Jump to content
2019 Temmuz'dan sonraki tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeni kayıt yapınız ×

Genel Arama

'far buhar buğu' için sonuçlar gösteriliyor. Not:En az dört harfli arama yapınız.

  • Etiket'e Göre Ara

    Aralarına virgül (,) koyarak ekleyin. Etiket nasıl kullanılır bilmiyorsanız lütfen boş bırakın. Öğrenmek için tıklayabilirsin
  • Yazar'a Göre Ara

İçerik Türü


Forumlar

  • Ortak Alan - Sosyal
    • Forum Duyuruları & Kuralları
    • Tanışma
    • Hayattan Paylaşımlar
    • Fotoğraflar - Videolar
    • İlanlar
  • Ford Garajı
    • Focus I
    • Focus II
    • Focus III
    • Focus IV
    • Ford SYNC Sistemleri (Tüm OEM)
    • Ford Genel Bakım ve Yedek Parça Bilgilendirme (Burada Soru Sormayınız)
    • Servis & Usta Önerisi (Sorun Yazma Yeri Değil)
    • Focus C-Max & Grand C-max
    • Fiesta
    • EcoSport (CUV)
    • Puma (CUV)
    • Kuga (mCUV)
    • Mondeo
    • Focus ST & RS
    • Ranger
    • Diğer Ford Modelleri
  • Diğer Markalar
    • Vag (VW)
    • Diğer Markalar
  • Sponsorlar & Anlaşmalı İş Yerleri ve Kampanyalar
    • ER-OL Otomotiv - Ford Yedek Parça
    • Kampanya ve Anlaşmalı İş Yerleri
    • Sponsor Olarak Başvurmak İçin
  • Otomobiller Hakkında
    • Otomobil Sohbetleri
    • Otomobil Önerisi
    • Ford Dünyasından Haberler
    • Genel Otomotiv Haberleri
    • Testler & Karşılaştırmalar & İncelemeler
    • Bizim Test ve Yorumlarımız
    • Lastik ve Jant Seçimleri
    • Araç Temizliği, Boya ve Çizik vb.
    • Sigorta, Kasko, MTV, Ceza ve Muayene
    • Teknik ve Faydalı Bilgiler
    • Motor Sporları
    • Yakıt ve Lpg Konuları
    • Bakım - Servis & Yedek Parça
  • Aslan Cimbom Forum: Galatasaray
  • En Büyük Fenerbahçe Forum: Konular

Günlükler

  • Y.Çağatay'ın Gözüyle
  • The Chronicles
  • Ben ettim, sen etme!
  • Cembo'nun Not Defterinden

Kategoriler

  • Focus Mk3
  • Focus Mk4
  • C-Max Mk2
  • Kuga Mk2

Şurada arayın...

Şunları bulun...


Oluşturma Tarihi

  • Başlangıç

    Son


Son Güncelleme

  • Başlangıç

    Son


Sayısına göre filtrele...

Katılım

  • Başlangıç

    Son


Üye Grubu


MSN


Website URL


ICQ


Yahoo


Jabber


Skype


AIM


Şehir:


Arabam:


Meslek:

