Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×

Cem Boneval

Blogger
  • Toplam İleti

    16.813
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Kazandığı Gün

    716

Cem Boneval tarafından yazılan her şey

  1. Ozan'ın da belirttiği gibi bazen "yeterince bilgilendirmeyen uzmanlara" dayalı verilerle sadece kafalar karışıyor bu ülkede. Bu konuyu daha önce yazıp yazmadığımı hatırlamıyorum ama özetlemekte yarar var. Yağ üzerindeki numaralar ne anlam taşır? Yağ etiketinde SAE XX şeklinde yazan rakam ürünün viskozite değerini/sınıfını gösterir, bu viskozite değeri kabaca ortam ısısı ile ilişkilendirilmiş bir kategori ifadesi olarak da kabul edilebilir. Yani SAE 50 değerinde bir yağı 50 derece ortam ısısında kullanmak uygun olur gibi bir sonuca varmak çok da yanlış olmaz. Polimer katkılı yeni nesil yağlarda ise değerler soğukta ve sıcakta olmak üzere iki grupta değerlendirilir. Arkasında W harfi bulunan değer (winter = kış) soğuktaki, diğeri de sıcaktaki değeri verir. Aynı yağ nasıl değişken viskozite gösteriyor derseniz; katılan polimerlerle... Bu kimyasal "tespih böcekleri" soğukta minik yumaklar halinde bulunduğundan akışkanlığı olumsuz etkilemez iken ısı arttıkça açılıp uzun zincirimsi yapılar oluşturarak yağın tutunmasını ve böylece viskozitesini korumasını sağlarlar. Motorun ömrünü korumak için önemli olan yağın soğukta akışkan olması ve sıcakta da kopmadan yağ filmini sabit tutabilmesidir, diğer bir deyişle soğukta düşük, sıcakta göreceli yüksek viskoziteye ihtiyaç duyulur. İşte bu yağlar da içerdikleri katkılarla bu ihtiyaca cevap verirler. Değişik viskozite sınıflarının ortam ısısına göre kullanım alanlarını aşağıdaki grafikte görebilirsiniz: Bu tablonun sadece fikir vermesi için burada bulunduğunu üreticinin önerdiği yağ standartlarının karşılanmasının öncelikli olduğunu vurgulamak isterim. Peki viskozite aşağı viskozite yukarı, bu değer neyin nesi ve nasıl ölçülür? Öyle düşündüğünüz gibi karmaşık bir sistem değil aslında. Bir viskometre kullanılarak birim yağ miktarının birim açıklıktan belli ısı değerlerinde ne kadar sürede aktığı ölçülüyor ve elde edilen süre de viskozite değeri olarak bildiriliyor. Buraya kadar anlaşılması zor değildi umarım. Biraz daha ayrıntıya girince işler karışıyor, çünkü genelde olduğu gibi Amerika, Avrupa ve ikisine de ait olmadığını iddia eden İngiltere kendi standartlarını kullanmak arzusundalar. Amerika Saybolt viskometre sisteminden 60 ml yağın akmasını ölçüyor ve değere Saybolt saniyeleri adını veriyor. İngiltere Redwood viskometresinden 50 ml yağın akış süresini ölçüyor ve bunu Redwood saniyeleri olarak tanımlıyor. Avrupa ise Engler viskometresini kullanarak 200 ml yağın akış süresini temel alıyor. Nasıl işler karışmaya başladı mı? Bu tür durumlarda genelde durumu kurtarmak için bir ortak değerde anlaşılır ve bu değişik standartların o değere dönüştürülmesini sağlayan bir formül bulunur. Burada durum aynı olmuş. Sanayi kinematik viskozite değerinde buluşmaya karar vermiş ve bugün tüm yağ standartlarında artık bu