Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×

Cem Boneval

Blogger
  • Toplam İleti

    16.813
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Kazandığı Gün

    716

Cem Boneval tarafından yazılan her şey

  1. Yaman bir çelişki ile karşı karşıyayız: Eğitim zeka ve özgür düşüncenin önündeki en büyük engellerden biri haline geldi; Bertrand Russell. Katkılar için teşekkürler, hep yakınıyoruz, çözüm için hiç kafa yormuyoruz. Mutlaka yapılacak şeyler vardır. Zamanla gelişir konu... Eğitimsiz ailelerin eğitimsiz çocukları. Yani aile eğitimi pek düzgün olmamış. O zaman okulda kurtarmaya çalışmalıyız. Görünen o ki o kara delik kilk ve orta öğrenimi de içine çekmiş çünkü üniversiteye geldiklerinde de farklı olmuyorlar. Yukarıdaki Schleicher'in sözlerinden alıntılıyorum:
  2. Başlığa özellikle Cem Yılmaz'ın sloganlaştırdığı bir tespiti koydum. En doğru saptamanın bir mizah ustasından böyle basit ve çarpıcı ifade edilmesi etkileyici. Bu başlık altında zaman zaman genel anlamda eğitimin önemine değinmeye çalışacağım. Neden? Çünkü var olan nüfus yapımız ve eğitim sistemimizle Türkiye olarak 21.yüzyılı ıskalıyoruz ve böyle devam ederse gelecekte söz sahibi olamayacağız. Bu kesinlikle kötümser bir yaklaşım da değil. Gerçeğin en net ve yalın hali. Türkiye'nin pek çok sorunu var. Hangisi en önemlisi diye sorarsanız tereddütsüz "eğitim" derim. Aileden başlayan ve değişik kademelerde okulda devam eden eğitimde çağın gerisinde ve modern dünyadan kopuk ezbere ve şekilciliğe dayalı bir eğitim veriyoruz. Ve sözde yoğun geçen eğitim yıllarının şekillendirdiği birey genelde bir işe yaramıyor. Sonuç yüzbinlerce diplomalı işsiz... Tabii bu sorunun etkenlerinden biri de "üreyin üreyin" diyen yöneticilere karşın üreme sonucu oluşan ürünün değerlendirilemiyor olması. Ne düzgün okul var ne de yeterli istihdam. Gelinen nokta giderek daha vahimleşiyor: Bu yıl üniversite kontenjanları kısmen boş kaldı, temel nedeni de gençlerin artık yüksek öğrenime büyük ölçüde inançlarını kaybetmiş olmaları. Kaygılı ve hedefsiz bir gençlik yetişiyor. Halbuki çağı yakalamak için kararlı ve yetkin eğitim düzeyinde fertlere ihtiyaç var. Bunu sağlayamıyoruz. İHL ile hiç sağlayamayacağız. Herkesin şapkasını önüne koyup düşünmesi ve tavrını alması lazım. Bir otomobil forumu olmamız geleceğimizle ilgili bilgi paylaşımını ve tutum belirlememizi engellememeli. Bu uzun girişi PISA Direktörü Andreas Schleicher'in Habertürk'ten Nalan Koçak ile yaptığı röportajı ekleyerek sonuçlandıracağim. Başarılı eğitimin anahtarı ne? Her çocuğun öğrenebileceğine güvenmek. Mesela bazı öğrenciler daha yetenekli görülüyor. Ama en iyi eğitim sistemleri, her öğrencisini başarıya götürenler. Bir diğer mesele de şu: Eğitimin genel başarısı asla öğretmenlerin başarısından fazla olamaz. Yani öğretmenler ne kadar iyiyse, sistem de o kadar iyi olur. Önemli olan en yetenekli