  1. Arka camda bulunan rezisdans buğu çözüyor derken ne demek istenmiş tam anlamadım ama gayet güzel 10 dakika gibi bir sürede buz çözüyor. 2 yıl Ağrı şartlarında denedim onayladım :)
  2. Buğu olunca arkada kimse yoksa arka camlar açık 5-10 sn gidince açar yahu. Olmadı buğu önleyici kullanmak iyi olur
  3. hesaplı ise philips azur, iyi ve her türlü kırışığı açsın derseniz philips kazanlı, kazanlıda dikkat edeceğiniz unsur, kendi kendini temizleme özelliği olsun. filtreli modellerden kaçının.. daha ucuzlardır.. evlilik hayatımız boyunca azur kullandık en son kazanlıyı adık çok memnunuz. 40 gr buhar: http://www.hepsiburada.com/philips-azur-performer-gc3802-20-2400-w-steam-glide-tabanli-buharli-utu-p-EVPHIGC380220 40 gr buhar, otomatik kapanmalı: http://www.hepsiburada.com/philips-azur-gc4412-32-2400-w-steam-glide-tabanli-otomatik-kapanma-ozellikli-buharli-utu-p-EVPHGC4412 şu an kullandığımız, ütü süresini yarı yarıya azaltıyor: kazanlı modellerin birbirlerinden farkı buhar basıncı, ütü yaparken soğumasını beklemeden su doldurulabilmesi ve kireç temizleme özelliği.. bu model 6 bar..her zaman su doldurulur, lambası yanınca yandaki düğmeyi açar kireçli su boşaltılır.. fiyat olarak araştırın daha ucuza vardır: http://www.hepsiburada.com/philips-akilli-expert-gc9245-02-steam-glide-tabanli-6-bar-40-eko-ayari-ve-otomatik-kapanma-ozellikli-buhar-kazanli-utu-p-EVPHIL924502
  4. Ankaralılar arka cam buğu çözücüsünden muzdarip anlaşılan tavsiyem buz çözücü sprey alın
  5. Şuanda belki havalar pek soğuk olmadığındandır, ama 5 dakikada buğu kalmıyor.
  6. Ben buğu dışında açmıyorum. Buzlanma olduğunda buz çözücü sprey 10 sn de imdadıma yetişiyor
  7. kusura bakmayın, şarz bitince birdaha giremedim, bu nedenlede kısa yazmak zorunda kaldım. aracın arka rezistansı bana göre buğu veya sabah oluşan buz kütlesi deyim, tam 20 dk kadar bir sürede camı tamamen açıyor. yan aynalarda aynı şekilde olunca, bakıma gidince bir baktırayım dedim. eski aracım clio 4 tü. hemen çözdüğünü biliyorum. hem yan aynalar hemde arka cam. bu nedenle servis normal olduğunu söyleyince tatmin olmadım, sizlerde aynı şekildemi oluyor sormak istedim. ona göre servis görevlisine çözüm için yüklenecektim. servisteki usta, ısrarla normal olduğunu, hava şartlarına göre bu işlemin uzayabileceğini söyledi. hb arabanın camı ufak ısı çabuk yayılır, sedan arabanın camı büyük ısı dağılımı geç olabilir dedi. elimle dokununca ısınması da tatmin edince, dediklerine güvenerek servisten ayrıldım. tekrar kusura bakmayın. teşekkürler bilgiler içinde. resimdeki görüntü düğmeye bastıktan tam 15 dk. sonrasına ait. bana normal değil gibi geliyor. sizlerde böyle bir camda kaç dk. sürüyor, işlem.
  8. Yalnız arka camda yer alan rezistant buz çözücü değil, buhar giderici. 20 dk normaldir.
  9. Geçenlerde ben de aracımın klima sistemini dezentekte ettirdim. Klima ve araç kabinine ozon basıldı.Kabindeki plastik aksam buhar ile temizlendi.İç dış cilalı yıkanıp temizlendi e hepsi 50 tl ye yapıldı.
  10. Abi orijinal bi-xenonu alıp yarım saatte takıp kullanabileceksem hemen gidip alalım. Yoksa yok arıza ışığı yaktı, yok ayarı bozuk, yok, far eridi, yok mercek adi çıktı, far buğu yaptı, yok tel koptu, bıçak kesmiyor falan öyle şeylere gelemiyorum ben Anladığım bir iş de değil o zaman el fenerine devam.
  11. Enjektör'de arıza var ise doğrudan yakıt tüketiminize yansır, Bozuk enjektör (piyasa ağzı ile söylüyorum) ... -işeme- yapar. Yani yakıtı aerosol/buhar halinde değil, kesik-kesik sıvı formda püskürtür bu da performans+yakıt tüketimini olumsuz etkiler. Enjektörü söküp (enjektörleri) test'e bağlamak ve debilerini ölçmek lazım, uzaktan teşhis koymak malesef zor. ...tabi sorun enjektörde ise.
  12. EDİT: 4.6.2015 Salı akşamı gene ankaraya gidip dün döndüm. Geçen sefer giderken bakmayı akıl edememiştim. Bu sefer gidişte de gelişte de kontrol ettim: Salı akşam 6ya 10 kala pendikten çıktım Gebzeye kadar E5ten devam edip gebzede TEMe girdim . TEM de 130 fiks dik rampada 120ye inerken tünelde 77 sabitlemeli molasız ankaraya geldim. Klima çok az açtım. İstanbul yolundan o hipodromu falan geçtikten sonra ODTÜ yoluna girdim ama ara yolu bilmiyorum o Söğütözüne doğru çıkıyor sanırım. Bildiğim yoldan ODTÜden eskişehir yoluna girip bakanlıklara kadar geldim. Bulvardan yukarı dönüp Cinnah vasıtasyla Orana geldim.430 km falan oldu. 4 saat 5 dk falan 106 km ortalama hız ve tüketim 5.9 oldu. Aslında cankurtarana kadar 6.1 idi ama iniş ve istanbul yolunda 90ı geçmeyince 5,9 oldu. Oysa benzer dönüşte daha az yakmıştı demek ki ankara istanbul yükseklik farkı farkettiriyor. Dönüşte ise Orandan çıktımm, tunalıya geldim biraz mola verdim. Oradan bulvar kızılay vasıtasıyla sıhhiyeye geldim. 10 dk orada mola verdim. Sonra sıhhiye gençlik parkı kapısı vasıtasıyla istanbul yoluna girdim. Vera da yarım saat yemek molası verdim. Sonra da basıp molasız eve geldim. Yalnız çok yorgundum 110a fiksledim dik rapmalarda 100e indim. Temde kartaldan çıkıp cevizli gülsuyu yoluyla eve geldim. Klima zaman zaman buhar çözmek için açtım (epey yağışlıydı) eve geldiğimde 458 km ortalama hız 95 km falandı . 4 saat 50 dk falan oldu. Tüketim eve geldiğimde 5.0 idi. Şu an 920 km de falan aynı depodayım ışık yanmış durumda bugün benzin alacağım
  13. Klimami ilk çalıştırmadan 5 dk sonra falan açıyorum soğutmaya başlıyor tamam güzel ama bir 15 km gidip durkalk falanda varsa içinde ışıklar falan hafif bir rutubet kokusuyla birlikte soğuğu kesiyor. Servise gittim tabi bekledi araba falan adam içeri çağırdı beni camlar buğu olmuş ee çalışıyor işte dedi. Gel bi tur atalim dedim. Çıktık bana olduğu gibi kesti soğuğu yine adam hee dedi sen bekle ben bi kontrol yapiyim. 1 saate geldi tamamdir diye baktim soğutuyor. Dedi sen başka yerde gaz bastırdın mı yok dedim gaz fazlaydı dedi. Enteresan dedim. Neyse aldım arabayı o gün sorun yok. Ertesi gün yine aynısını yapmaya başladı. 2-3 gündür böyle. Sorunu anlayamadım. Sanki motor optimum sıcaklığa gelince klima ünitesi kendini devre dışı bırakıyor gibi ? Böyle bir koruma yöntemi falan var mi bildiğiniz ? Yaz sıcaklarının inceden geldiği şu günlerde halletmek istiyorum
  14. Xenon yerine Osram cool blue tavsiye ederim hem ayni renk hem kararma veya buğu yapmaz
  15. Kaan Yagizer

