Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×
  • Welcome!

    Register now to access all features. After registering, you can post topics, reply topics, like users content, send private messages.
    This message will be deleted after you register.

0 emisyonlu araçlar mı asıl niyet?


Recommended Posts

Biraz komplo teorisi gibi bakabilirsiniz ama ben şöyle düşünüyorum..

elin kapitalist adamları oturmuş düşünmüş ya bu dünya da lithium rezervleri var, hap üretmekle, kalem pil yada cep tel pili üretmekle bitmiyor bunu nasıl tüketebiliriz, en iyisi 300-500 kg lık otomobil bataryası üreterek tüketebiliriz.

 

ben olaya böyle bakıyorum. kimsenin küresel ısınma gibi bir derdi olduğu için elektrikli araba ürettiklerini düşünmüyorum.

daha öncede eski forumda konusu vardı, şimdi bulamadım.

zaten bu araçları şarj etmek için kullanılan elektriği üretme maliyetleri, pil üretim maliyeti, pilin geri dönüştürülmesi veya çevreyi atık olarak kirletmesini de düşününce elektrikli araçların nasıl 0 emisyona sahip oldukları tartışılır.

 

bugün bir elektrikli arabayı hızlı şarjla şarj edip, 8 yıl sonra pilini yenisi ile değiştirdiğinizde, (8 yılda 100k km gibi yol kat ettseniz) km yakıt maliyeti benzinli araçla aynı gibi..

ilerde pil teknolojisi gelişir, hidrojene veya hidrojen piline vb geçilir, işler değişebilir elbet.

 

 

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

2 dakika önce, Mehmet Demir yazdı:

bugün bir elektrikli arabayı hızlı şarjla şarj edip, 8 yıl sonra pilini yenisi ile değiştirdiğinizde, (8 yılda 100k km gibi yol kat ettseniz) km yakıt maliyeti benzinli araçla aynı gibi..

 

bu dogru bir mantik degil. tum giderler isin icine katildiginda (bakim gibi) elektrik avantajli cikar. 100k km boyunca hizli sarj etmek zaten anlamsiz. 8 yil/100k km de piller cop olmuyor kullanilmaya devam edilebilir. kapasite dusuyor.

 

uretim, kullanim ve geri donusum olarak tum surec goz onune alindiginda 0 emisyon diye bir sey yok tabii ki ancak icten yanmalidan dusuk hala.

 

gelecegi olmadigini, surdurulebilir olmadigini, gecis donemi oldugunu dusunuyorum o ayri.

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

Küresel ısınma değil de, petrol bağımlılığından kurtulmak denebilir amaç. Rüzgar ve solarda çok fazla yatırım var, ve daha epey de devam edecek. O zaman gerçekten emisyon oranı azalacak. Şimdi karbon ayak izi için; bizden de daha fazla elektrik, daha az doğalgaz vs kullanmamız isteniyor. 2024'den itibaren yeni kurallar geliyor. Tıpkı arabalar gibi, fabrikaların da emisyonlarını düşürmeleri isteniyor. 

Link to comment
Share on other sites

Olay sürdürülebilir olacaksa güneş ve rüzgar konusunda daha fazla atılım yapılsaydı daha iyi olurdu tabi. Ama her hangi bir mühendisi şirket sahibini veya bu işi tetikleyen herhangi birinin zekasını gözümüzde büyütmemek lazım. Iphone mantığı güdüyorum. Bir ürün çıkartıp çok sayıda insanın 10 yıl boyunca kullanacağı ürün yerine teknolojiyi veya imkanları sınırlı sayıda verip insanların sürekli bir şekilde alım yapmasını sağlamak olarak düşünüyorum. bugün Lityum pilli araçları dünyanın bir kısmına aldıracaklar yarın pil teknolojimiz gelişti buyrun deyip değişime zorlayacaklar. Öbür gün şarj istasyonlarımız değişti araçlarınızı değiştirmeniz gerekiyor demeli öbür gün güneş enerjisine geçtik. şarj istasyonlarını kaldırıyoruz. Gibi gibi gibi.... 

