Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×

Liderlik Tablosu

Popüler İçerikler

05-09-2013 tarihinde, tüm alanlarda en yüksek itibara sahip içerik gösteriliyor

  1. Biliyorsunuz digital yayın standartlarında şuan yaygın olarak kullanılan SD yayınların yanı sıra zamanla HD yayınlar uydulardan yayınlanır oldu geçtiğimiz birkaç sene içerisinde. Şimdilerde ise Ultra HD denen yayın standartları dünyada ve ülkemizde konuşulur oldu. Nedir bu Ultra HD; Normal HD yayınların kalitesi 1920x1080 pixel olarak izlenirken bu yayın tipinde 3840x2160 pizel olarak izlenebilecek, tam olarak iki katı kaliteye sahip olacak. Bu yayın tipi normal yayınlardan biraz farklı bir şekilde uyduya iletilecek. Aktarım şekli normal yayınlardaki gibi sıkıştırma olmadan gönderilemeyeceği için yayın uyduya çıkarılmadan mpeg-4 standartlarına göre sıkıştırılacak ve uyduya gönderilecek. Uydu alıcıları ise aldığı yayını tekrar mpeg-4 formatından açarak görüntüleyebilecek. (Kabaca youtube'da video izlemek gibi düşünebilirsiniz, aynı mantık) Tabi bu sıkıştırma açma işleri işlem gücü gerektirdiği için başlarda çıkan uydu alıcılarda kanal geçişlerini aşırı yavaşlatacağı kanısındayım. Şuan ülkemizde Ultra HD olarak satılşta olan 84" bir Ultra HD televizyon 30.000TL gibi bir satış fiyatına sahip ki! bunu normal vatandaş alıp evinde kullanamayacak. Tabi bu durum zaman geçtikçe daha küçük boyutlu televizyonlarda insani fiyatlara düşecektir. Tabi birazcık zaman... Ama anladığım kadarıyla çok çabuk yaygınlaşmayacak (4k Kameraların 2007 den beri satıldığını düşünürsek, 5 sene sonra televizyonunun adını duyuyoruz.) Sırada 6K veya 8K teknolojisini göreceğiz.
    6 puan
  2. Malum artık Eylül ayına girdik. Havalar henüz sıcak olsada kış mevsiminin gelmesi pek uzak değil. Peki araçlarımız kışa hazırmı ? Kış mevsimi öncesi aracımıza neler yapmalıyız ? En önemli olan husus; Lastikler. Lastiklerimiz aracımızı yola bağlayan tek unsur. Dolayısıyla canımızın ve malımızın güvenliğini en başta lastiklerimize emanet ediyoruz. Lastiklerimizin diş derinliğini kontrol etmeliyiz. Lastik diş derinliğimiz en az 1,6 MM olmalıdır. Tabi bence bu sınırda olan lastikler de değiştirilmelidir. Aracımızda kış lastiği kullanmak önemli bir ayrıntı. Bulunduğumuz bölgenin iklimi çok sert olmayabilir. Ancak kış lastiği sadece karda kullanılmak için üretilmemiştir. Yaz lastikleri. Hava 7 derecenin altına düştüğünde tutunma güçlerini önemli oranda yitirir. Bunun anlamı daha kötü yol tutuş, daha uzun fren mesafesi, kalkışlarda traction problemleri demektir. Ayrıca yaz lastiklerinin malzemesi 7+ derecenin üzerinde kullanılmaya uygun kauçuk ve katkılardan oluştuğu için kış mevsiminde yaz lastiği kullanmanın lastik ömrüne çok daha fazla zararı vardır (aynı şekilde yazın kış lastiği kullanmanında kış lastiği ömrüne çok daha fazla zararı vardır) Bir otomobilin 2 takım lastiğe sahip olması aslında maliyetli gibi gözükse de uzun vadede aslında daha karlı olduğu bir gerçektir. Eğer otomobillerimize lastik alacaksak kış lastiği almamız daha mantıklı bir seçenek olacaktır. Frenler. Fren balata ve disklerimizi kontrol ettirmeli aşınmış ise değiştirmeliyiz. Tornalanmış fren diski kullanmamalıyız. Tornalanmış fren diski ekstra olarak inceldiğinden dolayı; Kışın uzun süreli sürüşler sonucu ısındığında. Yağışlı hava ve su birikintilerinden gelen sular incelmiş olan diskin yamulmasına sebebiyet verecektir. Buda pedalda rahatsız edici titreme yapacaktır. Ve yamulmadan dolayı fren performansımızda düşecektir. Ayrıca fren hidrolik yağınıda kontrol edip eksik olmamasına özen göstermeliyiz. Emniyet olarak maksimum 2 senede bir fren hidrolik yağını değiştirmekte faydalıdır. Farlar. Far ampullerimizi kontrol etmeliyiz patlak olanları değiştirmeliyiz. Kullanma kılavuzunda yazandan daha yüksek wattlı ampül kullanmamalıyız. Far ayarlarımızı kontrol ettirmeliyiz. Kesinlikle ve kesinlikle merceksiz fara xenon ampul takmamalıyız. Merceksiz farda xenon yağmurlu havada farsız gitmek anlamına gelir. Ayrıca diğer sürücüleride rahatsız edecek hatta kazaya bile sebebiyet verme söz konusudur. Trafikte hem kendi hemde çevremizin güvenliğini düşünmeliyiz. Mercekli ve xenon bulunan farlarda eğer far yıkama yoksa. Otomobilimizin far camları her sürüçten önce mutlaka silinmelidir. Silecekler. Yağmurlu havalarda temiz bir ön cam sürüş güvenliği için çok önemlidir. Sileceklerimizi mutlaka kontrol etmeli ve gerekiyorsa değiştirmeliyiz. Havalandırma sistemi ve rezistanslı camlar. Kışın otomobilimizin camları çok buğu yapar. Buğuları önlemekte havalandırma sistemimizin ( ön cam rezistansı olmayan modellerde) görevidir. Havalandırma sistemimizin bakımını yapmalı polen filtremizi değiştirmeliyiz. Tıkanmış polen filtresi içeri giren havanın debisini düşüreceğinden havalandırma sisteminin buğuları yok etme performansıda düşecektir. Ayrıca haftada bir araçlarımızın camlarını içerden buğu önleyici kimyasallar ile temizlemek havalandırma sistemimizin yükünü hafifletmeye yardımcı olacaktır. Arka cam rezistanslarımızıda kontrol etmeliyiz. Kış aylarında arka camda oluşan buğu yüzünden sık sık görüş problemiyle karşılaşırız. Buğuyu yok etmenin tek yolu rezistansı çalıştırmaktır. Ancak çeşitli nedenlerden dolayı kopan ince rezistans telleri, canımızı sıkar. Oysa bu tellerin tamiri, piyasada satılan gümüş sırlı boyalarla birkaç dakika içinde yapılabiliyor. Her ne kadar yaz aylarında varlığını unutacak bile olsanız, arka cam rezistansı arızalandığında tamiratını siz yapabilirsiniz. Çok ince ve hassas bir yapıya sahip olan rezistans telleri, ya otomobilin camı silinirken ya da otomobil stationwagon ise yükleme sırasında kopar. Isınarak arka camdaki buğuyu yok eden birbirine paralel bağlı bu ince ve hassas yapılı rezistans telleri koptuklarında kendilerini buğu yaparak belli eder. Sağlam olanlar ise görevlerini sürdürmeye devam eder. Rezistans nasıl onarılır? • Tamir için ilk olarak, tellerden hangisinin kopuk olduğunu tespit etmek gerekir. Bunu anlamak