Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×

Cem Boneval

Blogger
  • Toplam İleti

    16.820
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Kazandığı Gün

    717

Cem Boneval tarafından yazılan her şey

  1. Türkiye ekonomisi giderek zora giriyor. Alım gücü çok azalacak, özellikle lüks tüketim çok daralacak. Ben şimdiden yazayım burada dursun. Gelecek güzel gelmiyor.
  2. Belli ki ABD Avrupa'nın rekabetinden sıkıldı, farklı yollar deneniyor.
  3. Sportif görünümü seven çoğu arkadaşımız Focus'un üzerinde gelen 16" jantları yetersiz buluyor ve daha büyük jantlara terfi etmek istiyor. 18" genelde en havalı görünen olsa da önerilen 235/40 lastikle yanak genişliği lastik ve jant sağlığı yanında konfor açısından da sakıncalı değerlere iniyor. 17" jantlarla da 215/50 lastik öneriliyor ki, çoğu kişi hazır jantı büyütmüş iken biraz daha fazla taban genişliği neden olmasın deyiveriyor. Üstüne üstlük 215/55-16, 215/50-17 ve 235/40-18 lastikler oldukça özgün ebadlar olup pek ucuza satılmıyor. Peki alternatif yok mu gerçekten? Bence var ve denemeye karar verdim. Hepsi orada olan malum sitede geçen hafta Goodyear Eagle F1 asymm 2'nin 225/45-17 ebadında indirime girdiğini fark ettim. Lastik başına 240 TL hem de 9 taksit cazip görünüyordu. Bunun üzerine hesap makinesini alıp bazı hesaplar yaptım, aşağıdaki tabloda ayrıntılar var, ve gördüm ki 225/45-17 aslında 205/55-16 ile 215/55-16 arasında bir yere gayet iyi oturuyor. Üstelik hem 235'ten taban genişliği 1 cm dar iken, ki bunun hem tüketim hem de suda kızaklamaya olumlu etkisi olacak, yanak genişliği de 7 mm fazla, bu da artı güvenlik ve konfor demek, göreceli haliyle. E güzel lastiği bulduk da jant ne olacak? Focus Sport jantları iki açıdan sorunlu, birincisi 7" genişlikte ve 225 için 7,5" daha güvenli, ikincisi Otosan'dan bayi iskontolu bile alsam adedi 680 TL'ye geliyor, yuh yani. Replika desen, Çinliler hafif ve ucuz olsun diye alaşıma bolca bakır katıyorlar, o da ilk ciddi darbede kırılmaya neden oluyor. Sağolsun çok değerli bir lastik bayisi dostum var. Aradı taradı ve dedi ki sana CMS 428 alacağız. CMS'yi inceledim, 1985 yılından beri alaşım jant sektöründe, İzmir'deki yıllık 3 milyonun üzerindeki jant üretiminin %80'ini dış pazara veriyor, birçok önemli otomobil markasına OEM jant üretiyor ve Avrupa'da jant değişim pazarında önemli oyunculardan biri. Almanya ve Rusya'da kurulu satış şirketleri var. Almanya internet sitesi Türkiye'dekinden iyi. Ayrıca alaşım ve sağlamlık konusunda son derece titizler. Merak edenlere: http://www.cms.com.tr/ http://www.cms-wheels.de/en/home Açıkcası jantların görünümüne pek itirazım olmadı. Hatta beğendim bile diyebilirim. 7,5x17" ve 45 ofsetle aslında cuk oturuyordu. Bana 8 taksitli maliyeti de jant başına 280 TL oldu. Jant ağırlık merkezini ofseti nedeniyle bir 5 mm kadar dışarı kaydırsa da bunun çok tedirgin edici olmadığını düşündüm. Tek endişem ağırlık idi. O konuda maalesef çok başarılı değil. Sanırım sağlamlığın bir bedeli var ve jant başına 11,5 kg ile hiç de hafif sayılmaz. Yine de @Serdar yamanın burada sunduğu ağırlık ölçümlerinden yola çıkarak Ford'un onayladığı lansman jant + 235/40-18 lastik kombinasyonundan azıcık hafif olduğunu görünce takmaya karar verdim. Ön takımlara yük elbette bir miktsr arttı, ama bunun pratikte sorun yaratacağını düşünmüyorum. Göreceğiz... Bence fena olmadı. Lastiklerin rodajı bitsin raporlarım.