kişileri öğretmen olmaya çekmek. Öğretmenlik prestijli olmalı yani… Kesinlikle. Üçüncü çok önemli nokta da en yetenekli öğretmenleri en zor koşuldaki okullara vermek. Çin bunu çok iyi başarıyor. Dezavantajlı kesimden geliyorsanız hayatınızda tek bir şans var: İyi eğitim almak. Eğitimde temel mesele, en muhtaç olanın en iyi eğitimi alması. Türkiye'de eğitim sistemi çok sık değişiyor. Önemli olan sistemin kendisi mi? Yoksa üzerinde durulan değerler mi? Öncelikle hangi bilgi ve değerleri aktaracağınıza dair net bir vizyonunuz olmalı. Dünya çok hızlı değişiyor. Artık önemli olan öğrencilere bir pusula geliştirmek. Belirsiz dünyada yönlerini kendileri bulabilmeliler. Artık akademide sadece bir alanda uzman olmak pek de mühim değil. Gelecekte yaratıcı öğretmenler sadece fizik, biyoloji anlatmayacak. Farklı disiplinleri harmanlayarak eğitim verecek. Bilgiye erişmek artık çok kolay. Her şeyi arama motorlarına yazıyoruz. Bilgiyi süzebilmek ne kadar önemli? 10 sene önce okuyup yazmak, başkasının yazdığı bilgiyi bulup çıkarmaktan ibaretti. Ansiklopedi açıyordunuz ve yazılanın doğru olduğunu varsayıyordunuz. Şimdi internete bir şey yazıyorsunuz ve karşınıza 20 bin sonuç çıkıyor. Artık okuryazarlık bilgi bulup çıkarmak değil, bilgi inşa etmek. Türkiye'de matematikte çok fazla cebir, geometri, hesap öğretiyorsunuz. Ama matematik artık çok farklı şeyler için kullanılıyor; mesela olasılık, risk, kesinlik hesapları için. Geleceği şekillendirecek matematik, öğretilen matematikten çok farklı. Eğitim sisteminin bu denli çok değiştiği başka bir örnek var mı? Dünya değişiyor, tabii ki eğitim sisteminde de her zaman değişiklikler yapılabilir. Ama devamlılık ve tutarlılık çok önemli. Öğretmenlere her gün yeni bir şey anlatırsanız, bir gün hiçbir şeye inanmaz hale gelirler. Değişim stratejik ve tutarlı olmalı. Son PISA sınavının sonuçlarına göre, Türkiye 72 ülke arasında 50. Türk eğitiminin genel performansı nasıl? Türk öğrencilerin verilen hangi görevlerde daha iyi hangilerinde kötü olduğuna baktığınızda bir şey dikkat çekiyor. Öğrendikleri bilgiyi yeniden üretme görevi —yani bir şeyi ezberlemek ve onu kâğıda dökmek görevi- verildiğinde çok iyi notlar alıyorlar. Fakat ellerindeki bilgiyi yaratıcı bir şekilde uygulamaları istendiğinde zorlanıyorlar. Çelişki şu: Türk öğrencilerin iyi oldukları alanlar artık dünyada daha önemsiz. Yani bana 'Türkiye PISA skorlarında geriye düşüyor' dediğinizde tabloyu farklı okuyorum. 