cem aksoy

fotoğraflar gelince olay netleşmiş. dava açabilirsiniz ama uğraşmaya değer mi bilmiyorum. Boyatma konusuna gelince bir düzelttirmeyi deneyin olmazsa lokal boya fazla genişletmeden. Aracınız yeni boyada solma filan olmamıştır. Kesinlikle boyayı tutturursunuz. kesinlikle tam parça boya yaptırmayın.

zaten ölçüm metotlarınız farklı. siz benzinlikten o yol bilgisayarından. şimdi bu şartlarda o az yaktı ben fazla yaktım denemez. cem beydeki diyagrama bakılırsa en ekonomik vites 6. vites. benim yol deneyimlerim ise (aracın gaza tepki verme süresi, rampaların dikkate alınması, motordaki detonasyon ve ekonomi dikkate alındığında) 6. vites 84 km , 1500 d/d en ideal vites, hız ve devir. birde cutoff olayına çok dikkat edilmeli. araç tamıyla ilk hızı ve yer çekimi ile hareket ediyor. buda ekonomide bayağı avantaj sağlıyor.

piyasada bir tabir var dizel devirli kullanılır. bence bu tamamıyla yanlış. aslı dizel devrinde kullanılır olmalıdır. motorun yüksek tork üretmeye başladığı (1500 d/d) ile tork eğrisinin tepe yapıp düşmeye başladığı 2500(d/d) civarı arasında kullanılmalı. ekonomi için kullanım1500-2000 d/d olmalı. hızlanmak için pedaldan değil vitesten faydalanılmalı. Bunun dışındaki devirlerde araç çok yakar. rampalar da aracın çok tüketmesine sebep oluyor. Birde aracınızın km 130binlerde. bence bir enjektör ölçümü yaptırın. en geç bu kmlerde enjektör tamir takımı alınarak enjektörlerin revize edilmesi lazım. yakıtta artış, performansta belli belirsiz düşüş ve hafiftende yağ yakma başladı ise hiç zaman kaybetmeden enjektörleri revize ettirin. işeme başladı ise en geç 3-5bin kmde motor mefta.

c sınıfı bir araçtan inip b sınıfına geçmek bayağı zor olacaktır. c sınıfı diyeceğim ama dizell olupta 25 in altında km si düşük bir araç bulmak zor olmalı. araştırdığınız b sınıfı dizeller bana da mantıkllı geldi. fiyat, km ve yenilik bakımından b sınıfı doğru bence. benim bu konuda söyleceğim şey dizellerde 1-2 bin tl düşük fiyata aldanarak km si yüksek veya km si düşürülmüş araç alınmamalıdır. bence sınır kkoymayın servis bakımlı km si düşük temiz bir dizel allmakk marka seçmekten daha önemli bence.

topraklama yapılmadan yapılan bütün lpg dolumlarında benzinliğin havaya uçma ihtimali diğer yakıtlara göre çok daha fazla. lpg li dönemlerde ben birkaçını uyardım ama bütün benzinliklerde topraklama yapılmıyor. kime anlatacaksınız kime dinleteceksiniz. adamın milyonlarca liralık benzinliği var topraklama konusunda hem kendisinin bir endişesi yok hem de pompacının umrunda değil.

bagaj ihtiyacınıza göre hb veya sedan olmasına siz karar vermelisiniz. birde zevk meselesi kimisi sarışı.. pardon sedan kimisi hb sever. birde artık atmosferik motormu kaldı. lpg taktıracaksın zaten depo bagajı öldürecek. her gittiğin istasyonda topraklama yapmadan gaz dolduracaklar elin yüreğinde olacak. araç garanti kapsamı dışına çıkacak. ayriyetten birde lpg arızaları olacak....... 1.0 ecoboost bence daha iyi bir seçenek. hem biraz daha az yakar. forumda 1.0 sahibi arkadaşların tüketimleri dizelleri kıskandırıyor. çekişe gelince 1,6 dan daha iyi bence

babanız adına para yatırdığınız veya kredi kartı geçtiğiniz yerden parayı kendi adınızla iade alamamanız aslında olması gereken uygulama. bence bu konuda çok ince düşünmüşler.

bende de buna benzer hata oluyordu. sanırım sorun bellekteki şarkının formatında. yüzllerce şarkkıda 1-2 format uyymuyor. bunarı tespit edip silin derim.