  4. Dış tasarım olarak Opel'in daha dinamik ve sportif bir çizgisi var. Mondeo şık ve fakat iri, biraz akromegal havasında. Galip Opel. İç tasarımda Opel havalı dursa da işlevsellik sorunları var bir sürü düğme nedeniyle. Mondeo daha sade ve kolay kullanılabilir nitelikte. Elbette navigasyon ve büyük ekran avantaj Opel için. Malzeme kalitesi benzer. Galip yok, eşitlik var. İç mekan olarak Mondeo daha ferah ve hele ki arkada belirgin geniş. Galip Ford. Motor kıyaslamasını yapmak çok doğru değil ama eldeki seçenekler bunlar olduğuna göre bakacağız. Opel gaza iyi asılan ancak kasa ağırlığa altında ezilen bir motora sahip, gücünü pek hissettirmiyor ve maalesef tüketimi de yüksek. Ford'un küçük dizeli torkunun yardımı ile rekabet edebiliyor, ama haliyle çok ateşli bir karakteri var denemez. Galibi yok, performansı önceleyen Opel'i ekonomiyi düşünen Ford'u seçer. LPG mantıklı bir çözüm değil bu koşullarda. Sürüş dinamiklerinde Opel daha sert, sportif karakter sergiliyor ve viraj kabiliyeti de bu çerçevede çok başarılı, Ford geri kalmıyor üstelik buna bariz daha konforlu bir süspansiyon ile yapıyor. Galip Ford. Opel'in sportifliği için km başına 25 kuruş fazla yakıt parası ödenir mi? Alıcı karar verir...
  5. Yeni Volvo'lar gerçekten göz dolduruyor. V90 da istisna değil. Şık, konforlu, büyük ve haliyle ucuz değil. Ama premium markalara ciddi bir alternatif artık. Yeni 90 serisinde motorlar da yenilenmiş ve artık dört silindirli turbo beslemeli 2.0L makinalar kullanıyorlar, benzinliler 250-320 PS arası, dizeller 190-225 PS. Bir de T8 Twin Engine hibridimiz var ki 400 PS vuruyor. V90'a gelince benim için güzellik sınırını aşan bir iriliği var. Bunu alana kadar XC90 alırdım sakni.
  6. Kasıtlı yapanı da var, fark etmedeni de... Bence ikisi de aynı kapıya çıkar ya neyse. İnsanın defolu yaratılmış bir mahluk olduğunu ve üstüne bizde bazılarının elde kalmış indirimli ürünler reyonundan çıktığını düşününce kızacak bir şey kalmıyor. Geçmiş olsun diyelim. Keskin sirke küpüne zarar. Öfkeyle kalkan zararla oturur. Atalarımız da hep yaşamış bunları...
  7. Adaptif süspansiyon sisteminin hızlandırılmış ve özelleştirilmiş bir işlevi. Zaten adaptif süspansiyon çok gerekli ve bence standart olması gereken bir özellik. Bu arada lastiğin düşmesinin engellenmesi ve aracın çok kısa bir süre üç tekerlek üzerinde gitmesi olağan, bu sistem olmasa da bu büyüklükteki bir çukurdan bu hızlarda geçildiğinde karoseri ciddi düzeyde oynamaz, lastiğin darbe hissi sürücüye yansırdı. Yani yaylanma konforundan ziyade patırtıdan kaçınma durumu. Tabii S serisinin işlevi daha başarılı da üç-dört misli para verince geliyor ancak
  8. Aynı ilden bir medeni ve çağdaş mahkeme kararı: http://www.mynet.com/haber/guncel/hakimden-surucuye-tuzak-radar-cezasina-iptal-1643753-1
  9. Tabii bu arada başka bir yanlışlık daha var, söz gelimi hız 110'dan 70'e düşürülüyor, sonra onu kaldıran tabela konulmuyor, bir sonraki hız göstergesine kadar bu geçerli kalıyor. Bilmeyenler için (az rastlanıldığından) olması gereken bu tabelalardan biri:
  10. Tabii bunun için önce kabuğun içine hapsolduğunu fark etmen lazım ki, bence sorun burada.
  11. Yani Hakan Türkiye'de yaşıyorsun ve devlet pusu kurar mı diye yazıyorsun? Yurt dışı örneklerinde yola çıkarsak: 1. Aşırı hıza uygun ve tehlike arz edecek yerlerde sabit radarlar kuruludur, sürücü uyarılır ve daimi denetleme yapılır. 2. Hızlı gidilme olasılığı olan yerlerde de gerekli uyarı levhaları olmak koşulu ile değişken yerli sabit ve/veya gezici radarla kontrol yapılır. Temelde maksat insanları yöntem ceza ile de olsa eğitmektir. Bizde böyle bir seçici davranış yok. Genelde ceza gelirleri kaleminde hedef tutturulamaz ise baskın yönü ağır basan ve keyfiliği tartışılmayacak bir düzenleme var. Hele ki otoyol ayarında olup 3-5 evin bulunduğu sözde mekanlardan geçen ve 50 ile gitmenin neredeyse imkansız olduğu mahallerde kontrol amacını tamamı ile aşıyor. Hız sınırlarının revize edilmesi gereken yer çok. Kaldı ki bu bile keyfi, mesela bizim Konyaaltı sahili eskiden 50 limitli idi, radar sınırı 85 olarak kabul edilmişti ekipler tarafından. Tabii sürücülerimizin umursamazlığı ve bilinçsizliği de ayrı bir konu...
