şikayetlerin en başında servislerin geldiğini gözlemlersiniz. Bu şartlarda teknoloji özürlü birinin durumu gerçekten bazen çok zor olabiliyor. Çözüm ne? Araştırma ve bilgi edinme kaçınılmaz bir gereklilik. Servisle hiyerarşiyi de gözeterek iyi ilişkiler içerisinde olmak, ancak çözüm üretilmediği takdirde hak arayışında ısrarcı olmak da öyle. Burada haliyle kavga etmekten bahsetmiyorum. Üretici/dağıtıcı ile doğrudan temas, şikayet hakkı, tüketici mahkemeleri değişik seçenekler. Forum ortamları da bence tüm taraflar için bilgi verici ve zaman zaman yol gösterici. Ben 15 yıldır aynı yetkili servisi kullanıyorum, tatlı dille halledemediğim sorun olmadı, muhtemelen çok şanslıyım. Özel servise de yeri geldiğinde gidiyorum, daha ekonomik olması temel neden. Kararı da yapılacak işe göre veriyorum. Özetle sorunsuz araba yoktur, sorunu gider(e)meyen servis vardır deyişi bence pek bir geçerli. Bireysel sorun ve gözlemlerden genelleme yapmanın yanlışlığına katılıyor olsam da bazı genel geçer doğruları da gözardı etmek mümkün değil. Ve motor kulağı sorunu sadece dizellerde değil 1.6 EB'ta da var, 45 Binde değişti, 30K sonra rölantide masajlı koltuk hizmeti alıyorum. Aynı arızanın birden fazla kişide görülmesi bu durumu kronik sorun olarak nitelemeye aday yapar. Tıpkı 1.6 EB'larda wastegate kapağının zaman zaman takılı kalıp şakır şakır ses yapıyor olması gibi. Duyurup üreticinin de gerekli tedbirleri aldığını düşünmek kalır bize. Özdemir Asaf'ın dizesi ile: Bütün renkler eşit kirlenmiş ama önceliği beyaza vermişler. Beyaz Focus'un bu kadar sık olması boşuna değil yani.

Hali hazırdaki akü teknolojisi ile menzilin uzatılması çok zor. Çalışmalar hızlı şarj üzerine. Geçici çözümlerden biri hibridlerdeki gibi bir yanmalı motorun bu amaçla kullanılması. Diğer bir çözüm ise daha yüksek voltajlı ağların kullanıma girmesi. Söz gelimi Porsche 800V ile çalışıyor ve yarım saatte akülerin %80 şarjını sağlayabiliyor. Ama bu seferde bu şebekenin bütün ülkeye dağılması ve kolay erişilebilir olması lazım. Bir de bu süper sporlarda akünün tam performansla yapılan birkaç kalkış sonrasında gücünü önemli ölçüde kaybettiği ve ekonomik sürüş dışında bir sürüş moduna izin vermediğini unutmamak lazım. Yani piste çıkınca pek görkemli Rimac üç turdan sonra La Ferrari'den fark yer, on tur sonra da kenara çeker ve çekici bekler.

Bence de, olmayacak bir fark olmuş. http://www.zeperfs.com/en/match5869-5669-5155.htm

Kendi öznel bakış açısını nesnellik diye sunmak da öyle, hatta ilginç ötesi... Kaldı ki Fransız arabalarını beğeniyorum diye hiç yazmadım, sadece nesnel bakmaya gayret ediyorum. Neyse...

Onun bir standartı yok, nereden hesaplı temin edilirse onu kullanıyorlar. Bazen Castrol, bazen Mobil, sıklıkla Opet ve FMY, nadiren Motorcraft. Yağa gereğinden fazla anlam yüklemeyin. Kitapçıkta ve forumda en az elli kere belirtilen standartı karşılasın yeter.

Mükemmel olmayacaktır, ama kötü de sayılmaz. Donma noktasına gelmediği sürece normal kullanımda sorun olmaz. Farkındasındır eminin yüzbinler öyle kullanıyor.

Orijinal derken?

Niye olsun ki? Karlı buzlu günlerde arabayı evde bırakırsınız olur biter... Eskiden kış lastiği mi vardı?

Sürücü odaklı düşünürseniz ve sürüş zevkini öncelerseniz C-Max bence rakipsiz. Ancak iç mekanı hem kullanım çeşitliliği hem de ferahlık açısından Scenic'in gerisinde. Renault kokpit ergonomisi açısından da çok keyifli sayılmaz. Motor ve tüketim açısından bence ikisi de benzer ve sorunsuz. Ford bir nebze daha performanslı olabilir. Diğer bir deyişle arka koltukta oturacaklar için Scenic, sürücü koltuğunda oturan için C-Max. Fransız düşmanlarına diyecek bir şeyim yok, önyargılı yaklaşımları sonucu belirleyecektir her zaman.