    Tri-State'de Yaz

    Tri-State'ye (New York/New Jersey ve Connecticut bölgesi) yaz gelmiş. N.Y'da yaz pis geçer ... nasıl kışın East River'i buz ile kaplayacak kadar soğuk yaparsa yaz geldiğinde de N.Y'a pis, yapışkan ve sıcak hava dalgası resmen tecavüzcü coşkun abimiz endamı ile (bkn.biliyorum sen de istiyorsun) tırmanır. ...O.Ç Tamer ile ortak kullandığımız evden N.J'ye daha yeni taşınmışım ... eski kız arkadaşım, yeni karım ile birlikte gereksiz yüksek bedel ile aldığımız ikinci el kontraplak evimizi adam etmeye çalışıyoruz. İşe gitmediğim zaman evde bir şeyler ile uğraşıyorum çünkü Amerika'da özellikle kalifiye tamirci bulmak neredeyse imkansız ya da aşırı pahalı. Türkiye'de bir sokak arasında sıkışıp kalmış tesisatçı amca orada son model Corvette'ye biniyor ve özel dikim gömlek giyiyor diyeyim, gerisini siz anlayın. Dediğim gibi hava acaip sıcak ... ter bile üzerinize yapışıyor ve bizim klimamız yok. Evimiz bahçeli olsa da, banliyöde yer alsa da (gerçi bizim evin bulunduğu yere banliyö denir mi? ...o ayrı tabi) sonuçta ufak, bir yatak odamız ... bir salon+mutfağımız (ikisi bir arada, ikisinden de azıcık) bir depo/yüklük/dolap gibi odamız ve banyo ile hol'den ibaret olan 90m2'lik evi soğutmak için bir tek klima yeter de artar ama bizde o klimayı alacak para ... nasıl desem? Bulunmamakta. Mercedes (Wife No.1) işe yeni girmiş, Citibank'ın Help Desk'inde çalışıyor, hani kredi kartınızı yitirdiğinizde banka'ya telefon açıp "imdat" dersiniz ya? İşte Mercedes sizin telefonunuzu cevaplayan kişi. Hatun yarım gün alo diyor (henüz tam güne geçememiş) bir yandan da giderek şişen göbeğini taşıma işi ile iştigal ediyor. ...anlayacağınız genç, parasız ve de hafiften batmış (finansal durum itibarı ile) şekilde idare etmeye çalışıyoruz. Formen'in gözünün içine bakıp 7/24 yalaka mode:ON takılıyorum, belki bana bir - iki saat mesai yaptırır da üç-beş kuruş cebimize girer davasındayım. O.Ç Tamer ise bildiğiniz gibi ... çalıyor, çırpıyor, aldatıyor ve kafasına göre takılıyor. Hani Karınca ve Ağustos böceği masalı vardır ya, biz aynen öyleyiz işte (ben bu masalda ki devamlı fazla mesai yapan karıncayım ne yazık ki) ...Tamer'in temel felsefesi basit. "Gerekmedikçe Çalışma" ... aslında burada demek istenen şey çalışma değil, çalma olmalı ama Tamer motto'sunu telaffuz ettiğim ilk şekilde dillendirmeyi tercih ediyor. Bir mağazaya giriyor, cebinde kuvvetli mıknatıs ... sergilenen fotoğraf makinesini alıyor, mıknatıs ile alarm'ı saniyeler içinde çıkarıyor ve sonra aldığı askı kayışı ile kasa'ya gidiyor. - bu askı kayışını almak istiyorum, sizden bir de ricam olacak ... bu makine bana hediye edildi ama içine nasıl film konuyor bilmiyorum, yardımcı olur musunuz? ...diyor. Amerikalılar temelde "inanma" eğilimli insanlar, yani bir şey söylerseniz elemanların doğal tepkisi size -inanmak- şeklinde oluyor. O.Ç Tamer aşırı soğukkanlı şekilde davranış sergilediğinden ona inanıyor ve makineye nasıl film konacağını ve hatta nasıl pozlama yapılacağını gösteriyorlar. Tamer askı kayışına 10 ve film için de 3 dolar ödeyip boynunda 1,500 dolarlık kamera ile mağazadan çıkıyor ve malı en yakın rehincide 350 - 400 dolar'a bozduruyor. ...para bitene kadar çalışmaya gerek yok. Para mı lazım? Wallmart'a gidiyor, bir market aracı alıp deterjan reyonuna dalıyor ve alabildiği en büyük boy deterjan kutusunu arabaya koyuyor. Sonra genel tuvalete gidip ortam müsait olduğunda alttan açtığı deterjan kutusunu içindeki malzemeyi tuvalete döküyor. (ondan sonra tuvalete girip sifonu çeken kim bilir nasıl korkuyordur?) Artık alış verişe hazır ... yükte hafif paha'da ağır şeyler alıyor/çalıyor. Mesela bir oto teyp'i, saat, telesekreter cihazı vs. Deterjan kutusu dolduğunda yanında getirdiği şeffaf koli band'ı ile kutunun altını kapatıyor ... yanına bir kaç ucuz şey alıp kasaya gidiyor ... deterjanı kasa'da okutuyor ... kaç para? 9.95'mi? ...tabi buyrun ... sonra adres en yakın rehinci (gene) ...anlıyacağınız O.Ç Tamer kafasına göre takılıyor. Herif için her mevsim bahar, ben ise kesintisiz kış'ı yaşıyorum. Bir akşam eve geliyorum ve bilin bakalım beni kim bekliyor? Tamer bizi ziyarete gelmiş. Mercedes onu sevmez, Tamer bir keresinde ona iş teklif etmişti , o günden beri Tamer'e ne güvenir, ne de ondan hazzeder. (işin detayına girmeyeceğim ... kusura bakmayın.) - bu ne istiyor gene? ... havasında. Soru güzel ... ben de merak ediyorum, ne istiyor bu? ...oturup kibarca soruyorum. - ne istiyon Tamer? ...bir şey istemiyormuş. Bize "yeni ev" hediyesi getirmiş. Hediye arabada, yardım et taşıyalım diyor. Dışarı çıkıyoruz, gerçekten arabada bir hediye var. O.