için, rezistans çalıştırılır. Çalışan tellerin üzerindeki buğu çözülürken, kopuk tellerin olduğu bölgede buğu kalacaktır. Buğunun kaldığı bölgede telin üzerindeki kopuk kolaylıkla bulunabilir. • Gümüş sırlı iletken boyayı kopuk telin üzerine sürmeden önce yüzeyi temizlemek gerekir. Bunun için yüzeyi nemli bir bezle ve diğer tellere zarar vermemek için fazla bastırmadan silmelisiniz. • Temizlenen zemin kuruduktan sonra, gümüş sırlı iletken boyanın dışarı taşmaması için kutunun içinde bulunan ve ortasında rezistans telinin kalınlığı kadar boşluk olan özel karton, zemin üzerine konulur. Daha sonra, gümüş sırlı iletken boya o boşluğa sürülerek, kopuk iki telin ucu birleştirilir. Eğer kutunun içerisinden, özel delikli karton çıkmamışsa, kopuk kısmın her iki tarafı da bantlanarak boyanın dışarı taşması önlenebilir. • Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, gümüş sırlı boyaların kullanılmadan önce iyice çalkalanması gerektiği. Boya uygulandıktan sonra, kuruması için 5-6 saat beklemek yeterli. Bu süre zarfında rezistansın çalıştırılmaması gerekir. Ancak bu kadar beklemek istemiyorsanız, bir saç kurutma makinesini boyanın üzerine tutarak daha çabuk kurumasını sağlayabilirsiniz. Ayrıca bir tornacıdan biraz demir tozu alınıp demir tozu yoğun olacak şekilde ojeyle karıştırılıp kopuk yerlere sürülebilir. Buda ikinci basit yöntemdir. Gümüş sırlı boya ve yoğun demirtozlu oje, sadece arka cam rezistansındaki kopuklukları giderebiliyor. Rezistansın ana bağlantı yerlerindeki hasarlarda ve ön camla yan dikiz aynalarındaki ısıtıcılı camlarda bulunan rezistans arızalarında kullanılmaz. Motor radyatör suyu kontrolü. Antifrizi mutlaka ölçtürün Radyatör sistemindeki suyun donmaması için antifiriz kullanılmalıdır.Soğutma sistemini korozyona karşı korumak için yaz-kış kullanılması gereken antifriz,kışın soğutma sisteminin donmasını önler. Cam fiskiyeleri ve cam temizleme suyu. Fıskiyeleri ayarlamalıyız. Camı temizlemeye yarayan fıskiyeler sudaki kireç nedeniyle zamanla tıkanabilir.Fıskıyelerin uçlarını bir iğne yardımı ile açabilirsiniz. Silecek suyunu ihmal etmeyin Silecek suyumusun içine mutlaka antifirizli cam suyu eklemeliyiz. Motor Bakımı; Periyodik bakıma rağmen yağa sık sık bakın Periyodik bakımların dışında kışa girmeden önce motor yağının mutlaka kontrol edilmesi gerekir.Uzun süre kullanılan yağ,motoru koruma özelliğini kaybeder. Hava filtresine bakın Kış mevsimi önceden hava filtresini kontrol etmek,temizlemek veya kullanılmayacak durumdaysa değiştirmek gerekir. Triger kayışını kontrol edin. Yazın sıcaklardan dolayı triger kayışında bir miktar gevşeme olabilir. Kontrol edilip gerginliği uygun tansiyona getirilmesi faydalıdır. Aklıma gelenler bunlar atladığım bir detay varsa ekleyebilirsiniz arkadaşlar. Araçlarımızın kış bakımını ihmal etmeyelim: Hepinize focuslarınızla keyifli sürüşler.
    4 puan
  3. 2013 Türkiye Otokros Şampiyonası’nın ilk 2 ayağı Başkent Otomobil Offroad Motorsporları Kulübü tarafından geçtiğimiz hafta sonu Ankara Yenikent’te düzenlendi… 2013 Türkiye Otokros Şampiyonası 25 Ağustos Pazar günü gerçekleştirilecek olan Ankara Büyük Şehir Otokros Yarışı ile başladı. Kısa adı BOOS olan Başkent Otomobil Offroad ve Motorsporları Kulübü tarafından Ankara Büyük Şehir Belediyesi katkıları ile düzenlenen organizasyon, Yenikent Otokros Pisti´nde 3 ayrı kategoride heyecan dolu mücadelelere sahne oldu. 1233 metre uzunluğundaki asfalt/toprak zeminli parkurda koşulan organizasyonda her iki yarışta da kazananlar değişmedi ve şu sonuçlar alındı; Ankara Büyük Şehir Otokros 1.Yarış Sonuçlar Kategori 1 1. Turgay Özdemir – Fiat Palio – 05.30.560 2. Özkan Uçkan – Fiat Palio – 05:42.750 Kategori 3 1. Refik Bozkurt – Opel Astra GSI – 05:10.500 2. Mustafa Göçer – Fiat Punto Kitcar – 05:19.020 Kategori 5 1. İbrahim Şendil – Subaru Impreza GC8 – 05:00.640 2. Yavuzhan Cabbaroğlu – Subaru Impreza GC8 – Mekanik Arıza Ankara Büyük Şehir Otokros 2.Yarış Sonuçlar Kategori 1 1. Turgay Özdemir – Fiat Palio – 05.25.600 2. Özkan Uçkan – Fiat Palio – 05:34.390 Kategori 3 1. Refik Bozkurt – Opel Astra GSI – 05:11.860 2. Mustafa Göçer – Fiat Punto Kitcar – 05:18.280 Kategori 5 1. İbrahim Şendil – Subaru Impreza GC8 – 05:01.500 2. Yavuzhan Cabbaroğlu – Subaru Impreza GC8 – 07:31.370 2013 Yenikent Otokros Yarışı / Özet Görüntüler http://www.youtube.com/watch?v=yt5V1yVST1g 2013 Yenikent Otokros Yarışı / İbrahim Şendil / Subaru Impreza http://www.youtube.com/watch?v=va1rkFEnzRY
    4 puan
  4. 2013 Türkiye Pist Şampiyonası´nda sezonun 4. ayak yarışları Intercity sponsorluğunda 31 Ağustos-01 Eylül tarihlerinde Intercity İstanbul Park pistinde gerçekleştirildi. Organizasyonun ilk günü 10 turluk Super Grup ve Maxi Grup birinci yarışları gerçekleştirildi. Super Grup ilk yarışında Borusan Otomotiv Motorsport’tan Kaan Gürgenç birinciliğin sahibi olurken, yine BMW 320 ile takım arkadaşı Levent Kocabıyık ikinci ve Ülkü Motorsport’tan Honda Civic Type-R ile Ahmet Mutlubaş üçüncü sırada finişe ulaştılar. Maxi Grup ilk yarışı ise Porsche 997 GT3 ile yarışan Ülkü Motorsport pilotlarının üstünlüğünde geçti. 1 numaralı Ümit Ülkü damalı bayrağın altından geçen ilk pilot olurken, Ahmet Mutlubaş ikinci ve Adem Seçilmiş de üçüncü sırada yer aldılar. Türkiye Pist Şampiyonası haricinde her iki gün de özel pist aktiviteleri ile renklenen organizasyonun ikinci gününde Maxi ve Super grup ikinci yarışları ile 1600 ve dizel grup yarışları koşuldu. Super grup ikinci yarışında Borusan Otomotiv Motorsport’tan Kaan Gürgenç bir kez daha birinciliğe uzanırken Loft T-Max Racing Team’den Opel Corsa S1600 pilotu Ayhan Germirli ikinciliği ve Ülkü Motorsport’tan Zafer Öngün üçüncülüğü elde etti. Bu kategoride Ümit Ülkü yeni pist aracı Skoda Fabia ile mekanik sorunlar nedeni ile podyuma çıkamasa da başarılı tur zamanları ve performansı ile göz doldurdu. Maxi grup ikinci yarışında Ülkü Motorsport takımından Ümit Ülkü Porsche 997 GT3 ile ikinci kez birincilik kürsüsüne çıkmayı başardı. Ülkü’yü takım arkadaşı Ali Özerinç izlerken, Borusan Otomotiv Motorsport takımından Can Artam BMW M3 ile üçüncü sırada podyuma çıktı. 