Sorunun direkt muhattaplarından birisiyim. Antalya asfaltı her daim kötü. Yani yaz kış ve lastik marka/modeli fark etmiyor, her zaman kayıyor, ama her zaman. Buna mukabil pütürlü asfaltta tutunma, özellikle yanalda, yazın daha iyi ve F1'ler ile inanılmaz.

Hyundai ve Kia Avrupa standartlarına ulaştı. Henüz süspansiyon trimi ve motor kalitesi gelişme bekliyorsa bu açığı Avrupalı rakiplerine göre göreceli ucuz ve 7 yıla varan uzun garanti süreleri ile kapatmaya çalışıyorlar. Avrupa'da hal böyleyken Türkiye'de fiyat göreceli yüksek kalıyor ve garanti süresi de 2 yıl ile sınırlı. Bu nedenle ben hali hazırda Kia'yı dışlama eğilimindeyim.

Belli ki atmosferik 1.6 için uzun yolda sakin kullanımda 5,5L/100km dolaylarında bir değer yakalamak zor değil. Sürücüleri yine de bilinçli kullanımları için kutlarım. Buna karşılık şehir içi 6,6L pek olanaklı gelmedi, ya ölçüm hatalı ya da şehir şehir değil Bir not da hız beyanlarına: Ortalama hız 110 km/h dediğinizde YB verisi olarak çıkan değer de anlaşılabilir. Sizin kast ettiğiniz büyük olasılıkla çoğunlukla eriştiğiniz seyir hızınız. Buna göre belirtmekte yarar var. Çünkü YB ile 110 ortalama elde etmek için seyir hızı çoğunlukla 140-150 civarında olmalı, ya da dümdüz ve trafiksiz yolda sürüyor olmalısınız. Vallahi benim ruh halim son zamanlarda sakin kullanıma izin vermiyor. 8,5'larda dolaşıyorum. Uzun yolda da sakin olmayınca pek değişmiyor.

Geçmiş olsun. Mekanlar tasarlanırken geliş gidiş dinamikleri ve araç parkı gereksinimi asla hesaplanmıyor. Park yeri sunumu da olmayınca herkes her yere park etmeye başlıyor. Bu sefer de trafik kilitlenmeye başlıyor. Çözüm olarak araçları çekip sürücüleri cezalandırma yöntemi bulunuyor. Hemen hiçbir medeni ülkede topluma açık mekanlarda normal şartlar altında otopark sorunu olmaz. Göçebe ruhumuz ve yarım aklımız köklü çözümlere engel.

Skoda ve Seat'ın cazip fiyatlı modeller sunduğunu kabul etmek gerek. İki önerim var: 1. Eşinize alacağınız arabaya ısınması gereken siz değilsiniz, eşiniz! 2. Kazalı Rapid alana kadar temiz Fabia alırım.

Bunu yakıt şirketine bağlamıyorsunuz umarım.

Şu an dinliyorsunuz da doğru yapıyor musunuz?

Tanrı'nın zenginliğe verdiği değeri zenginliği verdiği kişilere bak anlarsın

Ucuz etin yahnisi... Boya ölçümü dışında gözle her yeri kontrol et, bilgisayardan kısa bir plaka araştırması yap bilmemkaç sayfa rapor diye ver. Toplasan yarım sayfayı geçmeyecek hemen her yerde edinilebilecek bilgi var raporda. Ben alıcı olup bu rapora baksam tedirgin olurum. Para verilmediği için zarar yok ama özetle kaza yapmış sorun çıkarabilecek bir araba denilmiş. Çok mu menfiyim?

İlginç, ben de izlenimler tam tersi idi. Başta yazdığım ve değişmeyen izlenimlerim şurada

Eee, bir de raporu görsek!?

Lastiklerin çoğu ortalama 30.000 km civarında ömrünü tamamlar, ya da diğer bir deyişle kabul edilebilir performans düzeyinin altına düşer. Bundan sonrasında güvenlik azalır, sürüş zevki ve konforu da öyle, diş derinliği ile cüzdan içeriği arasında bir denge kurmaya çalışarak uzatmaları oynarsınız... Öznel bir ifadedir. Aksini iddia edenler veya aynı tutku ile başka markayı dillendirenler olabilir. Beklentilerinizi karşıladı ise mesele yok. Görünen o ki özellikle premium lastik markalarının uygun modelleri çoğu kişinin beklentilerini karşılayacak düzeyde ve farklar yine çoğu kişinin normal kullanımda fark edemeyeceği limitlerde oluşmakta.

İmalat sürecinde bir seri sorunlu çıkmış desem mesela?

Başka başlıkta yazmıştım, bu videoyu izleyince onu yeniden yaşadım, Porsche ile genelde 250 civarında, nadiren 200'ün altında 90 küsur km yol yapmıştım Almanya'da, tamamen yasal ve aynen böyle hissediliyor. Ben hiç tereddüt etmeden M2'yi tercih ederim. Aksi fanatizm olur.