Ç Tamer'in kuZu'nun tüm arka koltuğunu kaplayan öküz kadar bir Westinghouse klima ünitesi. ... hadi be? cidden mi? Eve taşıyoruz koli'yi ... Mercedes hala atarlı. - ne var onun içinde? ... falan havasında (Tamer'e o kadar güveniyor) koli'yi açıyoruz, harbiden klima var içinde. Hem de sıfır kilometre, uzaktan kumandalı falan. auWWW ...gevşiyoruz tabi. Meğer bu ön sevişmeymiş, esas muamele başlamadan Tamer bizi gevşetiyormuş. - Yardımınıza ihtiyacım var, kamyondan düşmüş (Amerikan Argosunda -Çalıntı-) biraz mal var ve bunları bir-iki gün sizin garajınıza koymak istiyorum. Mercedes atlıyor... - kaç para vereceksin? ... yahu kızım bi dur, bi dinle önce. Tamam acaip parasız durumdayız ama... Tamer sırıtıyor ... balık zoka'yı yuttu havasında. - 100 dolar veririm. Bir kaç hafta için 100 dolar, hem de peşin. - Anlaştık. Yahu sen ne yapıyorsun? ...manyak mısın? Tamer'e güvenilir mi? Mercedes gözümün içine baka baka parayı alıyor ve resmen buhar ediyor. Tamer memnun, kendine bir depo buldu. - yarın yollarım kutuları ... diyip uzuyor Tamer. Belli ki biz fikir değiştirmeyelim derdinde. - Ya başımızı belaya sokuyorsun, çalıntı malları eve yığmak neyin nesi? Biri ihbar etse... Mercedes lafı ağzıma tıkıyor. - Ona güvenmiyorum, ayrıca bana ettiği hakareti de unutmadım. Merak etme, kafam çalışıyor... ...somurtup oturuyorum. Akşam eve dönüyorum ... uuuu O.Ç Tamer'in arkadaşları/adamları malları yığmış. İki arabalık garajımız tepeleme (kapı zor kapanıyordu valla) eşya, koli dolu. Mercedes'e soruyorum ... - baktın mı içlerine? ...bakmış. Genelde mutfak gereçleri, fırınlar, kuzineler, mikser'ler falan varmış. Belli ki bunlar mutfak eşyaları satan bir yerin deposunu kaldırmışlar ... pıFFF Resmen -yataklık- yapıyoruz yahu. ...sevmem böyle işleri, hatunun peşine takıldık ama işin ucunda mahkemelik olmak var & ; (((& ; Gece sıkıntılı geçiyor ... sabah işe gidiyorum ... iş yerinde keyif sıfır, akşam eve geliyorum ... aAaAaAa??? ...lan? - Ne oldu kolilere? Mercedes cevap veriyor... - Başka yere götürdüler her halde, ya da sattılar. Ne bileyim? Sabah senden sonra kamyonla gelip aldılar... ...aaa? ne güzel! Aferin lan diyorum Tamer'e (içimden) kırk yılda bir düzgün iş yaptı. Klima'yı bağlıyorum, ohh miss ... haybeden gelen 100 dolar da cabası. O gece mis gibi uyuyorum. ...hayat kısa zamanda rutin'e dönüyor. Sabah 06,00 gibi kalkıp önce işe, iş çıkışı bir - iki saatliğine okula uğruyorum. Ardından ev ... halimden memnunum yani. Bir de borçlar ezmese ... Sonra bir gün akşam üzeri Tamer geliyor (iş yerine) ...iş çıkışı eve beraber gidelim diyor. - Taam - Bir de kamyon ayarladım, emanetleri alacaklar. - HÖNK?!? - Senin garajda ki emanetler, onları diyorum ... ....harbiden mi? - Eee? Aldınız ya onları? Bir gün sonra kamyon gönderdin ... aldırdın malları!. Tamer gökkuşağı gibi renkten renk'e giriyor. Adam kalp'ten gidecek ya ... - Ben bir şey aldırmadım ki... diye kekeliyor. - Nasıl ya?!? Sen malları getirdin, bir gün sonra da birileri gelmiş ... bizi Tamer yolladı malları alacağız demiş, yüklemişler ne varsa ve de götürmüşler ... diyorum. Resmen yığılıyor oğlan, ağzı köpürüyor ... hafiften baygınlık geçiriyor. - Soydular beni ... soydular beni ... inanmıyor, şaka yapıyorum sanıyor. Beraber eve giderken yol boyu yeminler ettiriyor bana. Garaj'ı boş görünce daha da fena oluyor, hırsından ön bahçedeki çimleri yoluyor ... ama yapacak bir şey yok ki. ...anlayacağınız O.Ç Tamer hayatında ilk ve belki de son kez hırsızlık kurbanı oluyor. Üzülüyorum haline, çok değil tabi ... belki bir parça ... ama olan olmuş. Bir saat kadar sonra çekip gidiyor, giderken ayaklarını sürüyor. Arabayı kullanıyor ama hali - mecali kalmamış. Adam resmen gözümün önünde yaşlandı yahu. ...gece itiraf ediyorum. - Çok üzüldüm haline... - Senin yumuşak kalpli olduğunu bildiğim için bir şey söylemedim zaten. - neyi söylemedin? - o malları biz aldık ... - Hadi be? - evet... Mercedes abisini aramış. Abi, yani benim Kayınbirader Purple üyesi (bir çeşit bölgesel çete) ...bir kamyon bulup gelip almışlar malları. Sonra da birilerine satmışlar. Yani Tamer'in yapacağı işi yapmışlar ve para da aile içinde kalmış. - 35k düştü payımıza. Geçen ve bu ayın taksitlerini ödedim ... artan para ile de bizim bankada bebeğimize fon açtım (eğitim) ... hep o bizden faydalanacak değil ya?! ...hadi be? ...harbiden mi? ...yemin et? Banka cüzdanını gösteriyor, iki aylık mortgage makbuzlarını (bir ay geride kalmıştık ... fecasi rahatladık o para ile) falan gösteriyor. Kızsam mı? Sevinsem mi? Bilemiyorum... ...ama klima iyi soğutuyor. Tri-State'de yaz bela gibi ortalığı kasıp kavuruyor ama benim Westinghouse klimam var ve mırıldanıyorum. - ohh ... es yiğidin bağrına.
  16. Kaan Yagizer