doğulu mantığı çözümler? geçen günlerde bir bakan bizller bir şey icat edemeyiz demişti. katılıyorum vede ekliyorum bizller birşey de çözemeyiz. 1-kangren yaraya pansuman yapıp iyileşmesini beklemek gibi birşey. nasılmı? trafik ışıklarından sarı ışığı kaldırıp trafik sıkışıklığının çözülmesini beklemek gibi? 10 -15 sene önce bir ilimizde görüp çok şaşırmıştım sonra fenomen oldu bütün illere yayıldı. bu işi icat edeni başka üllkeye göndermek lazım. 2- standardizasyon? sönmeden önce 5 kere yanıp sönen yeşil ışık. kimi yerde 3 kere yanıp söner kimi yerde direk söner.ülkede bölgeler ve iller arasında farklı standartlar var. trafik tabelaları , kaldırım yükseklikleri yol genişllikleri, yama oranı, yol bakımları vs. vs. 3- dolmuş halk otobüsü taksi hegomanyası. sürekli olarak şeridlerin %50 sini işgal ederler.tek şeritse tamamı işgal olunur. uzun süre bekleme yaparlar ve gerisindeki trafiği felç ederler. hatta 3 şeritlli yolda en sol şeritte yolcu indirip bindireni bile gördüm.şimdi ankarada 90 kkm ye bu sınırı çıkarttığın zaman dolmuş taksi ve otobüslerin darboğaz oluşturduğu noktallarda hız birden bireye 30 a 40 a düşüyor şeritler ihlal edilip sıkıştırılıyor ve orada bir yığın oluşuyor90 la giderkken bu kkümeye dalacaksın diyelimki ben durdum peki duramayan olursa güm. fatmagülün suçu ne? sıkışıklığın bir kısmı bu kümellerden dolayı olluşuyor buralarda değill 70, 20 ile gidemiyorsun.bunu çözmek için ne yaptın??? 4- saygısızlık. bence emniyet kemeri takmamak suç olmaktan çıkmalı. ben kendi kendime kkimseye bir zararım olmadan intihar etmekk istiyorum. kime ne! her ne hikkmetse geceleri sis farlarını da yakmak kimsenin umrunda değil. emniyet kemeri takmazsam sadece kendime zararı var peki sis farını sis olmayan zamanllarda yakmak ? direk karşıdakine zarar veriyor. peki ya arabasını yolun ortasına park edenler.2 sıra 3 sıra araba bırakılıyor. 3 şerit yoldan geriye 1 şerit kalıyor. sonra trafik bomba. Sonuç hastalığı çözmek için önce doğru teşhis koyulmalı. adam akciğer kanseri olmuş teşhisin zatüre. antibiyotiği dayayıp duruyorsun. sonra hastalık iyileşmiyor. iyileşmez tabi. bu hız 90 a çıktığı zaman belli belirsiz iyileşme olurken aksine ölümlü ve yaralanmalı kaza oranları artacak.

bir elektrikçiye gidip aküyü ölçtürün. sağlammı bir öğrenin. eğer akü sağlamsa radyoyu gezerken dinleyin. eğer sağlam değilse servise gidip aracın aküsünü ölçmelerini talep edin ve aracın aküsünü değişmelerini talep edin

paragraflarda bir yanlış anlaşılma olmuşyanlış paragrafa cevap vermişiz. üstad benimde dediğim 30 saniyeye kadar. bazıları marşa basar basmaz vitese takıp yallah. muhakkakki yağ silindirler de bulaşıp kalıyor. ancak bu bir f,lm tabakası oluştururmu oluşturmazmı bunu bir araştırmak lazım. bununla birlikte yağ segmanlarından kompresyon segmanlarına bir yağ akışı olması gerekir ki buda yağ segmanlarının pistona oturduğu yuvadan yukarıya doğru yağ parçaları bir nevi pompalanır. bunun için yağın eser miktardan ziyade akış sürekliliğini sağlıyacak ölçüde pistona bulaşması gerekir. yağ pompalarına gelince zaten bunlar hareketi motordan aldığı için son derece güçlüdür ve gerçektende bir kaç sn içinde yağı motorun içine sıvarlar.netice itibari ile süreleri açarsak kış mevsiminde en fazla 1 dk diğer mevsimlerde havanın durumuna göre (mesela yazın 10-20 sn gibi, mart don çeken gecelerin sabahında 20-30 sn gibi)30 sn ye kadar motor ısıtılır.sanırım şimdi doğru olmuştur.