değer kullanılıyor. Farklı ölçüm teknikleri de bir kalibrasyon katsayısı ile bu değere dönüştürülüyor. Akışkanlığın ölçü birimi centistoke (cSt = mm2/s) ve bizim kullandığımız yağlarda bu değer 7-12 arasında değişiyor. Yazmayı unuttum, önemli: Tüm ölçüm sistemlerinin ortak özelliği bunu standart iki farklı ısı noktasında yapıyor olması: 0° Fahrenheit (-18°C), ve 212° Fahrenheit (100°C). İlki W değerini ikincisi de bildiğimiz SAE değerini veriyor. Yağ teknik özelliklerine bakarken dikkat etmeniz gereken kritik iki değerden daha önemlisi, kinematik viskozite, tabii ki @100°C. Bu değer mesela Opet Fullmax 5W-30 için 9,7, Castrol Magnatec için 10.4 ve Edge için 12.0. Ford'un standartı yanılmıyorsam 7 ve üstü şeklinde idi. Kritik olan ikinci değerde akma noktası, yani yağın donmadan hemen önce akışkanlığını koruyabildiği en düşük derece, Bu değerde Fullmax için -36°C, Magnatec için -45°C ve Edge için -42°C. Peki W değeri soğuktaki akışkanlığı gösteriyor ise 0 ne demek oluyor? Bu ancak sentetik yağlarda kullanılabilen ve akma noktası değerini yaklaşık bir 10°C daha düşüren bir yapıya işaret ediyor. Mesela Castrol Edge 0W-30 yağın akma noktası -57°C. Tabii bu yazılanları okuduktan sonra (kinematik) viskozite@100°C değeri daha yüksek olan yağı kullanmak motor için daha uzun ömür demektir diyebilirsiniz ve kanaat olarak haklı da olursunuz. Ancak birincisi iyi yağların maliyeti göreceli yüksek ve ikincisi motor ömrüne olan katkısını kanıtlamış nesnel bir çalışma yok. Bilmem açıklayıcı oldu mu ve Samet bunları bir de eniştenle tartış bakalım
  2. Hangi deneyimine dayanarak bunu yaşadığını bilmiyorum. Ancak meslea auto, motor und sport dergisinin yürüttüğü bir testte Castrol Edge ile şimdiye kadar ismini bile duymadığımız 13 ucuz yağ kıyaslanmış, üç kategoride değerlendirilmiş, etiket bilgilerinin yeterliliği ve doğrulu, katkıların özellikleri ve viskozite. Toplam 14 yağın 12'si önerilir, ikisi sınırlı önerilir bulunmuş, bu ikisinde sülfat külü oranı göreceli yüksek bulunduğu için DPF'nin daha çabuk tıknamasına neden olabileceği yazılmış. Ana fikir; yağ, üreticinin öngördüğü standartları karşılıyorsa güvenle kullanılabilir. Yağlar arasında kalite farkı varsa da normal kullanım koşullarında bunun motor ömrüne anlamlı bir etkisini, olumlu ya da olumsuz kanıtlayan bir çalışmaya ben rastlamadım. Yeni nesil yağlarda yakıt tüketimini azaltma iddiası var ama istatistiksel değeri olan bir düzeyde. Ekstrem koşullarda (Çoğunlukla -20 derece altındaki ısılarda çalışma, motorun sürekli üst devir limitinde ve sıcak ortamda kullanılması gibi) kuşkusuz tam sentetik yağ kullanmak düşünülebilir, bunun dışında standartı karşılayan yağın ucuzunu tercih ederim kendi adıma. Bu arada bazı servislerde varil yağ olarak kullanılan Opet'in Fullmax 5W-30 ürünü de standartları fazlası ile karşılıyor: http://www.opetoil.com.tr/cms/content/documents/TBF_FULLMAX_5W30.pdf Ayrıca bakınız:
  3. Birinci cümleyi biraz açar mıyız, ben bir şey anlamadım... Markalar konusunda iyi kötü değerlendirme kıstaslarımız ne?
