2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız
×
Liderlik Tablosu
Popüler İçerikler
28-06-2012 tarihinde, tüm alanlarda en yüksek itibara sahip içerik gösteriliyor
-
7 puan
-
Focus'a dar diyenlere ben de bir ses vereyim, alet ele oturan eldiven gibi sürücüsünü sarıyor, kısacası araba kullanmaktan zevk alan, kendi ve aracının limitlerini araştırmaktan korkmayanlar için, arabayı sadece ulaşım değil zevk için kullananlar için, sürücü ile arabanın bütünleşmesinden hoşlananlar için. Bu çok net! Yok ayak ayak üstüne atıp, yolu da hissetmeyeyim, ses de duymayayım, en bir konforlusundan ferah ferah gideyim diyorsanız ya evinizin salonundan hiç çıkmayın, ya da bu paraya en donanımlısından şahsiyet yoksunu bir Fluence alın ve rahat edin. Otomobil almadan beklentilerinizi iyi tanımlamazsanız hayal kırıklığı kaçınılmaz olur...6 puan
-
4 puan
-
Yeni KIA Ceed radyo reklamına acaip kıl oluyorum. Her duyduğumda "HasCeedtir" deyip hemen kanal değiştiriyorum..4 puan
-
Ohooo.... Kendini isminle net bir şekilde tanıtmana rağmen telefonda daha bir dakika geçmeden "kim arıyor diyelim" diye soran sözde sekreterlere (tabii gözle göremediğim için başka özellikleri ile işe alınmış olma ihimalleri hakkında yorum yapamıyorum) Poliklinikte "nesi vardı" sorusunua tek bir sornla başlayıp, tatmin edici cevaplar aldıkça yeğenlere kadar tüm aile çocuklarının tek tek şikayetlerini uzun bir lite yaparak sorgulamaya çalışan hasta sahiplerine Konumu gereği sahip olduğu yetkiyi sorun çözmeye değil de seni ezmeye yönelik kullanmaya çalışanlara "Yok" cevabına "Hiç mi yok" diye soruyla karşılık verenlere (sabırla "Yokluk nitel bir tanımlamadır, nicel değil, bu nedenle az yok, çok yok olmaz" şeklinde cevap vererek suratlarındaki budala ifadeyi görmeye de bayılıyorum bu arada) Kuyruk kaynakçılarına Babasının tarlasının karayollarına dönüştüğünün farkında olmayanlara Bir halt bilmediği halde o konuda otorite imiş gibi bilgiç bilgiç konuşanlara (bu grubu da münasip bir hayvanın münasip bir yerine yerleştirmeye çalışıyorum elde olmayarak, kendimde de buna kıl oluyorum) Halkı salak yerine koyan yönetici ve siyasetçilere Karayollarını umumi çöplük zanneden ilkel yaşam formlarına Sosyetik apartmanda oturup eve girip ayakkabılarını koridora bırakan kırsal ruhlu kardeşlerimize Birinci fasikül burada bitti, arkası yarın...4 puan
-
4 puan
-
Merhaba, 40 bin km'ye dayanmış ve 4 yılı aşmış (52 ay) aracımızda yaşadığımız sorunları ve yıpranmaları göstermeye çalışacağım.. Resimleri tıklayarak büyütebilirsiniz. Tüm teypler 1 hafta içinde bu hale geliyor...Güneş yansımalarında görmek sıkıcı.. Vites Topuzu : Tarz ve kalitesini çok severim ama yıpranıyor. Klima ve Teyp üstündeki boyalar zamanla şişip dökülebiliyor.. (Araç nemli bölgede kullanılıyor etken olabilir) Bunları müşteri memnuniyeti kapsamında hafta içi yaptırmayı planlıyorum. Dashboard üstündeki gizli bölme, burası sık kullanım sonrası tırnağı kırılıyor bunu bildiğim için kesinlikle lazım olmadıkça kullanmıyoruz.. bu sebeple sorun yaşanmadı ama yaşanan parçalardan bir tanesi. Bu sorunu daha önce okumadım ama ben yaşadım, bagajdaki stepne bölümünün ıslanıp pas olduğunu gördüm ve araştırdık serviste her yere su tutarak test ettik; Stopların altındaki slikon/conta eskimiş su geçiriyordu.2 adet vidayı sökerek dediğim kısma ulaşabilirsiniz. Çözüm: Su geçirmez özellikli siyah slikon çekildi. Bu çözüm sonrası servisten çıktık akşam gezerken baktık ki ampül yanmıyor; kapalı olan servis'i müdürü arayarak açtırdık Focus II Hb araçtan ampül söktük geçici olarak yola bu ampül ile devam ettik, Focus'un bu ampül'ü zor bulunur (kırmızı boyalı olan) sipariş edildi gelene kadar ampül'ü oje ile boyadım ve öyle kullandım.. Arka kapı perdelerindeki problem; bir çok kullanıcı bunu sert bırakarak kırabiliyor, geçenlerde kim olduğu belirsiz bir vatandaş bu parçayı çıkarttırmış !?! Neyseki kırılmamış parça yerine taktım (içine kaçan perdeyi Kalın Tığ (Resim) ile çıkarttım) Focus II'lerin kronik sorunu olan arka kapı kilit sesi, çözümü: değişim 1 defa değiştirildi şimdi yine başladı. Eskisi arka, simdi ön ses getiriyor Videosu: Çift kilit yapıldığı an ses geliyor.Tek kilitde bulunmuyor. Ön farlarda ''beyaz lekeler'' de Focus II'lerde çokca görülmüştür.Bende çok fazla olmadığı için değişim yaptırmadım. Elimde resim yok maalesef. Şimdilik aklıma gelenler bunlar... Sizlerde bilgi ve resimlerle katkıda bulunabilirsiniz3 puan