'Türk eğitim sistemi yeni dünya düzenine ayak uyduramıyor' mu demeliyiz? Evet. Öğretmene ders kitabı verdirmek ve öğrencilerden kitabı ezberlemesini istemek artık işe yaramıyor. Matematikçi gibi düşünmelerini sağlamalısınız. Bir örnek vereyim: Fonksiyonlar sadece denklem ve formül demek değil. Mesela ebola hastalığı dünyada nasıl ve hangi hızla yayıldı? Bunu hesaplamak için üstel fonksiyona ihtiyacınız var. Sorunun nedenini ve doğasını anlamak formül ezberlemekten daha önemli. Öğrenciyken ezberin ne kadar can sıkıcı olduğunu hatırlıyorum. Formüllerin gerçek hayatla ilgisi yoktu. Burada sır, daha pratiğe dayalı eğitim mi? Konuştuğumuz şeylerin çoğunu sınıfta da yapabilirsiniz. Bir deneyin sonuçlarını öğreteceğinize, öğrencilere bir deney tasarlatabilirsiniz. Çocukların yaratıcı, risk alan bireyler olmasını istiyorsanız hata yapmalarını göze almalısınız. Altını çizmek istiyorum, geleceğin öğretmeni daha az eğitmen daha çok akıl hocası olacak. Son PISA sonucuyla 2003'te ilk katıldığımız sınavın sonucunu karşılaştırdığımızda, bazı alanlarda 2003'ün bile gerisine düştüğümüz görülüyor. Yani Türk eğitimi kötüye mi gidiyor? Bu doğru teşhis değil. Değişen dünyada yeni yetenek çeşitlerine ihtiyacınız var. Ve Türk sistemi buna uyum sağlayamadı. Sisteminiz nasılsa öyle devam ediyor ama dünya dönüyor. Haliyle göreceli olarak değerlendirdiğimizde Türkiye'nin performansı düşüyor. 2015 sonuçlarına göre Türk öğrenciler bilim ve matematikte OECD ülkeleri içinde sondan ikinci. Bu başarısızlığın nedeni ne? Şu soruları sormamak: 'Bilimsel araştırma nedir, bilim insanı ne gibi soruları yanıtlayabilir, nasıl bir hipotez geliştiririm, onu nasıl test ederim?' Mesela biyoloji, fizikte içerik bilgisi sorduğumuzda Türk öğrenciler gayet iyi. Ama internetten de bulabileceğiniz bu bilgilere sahip olmanın anlamı ne ki? Bir de çok yaygın bir matematik korkusu var… Evet Türkiye'deki pek çok öğrenci yaşıyor. Korku hissediyorsanız beyniniz bilgiyi kabul etmiyor. Tek yol matematiğin derin anlamını öğretmek. Her gün yeni bir formül ezberlemek zorunda kalırsanız tabii ki matematiğin gerçekte ne olduğunu anlamazsınız. Türkiye'de matematik zor değil. Korkunun nedeni öğrencilerin temelinin olmaması. Eğitim konusunda Türk hükümetine ne önerirsiniz? Öğretmenlere daha fazla fırsat verin, meslektaşlarını gözlemlesinler, birlikte çalışsınlar. En iyi skorları alan Şanghay'da, öğretmenler Türkiye'deki meslektaşlarına kıyasla daha az öğretiyorlar. Zamanlarının çoğunda yeni eğitim teknikleri geliştiriyorlar. İyi öğretmenler araştırmacıdır, sadece ders kitabında ne yazıyorsa onu öğretmezler. Hükümet öğretmenliği hem finansal hem entelektüel açıdan çekici kılmalı. Öğrencilere ve ebeveynlere önerileriniz neler? Ebevenyler çocuklarına özgüven aşılamalı, öğretmenleri desteklemeliler. Öğrencilere gelince… Hata yapmaktan, yeni fikirlerden korkmamalılar. Sınavlara daha az, hayata daha çok kafa yorun. Eğitimin geleceğinde ne var? Kod eğitimi mi? Bence eğitimin geleceği toplumsal değerlerde. Nasıl aynı anda kendimizi düşünüp diğerleriyle birlikte var olabileceğiz? Açık olmak, farklı kültürlere saygı duymak, cesaret, merak… Yeni liseye geçiş sisteminde öğrencilerin neredeyse yüzde 90'ı mahallelerindeki okullara gidecek. Okullar arasında eğitim kalitesi farkı var, bu eşitsizlik yaratır