  4. Balataların normal yapısı böyle bu bir. İkincisi aşınmanın düzeyini değerlendirmek için balataları sökmek ve ortadaki oyuk silinmiş mi bakmak lazım. Silinmişse altında akalan kısım sertleşmiş ve etkinliğini kısmen kaybetmiş olarak kabul ediliyor, hemen olmasa bile belki bir 5.000 bilemedin 10.000 km sonrası değişim önerilir. Ancak balata değişimi için mutlaka fiyat sorarım ve gerekirse kendi balatalarımı götürür ya da özel serviste değiştirdim. Benim 120 TL'ye göreceli pahalı bir partiden aldığım oirjinal önlerin fotoğrafı burada:
  5. Farklı bir yaklaşım olsun...
  6. Evet önüne doktor da koyarsan daha kolay hatırlar
  7. Yeni Sanayide Cem Kaymaz, Çokoto, isimden de anlaşılacağı üzere Otokoçun eski başteknisyendir. 05422426271 Benden selam söyleyebilirsiniz.
  8. Sadık bu fark km bazında sabit bir fark değil, ortalama %5-7 gibi bir sapmayı dikkate almak lazım, yani 50 ile giderken bu 2-3 km/h civarında olabilir. Hız sabitlemeyi talep edilen +%10 olarak yapmak en doğrusu.
  9. Bütçe ve kota açığı var, istenilen rakama ulaşılmamış demek ki. Trafikte düzen sağlamanın hız cezası kesmekten ibaret olduğunu düşünen zihniyeti öfke ve hatta nefretle kınıyorum. Para mı istiyorsun büyük şehirlerde durulmaza park etmiş binlerce araba var, trafik bu yüzden yürümüyor, kes cezanı al paranı aç trafiği mesela.
  10. YB menüsünden kontrol edin açık mı kapalı mı TCS. Ufaktan patinaja düşse bile sarı uyarı lambası kontrol etmeye çalıştığını gösteriyor. EB'da kapatınca bizim parlak asfaltlarda araba patinajdan neredeyse yerinden kalkmıyor.
  11. Biz de İş Bankası ile anlaşmalıyız, yatırım hesabı olmadığı sürece hiçbir kesinti uygulanmıyor, promosyon payı da hesaba yatıyor karta değil.
  12. Yılda iki, ilkbahar ve sonbaharda... Ve tabii canın ne zaman şöyle keyfili (!) araba kullanmak isterse...
  13. Bunun aksini gösteren başka marka araçlarla çekilmiş videolar var. 5 HP/PS'e kadar inanırım, sonrası sahtekarlığa girer.
  14. Var tabii: "öğrenen PCM", araç kullanım tarzını izleyerek gaz tepkimelerini ona göre ayarlıyır, mentosluk giderken emekli öğretmen modu oluyor, hırpalarsan sokak yarışçısı. Tam senin anlattığın gibi. Ancak Ozan PCM yazılımını yenilettiğini yazdığı için ve yenileme esnasında tüm öğrenmeye dayalı veriler silindiğinden bu ihtimali gündeme getirmedim. Aynı durumu ben EB'da yaşıyorum, bazen az tüketme hırsında torun sahibi aile babası modu aktif hale geliyor, içimdeki şeytan arada aktif hale geldiğinde arabanın oyuna katılmadığına şaşırıveriyorsun, bir yarım saat sonra şeytan sayısı ikiye çıkıyor ve muzur bir ortaklık doğuyor.
  15. En az yarım saat 3000dd veya sütünde olmazsa pek işe yaramaz. Ama rejenerasyon sistemi kalanını sizin yerinize yapıyordur.
  16. Düzde hız merakı olan biri değilim, hiçbir arabamın son hızını ölçmek için uğraşmadım. Yazıp yazmam konusunda da karasız kaldım, ama yazayım; bundan önceki 2L 130PS Focus Sport Trend ile İzmir Aydın otoyolunda kongreye yetişme çabası içindeyken düzlükte 220 km/h görmüş ve eşimin isteksizliği nedeniyle yavaşlamıştım. Bu yaz Niğde'ye giderken sabah saatlerinde Adana-Niğde otoyoluna girdikten sonra Kolsuz geçidine hafiften tırmanırken 6.viteste ne kadar iyi kaçıyor araba demiş ve 225 km/h hız ile gittiğimi fark etmiştim... İkisi de dip gaz değil, sürücü ağır olunca daha iyi gidiyor galiba.