    Sub-Sahara

    Sub-Sahara (kabaca: Sahra Altı) gavurlar! Sahra çölünün güneyindeki "araplaşmamış" Afrika'ya böyle diyor. Aslında bu terim genelde Kuzey-batı bölgesi, yani Nijerya - Nijer - Burkina Faso - Gana - Togo - Moritanya vs. için de kullanılıyor. Anlayacağınız Afrika'nın genelinde görülen karmaşa terminolojide de yerini almış. Vize'mi almışım (sanki oralarda kalmak istermişim gibi bir de vize uygulaması koymazlar mı? ....komiksiniz be!) ...üstüne benim gariban -sarı- defteri de mühürletmişim. Sarı defter ottan - b*kt*n yerlere gidiyorsanız yanınızda olmazsa olmaz bulunmalı. Ateşli Humma, Dizanteri , Uyku Hastalığı, Malarya, Tifo , Kolera vs.vs. özellikle Batı Afrika/Sub-Sahara bölgesi bu hastalıkların kol-kola girip sınır tanımadan halay çektikleri bir coğrafya. (bkn...tey-tey-tey çeken virüsler) THY ile Akra'ya (Accra) uçacağız, orada bir gün mola ... ardından kuzey/kuzey batı'ya topuk. Bize Akra'da katılcak olan arkadaş ile birlikte Abidjan'a uğrayacak (Fildişi Sahili) ve Abidjan'dan sonra da gene kuzey'e Monrovia'ya yöneleceğiz. Akra'dan Abidjan 500km falan, oradan da Monrovia 1,000km kadar çekiyor. Dönüşte Abidjan'da aracı bırakacağız, THY Akra'dan kalkıp önce Abidjan'a uğruyor, sonra da İstanbul'a uçuyor ... haybeden 500km daha yapmaya gerek yok. ...öyle de yaptık. Uçuş millerini kullanarak bizim -ezik- biletleri upgrade ettirdik, pilotun az gerisine kurulup koca k*çl*rımızı deri koltuklara serdik ve İstanbul'dan Akra'ya efendi gibi uçtuk. Premium yolcusu olduğumuz için gümrükten hızlıca geçip kendimizi dışarı, havalanının köhne binasının kapısında bizi bekleyen arkadaşın yanına hemencecik attık. ..hoş beş, bavul yerleştirme vs. sonrasında laguna'ya geçip (Akra'da bir bölge) DNR'da masa kurduk ... DNR her ne kadar ismi -kitapçı- gibi olsa da aslında bir Türk restorant'ı ... günde 20 saat, haftada 7 gün açık ve sub-sahara'da iş yapan her türk o mekanı bilir. O derece yani. Evden uzakta ev yemekleri + beleş wifi ... DNR bilinmez mi? Ne yaparız? Nasıl yaparız? falan diyoruz ... bir yerli şoför ve Akra'da ki bağlantımız ile birlikte tek araç ile çıkmaya karar veriyoruz. Abidjan'da iki kamyon ile buluşacağız, gemi ile Fildişi Sahiline gelen mallar ile birlikte Liberia'ya gidilecek. Gece'yi Akra'daki kanka'nın evinde geçirip sabah erkenden L.Cruiser'e doluşuyoruz ve çok geçmeden Akra arkamızda kalıyor. Aracı Philip (yerel bağlantı) kullanıyor, muhabbet edecek çok fazla bir şey de olmadığı için burnumu cama dayıyor o bildik (...ve sevdiğim) Afrika'yı seyretmeye başlıyorum. Kabile renklerine bürünmüş kadınlar yol kenarında meyve, sigara, masa örtüsü, duvar saati ve tütsülenmiş bir şey eti satıyorlar ... her kavşak seyyar satıcılar ile dolu. Biz de biraz muz alıyoruz ama fazla yemiyorum, yeşil muz'a abanırsan motor conta yakar ... tecrübe ile sabit. ...en iyisi şişe suyu + cigara. Öyle devam ediyorum. 2,500km yol normal koşullarda hiç br şey değil, kassanız bir günde yaparsınız (Türkiye'de) ama mekan Afrika olunca konu değişiyor ... o coğrafyada 2,500km bir hafta'da demek olabilir, bir ömür de. Gana sınırında pasaport kontrolüne fazla takılmadan geçiyoruz, pasaportların içine konan 10USD yol barikatının kolayca kalkmasını sağlıyor, çıkış damgası alıp geçiyoruz. Fildişi tarafında da transit vizesi ve damgası alıyoruz, bu defa 50USD buharlaşıyor ve o buhar pasaportlarımıza vize+damga olarak geri dönüyor. ...yeniden seyyar satıcılar, trafik ve bozuk yollar. Telefonda arkadaşlar ile konuşuyoruz, konteynerleri yüklemişler ... bizi bekliyorlarmış. İyi diyoruz, akşama orada oluruz. Kötü yol kalitesi, Afrikalı şoförlerin berbat direksiyon kontrolü ve sıfır aydınlatma nedeni ile kara kıta'da özellikle geceleri yolculuk yapmak akıl karı değil, ama biraz abanıyor ve hava karardığında Abidjan'a ulaşmış oluyoruz. - İyi geldik be... diye birbirimizi tebrik ediyoruz. Ibis'te konaklayıp (evet orada da Ibis var) sabah