mı? Aslında mahalle okulu sistemi prensipte çok iyi işleyebilir. Ama böyle bir sistem getiriyorsanız, en iyi öğretmenler için dezavantajlı okulları cazip kılma konusundaki çabanızı ikiye katlamanız gerek. Bu olmazsa eşitsizliği artırırsınız. Çünkü düşük gelirli öğrenciler, mahallelerindeki okullara sıkışır kalır. İyi mahallelerdeki okullara erişim için eğitim göçünün yaşanmasından korkuluyor. Bunun en kötü örneği ABD. Okulların eğitim kalitesi mahalleler arasında çok değişiyor. Şanghay'da, Japonya'da çocuğunuzu hangi okula gönderdiğinizin hiçbir önemi yok. Hükümetin taşıması gereken yük ebeveynlerin omzuna binmemeli. Eğer kaliteli okulu bulma görevini anne-babalara yüklerseniz; a) hep zengin ebeveynler daha iyi karar vereceklerdir çünkü daha fazla bilgi ve paraya sahipler, bazı aileler kolayca taşınamayabilir. Bunun tek çözümü bütün okulların iyi eğitim vermesini sağlamak ve bu gerçekten mümkün. Bu sistemde en iyi örnek hangi ülke? Finlandiya'da okullar arasındaki eğitim kalitesi en fazla yüzde 5 oranında değişiyor. Vietnam, Güney Asya keza öyle. Yeni sistemde öğrencilerin yüzde 8'i 600 'nitelikli' okul için yarışacak. Adil mi? Eğer en iyi öğrencilerin en iyi eğitime ulaşmasını istiyorsanız, sınav argümanını ileri sürebilirsiniz. Ama doğru cevap belli: Her okul nitelikli olmalı. Peki 90 dakikada, 3 yılın müfredatını kapsayan 60 soru doğru yöntem mi? 'Seçmek' eğitimde hiçbir zaman iyi bir yöntem değil. Odak noktası her zaman gelişme olmalı. Öğrenciler nasıl daha iyi öğrenir, öğretmenler nasıl daha iyi öğretir, okullar nasıl daha iyi olur? Açık uçlu soruların avantaj ve dezavantajları ne? Açık uçlu sorular çok önemli çünkü çocuklar, başkasının dizayn ettiği cevaplardan birini işaretlemek yerine kendi cevaplarını yaratıyorlar. Ama böyle bir sistemi objektif şekilde uygulayacaksanız öğretmenlere yatırım yapmanız gerek. Çok net bir notlama yönergeniz olmalı, kriterler çok açık belirlenmeli. Ama bu da yeterli değil; kâğıtları okuyacak öğretmenler çok iyi eğitilmeli. Ayrıca birden fazla kişi bir kâğıdı notlamalı. PISA'da mesela 4 kişi ayrı notluyor. İmam hatip liselerinin çok arttığını, yeni sistemin dezavantajlı öğrencileri bu okullara zorlayacağını iddia edenler var. Bu eğitim performansını nasıl etkiler? Bazı ülkelerde dini liseler hayli fazla, mesela Hollanda. Doğru müfredatın uygulanması çok önemli. Düzeni sağlayan devlet olmalı. Hollanda'da Katolik ya da Müslüman okuluna giderseniz aynı şeyleri öğrenirsiniz.
  3. Kafa karıştırmak gibi olmasın ama aynı lastiğin farklı ebadları ile başka bir araç modelinde farklı sonuçlar elde etmek pek olasıdır. Yani bu ancak fikir verir ama çok yönlendirici olmamalı.
  4. Ve ergenlik bitti, altılı hanelere geçtik.
  5. Cem Boneval

    Akü Seçimi

    Şart değil. Sadece yeterli akım sağlayamaması şaşırtıcı olmaz. Bende beş seneye yakın dayandı söz gelimi. Sonra bir sabah tık....