bizim bu bilgilerin üzerinden bayağı bir süre geçti 20 yıla yaklaştı. tabi benzinli araçlarda karbüratör kalktı birçok şey değişti, komple elekronik yada mekatronik oldu. şayet yanlış olanın 1/4 gaz açıklığınu diyorsanız karbüratörlü araçlar için tamamıyla doğru. emiş kapış kısımları. ancak tam hatırlayamadığım motor güç verim ve tüketim diyagramlarında nasıl olduğu idi. genel olarak hatırladığım hem dizel hemde benzinli araçlarda belirli devirlerde emme ,yanma ve egsoz zamanları en ideal süreye sahip olması nedeniyle optimal güç ve tüketim neticelerini vermektedir. ne kadar çok süre okadar çok verim. şimdiki zamanın araçlarının bir çoğunda değişken zamanlamalı kam mili teknolojisi var kısmende olsa yüksek devirlerde bu süreler çok kısalmıyor. ancak ne yapılırsa yapılsın fiziksel olarak 1 tam devrin zamanı kısalyor buda verimi ve ekonomiyi etkiliyor. bilgileri daha yeni olan arkadaşlar bu bilgiyi teyidd ederlerse sevinirim.

1/4 gaz açıklığı diye bir tabir vardı. motor diagramlarına göre ekonomik yakıt tüketimi ve o oranda performans sağlayan pedal oranı. yani gaza dörtte biri kadar basılmalı. yüksek viteslerde muhakkak cutoff larla ilerlenmeli. her yokuş aşağı veya trafik ışığı bir fırsat. her araç muhakkak ki 30 sn ye kadar ısıtılmalı. kkarterde toplanan yağ, silindir ve motor elemanlarına bu süre içinde ulaşabilir. kışında 1 dk. turbolu araçlar uzun yoldan geldikten sonra en fazla 1 dk rolantide bırakılıp sonra stop edilmeli. birde ekonomi denilince yakıt fiyatlarından dolayı ne yaparsam yapayım artık ekonomi olmuyor.

en başta traktör olduğunu söyleyebilirim. diğerleri 50 nc kamyonet, transporter, reno12, çapa traktörü( en zoruda buydu arazide kullanmak amele gücü istiyor), 3-4 yaşında iken vw tosba, kango tarzı araçlar, suv, mpv.

1-km yüksek ise hiç zaman kaybetmeden enjektör bakımı. işeme varsa motoru yiyebilir. 2-özellikle yokuşta sürekli güç kaybı varsa ve çok yakıyorsa eksoz problemi olabilir.

abicim biz aracın sessiz olmasını istemiyormuyduk?

Bir trafik kazası yapmıştı bir tanıdık. Işık ihlalinden. İhlali yapan karşıdaki ancak adam suç atıp birde yalancı şahit buldu. arkadaş haklı olduğu yerde mahkemede haksız duruma düştü. bir sürü sıkıntı. eğer bir kamera olsaydı kim haklı kim haksız ortaya çıkacaktı. zorunlu olmasa bile trafikte endişeli olan herkes kamera taktırmalı. durum müsait olunca hemen bir kamera taktıracağım.

geçmiş olsun. bu konuda damdan düşmüş biri olarak bence kesinlikle boyama en son çare olmalı. Önce araçta çiziklerin olduğu noktaya makinayla bir pasta cila yaptırın. zaten büyük bir kısmı gidecektir. Kalanı da görmezden gelin veya bir arkadaş rotüş boyasını önermiş onu deneyin. baktınız içinize sinmiyor en son çare lokal boya.

iki aracıda uzun süre kullanmış biri olarak megy2 ile focusun süspansiyon sertlikleri arasında bahsetmiş olduğunuz kadar büyük fark yok kanaatimce. Yalnızca focusla çukurlara girince -ki direksiyon kutusundan geldiği söyleniyor- bir ses geliyor ve bu seste beni rahatsız ediyor. sanki bu seste yayların çok sert olmasından kaynaklı ses gibi. konforsuzluk hissi bundan kaynaklı olabilirmi?