 

Bunun bir örneği mercedeste var. yanlış hatırlamıyorsam E serisinin çıkacak bir modelinde abonelik usulu beygir ve teknolojik özellikler alacaksınız. Aboneliğiniz bittiği anda beygir gücünüz otomatik olarak düşürülecek ve merkezlerine sizin parayı ödemediğinizi veya çok genel çerçevede hangi konumda neler yapmak istediğinizi bilebilecekler.

 

60'larda da canavar gibi çalışan elektrikli araçlar vardı. Ama o zaman tutulsaydı bugün teknoloji anlamındaki stoklarımızı tüketmiş olurduk. Yüksek oktanlı yakıtları koruyabilsekdik belki de Bugatti gibi firmalar bugün jet motorlarını standart olarak araçlara uygulardı. 

 

İşler kompaktlaşıp karmaşıklaştıkça şehirler veya ülkeler içerisinde de teraryumlar oluşturulmaya ve acil durum müdahaleleri için kontrol mekanizmaları geliştirilmeye çalışılıyor. Buna bir örnek: Bugün karar verseniz ben artık paramı elden kazanıp hiç bir şekilde banka veya dijital kanallarda harcamayacağım veya paramı bu tip mecralara dokundurmayacağım dersen bütün özgürlük kapıları açılır.

Link to comment
Share on other sites

Uçtu mu bilmiyorum bir ara buraya aktarmıştım. Adamın biri Tesla model S in toplam co2 emisyonunun Mercedes dizel C serisinden fazla olduğunu bulmuştu. Sonradan tesla ile ilgili aldığı rakamların eski nesil olduğu ve yanlış olduğu ortaya çıktı. En son rakamlarla hesaplayınca yanılmıyorsam %65 gibi çıkıyordu yani bir dizel C serisinin emisyonunun %65 i kadar emisyonu vardı EV nin. Hiç de az değil. O yüzden çoğu ülkelerde artık 0 emisyon diye tanıtım veya reklam yapılamıyor EV ler için. 

 

Fakat olayın bence bir kaç yönü daha var. Evet fosil yakıttan kurtulmak önemli ama dünyadaki elektriğin hala %60 kadarı fosil yakıtların yakılması ile elde ediliyor. Ha fosil yakıtı ben arabamda yakmışım , ha yandaş enerji şirketi santralde yakıp elektrik üretmiş. Ne farkı var ki. Bu şekilde bakınca ben de mesela nükleer reaktör lobisinin bunu pompaladığını düşünüyorum. Belki mesela almanya gibi büyük akıllı ülkeler Çernobilden sonra tüm nükleer reaktörlerini kapadı ama Türkiye gibi Hindistan gibi Brezilya gibi Meksika gibi yüksek nüfuslu pazarlarda bu kadar çok EV olursa mecburen nükleer reaktörler yapılacak , olanlar artacaktır diye düşünüyorum. 

 

 

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

Elektrikli araçlar neredeyse arabanın icadından beri deneniyor ama; bugünün sorusu, o günün en büyük sorunu idi. Elektriği nasıl üreteceğiz, ürettiğimiz elektriği nasıl depolayacağız. Sonuçta kârlılık olmadığı için, hiçbir zaman süreklilik oluşturmadı. Ama artık rüzgarı ve güneşi daha az maliyetle enerjiye dönüştürebiliyoruz, pillerimiz de daha iyi. Onun için de artık daha cazip, ve ilk defa sürdürülebilir görünüyor. Kullandıkca da ucuzlayacak, maliyetler düşmeye devam edecek. Şirketleri de (bizim bakanlığımız dahil), bu nedenle ingilizce yaygın tabiri ile "push" ediyorlar 🙂 Burada sadece araba üreticileri değil, enerjiyi kullanan herkes yavaş yavaş çembere dahil ediliyor. Artık bu işte sadece arabaya bakılmayacak. Fabrikaların karbon ayak izi hesaplanmaya başlıyor. Buna göre vergilendirme, cezalandırılma ya da bazı pazarlardan mahrum bırakılma sürecine geçtik. Fabrikalar, tükettikleri enerjiyi adım adım temiz enerji kaynaklarından almak zorunda bırakılacaklar (en azından şimdilik belli bir oranda).