  6. O günü yaşamamış olanların hayal etmesini kolaylaştırıyor: ATATÜRK İÇİN YAS. Yıllar önce bir internet müzayedesinden aldığım 1929 baskılı D. von Mikusch'un ''GASI MUSTAFA KEMAL'' kitabının arasından 1938 yılına ait, yani sonradan kesilip konmuş bir gazete kupürü çıkmıştı. Atatürk'ün cenaze törenini takip eden bir Alman gazetecinin haberi. Yazdıklarından oldukça etkilendim ve okuması zor gotik yazılı metni Türkçe'ye çevirdim. Okuyun derim. TURHAN TOPAÇOĞULLARI *** Atatürk için yas Ankara'da cenaze töreni Ankara, 21 Kasım 1938 Atatürk'ün cenazesi onun son zaferi oldu. Cenaze töreninde tüm tezatlar susmuştu. Türk ve Alman askerleri naaşının arkasında yürüyordu. Stalin ve Hitler'in temsilcileri aynı sıradaydı. Valencia ve Franco çelenk göndermişlerdi. Naaşının önünde faşistler, demokratlar ve komünistler eğildiler. Türk halkının her kesimi ağlıyordu . Fakir ve zengin, alt ve üst arasında hiç bir fark yoktu. Ankara bugün dünyanın şimdiye kadar gördüğü en etkileyici cenaze törenine tanıklık ediyordu. Tören, bir süvari bölüğü tarafından açıldı. Onların arkasından bir topçu bölüğü ile ellerinde bayraklarla ve bando ile cumhuriyet muhafızları geliyordu. Sonra askeri okulların öğrencileri ve alfabetik sırayla önce Almanlar olmak üzere Bulgarlar, İngilizler, Fransızlar, Yunanlılar, Romenler, Ruslar ve nihayet Yugoslavlar’dan oluşan birlikler yer alıyordu. Her dilde komutlar yükseliyordu. Almanca komutu Farsça komut, Yunanca komutu Rusça komut takip ediyordu. Ruslar Karadeniz filosunun bir müfrezesini göndermişlerdi. Çelik miğferli ve SS üniforması içindeki Baron v. Neurath, kolu yukarıda, Prusya merasim yürüyüşüyle geçen Alman bahriye birliğini selamlıyordu. Yabancı birlikleri Türk denizcileri takip etti. Bando, Chopin'in cenaze marşını çalıyordu. Onların arkasından büyük ölünün naaşını taşıyan top arabası geliyordu. Top arabasının her iki tarafında kılıçlarını çekmiş oniki general yürüyordu. Mütevazi giyimli yaşlı bir kadın, tek aile üyesi olarak Atatürk’ün kızkardeşi, eşinin kolundaydı. Onları, kanunun öngördüğü şekilde yalnız olarak cumhuriyetin yeni başkanı İsmet İnönü takip ediyordu. Onun arkasında tek sıra halinde millet meclisi başkanı, başbakan ve Türk ordusunun genel kurmay başkanı geliyordu. Yabancı özel misyonların renkli üniformaları harika bir görüntü teşkil ediyordu. Dünyanın tüm ülkeleri temsil ediliyordu. İtalyan heyetine eski Milletler Cemiyeti delegesi Baron Aloisi, Fransız heyetine içişleri bakanı Sarraut, Yunanistan heyetine ise başbakan Metaksas başkanlık ediyordu. Onların arkasından Türk hükümeti üyeleri, milletvekilleri, devlet memurları ve subaylar geliyordu. Bir bölük piyade ile görkemli cenaze alayı son buluyordu. Cenaze alayı saat onikide, Atatürk’ün şanına layık bir anıtkabir yapılıncaya kadar geçici istirahatgahı olan etnografya müzesine ulaştı. Yaşamında imkansızı mümkün kılmış olan Kamal Atatürk ölümünde de aynı şeyi yaptı. Onun naaşının arkasında ilk defa birbirleri ile savaşan İspanyol cumhuriyet hükümetinin temsilcileri ile Franco’nun resmi olmayan askeri idaresinin temsilcileri yürüyorlardı. Müzenin önüne gelindiğinde tabut generaller tarafından top