  12. Aracı görmeden masraf belirlemek çok zor. Ne yazılsa gerçeği yansıtmaz. Geçmiş olsun.
  13. Yakup açıklamış zaten. Ayrıca buradan indirebileceğiniz kullanım kılavuzunun 218.sayfasında ESP (elektronik denge sistemi) ve TCS (çekiş kontrol sistemi) modları ve 234.sayfasında Yakubun yukarıda yazdığı açıklamalar var. Özetle direksiyonun ve gaz pedalının tepkisini değiştirirken moduna göre ESP ve TCS'yi devreden çıkarabiliyor.
  14. Burada sözü edilen Philips'in Lumileds markası altında ürettiği güçlü LED aydınlatma sistemleri. Her biri 4500 Lümen sağlıyor iddiaya göre, ki bu standart halojen farın en az üç misli aydnlatma demek. Ancak araca ve reflektöre uyumu nasıldır, CANBUS sorunu olur mu? Çalışır mı? Bunlara cevap vermek kolay değil. Ayrıca basit bir ampul değil elektronik devresi ve soğutucusu ile komple kit, şöyle bir şey: Türkiye'de benzerlerini bulmak mümkün, mesela: http://urun.gittigidiyor.com/otomobil-motor-aksesuar/set-ampul-far-led-xenon-h1-headlight-2200-lumen-199405386 Ancak deneyimli bir elektrikçinin bilgisine başvurmadan girişmemek lazım. Bilmeme forumda deneyimi olan var mı?
  15. Konuyu canlandıralım. İlk sürüş izlenimleri geldi... Bu sefer incelenen araç kapkara. Ancak düşük kaput, karbon panjur, genişletilmiş çamurluklar, arkada dört egzoz çıkışı hemen farklı bir "şey" ile karşı karşıya olduğumuzu hissettiriyor. Kapkara jantların arasından önde neredeyse kırk santimlik disklerle Brembo kaliperler (önde altı, arkada dörder pistonlu) dikkat çekiyor. Adaptif süspansiyon sistemi elektronik olarak konfordan piste değişik sertliklerde ayarlanabiliyor. Motor kaputunun altında ise Amerikan geleneklerini alaşağı eden bir ünite göreve hazır bekliyor. "Voodoo" kod adlı 5.2L V8 standart motorun yerini almış ve gücünü hacimden değil devirden alıyor, 533 Beygir 7500 dd'da ortalığı dağıtırken kırmızı çizgi 8250 dd'ya yerleşmiş, sanki İtalyan kanı içmiş gibi. 580 Nm tork için de 4750 dd'ya ulaşmak zorunlu. Anlayacağınız öyle düşük devirlerde kırıta kırıta gitme şansı pek yok. Sert debriyajı bıraktığınızda sağ ayak gaza yüklenmediyse öküsürüp iki hoplayıp olduğun yerde kalmak işten bile değil. Ama gazı esirgemezseniz, 1.vites ne olduğunu anlamadan bitiyor, 2'de 120 km/h görülüyor, 3'te 200'ü kolayca geçiyor, dörtte 250 km/h'ye varmışken yol bitiyor. Uygun yol varsa 275 km/h hızı göstergeden görmek çocuk oyuncağı. 0-100 için 4 saniyeyi geçmeyeceği ifade ediliyor. Yol bilgisayarından pist konumu ayarlandığında 295'lik özel Michelin lastikler ile aracın fizik kanunlarına karşı koyuşu şaşırtıcı. Limitte girilen her virajda arkanın kopması beklenirken inatla ideal çizgisini takip etmekten vaz geçmiyor. Yol bilgisayarından ivme ölçer ayarlandığından iki eksende G maruziyetini de kayda alamak mümkün. Bir yandan keyifli drift oyunları beklentisinde olanlar hayal kırıklığına uğrarken aracın ulaştğı hızlarda pistte virajdan viraj savrulmak apayrı bir zevk. Yeter ki motor devrini 4000 dd altına düşürmeyin. Görünen o ki M4 ve C63 AMG dişli bir rakiple karşı karşıya. Tabii 1700 k'lık araçla güç oyunları tüketimi de etkiliyor, norm karma tüketim 14,7L/100km ve 61 L kapasiteli depo pek uzun menzil vaad etmiyor. Avrupa satış fiyatı da müthiş rekabetçi bir 80.000 Avro. Kaynak: http://www.autobild.de/artikel/ford-mustang-shelby-gt350-im-test-fahrbericht-8613023.html
  16. Asalet farklı bir şey...
  17. Cem Boneval