1600 ve dizel grubun bir arada koşulan 8 turluk yarışları sonunda ise Ülkü Motorsport takımından Peugeot 106 GTI ile Egemen Çivicioğlu birinciliği kazanırken, aynı takımdan benzer bir otomobille yarışan Sedat Yılmaz ikinci ve ferdi olarak Citroen Saxo VTS ile yarışan Serhat Susuzluoğlu üçüncü oldular. Dizel grupta sezon başından bu yana yükselen bir başarı grafiği sergileyen Ülkü Motorsport takımından Berk UIu VW Polo ile birinciliğin sahibi olurken, aynı takımından Muhammed Ali Ülkü ikinciliği ve Loft T-Max Racing Team’den Ahmet Efe Hatunoğlu üçüncülüğü elde etti. Ayrıca dizel grupta Loft T-Max Racing adına yarışan tek bayan pilot Onur Karataş’a da bir teşvik ödülü verildi. Organizasyon kapsamında 01 Eylül Pazar günü basın mensuplarına yönelik bir co-drive aktivitesi gerçekleştirildi. Çok sayıda basın mensubu tecrübeli pilotların sağ koltuklarında unutamayacakları anlar yaşayarak Intercity İstanbul Park Pisti´ni daha yakından tanıma fırsatı buldular. 2013 Türkiye Pist Şampiyonası İzmir Ülkü Yarış Pisti ve Intercity İstanbul Park pistinde düzenlenecek iki yarışın ardından son bulacak… https://www.youtube.com/watch?v=thhO1Um1GBI
    3 puan
  5. Böyle şeylerde var tabi http://www.sahibinden.com/ilan/vasita-otomobil-ford-fort-focus-1.6-style-plus-paket-132193692/detay Alet Dizel+Benzin+Lpg yakıtlarından herhangi birisiyle çalışabiliyor demek ki O gün canı ne istiyosa ona göre yakıyo demek ki
    3 puan
  6. Oturaklı yere basan araba al senin arabanla 160 180 ile nasıl gidiyorsun ona bak birde ibiza al sür ona bak herşey 50-100 değil demek istiyoruz sınıf farkının sadece malzeme ve boyut olmadığını orta vade de sıkılabileceğinden bahsediyoruz bu sebeple alacaksan en iyisini almaya çalış diyorum benim şahsi görüşüm b sınıfında Clio ve Fiesta olacaksa bunlar
    3 puan
  7. bende buna benzer birşey yazmak için girmiştim yazayım bari Gözlüksüz 3D istiyoruz
    2 puan
  8. ultra hd http://www.youtube.com/watch?v=Ja2__Q52GAU
    2 puan
  9. Şaka maka da Dolu focus dizel 80 bin lira oldu Otomatik eklesek 85 olacak golf'e az yazmış adam 105 falan olabilir 105 ps ile uyumlu olur Nefisim ya
    2 puan
  10. İlk defa 1976 yılında yollara çıkan Ford Fiesta yıllardan beri Ford’un B segmentinde oldukça başarılı olmuş, özellikle 4.nesili ile 90’lı yılların sonunda dikkat çekmeyi başarmış haylaz çocuğu olarak algılanabilir. 2008 yılında bugünkü 6.nesil tasarım özelliklerine kavuştu. Kama tarzı yan çizgi dinamik ön tasarımla birleştiğinde çoğu kişiye çekici gelen ve doğrudan satış başarısına dönüşen bir özellik oldu. Değişik motor alternatifleri, oldukça ekonomik kullanım, yine oldukça geniş iç mekan özellikleri aracın segmentinde sağlam bir yer edinmesine yetti. Bu arada bu yılın Nisan ayında Köln-Niehl’deki fabrikadan 7 milyonuncu Fiesta banttan indi. Ford bu başarıdan etkilenmiş olarak durmadı, aracı geliştirmeye devam etti ve yıl başında 6.neslin makyajlı halini piyasaya sürdü. Bu arada nesil sayılarında bir karışıklık var, nedenini çözemedim, şu andaki model değişim sürecinde 6.nesil iken özellikle İngiltere'de Mk.VII olarak anılıyor. İlk bakışta Aston Martinvari görkemli ön ızgara, yanlara doğru uzatılmış farlar ve kaputa oturtulmuş motor içine sığmıyormuş havası yaratan yükselti ve yeniden şekillendirilmiş arka stoplar ile araç daha da dinamik bir karakter almış. Ancak aracı biraz kullanınca değişikliklerin sadece dış tasarıma sınırlı kalmadığı hemen anlaşılıyor. Özellikle ses izolasyonu ve yürüyen aksam üzerinde çok çalışılmış, ayrıntılar az sonra! İç mekanda çoğu şey eskisi gibi. Kapı kollarındaki pencere kontrolleri daha ergonomik hale getirilmiş ve süsleyici plastik alanlar piyano siyaha dönüştürülerek daha şık ve hoş görünümlü bir hava yaratılmış. Kullanışlılık açısından hemen hiç sorun yaratmayan iç tasarımda büyük bir değişiklik yapılmamış olması normal karşılanabilir. Ancak rakiplerin (Peugeot, Renault) geniş ekranlı kontrol sistemlerine geçiyor olmaları Ford’un da en geç bir sonraki kuşakta artık bu minik monokrom ekranlardan kurtulması gerektiğinin uyarısıdır. Bu girişi niye yaptım? Çünkü bahçeye yeni bir Fiesta park ettik. Eşimin bir önceki Fiesta’sını ciddi sayılabilecek bir kazada kendisine zarar vermeden pert edebilme başarısını, Allianz sigortadan sağlanan doyurucu hasarlı araç geri ödemesini de kullanarak, yeni ve yine bir Fiesta ile kutlamak istedik. ; İki şartım vardı: Araçta ESP olacak, ki kolay kaymasın Motoru 1.0 EB olacak, ki traktör gibi çalışmasın Koca ülkede bu şartları karşılayan iki araç bulabildik, biri şeker mavi Sony’li Titanium X + güvenlik paketli; diğeri ise bakır kahve Titanium X + güvenlik + tekno paketli. Maalesef sineye çekmek zorunda kaldığımız bir olumsuzluk vardı, araçların fiyatı: İlki 42.700, ikincisi 43.000 idi. Doğrusu bu segmentte bir arabaya bu kadar para yatırmak hiç de hoşuma gitmedi, ama donanımı benzer alternatiflere baktığımda fiyatların çok da fark etmediğini görünce kabul ettik mecburen. Sonuçta küçük ama tam donanımlı bir aracımız oldu. DRL’li far grubu, otomatik yanan farlar, otomatik kararan dikiz aynası, yağmur sensörü, karartılmış arka camlar, 15” alaşım jantlar, ön konsolda kolçak, USB ve Aux girişi, şık iç mekan aydınlatması, elektronik iklim kontrollü klima, deri direksiyon, direksiyonda hız kontrol ve radio kontrol özellikleri, aktif şehiriçi güvenlik sistemi, ısıtmalı ön cam, anahtarsız giriş ve çalıştırma, elektrikli ısıtmalı katlanan yan aynalar, aynalarda kapı aydınlatma ışıkları, ESP (Elektronik Denge Programı), TCS (Çekiş Kontrol Sistemi), EBA (Acil Durum Fren Desteği), HLA (Yokuş Kalkış Destek Sistemi), sürücü ve ön yolcu yan hava yastıkları, sürücü ve ön yolcu perde hava yastıkları, sürücü diz hava yastığı ve bir takım şeyler daha. Uzun uzun yazdım, ödenen paranın acısı dinsin diye biraz… Açıkcası kullandığım araçlarda donanımdan çok