arabasından alınarak salona taşındı. Orada, cumhurbaşkanı ve Atatürk'ün kızkardeşinin yanı sıra yüksek yetkililer toplanmıştı. Üç dakikalık saygı duruşunda salona sessizlik hakimdi. Hiç konuşulmadı ve hiç bir dini tören düzenlenmedi. Cumhurbaşkanının müzeyi terk etmesiyle resmi cenaze töreni tamamlandı. Dünyanın her yanından çelenkler gönderilmişti. Türk gazetelerinin tahminlerine göre bunların sayısı yirmi bini buluyordu. Bunları Ankara’ya getirmek için sekiz vagon gerekmişti. Müze içinde naaşın her iki tarafına sadece devlet başkanlarının gönderdikleri çelenkler konuldu. Diğer çelenkler, yaşamı sırasında kendisi için yapılan anıtlarda yerlerini aldılar. Tören sırasında bazı ufak hadiseler de yaşandı. Yunanistan başbakanı General Metaksas bayıldı ve subayları tarafından cenaze alayından çıkarılmak zorunda kaldı. Türkiye'de, 10 Aralık’a kadar ulusal yas tutulacak. Tüm okullar sekiz gün daha kapalı. Anıtların önünde meşaleler yanıyor ve halk önderinin heykellerini seyrediyor. Yas sadece devlet başkanı için değil, aynı zamanda cumhuriyetin kurucusu ve şekil vereni için de. Atatürk’ün naaşını taşıyan top arabası geçerken askerler gözyaşlarını tutamadılar; aynı imparatorluk muhafızlarının Napolyon’la vedalaşırken ağladıkları gibi.
  7. Eh bizimkilerin kandırılma oranına bakılırsa şansı da var hani. “21. Yüzyıl’a ulaşmış olan her insan, tam olarak formüle edilmemiş ve sınanamayacak tüm fikir ve görüşlere karşı şüpheyle yaklaşmayı öğrenmelidir." Jack Fresco (Zeitgeist)
  8. Elon Musk hayal gücü güçlü, şaşırtmayı ve gösterişi seven, risk almaktan pek çekinmeyen, ikna kabiliyeti yüksek ve zeki bir girişimci. Yenilikçi projelerle yatırımcıları çekip iş kurmaya çalışıyor. Çalışıyor diyorum çünkü hala istikrarlı bir rotaya girdiği söylenemez. Bizimkisi gibi gelişmekte olan ve konu hakkında üst düzey bilgisi az ve etkilenmeye müsait politikacıları olan ülkeler böyle girişimciler için biçilmiş kaftandır. Kolay kandırır ve işbirlikleri oluştururlar, tutabilir de patlayabilir de. Konuya dönersek Musk'ın otomobil karnesi aslında pek de parlak değil. Senede 80.000 civarında lüks elektrikli otomobil üretiyor. Ancak yüksek satış rakamlarına ulaşması beklenen orta sınıf 3 serisi hala seri üretime geçemedi. Bu aylar için verilen sözler tutulamadı ve şimdilik Mart 2018'e ertelendi. Konunun uzmanları Musk'ın geleneksel otomobil üretim tekniklerini "yeniden" öğrenmek durumunda olduğunu ve bunun kolay olmadığını belirtiyorlar. 3'ün gecikmesi ile bilançolar zararla kapanıyor ve hisse değerleri düşüyor. Yani durum pek güllük gülistanlık değil. Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla...
  9. Bu konunun hükümetin en üst düzeyinde epeyi bir süredir gündemde kalıp onları meşgul ediyor olması ne kadar arabesk bir yönetimle karşı karşıya olduğumuzun kanıtıdır. Haydi gelin araba yapalım...
  10. Hangi bayi daha sevimliyse, hangisi ucuzsa onu al. Öyle deri soruluk bir durum değil. Benim tercihim Falken'den yana olurdu. Lakin Sava da olur. Yazı tura at olmazsa.
  11. Ben Samsun'da yaşasam pek kış lastiği kullanmazdım açıkcası. Ama Falken de, Petlas da, Lassa da işini görür. Ha şimdi bir de Sava var...