-
ICS arkasından gelen Jelly Bean yavaş yavaş gözükmeye başlıyor. Genel olarak ek özellikler haricinde ICS'in cilalanmış ve optimize edilmişi diyebiliriz.3 puan
-
3 puan
-
Evli olanlara benzetme şöyle olabilir: Eve eşinin yanına döndüğünde ne hissediyorsan onu...3 puan
-
Kıldığı namazla övünenlere ve namazı günlük hayatta menfaat sağlamak için kullananlara Kıl Oluyorum3 puan
-
Ben daha sarı ışıkta kornaya basanlara kıl oluyorum...Belki insan acemi belki dalgın sen bip bip yapınca adam hata yapacak rahat bırak insanı yaw..3 puan
-
3 puan
-
3 puan
-
"Ses getirdi" tabiri yanlış olmakla birlikte F3'ü yerden yere vurmayı gerektirecek bir durum da olmadığını düşünüyorum. F1, F2 ve F3'ten uzur süreli ikişer adet araç kullanmış biri olarak F3'ün kesinlikle en iyi Focus olduğunu söylemek hiç yanlış olmaz. Ne kadar iyi olduğu sorusunun yanıtı belki çok net değil ancak bu sınıf içerisinde değerlendirdiğinizde hatırı sayılır bir pozisyonda oturduğunu da rahatlıkla söyleyebiliriz. Her aracın artı ve eksileri vardır. Hiçbir araç mükemmel yapılamadı uzun süre belki de yapılamayacakta. Kaldı ki "mükemmel" kelimesi de oldukça göreceli bir tabir. Çünkü herkesin mükemmel ya da daha geniş tabir ile "iyi" anlayışı da çok farklı. Yalnızca bir ya da birkaç konuda spesifik eksiklikleriyle aracı değerlendirmek pek mantıklı değil bana göre. Yüzbinlerce parçadan oluşan oldukça da komplike bir makinadan söz ediyoruz. Herşeyi iyi olmayabilir ya da daha doğrusu "herşeyi herkese göre iyi" olmayabilir ama bu bütünün kötü anlamına kesinlikle gelmez. Tüm artı ve eksilerini alt alta koyup topladığınızda -bana göre- bu sınıfın en mantıklı aracı F3 çıkıyor. Çok net olan birşey daha var bana göre. Focus'un tüm kasaları çok çok genel bir tabir ile otomobil kullanmaktan keyif alan, yolu ve geri kalan herşeyi (direksiyondan, cam açma düğmelerine kadar) hissetmekten hoşlanan insanlara göre araçlar. Öyle değilseniz Focus'la işiniz yok kesinlikle...3 puan
-
alıntıdır. Değerli Yarışseverler Dostlarımız; 03 Temmuz 2012 Pazar günü 2012 Yılı 6. Ayak Drag Yarışı İzmir Ülkü Yarış Pisti’nde,İzmir Ülkü Motorsporları Kulübü tarafından organize edilecektir.Yapılacak yarışın programı ekte olup ,sizleri de bu coşkuyu bizlerle yaşamanız için İzmir Ülkü Yarış Pisti’ne bekleriz. .. 2012 Yılı 6. Ayak Drag Yarışı Programı Günün Programı ; KAYITLARIN KAPANMASI 01 Temmuz 2012 Pazar Saat 14:00 İDARİ KONTROL&TEKNİK KONTROL 01 Temmuz 2012 Pazar Saat 14.30 – 15:15 İLK KOMİSERLER KURULU TOPLANTISI 01 Temmuz 2012 Pazar Saat 15:20 BRİFİNG 01 Temmuz 2012 Pazar Saat 15:35 Yer: Yarış mahalli YARIŞMANIN STARTI 01 Temmuz 2012 Pazar Saat 16:00 GEÇİCİ NETİCELERİN İLANI 01 Temmuz 2012 Pazar Saat 18:30 KESİN NETİCELERİN İLANI VE ÖDÜL TÖRENİ 201 Temmuz 2012 Pazar Saat:18:45 Kategoriler ; Sınıf1 0-1400cc Sınıf 2 1401cc – 1600cc Sınıf 3 1601cc – 2000 cc Sınıf 4 GTİ-VTS-VTEC-SPORT GRUP Sınıf 5 2001cc – 2500 cc Sınıf 6 2501cc – 3200 cc Sınıf 7 3201cc ve üzeri Sınıf 8 4x4 Sınıf 9 Dizel Drag Yarışı'nın sitemizdeki haberi ve facebook'taki etkinliği.. http://www.izmirulku...y.asp?haber=116 https://www.facebook...24560010897238/ Tam bir görsel şölenin gerçekleşeceği İzmir Ülkü Yarış Pisti’nde siz değerli dostlarımızı da aramızda görmekten büyük memnuniyet duyarız.2 puan
-
Araçlar bugün bayilere gitmiş bu sabah konmuş.. Standart donanımlar(Türkiye Paketi) şu şekilde: Dinamik süspansiyon pakedi , elektrikli direksiyon ayarı , uzaktan kumandalı alarm , geri görüş kamerası , elektrikli arka cam perdesi , velur halı paspas , reflektör / ilk yardım çantası , elektrokrom aynalar , spor ön koltuklar , ısıtmalı koltuk ,ilave aydınlatma , far yıkama sistemi , park mesafe kontrolü , bi-xenon farlar , bluetooth , bluetooth telefon hazırlığı , HI FI professional logic7 , USB ses arayüzü ,Türkçe ön panel , gelişmiş ön panel , M arka rüzgarlık ,dış parlak siyah kaplama , antrasit tavan döşemesi , akustik kemer uyarısı , otomatik kapı kilit.. Standart Donanım(Türkiye Paketi) Fiyatı: 211.348 Euro Opsiyonlar: M çift kavrama şanzıman , jantlar , otomatik açılır bagaj kapağı , infrared ön cam , elektrikli açılır tavan , ön koltuk havalandırma , kayak çantası , katlanan arka koltuklar ,elektrikli ortopedik bel ayarı , aleminyum 'trace' ön kaplama , M çok fonksiyonlu ön koltuklar , otomatik 4 bölge klima , adaptif farlar , çevre görüş sistemi , navigasyon pro sistemi , head up display ,akıllı telefon müzik bağlantısı ,güneş korumalı camlar.. Opsiyon bedeli : 65.670 Euro TOPLAM FİYAT : 277,018 EURO => 655.315 TL Gelelim o muhteşem ağız sulandıran resimlere. Bu araç Borusan Oto İstinye de duruyor.. Resimler, bilgiler alıntıdır...2 puan