  17. Yüksek hızlarda engel ağırlık değil hava ya da rüzgar direncidir. Hatta beş kişi ile araç yere daha yakın olduğu için daha iyi aerodinamiğe bile sahip olabilir, aşağıdan giren ve türbülans yaratan hava azalacağı için. Hele ki birkaç derecelik fark edilmeyecek kadar hafif bir eğim varsa Kadircan'ın mucizesi daha anlaşılır hale gelir. @, 180 limit olarak düşük, normal şartlarda çoğu zaman 195-200 civarı görebilmen lazım, bir de beşinci viteste denenebilir tabii. 4500 dd civarında beşte ,lkiyüzü aşman gerekir. Bu arada mesajların birer kopyasını ilgili trafik şubelere yolluyorum... Ayrıca forum kuralları 20- b ) 9- çevresinde dolaşıyoruz. Nereye gelmiyormuş pardon?
  18. Çizgisini beğendim, bir tek burun kısmı ile pek barışık olamam, panjur fazla göze batıyor.
  19. Hayırlı olsun artık sürüş izlenimlerinizi de paylaşırsınız...
  20. Klima zaten ısıtma özelliğine sahip değil, o işi kalorifer yani motor soğutma suyunun içinde dolaştığı ek bir radyatör yapıyor. Focus'larda 4 derecenin altında klima momresörü devreye girmiyor. Toledo'da da benzer olması gerekir. 4 deyince aklıma geldi, çift bölgeli klimada da iki bölge arasındaki ısı farkı 4 dereceyi aşamıyor, gratis bilgi...
  21. Bununla ilgili o kadar çok olumsuz hikaye var ki firma deneyiminine biraz fazla para vermekten kaçınmazdım. Zaten superchips Türkiye bayisi kendileri. Muhtemelen şimdiye kadar ihtiyaç duymadığın için böyle basite indirgiyorsun. Özellikle ekstra tork her zaman işe yarar, en azından benim kullanım tarzımda. Yolum Istanbul'a düşse BTH'ye uğrayıp deneyeceğim ama olmadı bir türlü. Sadece Tonay Bluefin almış ve performans artışı sağlayamadığı için iade etmişti. Bu nedenle bayide denemek lazım.
  22. @Ümit Vaysaloğlu, haberler gibisin Ümit herşeyi üç kere tekrar veriyorsun...
  23. Yeni Honda Civic Type R Tokyo'd basın mensuplarının beğenisine sunuldu. Eski yüksek devirli atmosferik motordan güncel turbolu sisteme dönen Honda 280PS'lik 2L turbo benzinli motor kullanıyor. Deneme sürüşü yapanlar 2300 dd'da 400 Nm tork vaadeden motorun 300-320PS civarında güç ürettiğine inandıklarını ve aracın kolaylıkla 6 saniyenin altında 0-100km/h'yı başardığını yazmaktalar. Zaten arkadaki dört çıkışlı egzoz sistemi de tevazuya yer olmadığını anlatmak ister gibi. Elektronik olarak yarış moduna geçtiğinde direksiyon, süspansiyon, motor tepkimesi ve ESP ayarları değişen aracın önden çekişli olmasına rağmen çok başarılı bir yol tutuşa sahip olduğu da bildirilmekte. Vites değiştirme lambası da var, ama 7000dd'da yanıyor! Geç geldi ama hoş geldi, bakalım Türkiye'de görebilecek miyiz?
  24. İçeride hava kalmaması da akıl dışı bir olasılık değil, bu yeni kasanın hava izolasyonu eskilere göre oldukça başarılı ve araçta dört kişi uzun süre yolculuk etme halinde oluşan metan gazı ürkütücü düzeylere çıkabilir, hele ki kuru fasulye ve nohutun pek sevildiği ülkemizde, yani bu anlamda da hayırlı bir iş yapmışlar bence. Göksenin iç sirkülasyon 5-10 dakika devrede kalıyor ve yoğun trafiği atlatmaya yetiyor genelde, yani ben bugüne kadar cam açmayarak yaşayan birisi olarak hiç bu bağlamda sıkıntı çekmedim.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.