  12. Öncelik ekonomiden yanaysa (düşük tüketim ve uzun ömür de bonusu) doğru tercih. Öncelik kış performansı ise daha iyileri var.
  13. Cem Boneval

    Akü Seçimi

    Farklı akülerle gelebiliyor, ama benim de bildiğim orijinal 60 Ah. Ölçü 278x175x175 EFB (Enhanced Flooded Battery) SS için gerekli. 60-70 AH arası makul, ancak cca (soğuk çalıştırma akımı) 600 A dolaylarında olmalı. egm değil de AGM (Absorbed Glass Mat) olacak herhalde, bizim sınıftaki araçlar için gereksiz masraf.
  14. Allah devletimize zeval vermesin. Hepimiz onun varlığının idame ve ikamesine kul köleyiz. Bu başlığı kınıyor ve kapatılmasını rica ediyorum. Yoksa beni bir yerlere kapatacaklar. Şaka şaka... 10 TL olsun da parası olan olmayan belli olsun.
  15. Soru söktürenler tekrar yaptıracak mı? Eğer evetse, kendini nasıl hissedecek? Dışarıdan bakmayı becerebilene bu memleket bir kara mizah hazinesi... Aklıma geldi, geçenlerde İngilizce duvar yazısı olarak görmüştüm: Teori, herşeyin nasıl çalışması gerektiğini biliyorum, ama hiçbiri düzgün çalışmıyor. Pratik, herşey düzgün çalışıyor, ama nasıl hiçbir fikrimiz yok. Bizdeki durum ise teori ve pratiğin birleşimi: Hiçbir şey düzgün çalışmıyor ve neden hiçbir fikrimiz yok.
  16. Cem Boneval

    Akü Seçimi

    Alt sınırda. 12 üstünde olması beklenir. 12.4-12.5 güzel değerler. Ama tabii şarj durumu da çok etkili.
  17. Zor ve sevimsiz bir durum. Geçmiş olsun. Bir takım tutarsızlıklar ve servis tutumundan kaynaklanan mağduriyetler söz konusu. Aracın servise girmeden test edildiğine pek rastlamadım, genelde şikayetler alınır, bakım yapılır ve sonrasında teste çıkılır. Bu durumda sizde kasnak kırılması da bakım sonrası oluşmuş olmalı, eğer öyle ise bakım esnasında neden bakılmadı? Cevap muhtemelen bakılacak bir parça değil şekliden olacaktır. O zaman da niye kırıldı sorusu gündeme geliyor. Bu da servisi zor durumda bırakacak bir durum. Zaten masrafları önemli ölçüde üstlenmeleri sorunun üretimden kaynaklı olduğunun bir göstergesi. Ben olsam konuyu bilen bir avukatla görüşür ve onarımın tümüyle bedelsiz olmasını talep ederdim. Gerekirse de hukuk yoluna başvururdum. Değer kaybını da pek önemsemezdim. Firmalar insanların uğraşmayacağını düşünerek ufak tefek desteklerle sıyrılmaya çalışıyorlar. Motor hangisi sahi?
  18. Cem Boneval

    Akü Seçimi

    Akülerin garantisi zaten iki yıldır. İki yılda da akü start stopu güvenli kullanıma yetecek voltajı üretememeye başlayabilir. Bir de start-stop hafızasını silmek lazım. Bunu bilgisayara bağlamadan halletmenin yolu şu: 1. Kontak açılır (motor çalışmayacak) 2. Arka sis farı düğmesine beş kere basılır bırakılır 3. İkaz flaşörü (orta konsol) iki kere açılır kapatılır, üçüncüde açılır ve açık bırakılır 4. Bu esnada gösterge şarj uyarı lambası yanması lazım, sönmesi beklenir ve falşör ve kontak kapatılır Bir kerede olmazsa bir kere daha denenebilir. Bazen uzun yol yapıp aküyü şarj ettiğiniz halde SS devreye girmiyor ise hafızayı bu şekilde temizlemek faydalı olabilir. Not: İşlemleri uydurmadım, Ford'da böyle oyunları seven bir mühendis var, daha bulamadım kim olduğunu!
