Jump to content
2019 Temmuz'dan sonraki tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeni kayıt yapınız ×
  • Hoş Geldiniz!

    Tüm özelliklerine erişmek için şimdi kaydolun. Kayıt yaptırdıktan sonra, konu açabilir, konuları yanıtlayabilir, kullanıcıların mesajlarını beğenebilir, özel mesaj yollayabilirsiniz.

    Kayıt olduktan sonra bu mesaj silinecektir.

Öğrenmenin Sahibi Kim?


Önerilen Mesajlar

Iot konusu ile alakalı ama daha çok yaratıcı ve girişimci gençlerle ilgili güzel bir yazı; Öğrenmenin Sahibi Kim? 

Who Owns the Learning?

   

Kaan 18 yaşında. Robert Kolej son sınıf öğrencisi. Kartviziti var. Üzerinde öğrenci yazmıyor. Çünkü o bir girişimci. 6 ay önce bir “startup” kurdu. Yaz okulunda tanıştığı üç üniversite öğrencisi ile birlikte. Sanayi bakanlığı fikrine teşvik verdi, YTU TeknoPark’da bir ofisin kirası ve masraflarıyla birlikte. Akıllı priz tasarladılar. Bu prizin pazarda kendine yer bulabilecek ve alıcıları cezbedecek özelliklere sahip olduğunu söylemem gerek.

Son dönemde IoT(Internet of Things / Nesnelerin Interneti) kavramını duymuş olmalısınız. Internete bağlı cihazlar arasındaki bilgi alışverişi, toplanan verinin akıllı şekilde analiz edilmesi ve analiz edilen bilginin kullanıcının hayatını kolaylaştırması bu kavramın temelini oluşturuyor. Gelecek burada gizleniyor. Aslında günlük hayatımızda bu teknolojileri kullanıyoruz. Örneğin bir adım sayarınız (örneğin Fitbit) varsa günlük attığınız adımların analizlerinizi izleyebilir, arkadaşlarınızın haftalık analizi ile karşılaştırarak sağlıklı bir yarışa girebilirsiniz. Ya da evinizdeki karbondioksit miktarı arttığında ve zararlı bir boyuta ulaştığında iPhonenunuza bir mesaj gelebilir. Hayatımız akıllı evler, akıllı arabalar, akıllı saatler gibi her gün karşılaştığımız IoT örnekleri ile dopdolu. Peki sanayi bakanlığı Kaan’ın hangi fikrini teşviğe değer görmüş?

Akıllı prizin bir dolu özelliği var, günlük hayata dair analizler iyi yapılmış ve inanılmaz zekice ama bir o kadar da basit, anlaşılır çözümler üretilmiş. Bulaşıkları yıkamak istediğinizde size soruyor, “30 dakika sonra şu kadar daha az elektrik ücreti ödeyeceksiniz, daha sonra yıkamak ister misiniz?” Eğer cevabınız evetse bulaşıklarınızı 30 dakika sonra yıkamaya başlıyor. Günün hangi saatinde elektriğin ne kadar ücretlendirildiğini internetten güncel olarak alıyor ve bu konuda sizi bilinçli tercihler yapmanız konusunda yönlendiriyor. Televizyonunuz standby durumunda beklediğinde yıllık 300 dolara yakın elektrik ücreti ödediğinizi biliyor muydunuz? Buna vampir enerji deniyor. Kaan ve arkadaşlarının tasarladığı ürün odaya geldiğinizi sensörler yardımı ile anlıyor ve televizyonunuzu standby konumuna getiriyor, siz odadan çıktığınızda ise elektriği tamamen kesiyor. Böylece 300 dolar cebinizde kalıyor.