sürüşü beni ilgilendirir, ancak bu kadar kolaylık sağlayıcı teknoloji olunca kısa sürede alışkanlık yapıyor ve insan şımarıkça aramaya başlıyor bu özellikleri. Mesela anahtarsız giriş benim Focus’ta yok, şimdi her gidişimde niye yok diye hayıflanmaya başladım. İnsan nankör bir yaratık! Neyse, bir haftadır da hanımın yokluğunu fırsat bilip rodaj dönemini atlatmak için ben kullanıyorum haylazı ve şöyle özetlemeliyim izlenimimi: Sabahları evden her iki aracın anahtarı cebimde çıkıyorum, bahçeye inince bir ona bir buna bakıyorum ve fazla tereddüt etmeden Fiesta’ya yönelip Focus’u oracıkta bırakıyorum. Nedenlerini biraz daha ayrıntılı anlatayım ve de bir Fiesta incelememiz olmuş olsun: Anahtarsız giriş sisteminde aracın kapı kolundaki minik lastik kaplamalı düğmeye dokunduğunuzda kilitler açılıyor, rahat ve geniş açılan kapıdan herhangi bir yere takılmadan sınıfına gore rahat ve geniş sayılabilecek iç mekana yerleşiyorsunuz. Dört yönlü hareketli direksiyon ve koltuk ile rahatlıkla kendinize uygun bir oturma pozisyonu ayarlayabiliyorsunuz ve tüm düğme ve kumandalar bu durumda kolay erişim mesafesinde oluyor. Koltuklar yeterli baldır ve sırt yan desteği veriyor, sertliği iyi ayarlanmış, kafalıklar rahatsız etmiyor ve güvenlik ekipmanı olarak olması gerektiği gibi konumlandırılabiliyor. Yükseklik ayarlı emniyet kemerini de ayarlayıp kolay ulaşılabilen tokasına taktığımız anda yola çıkacak konuma geliyoruz. Koltuklarla ilgili belki küçük bir eleştiri benim gibi iri cüsselilere göre kürek kemiği hizasında hafif bir öne doğru çıkıklık yapıyor olması, bu da bel desteğinin yeterince etkin olmasını engelliyor ve hafif öne ittiği için uzun yolda rahatsız eder mi emin olamadım, boyu 1.70-1.75 civarında olanlar bu yazdığımı hiç algılamayacaklardır. Yola çıkmadan sağa sola bir göz atalım, öncelikle belirtmem lazım kahverengi araçla gelen kahverengi kokpit parlak siyah vurgularla birlikte çok şık ve sınıfının üstünde bir algı yaratıyor. Kokpit üst malzemesi yumuşak plastikten, ancak kapılar vb. alıştığımız sert plastikten. Hepsinin kolay çizilebilir olduğunu eklemekte yarar var. Genel olarak malzeme kalitesi iyi, işçilik kalitesi de mükemmel olmasa da rahatsız eden bir durum yok. Neredeyse beş senedir üretimde olan bir model için bu beklenir bir durum olmalı zaten. Tek kusur olarak bagaj kapağı kaplamasında bir tarafta birkaç milimlik bir açıklık fark ettim, o da nazarlık şimdilik. Kapı cepleri oldukça uzun, arkaya doğru genişliyor ve pek çok ıvır zıvıra yer bulunur. Orta konsolda eşya gözü de barındıran bir kolçak var, ancak çok geriye konumlandırılmış, bana uygun olsa da kısa boylular için asla kullanışlı olmayacaktır. Yine orta konsolda birini küllüğün işgal ettiği iki bardaklık ve hemen onun önünde Aux ve USB girişlerinin bulunduğu küçük bir göz var, buraya bellek takınca eşya koymayı pek düşünmemek lazım. Torpido gözü yolcunun bacaklarını sıkıştırmayacak şekilde açılıyor, oldukça geniş, tepeden girişli olduğu için de ne var ne yok kolaylıkla görülebiliyor ve aydınlatmalı. Araçtaki ses sistemi basit altı istasyon hafıza düğmeli CD/MP3/Radyo ünitesi, önlerde bas ve tiz olmak üzere dört, arkalarda iki hoparlör var. Kullanımı son derece kolay, ses kalitesi de basit görünümüne karşın bence en az Focus’taki sistem kadar başarılı, baslar çok derin olmasa da kontrollu ve hacimli, midler yeterince detaylı, tizler de keskin olmadan belirgin. Kısacası böyle bir arabaya bence yeterli. Özellikle çok arzulanan Sony müzik sistemine göre en önemli avantajı da basit ve kullanışlı yapısı. Ben kısa sürede parmak izleri ile dolacak parlak yüzeyli küçük birbirne benzeyen düğmeli Sony panelden hiç hoşlanmıyoum, defalarca yazdığım gibi. Ses sistemi menüsünden yol bilgisayarına girerek sürücü güvenliği için olan donanımları kontrol etmek mümkün olduğu gibi “Ecomode” yonca yaprak sisteminin farklı bir sürümüne de erişmek mümkün. Titanium serisine özel ortam aydınlatması bunda da var, torpidonun üstünde ince bir enlemesine çizgi, kapı cepleri ve orta konsol loş kırmızı bir ışıkla aydınlatılıyor gece vakti ve güzel duruyor. Klima ile ses sistemi arasındaki alanda yolcu hava yastığının aktif olup olmadığını gösteren ışıklı bir uyarı var, aktif olduğunda da sürekli yanıyor, sadece aktif değilken uyarsa daha az dikkat çekici/dağıtıcı olurdu, sürekli gözümüze girmesine gerek yok bence. Klima kontrolu eski modeldeki gibi derli toplu ve kullanışlı. Isıyı arzuladığınız dereceye ayarlayıp "Auto" düğmesine bastığınız anda oldukça kısa sürede konforlu bir ortam ısısına ulaşılabiliyor. 35 derece ortam ısısında benim tercihim olan 22 dereceye ayarladığımda yaklaşık 8 dakikada fan sessizleşiyor. Fan göreceli gürültülü çalışsa da rahatsız edici değil ve hava debisi fazlası ile yeterli. Ve bir de müjde bunca yıldan sonra ve donanım zenginliğine rağmen hala kapı üstlerinde tutamaç yok, arkada ceket askısı var, tutunacak yer yok. “Yuh” diyebiliyorum ancak. Neyse böyle şeylerle sinirimizi bozmadan yola çıkalım: Kolay ulaşılabilir “Start” düğmesi ile motoru çalıştırıyoruz. Ve dizel Fiesta’dan gelen biri olarak ilk tepkim “aaa, ne kadar sessiz çalışıyor” oluyor. Alışılmıştan çok uzak ve göreceli tiz bir motor sesi inceden duyuluyor, gaza asılınca da bu keskin bir hırıltıya dönüşüyor, eski altı silindir BMW’lerin motor sesinin adeta kötü bir taklidi, üç silindirin kendine has hırıltısı, rahatsız edici kesin değil, kimine hoş bile gelebilir. Dikkat çeken diğer bir özellikte rölanti devrinin 900dd civarında göreceli yüksek olması. Ama yol bilgisayarından hemen anlık tüketim değeri olarak 0,5L/h okuyarak rahatlıyorum, yüksek rölanti devri yüksek rölanti tüketimi anlamına gelmiyor. Yol bilgisayarı ekranına bir de dijital hararet göstergesi eklenmiş, motorun ideal çalışma ısısına ulaştığını buradan gözlemlemek mümkün. Sinyal kolunun tepesine basarak yol bilgisayarında değişik parametreleri izlemek mümkün, tabii Focus’ta eş zamanlı beş parametre izleme lüksüne alışınca bu pek çelimsiz