    Kia Niro

    Ben Kia'nın tasarımlarını genelde beğeniyorum. Niro'nun özelliği kolay erişilebilir bir hibrid olması. Ne kadar verimli zamanla göreceğiz. Toyota'da aynı segmentte değil ama Prius'u yeni elden geçirdi ve son versiyonu çok başarılı bulundu. Diyeceğim o ki hibridlerin hayatımıza girmesi an meselesi.
  18. Ford yönetim merkezlerinde hababam şampanya patlatıyorlar şu sıralarda. Avrupa'da uzun süre çuvallayınca düze çıkmak çok sevindiriyor belli ki. Rivayete göre VW'nin emisyon dolandırcılığını da Ford istihbarat merkezi ihbar etmiş
  19. Türkiye'ye eviyle kalıcı dönüş yapan birini bulman lazım. Ya da konteyner ile ithalat yapan bir şirket.
  20. Özellikle Amerika'daki düşüş emisyon skandalına bağlanabilir. Avrupa'yı az daha etkilenmiş geçici bir daşgalanma olarak yorumluyorum. Dünya genelindeki artışı da görmezden gelmeyelim. Yani VW yandı, bitti kül oldu diyenlerin kulakları çınlasın.
  21. Cem Boneval

    Kia Niro

    Kısmetimiz yeni SUV'lardan açılmış. Daha bir-iki gün önce Seat Ateca'dan bahsetmişken karşımıza hemen aynı ebadlardaki Kia Niro çıktı. Kia aslında Soul'den başlayıp Sportage üzerinde Sorento'ya uzanan çok sayıda SUV modeline sahip. Soul ile Sportage arasındaki boşluğu hibrid motorlu bir modelle doldurmaya niyetlenmişler. Yeni Niro bir Kore - ABD ortak yapımı. Yani birkaç kıtadaki değişik pazaralara göz dikmiş gibi duruyor. Sportage'deki Avrupa'nın gözüne hoş görünen sade, yumuşak ve fakat dinamik tasarımı devam ettirmişler. Çekik gözlü farlar, görkemli panjurla önden bir vahşi kedi imajı yaratmıyor değil. Arka daha sıradan ve heyecansız olsa da genelde huzurlu bir çizgisi var. En önemli farkı motorda, Kia Niro'yu doğrudan hibrid olarak üretime sokuyor. 105 PS'lik 1.6 GDI benzinli motora 32 kWh'lik elektirkli motor eşlik ederek toplam gücü 148 PS'e ve torku 265 Nm'e çıkartıyor. Bu sayede norm tüketim 3,8L/100km olarak tanımlanabiliyor. 6 ileri çift kavramalı otomatik şanzıman ve güçlü Li-ion bataryalar sistemi tamamlıyor. Aslında tahrik sistemi kardeş firma Hyundai'nin yeni hibrid modeli Ioniq'te kullanılan ile aynı. Araç önümüzdeki günlerde ABD'de Şikagor furarında ve Mart'ın ilk haftasında Cenevre'de görücüye çıkacak.
  22. Korna çaldığınızda çıkan ses iki sesten oluşuyor, öyle hissedilmese de.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.