-
Aslında çok güzel bir konu açılmış....Yanlız bir anda o kadar çok şey geldi ki aklıma.....hangisi daha öncelikli derken kıl oldum..abiciiiiim........... Şu oto parkta aracına binerken ayarsızca kapısını açıp diyer araçta iz yada göçük bırakanlar en başta geliyor...2 puan
-
Marş motoru kablosunu kemirene kadar iyi davranın, sonra kapan kurun, ama otomobile dadanmış fareler hazırlıklı olabilir...2 puan
-
Bu da benden olsun,adam arabayi duz yolda bile zor kontrol ediyor..2 puan
-
2 puan
-
2 puan
-
sinir yapacak çok şey var.. forum gereği olsun ama.. benzin istasyonlarında benzini alırken kredi kartı ile ödemeye gitmeye, geri gelince çektiğin karttan daha fazla akaryakıt vermelerine,karayolu levhalarında atış talimi yapanlara,arabdaki peçete,sigara külü dökenlere, devamlı ve yavaş giderek sol şeriti kullananlara,100 m ilerde trafik ışıkları olduğu halde makas çekenlere,ışıkta beklerken yeşil yanar yanmaz korna yapanlara vs.vs.2 puan
-
Uymaya bilir beğenmiyede bilir hatta parası yetmeyedebilir ama çıkarken en azından kusura bakmayın olmadı dese bana yeter.Bazı insanlar karşılarındakinin insan değilde cyborg olduğunu düşünüyor ya benim kıl olduklarım onlar. Biri gelse 1 saat değil 2 saat ayakkabı baksa sonrasında ya 2 saat baktık ama olmadı kusura bakma dese yada en azından ayakkabıma bok atmadan gitse canı saolsun benim işim bu der geçerim.2 puan
-
Etkileyici bir yazıydı kaybolup gitmesine içim el vermedi...hepimizin dar kapıları var geçmeye çalıştığımız... DAR KAPI... Andre Gide, Dar Kapı isimli kitabında, yaşanılanın değil yaşanılmayanın hikayesini anlatır; birbirlerini seven iki insanın bir türlü bir araya gelememesinin hikayesidir bukitap. Ve birleşememelerinin nedeni, başkalarından ziyade kendileridir, kendi inançları, kendi korkuları önler onların aşklarının ifade edilmesini. Koca bir hayatı, istediklerini yapamayarak geçirir kitabın kahramanları. Yaşamak istediklerimizle yaşayabildiklerimiz arasında ortaya çıkan büyük uçurumun esas sorumlusunun aslında kendimiz olduğunu anlatır kitap. Bütün kitap boyunca okuyucu hep aynı isyanı hisseder, söyleyin artık, birleşin artık neden duygularınızı gizliyorsunuz, diye bağırmak ister. Ama, kitabın kahramanları, kendi yarattıkları o 'dar kapıdan' geçemezler bir türlü, orada sıkışıp kalırlar. Herkesin hayatı, dar kapılarla çevrilmiştir aslında. Rahatlıkla geçip feraha ulaşacağımız birçok kapıyı, kendi inançlarımız, korkularımız, endişelerimizle daraltıp kendimizi kendimize tutsak ettiğimizi çok geç farkederiz. Yaptıklarımızdan ziyade yapamadıklarımızdan daha çok pişman olmamızın gizli nedeni de budur zaten, yaptıklarımızın sonuçları kötü çıksa da, çıkan sonuçlarda bizimle birlikte başkaları da sorumludur, başka birilerinin iradesi işin içine girmiştir, pişmanlığımızı ve öfkemizi başkalarının üstüne yıkabilir, pişmanlıktan kendi payımıza düşeni azaltabiliriz. Ama yapmadıklarımızdan duyduğumuz pişmanlıkların bizden başka sorumlusu yoktur, bizden başka bir suçlu bulamayız, o pişmanlığı tek başımıza sahiplenmek zorunda kalırız. Kendi geçmişimizden geleceğimize uzanan yolda karşımıza çıkan dar kapıları neden aşamayız, neden takılır kalırız oralarda, nedir bizi durduran, nedir bizi gelecek pişmanlıklara hazırlayan. Neden bir türlü istediğimiz gibi yaşayamayız? Neden ıslak bir kil parçası gibi elimizde duran hayatımızı şekillendirirken, bir yerinde takılır ve onu istemediğimiz bir biçimde şekillendiririz, kendi isteklerimizden daha önemli ne olabilir? Korkularımız tabii. Gide'nin romanındaki kahramanlar gibi Tanrı'dan korkabiliriz. Çekeceğimiz acıdan korkabiliriz. Ya da Benjamin Costant'ın 'Adolphe' romanında anlattığı gibi başkalarının acı çekmesinden korkarız. Constant, kendi hayatından esinlenerek yazdığı romanında, kendinden daha yaşlı bir kadınla birlikte olan genç bir erkeğin o kadını neden bırakamadığını