kalsa da iş görüyor. Göstergeler rahat okunuyor, hız göstergesinde 100 km/h'da yaklaşık %4'lük sapma oluyor, ki bu makul, mavi aydınlatmalı ibreler şık ve panelin bakmaktan sıkılmayacağınız dinamik bir tasarımı var. Pedallar düzgün yerleşmiş, sadece debriyaj pedalına yakın olan sol ayak desteği nedeniyle bazen debriyaj ayağı bu desteğe sürtebiliyor, alışkanlıkla önlenebilir bir yakınlaşma gibi duruyor. Debriyaj bir şehir aracı için arzulanan yumuşaklıkta, yani pamuk gibi değil, ama rahatsız edici de değil, buna karşılık kısa kollu ve göreceli kısa yollu vites kutusu mükemmel çalışıyor. Motor gaz tepkimesi yeterli ve kalkış son derece rahat ve silkeleme, titreme, tıklama yapmadan gerçekleşiyor. Sürüşte vites değiştirme ikazını yol bilgisayarı ekranından takip etmek mümkün biraz köşeye sıkışmış görünse de, genelde 2100-2500dd aralığında değişim öneriyor. Ani gaz vermelerde aynı büyük EB gibi önce tatlı bir atalet oluyor sonra fırlayıp gidiyor. Performansı 1500dd’dan itibaren hissediyorsunuz ve kırmızı alan 6500dd’de; henüz pek denemedim, ama istekli hızlanması ile kolaylıkla bu devre ulaşacağından kuşkum yok. Aynı büyük EB’u kullanıyormuş gibi son derece sakin ama atak bir sürüş sergileniyor şehir içinde. 100 PS/6000dd güç ve 1400-4000dd aralığında 170 Nm tork üreten minik motor yaklaşık 1100 kg ağırlığındaki aracı taşımakta hiç zorlanmıyor. Klimanın devrede olması, 3-4 kişi seyahat ediyor olmak gibi durumlarda da performans sorunu yaşanmıyor. Bence Fiesta ile çok uyumlu olmuş bu motor. IB5 şanzıman da eski bir tanıdık, aktarma oranları beş ileri için iyi ayarlanmış, birinci vites hemen bitmeyecek kadar uzun, beşinci vites de ekonomi ile performans arasında iyi bir denge sunuyor ve 1000dd hızı yaklaşık 42 km/h, yani otoyollarda makul devirlerde yol almak mümkün. Fabrika verilerine göre 0-100 km/h 11,2s ve son hız 180 km/h. Bence rahatlıkla ulaşılabilecek değerler ve fazlası ile yeterli. Daha önce aynı modelin dizel motorlu olanını da kullandım. Hacmi eskisine göre 100 cc ve gücü de 8 PS arttırılmış ünite eskisine göre daha sessiz çalışıyor, ya da ses izolasyonu iyi olduğu için öyle algılanıyor, ve gaz pedalı tepkilerine düşük devirden başlayan çok canlı bir cevap veriyor. Çok başarılı buldum. Ancak genelde şehir içi arabası olarak tercih edilen ve yaptığı yıllık yol çok fazla olmayacak bir modelin yaklaşık 4000 TL fark verilerek EB yerine dizel motorla alınması bana hem kullanışlılık açısından hem de ekonomik olarak çok anlamlı gelmedi. Bir eleştirim, daha doğrusu tespitim var, motor 2000dd altında karoseride vibrasyona neden oluyor, hani düşük devirde üst viteste gaza yüklendiğinizde olan türden, ilk başta “yanlış vitestemiyim?” endişesi yaratsa da rahat gaz yediğini görünce bunun engellenememiş bir rezonans sarsıntısı olduğu anlaşılıyor ve birkaç günde alışılıyor. Dizel kullanmış dikkatsiz bir sürücü bunun büyük olasılıkla farkına bile varmaz. Bir de motorun ayağınızı gazdan çekince kompresyonu, yani motorun frenlemesi neredeyse sıfır, aynı hızla yoluna devam ediyor, üstelik yakıt tüketimi 0,0'a düşmesine rağmen, bu özelliği doğru kullanarak ekonomik seyir daha da kolaylaşır eminim. Tüketime gelirsek henüz 200 km ancak yaptım ve sağ ayağıma pek hakim kullandığım da söylenemez, şimdilik ortalama 6,3L/100km civarında, zamanla biraz daha düşer ve dikkatli bir kullanımla Antalya şehir içi için 5,8-6 arasında dengelenir diye düşünüyorum. Bu performansa gayet uygun. İyi kaçan arabanın iyi de durması lazım. Bu konuda da sıkıntı yok, önler disk, arkalar kampana olmasına rağmen Fiesta’nın frenleri kolay dozlanıyor, panik frenlemede stabil kalıyor ve ABS’yi pek fazla devreye sokmadan kısa mesafede duruyor. Pedal basıncı güzel ayarlanmış, çok hafif bir elastikiyet hissi olsa bile yokuş aşağı test parkurumda sık ve değişik şiddetlerde fren yapılması gerektiğinde gayet kontrollu kalıyor, ısınıyorsa bile bunu fren gücünde azalmaya neden olmadan yapıyor. Tabii fren performansında ve az sonra bahsedeceğim yol tutuşunda üzerinde standart gelen lastiklerin de olumlu katkısını unutmamak gerek. 195/50-15 Hankook Ventus S1 evo lastikler markayla ilk tanışmam ve ben çok etkilendim. Yol tutuş, frenleme, konfor ve sessizlik konularında çok başarılı buldum, herhangi bir hüküm veremeyeceğim tek konu ömrü, onu da kullanıp göreceğiz. Gelelim süspansiyon özelliklerine; ilk dikkat çeken konfor! Araç yol üzerinde sınıfına göre sessiz, süspansiyondan kesinlikle ses gelmiyor, direksiyon kutusundan bile! Ve kötü yola düşse bile son derce tok ve stabil bir gidişi var. Tek kelime ile etkileyici. Uzun süre kaba mıcırlı asflatta yol almama rağmen trimlerden de rahatsız edici ses gelmedi, sadece B sütünunda sağ kemer yuvasından inceden bir zırıltı vardı, devam ederse giderilmesi için servise uğrarım. Focus 2’den 3’e geçerken yaşanan konfor evrimini Fiesta’da Ford mühendisleri makyajda halletmişler. Geniş ve dar kasisler gayet iyi emiliyor, gereksiz salınımlar olmuyor, en çok rahatsız edebilecek olanlar küçük engebeler ki onlarda bile bir üst segment konforunda demek yanlış olmaz. Peki konfor iyileşirken yol tutuş olumsuz etkilenmiş mi? Kesinlikle hayır, makyaj öncesinin canlı ve kıvrak karakteri korunmuş. Elektrik destekli olmasına rağmen hızlı tepki veren ve yol hissini güzel yansıtan direksiyon sistemi aracın gayet kolay ve ölçülü bir şekilde yönlendirilmesine olanak sağlıyor. Gövdeyi fazla yatırmadan virajları kararlı ve dengeli bir şekilde dönmek mümkün, ESP’ye hemen hiç gerek kalmıyor, hatta bu konuda Focus’tan iyi desem abartmış olmam büyük olasılıkla. Yüksek viraj hızları ile zorlayınca bile belli belirsiz bir önden kayma eğilimi ile olabildiğince nötr kalıyor denilebilir, ancak limitte ağırlık değişimlerine, yani virajda ayağını aniden gazdan çekmek veya daha kötüsü fren yapmak ya da ıslağa girmek gibi durumlarda yapacağını hissettirerek arkayı açmaya başlıyor, ancak bu da kontrollu ve kontra hareketine hemen cevap verir nitelikte. Bu dingil mesafesinde