Neyse vatandaşın konuyu yedik bitirdik. ne yastık demiriymiş arkadaş kendimize dert etmişiz. hemen bir parlatıcı alıp parlatmaya başlayayım.

bir tane çalışan mı? ilgisizlik mi? Ford servisinden, genel müdürlüğüne kadar bu konuda her kesin haberi var, tarafımca, servis ve ford merkezi tarafından çeşitli yazışmalar ve telefon görüşmeleri de yapıldı, bir o kadar da servis ve müşteri ilişkileri ilgilendi. sonuç teneke görünümlü yastık demirleri hala aracımda. bu noktada garip ama servis çok ilgili ve çözüm sunuyor, ancak merkezdeki birim bu işe taş koyuyor. yani parçanın değişmemesi bireysel değil, fordun yönetici tayfası sayesinde kurumsal olmuş. Artık bu kadar açıklamaya rağmen haklısınız diyecek bir şey de bulamıyorsanız asıl ben diyecek bir şey bulamıyorum. şu anda da benim için konu bitti

forumla insanın gözü açılıyor, yastık demirleri kararan herkesin yastıkları garantiden değişti, bu forumdan okuduk gördük. ılımlı olumlu ve insan gibi yaklaşmama ve fordun benim aracın demirlerine pasta atıp işe yaramadığını görmesine rağmen garantiden bu demirleri değişmemesi bir çifte standarttır. bir zincir en zayıf halkası kadar sağlamken benim sorun garantiden hala değişmiyorsa kimse kusura bakmasın fordun garanti işi bu kadarmış derim. hani birde haksız olsak.

Muhtemelen detroitte ki iflasın forda da etkisi oldu ki garantiden bir şey değişmiyorlar. yakında ford servislerine garanti kapsamında hizmet verilmemektedir yazarlarsa hiç şaşırmayacağım. Bir araç baskı balata sıyırmışsa o araçla uzun yola çıkarsanız araba o volanı yer. kızmayın darılmayın ama sizin böyle bir durumdan sonra -ki araçta çekiş kaybı ve kavrama sorununu tespit etmişsiniz- hemen aracı servise çekip 500 tl ile kurtaracaktınız. Fiyatlara gelince 3 sene önce benim megynin değişmişti 500 tl civarı baskı balata tutmuştu. Bir uzun yoldan sonra değişelim deyince kavramanın çok aşağıda kavradığı bunun volana her an zarar verebileceği volanında 2 bin tl civarı olduğu söylenince hemen baskı balatayı değiştirdim. 3 sene öncenin fiyatlarına bakınca sizin 3 bin tl masraf normal gözüküyor. Bence forddan soğumayın küçük bir noktayı atlamışsınız artık başa gelen çekilir. geçmiş olsun.

hep şunu düşünmüşümdür, bagaj tıka basa dolu hatta bagaj almadığı için eşyanın bir kısmını yolcu kısmına da aldık. lastik patladı. bagajı boşalttık ince stepneyi taktık. kalın lastiği koyduk hacim azaldı bagaj eşyaları almadı kaldık yolun ortasında eşyalarla. ince lastiğin tek dezavantajı bu. bunun dışında bagaj bir miktar genişler ve daha fazla işinize yarar. benim araç öyle olsaydı kendim parçaları temin eder ince lastiğe geçerdim. Ancak: 1-firmanın koyduğu bijon anahtarına güvenip de lastiği değiştirmeye kalkmayın. çükü bijonları açmıyor. dörtlü bijon anahtarı alıp bagaja koyun. 2- bir tamir kiti alın. lastik patlarsa doldurun gitsin. ama ilk lastikçide lastiği tamir ettirmek lazım. çünkü o köpüğü lastikçiler pek önermiyor. lastiğe sıkıntı yaratıyormuş.

park halindeki araçların kayması insanların en çok başına gelen dertlerden biri. hasarlı kazalar yaralanmalar hatta ölüme sebebiyetler. Bunu engellemek için basit üç kural var. Üçünü de aynı anda uygulamak lazım. ben üçünüde uygularım. 1- El frenini çekmek lazım. Ancak f3 lerde el frenini çekince tam kapasite tutmuyor. üstte 2 diş daha kalıyor. eğimli yere park ettiyseniz muhakkak o 2 dişide çekin. 2- Aracı viteste bırakın. 3- kaldırımı takoz olarak kullanmak için direksiyonu kırık bırakın. ancak aracın lastiğini de kaldırıma dayamayın. lastik deforme olabilir.