Edited by Murat Kav.
Link to comment
Share on other sites

Forumun uçan gönderileri arasında daha detaylı bir tartışma vardı ama o kadar detaya uğraşmaya üşendim.

 

Sıfır emisyon saçmalığı tamamen bir pazarlama stratejisinden ibaret. Kapitalistler size bir şey satmak istediklerinde kaçınılmaz olarak ne kadar mükemmel bir şey olduğundan bahseder. Karbon ayak izi filan bunlar da fasarya tartışmalar. Bu dönüşüm tamamen politik ve bir sermaye dönüşümünden ibaret. Beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz ama bilim bazen sermaye lehine güzellemeler yapmak için manipüle edilir. Kısıtlamalar, vergiler, teşvikler filan derken daha kazanmadığınız gelirlerinize göz dikecekler. Küresel ısınma, dünyanın geleceği filan diye biz de bu ürünleri seve seve alacağız. Almanya'daki Hans çevreciliği ile gurur duyarak EV aracına binerken, kullandığı arabanın bataryaları enerjisinin %77'sini hala kömürden elde eden Çin'de günlüğü 10 dolara çalışan adamlar tarafından üretilecek. Bu sırada kobalt için Kongo'nun altını üstüne getirecekler, yağmur ormanlarının ırzına geçecekler falan filan.

 

Sözün özü bu düzenin paradan başka efendisi yok. Satın almamızı istiyorlarsa alacağız.

İlave

-----------------------------

 

Genel kültür olsun diye bazı madenlerin üretimlerinden kaynaklanan ton başına CO2 emisyonlarını yazayım.

 

1 ton çelik - 1.9 ton CO2

1 ton katot bakır - 4.1 ton CO2

 

1 ton kobalt için - 9 ton CO2

1 ton lityum - 15 ton CO2

 

Bakır ve çeliği ayrı olarak gösterdim çünkü bunlar zaten birincil kullanım öncesi neredeyse kullanılabilir hale geliyorlar.

 

Bu arada bunlar sadece madenden metal üretimi sırasında ortaya çıkan CO2 miktarları. Bunları nihai ürüne dönüştürmek için çoğunlukla yüksek sıcaklık gerektiren ısıl işlemler gerekiyor Bilin bakalım bu enerji nereden elde ediliyor? 😄

  • Like 5
  • Thanks 1
Link to comment
Share on other sites

Ben daha basit bakıyorum, bir pilli araç yandığında, yanması sonucu oluşan karbon salınımı ne kadar ve kaç benzinli araç bu salınımla kaç km gidebiliyor?

Evet benzinli araçlar da yanıyor da en azından söndürülebiliyor.

 

Zaten standart olan dünyanın neredeyse hiç bir yerinde yeterince elektrik altyapısının da üretiminin de olmadığı kısmına girmiyorum.

Rüzgar gülleri ve güneş panelleri çok iyi de avrupanın çoğunluğunda her gün ne güneş var ne rüzgar, sürekli sıfır karbon üretecek şekilde olabileceğinden de şüpheliyim.

 

Yeşilci olmak için gerçeklikten bu kadar uzaklaşmak bana garip geliyor.

Ayrı geri dönüşüm filan diyorlar da Tesla'nın pillerini değiştirmek 28K dolar, hybrid'ler uzun vadede pil sebebiyle hybrid olmaktan çıkıyor, zaten amortisi çok kısa sürmüyor, şarj işi uzun ve zor, kısa şarj için gereken akım herkesi çok net etkiliyor, bunların üzerine uzun vadeli ömrü olmazsa ne anladım o işten.