de bu çok şaşırtıcı değil. Sanırım hafif motorun sağladığı uygun ağırlık dağılımının da katkısı var bu güzel yol tutuşa. Sevmediği tek şey dar, sert ve minik engebelerin olduğu virajlar, engebelerden sektikçe arka kayıp biraz yana konuyor, alıştıktan sonra zevkli gelebilir, ama ilk defa yaşayanlar ürkebilir. Bunu da torsiyon çubuklu arka aks yapısına bağlamak mümkün, ancak bu sınıfta bu yapı hem maliyet hem de arkada yer kazanma açısından standart oluyor. Tabii bu satırların yazarının aracın limitlerini zorlama konusunda belli bir hırsı ve deneyimi olduğunu buraya eklemek lazım. Ahmet Beyin ya da Fatma Hanımın bu tür densizlikleri yapacağından ve bu davranışları yaşayacağından çok kuşkuluyum. Boş ve geniş yolda hayali öküzlerden kaçma manevralarında da son derece başarılı bir iz sürüşü vardı. Yol düzse asla korkmayım, engebeli ise tedbirli olun, özeti bu… Düz gidişini biraz sorunlu buldum, kuzenin Focus’unda da aynı karakter vardı, direksiyon kutusu sanki ses yapmasın diye iyicene sıkılmış da ortayı kendiliğinden bulamıyormuş gibi, yani düz giderken yolu izlemeniz ve direksiyon sabit tutmanız lazım, hiç boşluğu yok. Bu ilk günlere göre bir hayli düzeldi, ama hala hissediliyor. Olumsuz mu değil, ama düz gidişte bisiklette eli bırakmak marifetken arabada değildir ya, bunda marifet! Zamanla normalleşeceğini düşünüyorum, ne kadar rahatsız edici olduğunu hanımın tepkisi belirler, o da artık bayram sonrasına… Bir de tur mesafesi bir hayli geniş, yanlış hatırlamıyorsam 10,75 m idi, araç küçük olduğu için, en azından Focus'a kıyasla pek rahatsız etmedi beni. Ne kaldı? İç hacim: Ön uzun boylular için dahi çok rahat ve keyifli. Arkada, öndeki 1.85 ise ancak 1.70’lik rahat edebilir, o da ancak. Ama öndeki 1.70 ise bol bol yer kalıyor. Arka koltukları da rahat buldum. Bagaj: Sürpriz! İnce stepne var ve bu sayede bagaj makyaj öncesine göre bayağı büyük geldi gözüme. Tek lamba ile aydınlatılması gece dolu bagajda bir şeyler aramayı işkence haline getirebilir, halı duvardaki askı lastiğe hemen bir el feneri geçirmek lazım. Kapılar, kaput ve bagaj kapağı düzgün kapanıyor, kapı menteşe frenleri yokuşta bile kapıyı tutacak kadar güçlü, üstüne üstüne gelmiyor, kaporta birleşme yerleri düzgün. Ön farlar mercekli halojen, tabii Xenon’a alışık biri için biraz sönük gelse de yeterli demek lazım. DRL’ler resimdekine kanmayın, o park konumu, çok güçlü yanıyor ve önde gidenlere kısmen caydırıcı etkisi var. "MyKey" özelliği ile ikinci anahtarı programlayarak hız sınırı, radyoda ses düzeyi sınırı gibi genç ergenlere aracı verdiğinizde işe yarayacak tedbirler alabiliyorsunuz, benim işime yaramasa da iyi bir özellik. Sert frenlemede flaşörler otomatik devreye giriyor, yıllar sonra bunu da uygulamışlar nihayet. Görüş: Öne ve yana doğru gayet iyi, arka ve yanlara da yeterli, yükselen omuz çizgisi ve C sütunu nedeniyle, arkaya ve yan-arkaya nispeten kısıtlı ama yine de yeterli, zaten genelde park manevraları aynalar ile yapılıyor. Ön camda ortada aynanın arkasındaki sensör kutusu özellikle trafik lambalarında görüşü olumsuz etkileyebiliyor, ama ona yapacak bir şey yok. Bir de silecekler camın üsteki 10 cm'lik kısmını silmiyor, bu da özellikle kar çamurunda ön camda görüşün biraz daralması demek. Bu da önemsenecek bir durum değil. Özetle: Dikkat çekenler olumlu Yol, motor ve süspansiyon sesi yok gibi, bravo! Sürüş konforu artmış Motor performansı başarılı Yol tutuşta gene bence sınıf lideri Bagaj ince lastikle genişlemiş Torpido gözü ve aydınlatması iyi Renk ve iç – dış uyumu güzel Zengin donanım, pahalı da olsa Göze çarpanlar olumsuz Şanzıman 1 ve 2.viteste inceden ses yapıyor, ama bu da bildik bir durum ve önemsiz 2000dd altında belirgin vibrasyon Kolçak çok geride Koltuk sırt yapısı ve bel desteği uzun boylular için kötü Tutamaç yok, gerçekten YOK! Park sensörleri de hiç bir donanımda yok. Kullanma kılavuzu okumaya kalkınca parçalanıyor, kimsenin niye kılavuzu incelemediğini artık daha iyi anlıyorum Motor alt kaplaması yok, hem tozdan hem de türbülanstan korurdu Motor üst kaplaması yok Yolcu hava yastığı devrede ışığı gereksiz Yolcu koltuğu yükseklik ayarı yok, ben koca cüssemle girerkençakı gibi katlanmak zorunda kalıyorum, sürücü tarafında sorun yok Start-Stop yok, evet o kadar donanım var ama bu arabaya en çok yakışacak olan start-stopu Otosan’daki hazretler getirmemiş. Kayınvalideye Punto aldık ucuzundan, 1.4 benzinli hem otomatik vites, hem de start-stoplu, üstelik bundan 10.000 TL ucuz neredeyse. Ayıp oluyor! Aracı Antalya Bilaller'den aldım. Gayet özenli bir teslimat yaptılar, lastik havaları gözümün önünde indirildi, boya ölçümü yapıldı, ilk yardım çantası, yangın söndürücü, kauçuk paspaslar, depo hunisi ve parçalanmaya yatkın kullanım ve bakım kılavuzu arabaya konulmuştu. Aklıma gelenler bunlar, arada değişik bir şeyler bulursam eklerim. Birkaç fotoğraf daha:
    1 puan
  11. Himplexten siparişini verdiğim spoilerimi boyatıp montajını yaptık.Basit bir aksesuar olsada bana göre görünüşü baya sportifleştiriyor.Ceple çektiğim için fotoların kalitesi biraz düşük olabilir. Buyrun fotolar: LİNKLER ÖLDÜĞÜ İÇİN KALDIRILDI. Birde aracımda plakayı çerçeveleyen plakalık vardı bazı arkadaşların hoşlarına gitse de benim pek hoşuma gitmediği için ona da ufak bir elden geçirme uyguladık.Hoşuma gitti açıkcası Önceki hali: sonraki hali: bu da arka görünüm: Ve bizim oralardan bir gün batımı Vakit ayırdığınız için teşekkürler.Tüm dostlara kazasız belasız sürüşler diliyorum.İyi akşamlar st spoiler:Beyaz renk geldi= 170 tl boya+montaj=100 tl Total=270 lira plaka :(Bu iş için yeni plaka çıkardım çünkü öncekiler vidalıydı ben yapıştırma istiyordum) Boyasız yeni plaka maliyeti:30 tl Plaka üzeri harf yazımı (yapıştırma ve sonra ısıtma işlemi):10 tl Yeni plakaların çerçeve bant ve slikonla montajı :20 tl Total:60 tl Krom cam çıtaları:70 tl Belki çok gerekli değil ama lastik araştıran arkadaşlar içinde lastikler dunlop sp sport lm 703 215/55/16 ölçülü ve tanesi 250 tl..