Peki soruyorum sizlere böyle bir girişimin, üretimin ve yaratıcılığın içinde yer alan bir birey 21. yüzyıl becerilerine sahip midir, değil midir? Biz okullarımızda buna ne kadar fırsat yaratıyoruz? Öğrencilerimizi yaratıcılık süreçlerinin içinde yer almasını nasıl teşvik ediyoruz? Okullarımızda Kaan gibi verebileceğimiz pek çok örnek var. Mezunları bir araya getirmek için uygulama(app) yazan, bir yazılım geliştirme kulübünü yöneten ve Apple tarafından dünya çapında sınırlı sayıda öğrenci arasına girerek #WWDC14 ile ödüllendirilen Metin Say’dan tutun da, alzheimer hastalarına yönelik harika bir tiyatro oyunu yazan Mert Esencan’a (Detaylı bilgi için http://goo.gl/4rkWFT ziyaret edebilirsiniz.), bu oyunun kitabını tasarlayan, fotoğrafçılık kurslarının birinden diğerine koşan, bir politikacının farklı senaryolara göre resimlerini çeken, hazırladığı el yapımı kartları internette pazar bulan Tulya Bekşioğlu’na  (Tulya’nın fotoğrafları ve çizimlerine ulaşmak için http://instagram.com/tulyab ve http://instagram.com/artsytuly Instagram sayfalarını ziyaret edebilirsiniz.) ve görme engelli çocuklar için geometri müfredatını baştan yazan ve seneye Alan November ile birlikte 1000 kişiden fazla bir eğitimci topluluğuna BLC etkinliğinde sunum yaparak farkındalık yaratmayı amaçlayan bir grup öğrenciye kadar. Daha pek çoğu hayatımızdalar. Biz onları görüyor muyuz, dinliyor muyuz?

Bu öğrencilerin en güçlü yanı sadece hayatta ihtiyaçları farketmeleri, üzerinde düşünmeleri, biraraya gelmeleri ve çözüm üretmeleri değil aynı zamanda etraflarında bir öğrenme ağı oluşturmaları. Kaan RC yaz okulunda 3B Tasarım üzerine bir dersin müfredatını oluşturdu ve eğitmenliğini yaptı. Öğrencileri kendi tasarladıkları, 3B yazıcıdan çıktılarını aldıkları parçalar ile oluşturdukları robotları yine kendi yazdıkları kodlarla hareket ettirdi. Öğrencilerinin dünyasında yeni pencereler açtı. RC Maker kulübünü kurdu ve şu an 20’den fazla öğrenciye liderlik ediyor. Bu arada 3B yazıcı tasarladığını ve bu yazıcının çalıştığını söylemek akıllara durgunluk veriyor. Yani Kaan’ın kendi ürettiği bir 3B yazıcısı var.

22 Eylül Pazartesi günü Robert Kolej’de öğretmen ve öğrencilerimizle vakit geçiren, ilham verici bir konuşma yapan eğitim teknolojileri alanında uluslararası eğitmen Alan November (Kendisi 17-19 Nisan tarihleri arasında EdtechIst’in ana konuşmacısı olacak.) Robert Kolej’in muhteşem kampüsünden, son teknolojik imkanlarından ya da kaliteli öğretmen kadrosundan etkilenmedi. Onun etkinlendiği Kaan ve onun gibi birbirinden yetenekli gençler oldu. Öğretmenlere yönelik yaklaşık iki saat süren konuşmasında, öğrencilerimizin aslında pek çok şeyi yapabilecekleri enerjilerinin, yeteneklerinin ve imkanlarının (Internet ve coursera, edex gibi online kurslar) olduğunu ve biz öğretmenlere düşenin artık fırsatları çoğaltmak, onları teşvik etmek ve yeteneklerini, başarılarını farketmek olduğunu tekrarladı.

Kaan Arduino (açık kaynak yazılım ve donanımı biraraya getirdiği elektronik ortam) kullanmayı sınıfta öğrenmedi. Internet’te çeşitli videolar izleyerek, online kurslara katılarak öğrendi. Biz ise onun bu enerjisine ve ilgisine topluma hizmet edebileceği şekilde yön vermeye çalıştık, onu daha fazla öğrenmeye teşvik edecek soru ve problemlerle karşılaştırdık, çeşitli ortamlarda yer almasına fırsatlar yarattık. Örneğin geçen hafta Intel’ın IoT Roadshow etkinliğinde Intel’in bir tür Arduino sertifikalı geliştirme ve prototip ortamı olan Galileo 2nd Generation’ı kullanan ilk ve tek lise öğrencisi oldu. Sektörde çalışan ve üniversite öğrencisi olan diğer üç kişi ile birlikte “development” etkinliğinde görme engelliler için hazırladıkları proje ikinci olarak seçildi. Intel Kaan’ı ücretsiz kullanabilmesi için bir Galileo ile ödüllendirdi.

Kaan’ın hayalleri var, bir amacı var ve en önemlisi yaptıklarından keyif alıyor. Geçmişten ders alıp, şimdiki fırsatları çok iyi kullanıyor. Gelecek için kendine her an yatırım yapan bir genç o. Bizlerden öğreniyor, biz de ondan. Genç bir girişimci o. Alan’ın sorduğu ve benim en çok sevdiğim sorulardan biri “Öğrenmenin sahibi kim?” (Who owns the learning?) Bütün bu paylaştıklarımdan görülüyor ki Kaan kendi öğrenmesinin sahibi. Biz sadece ona hayran öğretmenleriz.