TIR'lar ile buluşuyoruz. Cruiser önde, epey yaşlı ama hala faal durumdaki TIR'lar arkada yola çıkıyoruz. Kuzey batı'ya doğru gittikçe yol kalitesi kötü'den berbat'a doğru yöneliyor ve kimi zaman ortalıkta yol falan da kalmıyor. Allahtan Philip bu rota'yı bir kaç kere kat etmiş, ileride gene yol başlıyor diyor ... nerede? diye soruyoruz ... eli ile ileriyi işaret ediyor. - İleride işte ... Fildişi kısmen güvenli, Liberia'da ise bitmek bilmez iç savaşlar arasında arada sırada yaşanan o aldatıcı sükunet durumu var ... ama Afrika'da sınırlar görecelidir ... hele ki kabileniz veya geçim kaynaklarınız sınır tarafınca bölünmüşse. Haritalar çizilirken kabileler, etnik ve/veya dini yönelimler göz ardı edilerek dümdüz çizgiler çekilmiş. Kabile bir tarafta kalmış, otlaklar ve su ise karşı tarafta (ya da tam tersi) veya bir etnik grup kendini A ülkesinde çoğunluk, B ülkesinde de azınlık olarak bulmuş ... hala süren onca yerel ve iç savaşın en önemli nedenlerinden birisi bu işte ... berbat çizilmiş sınırlar (en azından ilk 5'e girer) Doğal olarak Liberia sınırına doğru ilerlerken hafiften geriliyoruz. Sınırın öbür tarafında gene b*kl*k başladıysa öğrenmek istiyoruz ama bunun pek verimli bir yolu da yok. Gidince göreceğiz işte... Liberia sınırında bizi kötü haber bekliyor. Sınır görevlileri kaçmış ... Fildişi tarafında araçları park edip askerler ile konuşuyoruz ... bir gün önce silah sesleri gelmiş, sonra bakmışlar ki sınırın Liberia tarafında asker/gümrükçü kalmamış. ...durum biraz netleşene kadar bekleme kararı alıyoruz. Araçları fildişi ordusunun kendi araçlarını tuttuğu duvarla çevrili avlu'ya çekip (toprak duvarlar) karakolun arkasındaki café'ye yerleşiyoruz. André ... café'nin sahibi - işletmecisi ve şefi bize kırık dökük ingilizcesi ile biraz daha bilgi veriyor. Mel ve Kru'lar arasında "hayvan hırsızlığı" nedeni ile çatışma çıkmış. Mel ve Kru'lar bölgedeki etkin kabileler ... iş büyümesin, sonradan hükümet suçlanmasın diye sınırı kapatıp askerleri geri çekmişler. - Bir kaç gün bekleyin, belki de bir hafta ... her şey normale döner... diyor. Normal ile kastettiği ne bilinmez? Ama kendimizi ve malzemeyi kabileler arasındaki bir çatışmanın ortasına atmayı düşünmediğimiz için öyle yapıyoruz. André konuk sever bir evsahibi ... bizi, bizden de öte yanımızdaki dolarları pek seviyor. Mangal yapıyor ve Fildişi'li askerleri de mangal'a davet ediyoruz. Yanlarında bolca bira getiriyorlar ve birlikte kafa çekip keçi eti pişiriyoruz. ...hala beyaz adam'dan çekiniyorlar, çekinmiyor olsalar da nasıl desem? saygı ile yaklaşıyorlar ... ama buzları kısa zamanda kırıyoruz. Bizim -kasan- tipler olmadığımızı kısa zamanda fark ediyorlar. Günler kısa zamanda rutin'e oturuyor. Akşam hamakta (cibinlik gererek) uyuyoruz, André zaten café'nin arka tarafında ailesi ile birlikte yaşıyor. Kahvaltıyı hazırlıyorlar, hep bilikte karnımızı doyuruyoruz bazen karakol'dan da askerler geliyor. André'nin karısı küçük tatlı mısırları acaip güzel pişiriyor ve bende onları pek seviyorum. Günün geri kalanında André'nin radyosundan haber ve müzik dinleyerek café'de takılıyoruz. Genelde king atıyoruz, bazen de uyukluyoruz. Akşamları topluca yemek ve içki, kimi zaman biraz hoş vakit geçirmek isteyen -yerel- misafirler de uğruyor ... takılıyoruz işte. beşinci günün sabahı Liberia'lı askerler görev başı yapıyor ... ortam sakinleşmiş (görece) fırsat bu fırsat diyerek André ile vedalaşıyor, fildişinden çıkış yapıp pasaport içine konan -destek- belgeleri ile birlikte sınırı geçiyoruz. Teoride Monrovia'ya kadar önümüzde ki yol açık ... Philip "iki günde gideriz" ... diyor ... "ya da üç" ama en fazla "dört" Yol çalılıklar arasında kimi zaman görünüp kaybolan bir çizgi .... akşam olurken bir yol kenarı istasyonunda konaklıyoruz ... varillerden el pompası ile mazot alıyor ve 5 dolar karşılığı tutulan bekçilerin korumasında geceyi orada geçiriyoruz. - bekçi diye