    1 puan
  12. Kocaeli Otomobil Sporları Kulübü tarafından düzenlenen Ford Otosan 31. Kocaeli Rallisi, 07-08 Eylül tarihlerinde Türkiye’nin en iyi ralli pilotlarını ağırlamaya hazırlanıyor… 2013 Türkiye Ralli Şampiyonası, Ford Otosan 31.Kocaeli Rallisi ile devam ediyor. 12 yıldır olduğu gibi yine Ford Otosan ana sponsorluğunda Kocaeli B.Şehir Belediyesi, Outlet Center İzmit, Toshiba, Avis, Setur ve Emex Otel, katkıları ile organize edilen Ford Otosan 31.Kocaeli Rallisi 2013 Türkiye Ralli Şampiyonası, Ford Otosan 31.Kocaeli Rallisi ile devam ediyor. 12 yıldır olduğu gibi yine Ford Otosan ana sponsorluğunda Kocaeli B.Şehir Belediyesi, Outlet Center İzmit, Toshiba, Avis, Setur ve Emex Otel, katkıları ile organize edilen Ford Otosan 31.Kocaeli Rallisi, 07-08 Eylül tarihlerinde büyük mücadelelere sahne olacak. Asfalt ilk 3 yarışın ardından toprak zeminde ilk kez mücadele edecek olan ekipler, 98 kilometresi özel etap olmak üzere 256,92 km. boyunca mücadele edecekler. Büyük bir katılıma sahne olması beklenen organizasyon, Türkiye Ralli Şampiyonası haricinde Türkiye Historic Rally Şampiyonası ve TOSFED Ralli Kupası’na da puan verecek. 07 Eylül Cumartesi akşamı Saat 17.00’de Outlet Center İzmit’ten başlayacak rallinin ilk günü, Büyükşehir Belediyesi Seyirci Özel Etabı geçilecek. Otomobil severler özel olarak düzenlenen 2 km. uzunluğundaki seyirci özel etabında pilotların performanslarını yakından izleme şansı bulacaklar. 08 Eylül Pazar sabah 08.30’dan itibaren yeniden direksiyon başına geçecek olan ekipleri, zorlu bir mücadele bekliyor olacak. Bu yarışın en büyük özelliği ise, 10 yılı aşkın bir süredir asfalt etap olarak geçilen Işıktepe etabının Ford adıyla yıllar sonra toprak olarak geçilecek olması… Pazar günü sırası ile Fiesta, Ford, Transit ve Otosan etaplarını geçecek olan ekipler, Kocaeli Fuar Merkezi otoparkındaki servis alanına gelerek araçlarının bakım ve ikmallerini gerçekleştirecekler. Ardından bu 4 etabı bir kez daha geçerek saat 17.00’den itibaren Outlet Center İzmit´te finiş podyumuna ulaşacaklar. Bu yarış öncesinde 2012 Türkiye Ralli Şampiyonası’nda Castrol Ford Team Türkiye’den Yağız AVCI 57 puanla lider durumda yer alırken, onu 52 puanla Pegasus Racing’den Fatih Kara ve 47 puanla yine Castrol Ford Team Türkiye’den Murat Bostancı takip ediyor. Takımlar Şampiyonası’nda ise Castrol Ford Team Türkiye liderliği devam ederken, Pegasus Racing ikinci ve Bonus Unifree Parkur Racing üçüncü sırada yer alıyor.
    1 puan
  13. Buradan sıfır araç alacak arkadaşlara tekrar söylüyorum; Groupama sigorta sıfır araç klozunu 3 yıl a çıkardı. Yani 3 yıl kesintisiz kasko yaptırırsanız böyle bir pert olayında aracın sıfırını yada parasını veriyorlar. Bu diğer sigorta şirketlerinde 1 yıl. Ben bu aracın soltaj bedelini de biliyorum da sosyal medyada dile getirmeyelim şimdi...
    1 puan
  14. Ben o konuda tecrübe sahibi değilim doğrudur. Aracı iyice inceledim kesinlikle benim arabam.
    1 puan
  15. Servis ister. 250 liralık bakıma 600 lira istiyor o servis. http://www.sahibinden.com/ilan/yedek-parca-aksesuar-donanim-tuning-yedek-parca-otomobil-arazi-araci-focus-2012-direksiyon-airbag-sol-airbag-orjinal-yeni-focus-3-118916512/detay
    1 puan
  16. Tosfed'in sitesinden takip edebilirsiniz. Ulusal Takvim için tıklayın Mahalli takvim için tıklayın adobe reader gerektirir.
    1 puan
  17. Esasen bir telefon cep bilgisayarından beklenebilecek tüm özellikler artık telefonlarda mevcut. Bu saatten sonra ne getirecek yeni sürüm. Mevcut sürümle zaten hızlı ve pürüzsüz çalışmayı hedeflemişlerdi ve oldukça iyi duruma getirdiler. Bundan ötesi pazarlama. Kamera ve ses daha da iyileştirilebilir elbette ama bu boy ekranlarda yapılabilecekler belli bir olgunluk noktasına gelmiş durumda. Dün Note3 videolarına baktım. O kadar çok özellik var ki insan kullanırken aklına gelmez o özellikler.
    1 puan
  18. @Rafet NAS, www.sahibinden.com/ilan/vasita-hasarli-araclar-otomobil-ilkotonur-dan-az-hasarli-ford-focus-iii-1.6-tdci-titanium-x-pkt-136685265/detay Bu araba sizin arabanız mı, sadece sağ farın kırık olması sanki sizin arabaymış gibi düşündürdü beni. Tampon alınıp, kaput falan hafiften yerine otutturulmuş olabilr diye tahmin ettim.