Kaan’in web sitesine http://www.kaangoksal.com/ ulaşabilirsiniz.

 

Kaynak: Eğitim'de Teknoloji

  • Beğen 7
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Kaynak kurallarına göre başlık düzenlenmiştir :) Şekildeki gibi herkes örnek alabilir.

 

Teşekkür ederiz efem.

Ayrıca şu tv olayındaki fiyatlar abartılmış veya çooook eski veri.

Bugün 4k tv'lerin (40'') AB standartlarında yıllık ortalama tüketimi 86 kWh, bu da 210 tl'ye denk geliyor :) 

 

  • Beğen 3
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

  • Yakup Ç. A., başlığı Öğrenmenin Sahibi Kim? olarak değiştirdi
Bir saat önce, Yakup Çağatay said:

Kaynak kurallarına göre başlık düzenlenmiştir :) Şekildeki gibi herkes örnek alabilir.

 

Teşekkür ederiz efem.

Ayrıca şu tv olayındaki fiyatlar abartılmış veya çooook eski veri.

Bugün 4k tv'lerin (40'') AB standartlarında ortalama tüketimi 86 kWh, bu da 210 tl'ye denk geliyor :) 

 

Reca eder, iyi akşamlar dilerim :)

Fiyatlarda şaşma için de o kadar olur diyelim :) (alıntı nede olsa)

Ben de teşekkür ederim. 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Paylaşım için teşekkürler.

Kuşkusuz Kaan çok uç bir örnek ve aynı performansı gençlerden beklemek ciddi bir yanılgı olur. 

Ancak bu örnek uç da olsa eğitim sisteminin irdelenmesine, hele ki daha din eksenli ve tek düze bir eğitimin öngörüldüğü günümüz Türkiye'sinde, iyi bir fırsat sağlıyor.

Tüm dünya için geçerli olsa da ülkemiz için çok daha ön planda olmak koşulu ile bir gerçek var: Gelişen eğitim yöntem ve teknolojileri ile klasik eğitim ve eğitmen sistemi tümden verimliliğini ve etkinliğini yitirdi. Birkaç özel okul (daha çok ticari kaygılarla olsa da) ve değişik eğitim kurumlarındaki az sayıda eğitici dışında bunu algılayan, hatta algılamaya çalışan da yok.     

Aslında konuya çok boyutlu yaklaşmak lazım.

Eğitimin geleceğin toplum yapısına bilgi, beceri ve tutum düzlemlerinde bir hazırlayıcı olduğu düşünülürse geleceğin toplumu vizyonunu oluşturmadan eğitime şekil vermek de kolay değil. 

Yok açık kaynak kodlu yazılımlar gibi açık kaynaklı kendi yönünü bulacak bir toplum yapısı hedefleniyorsa bunun da nasıl evrimleşeceğini öngörmek de kolay değil.

Birkaç uç örnekten yola çıkarak eğitim politikalarının değişeceğini düşünmek de şu ortamda imkansız gibi. 

Tek dileğim egemenlerin sadece kendilerine biat edecek "işçi neferler" yetiştirmelerinin engellenebilmesi olurdu şu aşamada. 

Konu uzun, vakit alır ve ilgilenen sayısı konusunda da kuşkularım var. Bu nedenle şimdilik nokta koyuyorum.

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

2 yıl önce tubitak desteği için başvurduk. Projemiz 360*240 derece gerçek zamanlı kamera sistemiydi. Gerçek zamanlı olarak aranan kişi yüz, araç plaka tanımasından ve duygu taramasından geçirilip gerekli birimleri haberdar edebilecekti. Geçmiş tarihli olarak araştırma yapılabilecekti. Yurtdışında sadece donanım olarak benzer özelliğe sahip cihazların ikinci eli bile 35k $ iken kamera başı 5k $ a mal edebiliyorduk. Badem sesler korosu yani kurul 2. aşamada projemizi kameranın internet bağlantısının parasını kim ödeyecek tarzında saçma sapan sorular sorarak beğenmedi. O beğenmediği proje onay almış ve kolluk kuvvetlerince kullanılmış olsaydı eğer sağda solda insanların canına mal olan terör eylemleri önlenebilirdi.

Bizde kabahat hayvanat bahçesinden gelme müdürü olaran teknoloji kurumundan medet umduk.