  • Like 2
Link to comment
Share on other sites

Avrupalıların kendi kullanım alışkanlıklarına göre kafalarında kurguladıkları bi düzen sadece. Onlar şehirler arasında trenle ya da uçakla seyahat edip sadece şehiriçinde araba kullanabiliyorlar. Bir gün Türkiye de de aynı altyapı olursa elektrikli araba alırım. Ki orta vadede ben bu işin rafa kalkacağına inanıyorum. Artık hidrojen mi olur başka bir şey mi olur bilemem ama Paris teki neredeyse tüm taksiler Toyota'nın hidrojenli Mirai si ile değişti. Acayip yakıt desteği veriyor Toyota. Tek sorun uber pahalı olması. Camry nin iki katı falan ama bedava yakıtla falan destekliyorlar işte.

  • Like 3
Link to comment
Share on other sites

19.01.2024 - 17:21 tarihinde, Semih O. yazdı:

Forumun uçan gönderileri arasında daha detaylı bir tartışma vardı ama o kadar detaya uğraşmaya üşendim.

 

Sıfır emisyon saçmalığı tamamen bir pazarlama stratejisinden ibaret. Kapitalistler size bir şey satmak istediklerinde kaçınılmaz olarak ne kadar mükemmel bir şey olduğundan bahseder. Karbon ayak izi filan bunlar da fasarya tartışmalar. Bu dönüşüm tamamen politik ve bir sermaye dönüşümünden ibaret. Beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz ama bilim bazen sermaye lehine güzellemeler yapmak için manipüle edilir. Kısıtlamalar, vergiler, teşvikler filan derken daha kazanmadığınız gelirlerinize göz dikecekler. Küresel ısınma, dünyanın geleceği filan diye biz de bu ürünleri seve seve alacağız. Almanya'daki Hans çevreciliği ile gurur duyarak EV aracına binerken, kullandığı arabanın bataryaları enerjisinin %77'sini hala kömürden elde eden Çin'de günlüğü 10 dolara çalışan adamlar tarafından üretilecek. Bu sırada kobalt için Kongo'nun altını üstüne getirecekler, yağmur ormanlarının ırzına geçecekler falan filan.

 

Sözün özü bu düzenin paradan başka efendisi yok. Satın almamızı istiyorlarsa alacağız.

İlave

-----------------------------

 

Genel kültür olsun diye bazı madenlerin üretimlerinden kaynaklanan ton başına CO2 emisyonlarını yazayım.

 

1 ton çelik - 1.9 ton CO2

1 ton katot bakır - 4.1 ton CO2

 

1 ton kobalt için - 9 ton CO2

1 ton lityum - 15 ton CO2

 

Bu arada bunlar sadece madenden metal üretimi sırasında ortaya çıkan CO2 miktarları. Bunları nihai ürüne dönüştürmek için çoğunlukla yüksek sıcaklık gerektiren ısıl işlemler gerekiyor Bilin bakalım bu enerji nereden elde ediliyor? 😄

Aslında ben de bir şeyler yazmak istiyordum. Ama benim kafamdakiler de dahil teknik olarak her şeyi çok güzel açıklamışsınız. Teşekkür ederim Semih Hocam.

 

 

  • Thanks 1
Link to comment
Share on other sites

6 saat önce, Fikret Ö. yazdı:

Aslında ben de bir şeyler yazmak istiyordum. Ama benim kafamdakiler de dahil teknik olarak her şeyi çok güzel açıklamışsınız. Teşekkür ederim Semih Hocam.

 

 

Ben teşekkür ederim hocam. Benim çenem düşüyor bu konu açılınca, aslında sayfalarca yazılır çizilir ama çok uzak olmayan bir gelecekte değişimi yaşayıp göreceğiz zaten.

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

Bir saat önce, Semih O. yazdı:

Ben teşekkür ederim hocam. Benim çenem düşüyor bu konu açılınca, aslında sayfalarca yazılır çizilir ama çok uzak olmayan bir gelecekte değişimi yaşayıp göreceğiz zaten.