tuttuğumuz bu elemanlar bizi soyarsa ne gırgır olur di mi? ... geyiği dönüyorsa da elemanlar sağlam çıkıyor. Soyulmuyoruz. Yolculuk hadisesiz devam ediyor, sırası ile önce ilk TIR, sonra da ikinci TIR arıza yapıyor. Neredeyse yarım günü onları yeniden faal hale getimek için çalışıyor ve ikinci günü de bir başka istasyon'da geçiriyoruz. Teneke bir baraka'da, mangalda pişirilen ve tülben ile süzülen kahve'yi içip (acaip lezzetliydi) bolca KOV sürünerek cibinliklere sarınıyor ve yeniden arabanın içinde uykuya dalıyoruz. ...sonunda Monrovia. Kent 25 raunt boyunca dayak yemiş boksör gibi. Yıllar süren iç savaşın izleri her binada, her köşe başında kendini gösteriyor. Kent girişinde bizi bekleyen elçilik görevlileri ile buluşup (Koruma Polisleri) onların peşine takılıyor ve İç İşleri bakanlığına gidiyoruz. Monrovia'da elçiliğimiz yok (o tarihte...şimdi var mı bilmiyorum) Abidjan oradaki haklarımızı da takip ediyor. Elçilik kaleminden iki görevli bizden önce gelmişler,onlar ve bakan yardımcısı tarafınca karşılanıyoruz. Bakanlığın kademesinde TIR'lar boşaltılıyor ... yedek parçalar indirilip depolara kaldırılıyor. Ufak bir teslim töreni yapıyor ve teslim/tesellüm belgelerini imzalatıyoruz. Bakan yardımcısı elçilik görevlilerini akşam yemeğine çağırıyor (bizi davet etmiyor ... aman cennet canımıza minnet) TIR şoförlerine paralarını ödüyor Cruiser'e atlayıp Santa Ana'ya (kent merkezine yakın) gidiyoruz. ...su kötü kokuyor olsa da günler sonra yıkanmak ne lüks bir şeymiş be! Gece otel'de kalıyor (güvenlik nedeni ile...) ve sabah olunca yeniden Cruiser'e doluşuyoruz. Artık yanımızda tempomuzu düşüren TIR'lar olmadığı için güney'e yolculuk çok daha hızlı ... üç günde geçtiğimiz yolu bir tek güne sığdırıyor ve akşam olurken André'nin mekanına kapağı atıyoruz. ...eleman bizi kırk yıllık dost gibi sarılıp sırtımıza vurarak karşılıyor ... hemen mangal yakılıyor, bir keçi boğazlanıyor ve biz de hamaklarımızı geriyoruz. Sabah André bizi "gene gelin!" diye uğurluyor ... mecbur kalmazsak gelmeyeceğiz tabi ... deli mi s*kt* bizi? Ama hakkını vermek lazım, André iyi bir adam ... onun kulağını iyi çınlatacağım kesin. Cruise bizi Abidjan'a bırakıp Akra'ya doğru yoluna devam ediyor ... bize de otele yerleşmek, bir gece sonra gelecek THY uçağına kadar 24 saat boyunca dinlenmek ve bol bol banyo yapmak kalıyor. ...mallar (hibe) teslim edildi, kimse yaralanmadı - ölmedi - mal kaybedilmedi ... iş programından bir kaç gün sarkma oldu ama Afrika standartlarına göre bu hiç bir şey değil ... medeniyete (neredeyse) attık kapağı, THY bizi eve götürecek ... daha iyisi can sağlığı be!! ...di mi? :)
  17. Herkese selamlar , Geçen akşam aracıma yaklaştığımda camların içten buğu yaptığını gördüm.Neyse bindim , içten ön camı sildim , aynı şekilde arka cam da buğuluydu , daha sonra o kendiliğinden geçti. Ertesi gün aracın içine bindiğimde arka koltuğa binen annem aracın içinin su dolu olduğunu söyledi. Basınca baya baya su çıkıyordu yüzeye. Özellikle sağ ön ve arka yolcu koltuklarının altı çok ıslanmış. Sol taraflarda da var. Araba yıkamacıya bir sorayım dedim , adam abi yaparız ama klime hortumunda tıkanma ya da patlama olmuştur , yine aynı şeyi yapar dedi. Yarın gebze nazere randevu aldım aracı bırakacağım ama açıkçası çok canım sıkıldı.Su buharlaşıyor sanırsam aracın içindeki camlar o yüzden buğu yapıyor.Çok şükür ki araçta rahatsız edici bir koku yok. Aracın çekişi düştü ayrıca yakıt da bariz arttı. Bu zamana kadar klimayı da pek kullanmadım. Neden olur , nasıl olur anlamadım İlk buğuyu fark ettiğim akşam camlar kurusun diye 5 dk ön ve arka cam rezistansla beraber klimayı kullandım, onun dışında hiç kullanmamıştım. Bakalım yarın servise bırakacağım , daha garanti de bitmedi son 3-4 ay garantinin , ne yapacaklar bana ne kadar patlayacak göreceğiz. Ama fazlasıyla can sıkıcı bir durum. Daha önce böyle bir durumla karşılaşan var mı ?
  18. Murat Kav.