Projemizi halen yapmakta kararlıyız. Ama bu ülke için değil.

Konunun özüne gelirsek ben bu ülkede eğitimin kanser olduğuna eminim. Şayet kendi alanında bile zayıf ama havalarından geçilmeyen öğretmenler nasıl bir nesil yetiştirecek? Kendi ne biliyor ki? Ne öğretsin. Aksi istisna bile sayılmaz. Şimdi öğretmenlik kadar yüce bir meci böyle lafları kaldırmaz gibi aforizmalara girişmeyin, şayet formül sonucu gayet açık ve ortada.

  • Beğen 2
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Dünya tarihinde henüz ismi konmamış olsa dahi 'Berlin Duvarı'nın yıkılması ile başlayan yeni bir çağ olduğunu iddaa edenlerin sayısı artıyor. 

Bu iddiaya göre Berlin Duvarı'nın yıkılması ile sanayii çağı kapanıp teknoloji çağı başladı. 

Maalesef dünyada birçok ülke ve bizim ülkemiz de dahil halen sanayii çağına hizmet eden hatta daha açık ifadeyle sanayicilere hizmet etmek üzere nesiller yetiştiren bir eğitim sistemi uygulamaya devam ediyor.

Çağın gerisinde kalmış, okulu bitirdiğinde tüm teknik donanıma sahip olmasına rağmen , diplomalı olduğu halde iş bulamasa dahi kendi ayakları üzerinde duracak bilgilerden yoksun, ezber öğretilip hazıra alıştırılmış bir nesil ile nereye kadar gideriz merak ediyorum. 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

6 saat önce, Hakan Saraylı said:

nereye kadar gideriz merak ediyorum. 

Merakta bırakmayayım ben seni, cevabı basit: Hiçbir yere...

Gelişmiş ülkelerin oyuncağı oluruz. Avrupa ve Amerikanın bir tür tuvalet temizleyicisi...

Onların yerine savaşır, onlara kalmayan tarımsal ürünlerimizi ve daha da acısı su kaynakları başta doğal zenginliklerimizi peşkeş çeker,  emekçinin sömürüldüğü bir ortamda izin verildiği kadar sanayi üretimi yapar ve hamasi konuşmalarımızla önemliymişiz gibi yaparız. 

Ayrıca bence zaten oraya nerede ise vardık.

İlkokuldan itibaren dershanelerden çıkmayan ve derslerden kafasını kaldıramayan güzide çocuklarımızın çoğu gençliğini hangi amaçla feda ediyor? Diplomalı işsiz olmak için. 

İş bulamayacak, hizmet alamayacak kadar fazla genç nüfus var, hala arttırılmaya çalışılıyor.

Neyse neyse, sabah sabah gene can sıkmayayım.

İyisi mi kafalarımızı daha da derine gömelim. 

  • Beğen 3
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Geçen haftadan bu haftaya sarkan eğitim sisteminde değişiklik düşünülüyor tartışmalarını görmüşsünüzdür herhalde.

Eskiden iktidar değişir ve değişiklikler olurdu, şimdi ise bindiğimiz dalı kesiyoruz galiba.

 

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

2 saat önce, Gürkan Çakıroğlu said:

Geçen haftadan bu haftaya sarkan eğitim sisteminde değişiklik düşünülüyor tartışmalarını görmüşsünüzdür herhalde.

Eskiden iktidar değişir ve değişiklikler olurdu, şimdi ise bindiğimiz dalı kesiyoruz galiba.

 

Yapılan her değişiklik daha da kötüye götürdüğü ve çocukları deneme tahtası haline getirdiği için yeni yapılacak değişliklere ister istemez sıcak bakamıyoruz sanırım.

 

@Cem Boneval beyin dediği gibi enformasyon çağına ayak uydurmak yerine dahada kötüye gider olduk. Kalkınma bakanının yaptığı açıklamalar ve bilim alanına yaptıkları yaklaşımlardan ötürü korkum o ki artık ülke olarak ilerlemeyi durdurduk. Köprü yapmak, yol yapmak hava alanı yapmak tabi ki ek gelir kaynakları olacaktır devletimiz için fakat hepsinden önce bizim en büyük eksiğimiz eğitim sistemimizdir. Tabletli eğitime geçmekle çağa ayak uydurmak arasında ne gibi bir bağlantı kurulabilir orası muallak tabi... 

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın

Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor

Hesap oluştur

Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.

Hesap Oluştur

Giriş yap

Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.

Giriş Yap
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.