anlatır. Kadının duyacağı acıyı düşünmek, erkeği hareketsiz kılar, bu çaresizliğine öfkelenip kızsa da bunun üstesinden gelemez. Adolphe, ne zaman yeni bir hayata hazırlansa, yaşlı sevgilisinin gözyaşları engeller onu. Aynı çaresizliği Daudet'in 'Sara' isimli kitabında da görürüz. Orada da romanın kahramanı bir türlü kendini geçmiş bağlarından kurtarıp yeni bir hayat kuramaz. Bütün bunlar, insanın kendi hayatını belirlemekte sandığı kadar özgür olmadığını gösterir. Üstelik özgürlüğü kısıtlayan, kendi dışımızdaki dünya değildir. Hayatımızı değiştirmemizi engelleyen polisler, hakimler, savcılar, ordular, yasaklar değildir; yasak kendi içimizdedir, kendi korkularımızdadır, kendi geçmişimizdedir. Yaşadığımız her gün kendimize biraz daha tutsak oluruz, yaşanan her gün hayatımıza bağlanan zincirlere bir halka daha ekler ve biz yaşadığımız her gün o zincirlerden kurtulmakta biraz daha zorlanırız. Yaşamak istediğimizi yaşamamamızın nedeni, yalnızca o isteğin yeterince güçlü olmadığı söylenerek açıklanabilir mi? İsteğin güçsüzlüğü değildir her zaman asıl neden. Yeni bir hayata başlarken, dar kapıları kırıp geçerken, arkamızda bırakacağımız acıların, uzun selvileri olan bir eski mezarlık gibi gölgesini geleceğin üzerine sereceğini hissederiz. Gelecek, temiz ve aydınlık bir yaz sabahı gibi aydınlık başlamayacak, aksine geçmişle lekelenmiş bir halde başlayacaktır. En çok o gölge korkutur bizi. Yaşamak istediğimizin de gölgelenmesinden endişe ederiz. Çılgınca yaşamak istediğimiz yeni günlerin, bize geçmişle gölgelenmiş olarak gelmesi düşüncesine tahammül edemeyiz. Korkaklığımız, biraz da geleceği kurtarmak endişesindendir. Geçmişten gelen gölgelerle soluklaşan bir gelecek mi yaşamalı, yoka hiç yaşanmayan, yaşanmadığı için de gölgelenmeyen, yaşanmamış ışıklı bir hayal olarak mı saklamalı isteklerimizi. Dar Kapı'da olduğu gibi sevdiğimizle yaşayacaklarımızı bir günahın gölgesinden mi esirgemeli, Adolphe'da olduğu gibi bir başkasının ruhumuza sinen acısından mı sakınmalı, Sara'da olduğu gibi vicdanımızı damla damla lekeleyen gözyaşlarından mı kurtarmalı? Yaşanan ilk aşkla birlikte, geleceğe düşen gölgeler de uzamaya başlar. Geçmiş olduğu sürece gelecek gölgeli olacak. Yaz sabahlarının temiz ve gölgesiz aydınlığı kalmayacak geleceğimizde. Geçmişin gölgelerini taşıyan bir gelecek mi, gölgesiz, dokunulmamış ve yaşanılmamış bir hayal mi bizi daha mutlu eder? Ne Gide, ne Costant, ne Daudet buna bir cevap vermiyorlar. Anlattıkları, yaşayamamanın acısı yalnızca. Yaşamamak, kendini kendi geçmişinin gölgesinden kurtaramamak acılı bir tortu gibi birikiyor onların kahramanlarının içinde, isyan krizlerine tutulsalar da kendilerine yeni bir hayat yaratamıyorlar. Dar kapılardan geçemiyorlar. Çünkü yaşadıkça kalabalıklaşıyoruz. Gide'nin kahramanlarının hiçbir kapıdan sığmayan günah korkuları var eteklerinde. Costant'ın kahramanının yaşlı sevgilisinin acıları var kolunda. Sara'nın kahramanı vicdan azabını taşıyor beraberinde. Günahı, acıyı, vicdan azabını kapılardan sığdırmak kolay değil, bütün kapıları yıkmak gerekiyor, yıkıntılardan bir ışığa çıkılır mı peki? Yaşayamadığımız için pişman olacağımızı bile bile geleceğimizi feda etmeli miyiz? Yoksa, gölgeli de olsa o benim istediğimdir, yaşamalıyım mı demeliyiz? Geleceği yaşarken geçmişin gölgeleri zamanla solup silinir mi? Geçmişle gelecek arasındaki o dar kapıdan geçerken, oraya buraya sürünüp örselenen ruhumuz, geleceği istediği gibi kucaklayabilecek mi? Yaşam dar kapılarla dolu. Yıkmalı mıyız o kapıları? Günahı, acıyı, vicdan azabını silip atmalı mıyız? Duyduğumuz istek, günahı, acıyı, azabı silmeye yeter mi? Yoksa, günah korkusu, geçmiş acılar, vicdan azapları geleceği mi karartır? Neyi seçmeli insan? Kendi geçmişinden, hafızasından, hatıralarından, inançlarından nasıl kurtulmalı? O dar kapılar bizi yaşamamaya mı mahkum ediyor? Kendi geçmişiyle hüküm giymiş birer mahkum muyuz? Hayat, kurtulamamanın hikayesi mi? Peki, o aşk romanları ne öyleyse, anlatılan aşklar nasıl yaşanıyor? Geçmişin bittiği, bizi sahipsiz olarak, boşlukta terk ettiği zamanlar vardır, Tanrıyı, aşkı, sevgiyi, sevgiliyi kaybettiğimiz, yalnızlıktan, inançsızlıktan kıvrandığımız dönemler vardır, lekesiz bir aşk ancak böyle bir boşluğun, yalnızlığın, böyle bir kıvranmanın içinden doğar. Kaybetmenin acısını