    Ford Bakım Seti

    Yazlıkları da çıkmış. Ford'u bu konuda tebrik ediyorum. Yalnız ben de kışlık setten iki tane vardı. Buz çözücü ve buğu gidericiler işime yaramıyordu. Antifirizleri de güvenemediğimden kullanmadım (far için her antifiriz uygun değil diye bir şey okumuştum, o nedenle üzerinde "farlara zarar vermez" yazmayan antifirizleri kullanmıyorum). Sonuçta ikisini de hediye ettim. Sadece bir tanesinden hanım yağmur kaydırıcıyı aşırmış, camlara kullanıyor galiba
  19. Göğse her hangi bir süt vs sürmeyiniz zamanla korumaktan çok sertleşmesine sebep oluyor. Buğu ve cam kayganlaştırıcısı işe yarıyor ben kullanıyorum.
  20. Onur Gök

    Ford Bakım Seti

    Bakım yapmanın yazı kışı yok anlamında söyledim ben ayrıca aşırı soğuk şehirlerde buğu çözücüymuş o buz kırıcıymış falan bir işe yaramıyor haberin olsun erzurumda bir buz oluyor değil buz sökücü iş makinesi aciz kalıyor
  21. Şöyle düşünün ilk buhar makinesini gören içten yanmalı motoru gören ne düşünmüştür. Birde elektrik motorunu göreni düşünün. Simdi hidrojen motorunu düşünün.
  22. benzinlilerde bir dönem kapak vardı, sonra kapak buhar oldu ... sonra HaH! artık böyle herhalde dedik ... gene geri geldi ... şimdilerde gene gitti. Bizi de salak ettiler be üstadım. Yeni gelen araçlara baktığımızda (örnek Mondiş) 1,5EB'nin üzerinde kapak vardı ... kafalarına göre koyuyorlar, ya da koymuyorlar. ...zamanında bir arkadaş İspanya kaPak takmıyor, Almanya'da Core'ye verdiği araçlara kapak koyuyor demişti ... ama tabi bu resmi bir söylem değildi. Sonuç olarak estetik açıdan hoşluk dışında bir işlevi yok kapağın, belki bir de haldır - huldur motor yıkarken bobinleri korumaya (kısmen) yarıyordur. Ama bence kaPak kaputun altında hoş duruyor. Unutmazsam denk geldiğimde sorayım, bakalım kaPak resmen geri mi gelmiş? Yoksa Mondiş'lere kıyak mı geçiyorlar?
  23. Eline ,diline sağlık Kaan Bey, Türkiye'de araç ruhsatlarında motor gücü olarak kW yazmasının sebebi de bu mudur? Yoksa bizim yaşlı yöneticiler de benim gibi ilkokul Türkçe ders kitaplarındaki okuma parçasında yer alan soba başında anasının çay yapmasını beklerken çaydanlıktan çıkan buharı görerek buhar gücünü keşfedebilen gariban James'in soy adından mı etkilenmişlerdir?
  24. Bilmiyorum, hortumu ellesem kuşku yaratabilirim ama şu anda hiç bir fikrim yok. Benim 2000 model Focus 2000 cc Sport Trend'de de araç 8 yaşındayken başıma benzer bir şey gelmişti. Trafik ışıklarında durduğumda bir anda çevre kaput altından gelen dumana boğuldu. Kaput klipsini açtım dışarı çıktım, çevreden yangın söndürücü ile gelen yardımsever halkımı "dokunmayın, kaskosu var, istesem de bu fiyata satamam" diye durdurdum. Sonra merakıma yenilip kaputu dikkatlice açtım. Radyatörün üstünden giden bakalit bir su borusu çatlamış ve sıcak bloğa su püskürtüp bol buhar üretiyordu. Bir sakız ve bez flasterle onarıp bir hafta parça gelene kadar öyle kullanmıştım.
  25. Benim focusun stopları da devamlı buğu yapardı. Servise uğrayıp, bu stoplar buğu yapıyor dedim. Adam ikisi de mi dedi, evet dedim. Sipariş açalım, 2 gün sonra gel değişelim dedi. Aynen öyle yaptık. Ne otosana soralım dendi, ne de bu normal falan dendi. Sadece benim söylemem ile stopları değiştik (O zaman düşündüm ki stoplarda bilinen bir sorun var, şikayet eden müşterinin stopları değişiyor). Ama yeniler de farksız çıktı, onlar da aynı şekilde buğu yapıyordu. Ben de çok dert etmedim sonra. Bu arada c-max'da henüz hiç buğu görmedim.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.