    1 puan
  19. Aynen minicik intercooler vardır. TCİ da iş görür ama CRDİ 140 ta sıcak havalarda yetersiz kaldığı için yük altında (yüklü sürekli dur kalklar rampalar yada bolu dağı gibi tempolu tırmanışlar) yetersizliğini belirgin şekilde hissettiriyor
    1 puan
  20. Turbo var ama eski nesil. Ve düşük basınçlı sadece yük altında durumu toplamak için
    1 puan
  21. O kadar sevindim ki.. yasasin tuketim toplumu ve kapitalizm...
    1 puan
  22. var tabi hemde çok var itirazım yok ama beyaz ve tenekelerin hepsi değil
    1 puan
  23. bu araç için bence çok fazla değil, fiyat pazarlıkla daha da aşşağı çekilebilir, 2. el bence sorun değil bu tür araçlarda daha bile iyi, (ilk değer kaybı 1. el sahibinin üzerinde kalıyor), ayrıca benzin yaktığına da değer, yeterki depoyu doldurabil
    1 puan
  24. http://www.sahibinden.com/ilan/vasita-otomobil-alfa-romeo-peugeot-banaz-plazadan-2011-model-8c-kirmizi-quadrifoglio-135931054/detay içine koyacak benzin paran varsa son bir öneri, bu araç basınca iyi hissettirir...... cüzdanı bilemem
    1 puan
  25. Holografik görüntü bekliyoruz, gerisi hikaye...
    1 puan
  26. Zaman darlığından. Çok iyi takip edemiyorum abi ama zamanla paylaşımlarım dahada artacaktır. Motorsporları pek ilgi görmüyor gerçi forumda. Genel olarak arızalar ilgi görüyor
    1 puan
  27. İsiviçre tırmanmalardan sonra seyredince kültür şoku oldu! Neyse, TOSFED'in ralli kupası etkinliği bence doğru. Düşük gelir grubuna da hitap eden, iyi organize mahalli yarışların farkındalığı arttırmak ve ilgiyi çekmek için organize edilmesi gerekiyor.
    1 puan
  28. Bir de bassa ne gidecek.... Motorsporlarında iddialı olmayan İsviçre'nin kasabalarında yapılan tırmanma yarışlarındaki araba çeşitliliğine bak! Bir de bize bak.... Fakir ve cahil kalmış ülkede zor bu işler. Ve de emme manifoldunun sesi gibisi var mı??? Bırakın egzosu, dinleyin motoru!
    1 puan
  29. Taze taze 5 saat önce upload edildi Pontiac TRANS AM 8.0, 700hp at Hillclimb Bergrennen Reitnau 2013. Great V8 Sound! https://www.youtube.com/watch?v=7ll_mLkVo4Q
    1 puan
  30. Uşağım bu ülkeden alınmaz mal diyorum inanmayisiniz
    1 puan
  31. Ne aliyim pagani zonda mi aventador mu
    1 puan
  32. 1.0 Ecoboost 100 ps 6 ileri Powershift ile birleşti satışı başladı manuel'i ile arasındaki fiyat 1.000 Euro. Tüketim ve performans değerleri 1 yıl önce verdiğimiz gibidir. (ilk mesaj) Ülkemize yakında gelir Hayırlı Olsun Not: Üretim Eylül'de başlıyor bize gelişi Kasım'ı bulur Yorum: Titanium 1.0 ps 43 bin liste'den başlar. Bakalım tutacak mı
    1 puan
  33. Hillclimb Oberhallau 2013, Racetruck, Porsche 935 Turbo, Audi STW, Ferrari, Speed Action and Fire! https://www.youtube.com/watch?v=DdoxMcu4D3M&feature=c4-overview&list=UUVVoTx1J_Uc7VTiCJsXVKcw The fastest Hillclimb St. Ursanne 2013 - PURE SOUND, Speed & Flames Bergrennen EBM Porsche 935 FA30 https://www.youtube.com/watch?v=B_1QEFdHSps&feature=c4-overview&list=UUVVoTx1J_Uc7VTiCJsXVKcw
    1 puan
  34. Sen Mertol abiye ne bakıyosun. Onda style tdci F3 varken istanbul bursa arasını 2,6 lt/100 km ortalama ile gitmişti Mertol abi ayrı bir dünya
    1 puan
  35. Telefonla çekildiği için pek kaliteli değil ama yardımcı olur umarım
    1 puan
  36. Birbirine yakin turbodizel ile turbobenzinli yanlizca kagit uzerinde birbirini aratmaz is realiteye dondugunde turbobenzinli dizel`e gore kat ve kat keyiflidir.Birinde ilk kalkista maksimum tork devrine kadar yigilma yasayip 4000 dd`den sonra ceset bir motora sahip olursunuz digerinde ise altdevirlerden 7000 dd`ye kadar canli bir motor`a sahip olursunuz 2 saniyede bir kamyon gibi vites atmak zorunda olmazsiniz. Bence dizel`in az yakma disinda hic bir esprisi yok ben atmosferik benzinli araba kullanirken dahi cok daha fazla keyif aliyorum.
    1 puan
  37. Diyorum ki turbo benzinli kullanmadan ahkam kesmeseniz...
    1 puan
  38. Avrupa'da 100g/km Emisyon barajının altında kalan ilk benzinli aile arabası oldu.. Öncelikle bu versiyon yeni çıktı şuan bulunanlar bu verileri sağlamıyor bilginize. Ford, Avrupa'da 99 g/km CO2 emisyonu sunan ilk benzinli aile otomobilini duyurdu. Yeni Focus 1.0 Ecoboost ile 100km'de 4.3 litre (67.5 mpg) yakıt tüketecek bu değer ile Ford'un şimdiye kadar yaptığı en az tüketim gösteren benzinli aile arabası olacak Focus 1.0 EcoBoost ve 2014 yılında yollarda olacak bu versiyon. 1.0 EcoBoost Focus ile özel kalibre edilmiştir ve 100 ps güç üretecek. ECOnetic özelliklerine ek olarak özel lastik kullanılacak , benzersiz aerodinamiğe sahip olacak ve vites oranları değişecek. Örneğin Yeni Focus bu versiyonu ile Fransa'da 200 Euro daha az plaka vergisi ödeyecek. Focus buna ek olarak Sıfır Emisyonlu Elektrik modeline de sahip ve dizel olarak ECOnetic versiyonu ise 88 g/km CO2 emisyon değeri sunarak 100 km'de 3.4 litre (83 mpg) tüketim vaad ediyor. EK: Standart versiyonlarda ki değerler; 100 PS 109 g/km CO2 125 PS 114 g/km CO2 Bu motor şimdiye kadar Fiesta, B-Max, C-Max, Grand C-Max ile satıldı bundan sonra EcoSport SUV, Transit Connect, Transit Courier, Tourneo Connect ve Tourneo Courier satılacak ardından Yeni Mondeo'ya eklenecektir. Sitemizde bu araçlarla ilgili tüketim ve performans değerleri sunulmuştur. 2013 Yılın Motoru Ödülünü Kazanmıştı. 2012 Yılın Motoru Ödülünü Kazanmıştı. Şu gelişim gayet iyi değil mi ? Eskiden ne kadar kirletiyormuşuz doğayı..
    1 puan
  39. Sıcağa taktılar yav çöldeyiz sanki Klima yeter
    1 puan
  40. Arkadaşlar beğenileriniz için tekrar teşekkür ederim.. Yazın bana pek sorun çıkaracağını zannetmiyorum...Birincisi bir önceki arabam komple siyahtı oradan alışkınım..ikincisi,kapalı garajda muhafaza ediyorum,kullanmadığım zamanlar serin serin uyur yavru.. Bakımına gelince;evet çabuk çizilecek bir materyal,arabasıyla çok haşır neşir olmayana pek tavsiye etmiyorum,benim gibi temizlikte kıl olmak lazım bu tavanı koruyabilmek için.. Yaptırdığım yer ayrıca uyardı yıkamacıda tazzikli suyu çok yakından tutturma yoksa sıyrılabilir dedi..bunu göz önünde bulunduracağımki zaten yüzde 99 arabamı ben yıkıyorum..tavanıda bir bebeğin poposunu pudralarcasına narin davranırım artık silerken...biraz meşakatli olacak uğraşması ama..zevk ve hobi işte..adama herşeyi yaptırır..)
    1 puan
This leaderboard is set to Istanbul/GMT+03:00
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.