yaşamadan, kazanmanın lekesiz sevincini yaşamaya izin vermiyor Tanrı. Ve böyle bir dönemde yeni bir hayatı, yeni bir aşkı kazandığımız anda da, geleceğimize giden yolda yeni bir dar kapı örmeye başlarız. Ne yapmalıyız? Dar kapılardan nasıl geçmeliyiz? Yaşayamamanın acısını mı, gölgeli bir geleceği kucaklamanın hüznünü mü tercih etmeliyiz? Duyduğumuz istekler, tutkular, aşklar, geleceğin ruhumuza uzanan gölgelerini silmeye, bizi iyileştirmeye yeter mi? Dar kapılardan geçemediğimiz, yaşayamadığımız için pişman olacağız. Bizi bekleyenin pişmanlık olduğunu biliyoruz. Yaşadıklarımızdan olmayacak pişmanlığımız, yaşamadıklarımızdan olacak. Gide'e, Costant'a, Daudet'ye bir sormalıyız ne yapmamız gerektiğini. Ama onlar bize yalnızca, yaşayamamanın acısını anlatıyorlar. Nasıl yaşayacağımızın cevabını gene kendimiz bulacağız. Bu dar kapılardan nasıl geçeceğimizi kendimiz öğreneceğiz. Öğrenebilirsek eğer... Ahmet Altan2 puan
-
2 puan
-
Onlara bende kıl oluyorum İnadına bir ışık daha bekliyorum Eminim ki onlarda bana kıl oluyorlardır2 puan
-
2 puan
-
2 puan
-
oldum olası öküz gibi olupta kareli bir abidik sort ve flipflap terlik giyen mok..var gibi kocaman dağ cantasını sırtına atan...bu yetmezmiş gibi eşeğün kulagına konmuş gibi gözlük takan nihayetinde giydiğin tşörtün yakalarını kaldırarak hint YAK ı gibi nasıl havalıyım dimi modunda dolaşan tiiplere oldum olası kılımdır.... salak yaka kalkık dolaşıp iş yapılsaydı gömleklerin yakaları 1 mt olurdu angut.....2 puan
-
Şık ve ferah yeni Ford Kuga'nın Avrupa lansmanı 2012 Cenevre Otomobil Fuarı’nda gerçekleştiriliyor • Yepyeni Ford Kuga, araca dokunmadan otomatik bagaj kapağı açma teknolojisi ile müşterilerin ayaklarını arka tamponun altından geçirerek bagajı açmalarına ve kapamalarına olanak veriyor • Arka koltuklar tek bir düğme ile katlanarak düz hale getirilebiliyor ve tamamen yenilenen modelde önceki modele göre 82 litre daha fazla bagaj hacmi sunuyor • Kuga, Akıllı 4X4 çekiş Sistemi (AWD) ve Dinamik Tork Kontrolü ile daha da geliştirilmiş sürüş dinamikleri sunuyor CENEVRE, 5 Mart 2012 – 2012 Cenevre Otomobil Fuarı’nda tanıtılan ve tamamen yenilenen Ford Kuga, mevcut modelin başarısını sürdürürken aynı zamanda yeni teknolojilerle daha akıcı, şık ve ferah bir tasarım sunuyor. Teknoloji alanındaki geliştirmeler arasında araca dokunmadan otomatik olarak açılan ve kapanan bagaj kapağı yer alıyor. Bu özellik sayesinde bagaj kapağını açmak veya kapatmak için ayağın arka tamponun altından geçirilmesi yeterli. Ford Avrupa CEO’su ve Yönetim Kurulu Başkanı Stephen Odell, “Araca dokunmadan otomatik olarak açılabilen bagaj kapağı gibi segmentinde çığır açacak teknolojiler, yeni Kuga’yı rakiplerinden ayırıyor” dedi. “Ancak hepsinden önemlisi, bu teknolojiler müşterilere günlük kullanımda faydalar sağlıyor. Tamamen yenilenen Kuga, Avrupa’da müşterilerimiz arasında oldukça popüler olmayı sürdüren mevcut modele göre daha ferah, dinamik ve yetenekli.” Ford’un gelişmiş ses kontrolü, harici cihaz entegrasyonu ve bağlantı ara birimi SYNC’le birlikte de Acil Durum Yardımı da lansmandan itibaren sunuluyor olacak. . Acil Durum Yardımı hava yastıklarından en az birinin açıldığını ya da otomobildeki acil yakıt kesme özelliğinin aktif duruma geldiğini saptadığında, araçta bulunan GPS konum belirleyici ve bluetooth ile eşleşmiş cihazı kullanarak acil durum çağrısında bulunabiliyor. Acil yardım için, GPS koordinatlarıyla belirlediği bulunan ülkenin dilinde arama yapıyor. Araçta bulunan sürücü destek sistemleri arasında yer alan Otomatik Park Sistemi paralel şekilde park etmeye yardımcı olurken sensör tabanlı Kör Nokta Uyarı Sistemi ise sürücünün kör noktasında potansiyel bir tehlike saptadığında yan aynalarda yer alan ışıklar ile sürücüyü uyarıyor. Tamamen yenilenen Kuga, mevcut modele göre 82 litre daha fazla bagaj alanına sahip ve arka koltukları tek bir düğme ile katlanarak düz hale getirilebiliyor. Ford Avrupa Tasarım Direktörü Martin Smith, “Aracın tasarımını daha fazla hacim, akıcı bir dış tasarım ve daha yüksek kalite hissi sunacak şekilde geliştirdik” dedi. Kuga'nın akıllı dört tekerlekten çekiş sistemi, göz kırpma hızından 20 kat daha hızlı bir süre içerisinde koşulları değerlendirip, sürücüye en uygun yol tutuşu ve çekiş gücünü sağlamak için güç dağılımını anlık olarak ayarlıyor. İlk