  19. Adı Eskimo Stud, yani çivili iken nasıl çivisiz satılıyor merak ettim.
  20. Bırak biraz esnaf da kazansın, ekonomi kötü, siftah yapmadan gün geçirenler var...
  21. Ben değersiz yorumu yazayım. İlk fırsatta değiştirin. Yeterince çalışmışlar, gençlere de fırsat verelim. Not: Fren balatası taşıyıcı plakanın kalınlığının altına inmişse değişim zamanı yakın demektir
  22. İman ve imam gücüyle Norveç'i yakalayacağız ve geçeceğiz hayırlısı ile...
  23. Buna itirazım yok. Ancak ürünün milli hamasi duygularla kitleleri etkilemek amacı ile üretilmesi ve ekonomik açıdan tartışmalı verimliliği varsa istediğiniz kadar irade ve güç sahibi olun kendi oğlunuzu dövmekten öteye gidemezsiniz. Markalarımız olsun, ama bu kadar rekabetin olduğu ve genelde doygun bir piyasaya yüksek teknoloji ürünleri kuşkulu bir ülkeden yenilikçi ve rekabetçi bir ürünle girip başarılı olmak mucizevi bir iş olur. Mucizeler olur mu olur... Ama bu ülkenin yönetiminden daha önce uçak, uçak gemisi gibi şeyler de yapacağımız söylenmişti. Ne oldu? Babayiğit eksikliği mi çekiliyor? Küresel sermayenin dişlerini her an geçirmeye hazır olduğu bir ortamda hesapları iyi yapmak gerekir. Murat gayet güzel özetlemiş. Ekonomik verimlilik yoksa siz prestiji ancak kaybedersiniz. İç piyasaya ve zorla Türki Cumhuriyetleri veya başka az gelişmiş ülkelere satarım hesapları yapılıyorsa da maliyet analizlerini iyi yapmak lazım. Ayrıca bugün pek çok büyük otomobil üreticisi bizden mal alıyorsa bunun kalite ve fiyat yanında bitmiş ürünün bizim pazarımızda satılacak olmasının da etkisi büyüktür. Kapalı ekonomiye dönerseniz bu müşterilere de kaybetme olasılığınız ortaya çıkar. Hadi gel şuna öngörü diyelim de mistik boyuta girmeyelim. Kuşkusuz, politik ve ekonomik dengeler, sizi yutmaya çalışan küresel sermaye canavarı ile başetme gibi pek çok değişken var. Yaptım ama satmadı durumuna düşmek de pek sevimli olmaz. Yanlış anlaşılmasın ne ülkemi ne de vatandaşlarını küçümsüyor ya da başarısız olmalarını istiyorum. Asla. Ama hamasi oyunlara geldiğimizi düşünüyorum. Öngörümde çok yanılmak isterim. Babayiğit kavramı her ne kadar tanıma muhtaçsa da olmadıklarını söyleyemem, ancak akılsız oldukları konusunda yanılmışım, devlet teşvikleri cazip geliş olmalı. Ne zaman? Komünist rejimde yokluk içinde yaşanırken. Bugün durum nedir? VAG grubu %70 hisse sahibidir. Skoda'yı bugüne taşıyan VAG grubunun arge ve"know how"udur. Bugün Skoda ismini duyanlar sence önce Çekya'yı mı hatırlıyorlar yoksa VW'yi mi? Beri taraftan bizimle oldukça benzer şekilde yola çıkan Proton ne oldu Malezya'da? Bence bu daha iyi bir örnek olur. Biz zamanında Devrim otomobilleri üretimi aşamasında egemen güçlere teslim olarak treni kaçırdık biraz da. Son olarak böyle verimli bir tartışma ortamına destek verdiğin için teşekkürler @Abdussamed Acar...
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.