Konu çevre ve geleceğimiz olunca ben de duramayıp yazıp çiziyorum. Maalesef ağaçları kesip kağıt yaptıktan sonra üzerine ağaçları koruyalım diye bize yutturanlar da aynı kişiler.

Link to comment
Share on other sites

Ben size katılmıyorum 😛 Elektrifikasyon için en önemli adımlardan bir tanesi arabaların da elektrik ile çalışması.  Yukarda da bahsettiğim gibi, artık sanayi tarafının da elektrik ile çalışmaya geçmesi istenecek adım adım.

https://www.un.org/sustainabledevelopment/energy/

https://reform-support.ec.europa.eu/what-we-do/green-transition_en

https://www.tubitak.gov.tr/tr/destekler/sanayi/ulusal-destek-programlari/icerik-1832-sanayide-yesil-donusum-cagrisi

 

Link to comment
Share on other sites

6 saat önce, Murat Kav. yazdı:

Elektrifikasyon için en önemli adımlardan bir tanesi arabaların da elektrik ile çalışması. 

 

Bunlar yine politik tercihler. Özellikle Avrupa için durum Rusya bağımlılığından kurtulma mücadelesine dönmüş durumda.

 

Uygun bir zamanda verisini de atarım. Dünya enerji tüketiminin yaklaşık 3'te 1'ini ulaşım ve lojistik gerçekleştiriyor. Bireysel tüketim bu pay içinde devede kulak. Gemiler, uçaklar ve karayolu taşımacılığının elektrifikasyonu da mevcut durumda fantaziden öteye geçemez.

 

Bu işin sanayiye yayılması ise daha büyük fantazi. Vakit bulunca yukarıdaki hedeflere daha detaylı bakarım. Bu şovmenliğin bir diğer göstergesi sanayinin enerji sömüren metalurji, çimento, cam, seramik gibi sektörlerine kimsenin dönüp bakmaması. Geçenlerde güneş enerjisi ile 20 kg çimento pişirdikleri için göbek atmışlardı 😅

 

Bu şaklabanlığın bir diğer önemli boyutu da şu, iklim değişikliği ve CO2 salınımı o kadar dertse önce hayvancılık ve gübreye bir çözüm bulunması lazım. Şişman kodamanlar dana etini pek seviyorlar ama...

 

Yanlış anlaşılmasın ben bütün bunlara karşı değilim ama yapılan şaklabanlıktan başka bir şey değil. İşin daha komik tarafı bu harekete at başı olan Avrupa'da zaten enerji yoğun bir ağır sanayi yok. Durum şuna benziyor, biz burada egzoz solumadan elimiz göbeğimizde keyif içinde sağlıkla yaşayalım. Dünyanın geri kalanı bize baksın, ölsün pislikler. Ama çok da ölmesinler, iş gücünden faydalanalım...

  • Like 3
Link to comment
Share on other sites

Bir saat önce, Semih O. yazdı:

. Dünyanın geri kalanı bize baksın, ölsün pislikler. Ama çok da ölmesinler, iş gücünden faydalanalım...

Emperyalizmin en temel kuralı bu, yapacak bir şey yok. Ama bence bu kadar küçümsememek lazım. Bunlar kolay işler değil, hem dünyayı daha iyi yapacaksın, hem de zenginler zengin kalacak. Son regulasyonlarla konu, fabrikanda şu kadar elektrik kullanmazsan, bana ürün satamazsın noktasına geldi. Bunu 2024 yılından itibaren uygulamaya koymaya başladılar bile. Tabi olay biraz da kendi fabrikasının rekabet gücünü artırmak için kullanıyor olabilir mi, evet olabilir. Ama sonucu yararsız denemez. Adamlar çok yönlü kazanım peşinde 🙂 

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Sign in

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...

Important Information

By using this site, you agree to our Privacy Policy.