olarak yeni Focus’ta sunulan Dinamik Tork Kontrolü (TVC) sistemi ile viraj dönüş kontrolü de geliştirildi. Lansmandan itibaren sunulacak motorlar arasında Ford’un popüler 2.0 litre TDCi dizel motorunun 140 PS ve 163 PS versiyonları bulunuyor. Opsiyonel olarak Ford Powershift otomatik şanzıman da sunuluyor. Kuga aynı zamanda güçlü torku ve yakıt verimliliği ile son derece etkileyici olan ve Ford Focus ile C-MAX modellerinde de bulunan 1.6 litre EcoBoost benzinli motor seçeneğine de sahip. Yeni Kuga, One Ford stratejisi doğrultusunda global bir araç olarak, Escape adıyla sunulduğu Kuzey Amerika da dahil olmak üzere tüm dünyada satışa sunuluyor. Yeni Focus’un sahip olduğu C-segmenti platformu üzerine inşa edilecek on modelden biri olan Yeni Ford Kuga 2012 yılının sonlarına doğru Avrupa’da satışa sunulacak. Karışık Resimler1 puan
-
alintidir. Gerçek 402 m. yarış sizleri bekliyor. Rpm Race Events' dan canlı yayın ve sonuçları takip edebilirsiniz. Sınıflandırma: Sınıf 1 - Street (15 saniye üstü) Sınıf 2 - Super Street (14-15 saniye arası) Sınıf 3 - Pro-Street (13-14 saniye arası) Sınıf 4 - Drag (12-13 saniye arası) Sınıf 5 - Pro-Drag (11-12 saniye arası) Sınıf 6 - Super Pro Drag (11 saniye Altı) Cezalar: İlk altı sınıfa, yarışma içinde, 0.25 saniye kadar gelişme / iyileşme toleransı tanınmıştır.Bu sınıflarda kayıt/start listesindeki zaman sınırlamasının tolerans payının altında kalan derecelerde Madde-1: 0.25-0.40 saniye arası için 0.50 saniye Madde-2: 0.40-0.75 saniye arası için 1 saniye zaman cezası uygulanacaktır. Madde-3: Girdiği grubun alt limitine göre 0.75 saniyeden daha iyi bir derece yapan sürücü,yarışmadan ihraç edilir ve sonraki yarışlarda bu sınıfta yarışamaz. Bu durumdaki sürücüler, ancak otomobilin gireceği sınıfın tüm güvenlik önlemlerine uygun olması halinde, bir üst sınıfta yarışabilirler. Örnek(Sınıf 2): Bu grupta alt sınır 14 saniyedir. 14 saniyenin altında bir derece yapan yarışmacı, aşağıda Zaman Cezaları bölümünde açıklanan kuralın uygulanmasından sonra, toleranslar dışında kalmışsa; bir daha bu sınıfta yarışamaz. Otomobilin Sınıf 3, 4, 5 veya 6�da belirtilen güvenlik kurallarına uyması şartıyla, sonraki yarışmalarda bu sınıflarda yarışılabilir.14 saniye sınırının altına inilmesi gerçekleşmişse daha önceden alınan puanlar yarışılan diğer sınıfa taşınamaz. Ceza Örneği - 1 (Sınıf 2): Yarış öncesi sınıf belirlemek için yapılan ölçümler sonucunda 14.234 sn. süre yapan bir yarışçı; Sınıf 2 de yarışmaya hak kazanır. Yarış esnasında 13.678 sn. süre yaptı.Bu değer 14 sn. altında olduğu için madde-1 deki ceza toleransı (0.25-0.40 saniye) uygulanarak 0.5 saniye eklenir. 14.178 süre ile kayıtlara geçer. Ceza Örneği - 2 (Sınıf 2): Yarış öncesi sınıf belirlemek için yapılan ölçümler sonucunda 14.234 sn. süre yapan bir yarışçı; Sınıf 2 de yarışmaya hak kazanır. Yarış esnasında 13.365 sn. süre yaptı.Bu değer 14 sn. altında olduğu için madde-2 deki ceza toleransı uygulanarak (0.40-0.75 saniye) 1.0 saniye eklenir. 14.365 süre ile kayıtlara geçer. Ceza Örneği - 3 (Sınıf 2): Yarış öncesi sınıf belirlemek için yapılan ölçümler sonucunda 14.234 sn. süre yapan bir yarışçı; Sınıf 2 de yarışmaya hak kazanır. Yarış esnasında 13.235 sn. süre yaptı.Bu değer 14 sn. altında olduğu için madde-3 deki ceza toleransı uygulanarak (0.75 sn. yüksek) yarıştan ihraç edilir ve bir sonraki yarışta bu grupta yarışamaz. Yarış Günü Programı: KAYITLARIN AÇILMASI 27 Haziran 2012 Çarşamba Saat : 09:00 KAYITLARIN KAPANMASI 7 Temmuz 2012 C.tesi Saat : 17:00 YARIŞMACI LİSTESİ İLANI 7 Temmuz 2012 C.tesi Saat :18:00 İDARİ & TEKNİK KONTROL 8 Temmuz 2012 Pazar Saat : 08:30 – 10:00 YARIŞMACILARLA BRIFING (katılım mecburidir) 8 Temmuz 2012 Pazar Saat : 10:15 1. KOMİSERLER KURULU TOPLANTISI 8 Temmuz 2012 Pazar Saat : 09:45 SEEDING 8 Temmuz 2012 Pazar Saat: 10:30 YARIŞMANIN STARTI 8 Temmuz 2012 Pazar Saat : 13:00 YARIŞMANIN FİNİŞİ 8 Temmuz 2012 Pazar Saat : 17:00 2. KOMİSERLER KURULU TOPLANTISI 8 Temmuz 2012 Pazar Saat : 17:15 GEÇİCİ NETİCELERİN İLANI 8 Temmuz 2012 Pazar Saat : 17:30 ÖDÜL TÖRENİ 8 Temmuz 2012 Pazar Saat : 18:00 Kurallar RPM Race Events Drag Race etkinliği, Türkiye Otomobil Fedarasyonunun belirlediği kurallar dahilinde yapılacaktır. Ancak her yarışçının merak ettiği kuralların detaylı açıklamaları şöyledir; • Polyester kaput ve görüşü etkilemeyecek şekilde bagaj serbesttir. Kaputta, kaput mandalı kullanılması zorunludur.Somunlu vida ile tutturulan fiber kaput yasaktır. Bagaj sabit olabilir. • Ön göğüslük, kapı sökülmesi ve fiber kapı kullanımı yasaktır. Karbon fiber kapı serbesttir. • Ön cam dahil hiçbir camda çatlak olmamalıdır. Aracın hiçbir camı sökülemez. Yan ve arka camlara lexan (polikarbonat) kullanılabilir. • Araç orijinal koltuğu ile yarışıyorsa kafalık olmak zorundadır. • Kapı döşemeleri sökülse dahi daha hafif bir malzeme ile kapatılması şarttır. • Yedek lastik, arka koltuk, yolcu koltuğu zorunlu değildir. • Emniyet kemeri sökülemez. • Hız limiti 80 km/h olan küçük stepneler ile yarışa girilemez. • Herhangi bir sebepten dolayı teknik mola hakkı aynı rakip ile (maksimum 3 kalkışta bir) bir kez olmak üzere 5 dakikadır. Bu süre içerisinde onarımını bitiremeyen yarışmacı elenmiş sayılır. • Aşırı Besleme: Motoruna; NOS (nitrojen dioksit), supercharger, kompresör ve turbo uygulamaları yapılmış otomobillerdir. Tüm sınıflarda aşırı besleme serbesttir. • Araç üzeri reklam serbesttir. Araçların ön ve arka camında görüşü etkileyen reklam olup olmadığı kontrol edilecektir. Varsa sökülecektir. • Sağ ve sol kapıda yarış numaranızı belirten sticker olacağı için Ön kapılarınızı boş bırakmanız gerekmektedir. Hafifletme amacı taşıyan ön, arka, yan spoyler ve çamurluk çıkıntıları sınıf değişikliği yaratmaz. Fiyatlar RPM Race Events Drag Race etkinliğine katılmak için belirlenen fiyatlar; 290-TL Yarışma ve sigorta ücreti Senelik lisansınız var ise göstermeniz yeterli. Yok ise; Sezonluk 60.-TL (Bu bedel 2012 yılında mahalli draglarda yarışmak için bir kere ödenecektir.) Kayıtlar Kayıtların Açılması: 27 Haziran 2012 (Tüm yarışlar için önceden kayıt olunabilir.) Kayıtların Kapanması: 7 Temmuz 2012 Saat : 17:00 Kayıt İçin Hesap No: Deniz GÜMÜŞ - İş Bankası - 3485 0041421 IBAN: TR65 0006 4000 0013485 0041421 KREDİ KARTIYLA 12 TAKSİT İÇİN ÖDEME LİNKİ Rpm Race Events Akhisar Otodrag Yar 8 Temmuz 2012 - SanalPazar CANLI YAYIN 1 Temmuz'dan itibaren kayıt alınmaya başlanacaktır. b3 digital products ( canlı yayın ücreti 10 tl dir ) Canlı yayın sistemi sadece Kredi Kartı ile ödenecek. (Mobil Ödeme ile görüşmeler yapıldı ve Komisyon oranlarının Yüksek olması + Ödemenin 3 aya varan sürelerde bize geri dönüşü olmasından dolayı anlaşma yapılmadı.) Her kullanıcının kendine ait kullanıcı adı ve şifresi olacak. Bu Kullanıcı adı giriş yaptıktan sonra çıkış yapmadığı veya tarayıcıyı kapatmadığı sürece o kullanıcı adı ile giriş yapılamayacak. Sabit IP si olmayanlar ve Mobil izleyiciler için sıkıntı olacağından dolayı IP kısıtlaması olmayacak. Yayınımız 720x480x25 output olacak ve mobilden izlenebilecek. Not: Bir daha ki yarışımızda bu sistemden elde edilen gelire göre Reji sistemi kurularak, Starta Jimmy jib+sabit kamera, Finishe tek sabit kamera kurularak, TV den izler gibi kamera geçişleri ile izlenecek. Kayıt Formu (PDF) Kayıt formunu doldurduktan sonra, kayıt formunda belirtilen fax numarasına gönderiniz. 232.282 10 30 fax no Kayıt formunda LİSANS NO kısmını boş bırakınız. (TOSFED tarafından verilen Profesyonel lisansınız 2012 yılı içerisinde geçerli ise, size ait olan lisansın numarasını yazınız.) Kayıt ücretini yukarıda yazılı hesaba yatırırken açıklama kısmına muhakkak Yarışa katılacak olan kişinin ADINI ve SOYADINI yazınız. Kayıtlar 40 araç ile sınırlıdır.( 40 araç harici + bir araç ekleme vs yapılmayacaktır,yarışa katılacak araçların kayıt ve ödemeleri belirlenen tarihler arasında ve kesin olarak yapılmalıdır ) İletişim Barış YILMAZ (kara_baskan) 532 684 7101 [email protected] (mail & skype) Deniz GÜMÜŞ (Dino®) 532 578 6888 [email protected] (msn & mail) Renç TEKKAŞ (Renç) 536 425 2313 Tolga DÜNDAR (KSKVTEC) 532 372 46 45 Notlar: Her yarıştan bir gün öncesi antreman için açıktır.Yarışa kaydını yaptırmayan yarışçılar antreman yapamazlar. Antremanlar 15:00-19:00 saatleri arasında sınırsız olacaktır. Kalkışlar tek araç olarak yapılacaktır. Bütün yarışmacılara şimdiden başarılar. _________________________________1 puan
-
anadolu eşşekler yiyor yalanı gibi yakında focusu fareler yiyor lafıda dolaşmasın ortalıklarda1 puan
-
1 puan
-
Focus 3 lerde sis farına uyarı vermiyor sadece uzun ve kısa farlara uyarı mevcut hatta denemek için arka stop lambalarını çıkarmıştık yine uyarı vermemişti1 puan
-
1 puan
-
1 puan
-
1 puan
-
1 puan
-
1 puan
-
1 puan
-
1 puan
-
Şunu belirtmeden geçemeyeceğim....Hani eksik gördüklerimiz konusu açılmış ve yazıyoruz.... Son iki haftadır yoğun olarak kullandığım f3 için ekonomik ,rahat , soğutma sisteminin yeterli ve sürüş de bir o kadar keyifli.....bunları yazmasaydım sanki haksızlık olacaktı......Memnun olduğumu burada belirtmemim umarım sakıncası yoktur....1 puan
-
Cem abi İzmir'e gidelim de 50-100 km yol yaptıralım Aydın abi'ye alışsın1 puan
-
1 puan
-
1 puan
-
1 puan
-
1 puan
-
Baharda Istanbul sevdam depreşir, Istanbul deyince de Kız Kulesi ve Salacağın ayrı bir yeri vardır. Nazım Hikmet ve Kız Kulesi İnce ve donuk görüntü. Kuru fotoğraflar… Yasaklanmış türküler… Yakılmış romanlar… Romantik bir tablo Dışarıda bırakılmışlığım, İçerde yoksulluğum! Siyah kağıda, beyaz cümlelerimi yazıyorum. Tenime tebeşir kokusu siniyor. Kara önlüğüme sen … Koca suskunluğum Yokluğunda serzenişler biriktirmişim. Yokluğunda yorgunluğumu … Deniz mavi, ufuk beyaz. Cam kristal bakışlarım Kamaşıyor gözlerim… Duruyorum, sise takılmış gemi gibi… Yokluğun buz mavisi… Dibinde kalmış sevmelerin, içinde mavi kala kalmış gözlerinde saklı. “"Su”" Derinine karış, serinine ekle… Gözlerimden kız kulesi geçiyor. Gel de… Sıyrılsın tenimden yalnızlığım, Gel de… Senin rüzgarın değsin yanağıma. Gel de… İstanbul kavuşmanın ne olduğunu görsün, sende bende Gözbebeğim ; Dinlesene beni Ruhum şimdi, kız kulesinin düş tarlasında Elini sürüyor, gövdene Yeşeriyor ve çatlıyor çiçeğin adı belli… Kimyası belli… Tanesi belli… Aşk-ı Nar ..... 1827 yılında Almanya'nın Brandenburg kentinde Karl adında bir çocuk dünyaya gelir. Babası müzik öğretmeni olan Karl, aile içinde baş gösteren huzursuzluklardan dolayı bir Fransız yetimhanesine gönderilir. Daha sonra gemilerde miço olarak çalışır. Hamburg'tan kalkan bir gemiyle İstanbul'a giderken henüz 12 yaşındadır. Gemi İstanbul'a geldiğinde denize atlayan Karl, Kız Kulesi'ne yüzerek kaçar. Kendisini kurtaran Kız Kulesi'nin bekçisine gemiye geri dönmek istemediğini söyler. İki ülke arasında küçük bir politik sorun yaşanır. Ama Osmanlı sadrazamı Ali Paşa sorunu çözer ve Karl'ı korumasına alır. Karl Mehmet Ali adını alır. Mehmet Ali, Kırım, Bosna ve Karadağ savaşlarından sonra 2. Abdülhamit döneminde paşa unvanını alır. Mehmet Ali Paşa, 1878 yılında imzalanan Berlin Antlaşması'nda Osmanlı'yı temsil eden üç kişiden biri olur. Almanca, Fransızca, Yunanca, Farsça ve Arapça dillerinde şiirler yazan Mehmet Ali Paşa'nın dört kızı olur. Paşa'nın Leyla adındaki kızının da bir kızı olur; Celile. Celile bir erkek çocuk doğurur: Şair Nâzım Hikmet! Görüldüğü gibi Karl'dan Nazım'a uzanan hikâyenin gösterdiği gibi, Kız Kulesi'nin her zaman hikâyeleri vardır. Eğer Kız Kulesi Karl'ı kurtarmasaydı, Nazım olmayacaktı.1 puan
-
Kadınlar gittiğinde... KADINLAR gittiklerinde arkalarında daha büyük boşluklar bırakırlar. Onlar bir gün çekip gittiklerinde, peşlerinde "yetim-öksüz" kalan çok olur: Mutfaktaki dolap, perdeler, kavanozun içindeki eski düğmeler, özenle saklanmış küçülmüş giysiler, dolap diplerindeki kurdeleler... Sabah karanlığında mutfaktan gelen tıkırtılar susar, yetim kalmıştır tabaklar. Bir kadın gittiğinde hep suyu unutulur saksıların. Sık sık boynunu büker "sarıkız". O teki kalmış eski bardağın anlamını bilen olmaz, değerini kimse anlayamaz krom hac tasının. Balkon artık sessizdir, koridor kimsesiz. * Bir kadın gittiğinde... Bir kadın gittiğinde ne çok kişi gider aslında; bir ağır işçi, bir temizlikçi, bir bakıcı, bir bahçıvan, bir muhasebeci... Bir anne gider... Bir dost... Bir arkadaş... Bir sevgili... Ne çok kişi yok olur bir kadın gittiğinde.1 puan
This leaderboard is set to Istanbul/GMT+03:00
Focus Club Türkiye
Bu sitenin işleticisi, bu sitede yer alan bilgi, yazı ve makalelerin doğrudan veya dolaylı olarak kullanılmasından dolayı oluşacak zararlardan sorumlu tutulamaz. Kaynak gösterme kuralına uymak şartıyla, bu sitede yer alan yazı ve makalelerin belirli bir kısmına atıf yapılmasına, link verilmesine izin verilmektedir. Kaynak (canlı link) gösterilmeden yapılan alıntılara ise izin verilmemektedir. Sitemiz, hukuka, yasalara, telif haklarına ve kişilik haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir.