Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×

Cem Boneval

Blogger
  • Toplam İleti

    16.827
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Kazandığı Gün

    721

Cem Boneval tarafından yazılan her şey

  1. Bir kere daha bu milletin gücünü unutanlara uygun bir hatırlatma olsun: 18 Mart Çanakkale Zaferi Tarihteki ve Ulusal Yaşantımızdaki Yeri 3 Kasım 1914 ve 18 Mart 1915 tarihleri arasında Çanakkale Boğazı'nda cereyan eden bir seri deniz savaşlarıyla Gelibolu Yarımadası'nda 25 Nisan 1915 - 8/9 Ocak 1916 tarihleri arasında yapılan kara savaşları, Türk tarihinin en şerefli sayfalarını dolduran birer zafer destanıdır. Çanakkale Zaferini, büyük Türk Ulusuna, Atatürk gibi dahi bir lider hediye etmiştir. Türk bağımsızlık savaşının temelleri, Çanakkale'nin sularında, Conkbayırı'nda ve Anafartalar'da atılmış, bu zaferler Türk Kurtuluş Savaşına maya çalmıştır. Türk Ulusu İstanbul'u kurtaran Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal Paşayı Çanakkale'den tanımış 19 Mayıs 1919'da O, Samsun'a çıktığı gün Suriye ve Filistin cephelerinden terhis olarak Anadolu'ya dönen Türk halkı, "bu benim kahraman komutanımdı" diyerek O'nun etrafında kenetlenip İstiklal Savaşı'na katılmıştır. Türk Ulusu ve dünya O'nu böylece tanırken, O da Conkbayırı'nın, Kocaçimen'in kan deryası can pazarında ulusunun ve Türk askerinin asıl cevherini yakından tanıyarak daha sonra girişeceği Bağımsızlık Savaşını kesin zaferle sonuçlandıracağı kanaatini daha o zamandan edinmiştir. 18 Mart zaferi kazanılmasaydı, düşman donanması, daha 1915'in Mart ayında İstanbul'a girerek Osmanlı İmparatorluğu'nu çökertebilecekti. Çanakkale Boğazı'nı denizden aşıp İstanbul'a giremeyen İtilaf Devletleri, 25 Nisan 1915'ten başlayarak 8-9 Ocak 1916'ya kadar süren Çanakkale kara savaşlarında Mustafa Kemal tarafından durdurulamasaydı, Birinci Dünya Savaşında Çarlık Rusyası en kısa yoldan müttefiklerinin yardımlarına kavuşacağı için yıkılmayacak, muhtemelen Ekim 1917 Bolşevik İhtilali de olmayabilecekti. Bu durumda Almanya'nın yenilgisi hızlanacak ve 1. Dünya Savaşı belki de 1915'te sona erecekti. Çanakkale Zaferi harbin 4 yıl sürmesine, üç imparatorluğun (Osmanlı, Çarlık ve Avusturya/Macaristan İmparatorlukları) tarih sahnesinden silinmesine neden olmuştur. Gelibolu Yarımadası'nda düşmana kesin darbeler vurarak onları yenilgiye uğratan Alb. Mustafa Kemal'in Anafartalar tepesinde yaktığı zafer meşalesi, Kurtuluş savaşımızın da yolunu aydınlatmıştır. Böylece 18 Mart deniz zaferimizi taçlandıran 25 Nisandan sonraki kara savaşlarında, Mustafa Kemal'in etkin liderliği sayesinde kazanılan zaferlerin, ulusal tarihimize ve dünya tarihine yön veren etkin rolünü yukarda belirtilen noktalarda toplamak mümkündür. 18 Mart 1915 Çanakkale Deniz Savaşı ve Öncesi Boğaz savunması, girişten itibaren "Dış-Orta-İç Tabyalar" olmak üzere üç savunma grubu halinde tertiplenmişti. Boğaz kıyıları boyunca 20 tabyamızda, çoğunluğu kısa menzilli ve eski model, 170 adet top mevzilendirilmişti. İtilaf Devletlerinin savaş gemilerinde çoğunluğu büyük çaplı uzun menzilli 247 adet en modern toplar bulunmaktaydı. İtilaf Devletlerinin Akdeniz Başkomutanı Amiral Carden, Boğazı geçerek İstanbul'a girmek için üç aşamalı saldırı planı yapmıştı. İstanbul'a bir ay içinde ulaşacağını hesaplamıştı. Plan gereğince, 3 Kasım 1914 günü 7 zırhlı ile Boğaza bir keşif taarruzu yaptı. Girişteki tabyalarımız zarar gördü. İkinci saldırıyı 19-25 Şubat 1915 tarihleri arasında 7 gün süreyle devam ettirdi. Türk topçusunun atış menzili dışından yapılan bombardımanlar etkili oldu. 19 topumuz ve Boğaz girişindeki tabyalarımız kullanılamaz hale geldi. 26 Şubat günü düşman donanması Boğaza girdi orta kesimdeki tabyalar 8 saat süreyle kesintisiz bombardımana tabi tutulup sarsıldı. Bu başarılar üzerine Amiral Carden, Londra'ya çektiği bir telgrafta, 14 gün içerisinde İstanbul'a ulaşabileceğini müjdeliyordu. Amiral, hazırlıklarını tamamlamaktaydı. Son darbe 18 Martta indirilecekti. Ne var ki, kağıt üzerinde yapılan bu savaş planında, Türk'ün kahramanlığı ve savaş azmi hesaba katılmadığı için evdeki hesap çarşıya uymayacaktı. 18 Mart 1915 Günü Savaşı 18 Mart günü, bundan 85 yıl önce, Çanakkale'de ufukları ümit ve zafer neşesi kaplayan bir gün daha doğdu. İtilaf Donanması 18 savaş gemisiyle Saat 10.00'da boğazı yarıp geçmek üzere girmeye başladılar. İlk ateşi TRIUMPH zırhlısı, Çanakkale'ye 12 Km. mesafedeyken saat 11:15'te açtı. Savunma planımıza göre, gemiler topçularımızın ateş menziline girinceye kadar pusuda bekleyecek ve baskın tarzında ateş açılacaktı. Nitekim böyle yapıldı. Düşman yaklaştıkça, topçularımızın giderek yoğunlaşan isabetli atışlarıyla karşılaşıyordu. Saat 12.00'ye geldiğinde orta kesimdeki 3 tabyamız ağır hasar almış, ama ayakta kalan diğer topçularımızın hedefini şaşmayan mermileri AGAMENNON zırhlısının çelik yeleğini parçalamış, INFLEXIBLE zırhlısının komuta köprüsü uçurulmuş ve bu arada düşman donanması Çanakkale'ye 7 Km. kadar sokulmayı başarmıştı. Savaşın en şiddetli anları yaşanıyordu. Türk topçuları Boğazı cehenneme çeviriyor, düşman zırhlıları da kıyı şeridindeki mevzilerimizi hallaç pamuğu gibi atıyor, kıran kırana bir savaş oluyordu. Bu sırada Fransız GAULOIS zırhlısı aldığı ağır yaralarla saf dışı kalmış, BOUVET zırhlısı yırtılan çelik gömleğini yenilemek üzere geriye kaçarken, bir gece önce Dz. Yzb. Hakkı'nın NUSRET mayın gemisiyle boğaza döşediği mayınlara çarparak 639 personeli ile birlikte karanlık limanın sularına gömülerek kayboldu. BOUVET'in imdadına koşan SUFFREN ve GAULOIS da aynı akıbete uğramıştı. Saat 15.00'te IRRESISTIBLE ve onu takiben 16.00'da INFLEXIBLE ve 10 dakika sonra OCEAN zırhlıları, tam ileri atılacaklarken onların da ayakları Yzb. Hakkı'nın tuzağına takılarak batarken, INFLEXIBLE güçlükle kurtularak römorkör yedeğinde İmroz'a döndü. Böylece 6 saatte 3 büyük zırhlısını kaybeden, bir bu kadarı da ağır hasara uğrayan gemilerini acıyla seyreden Amiral De ROBECK, kalanları kurtarabilme telaşıyla saat 17.30'da boynu bükük çekilme emrini verdi.
  2. Aracın önünün belirgin daha düşük olması motor ağırlığı farkı, patlak amortisör, ve hatta 10 psi'ye kadar lastik hava basıncı farkı ile izah edilemez. Ağırlıklara bakarsak 1.6 Ti-VCT +15 kg = 1.0 EB + 35 kg = 1.6EB + 10 kg = 1.6TDCi. Yani en hafif olanla en ağır olan arasında 60 kg fark var ki bunun kolay fark edilir bir seviye farkı yaratması söz konusu olamaz. Tabii eğer 1 cm'lik bir farktan bahsetmiyorsak... Belirgin fark yaratacak tek şey farklı yayların takılmış olması olabilir ki bu da bence çok ama çok zayıf ihtimal. Ne kadar bir seviye farkından bahsettiğimizi yazar mısınız? Belli belrisiz farkın üzerinde durmaya gerek yok. Gelelim sertliğe... Başka bir arabadan gelmiş olsanız bile Focus'un ön takımının darbe emişini anormal sert bulma olasılığı çok düşüktür. Önerim servisi değiştirmeniz, test aracı ile kötü yola düşmeniz, sonra aynı yolu kendi aracınızla yapmanız ve aynı lastik havalarında aralarında belirgin fark var ise mutlaka servisin başteknisyeni ile deneme sürüşüne çıkmanız. Sonucu da sonra buradan paylaşmanız. Tabii benzer bir denemei Ankara'lı bir forumdaşla da yapabilirsiniz buluşup.
  3. Nokian premium markalardan değil ama ortalama üstü performansı var. Yeni Line serisi ve onun iyice sportif olan zLine serisi ile ilgili kullanıcı deneyimi fazla değil, test sonuçları da çok başarılı değil, ortalarda yer alıyorlar. Eski Z ve H serileri için de benzer şeyler yazılabilir.
  4. İş skorda değil ki, kayan karelerde toplaya toplaya bir karede 2048 yakalamanız gerekiyor. Servet yazmış, skoru boş verin. Beş dakika oynadım, ancak 256 yapabildim,çok vakit alacak... Seyahatlerde işe yarayabilir...
  5. Bu konuda çok başlık var, aratın. herşeyi baştan yazmayalım... Jant çapı büyüdükçe çevre/çapın eşit kalması için (±%2 oynayabilir) ince yanaklı lastik almak gerekir. İnce yanaklı lastik daha pahalıdır, süspansiyon daha sert hissedilir, jantı/lastiği zedeleme riski artar, taban genişlerse yakıt tüketimi de olumsuz etkilenebilir, olumlu olarak da güzel görünür ve viraj hızları yükselir. Tercih size kalmış. 17" ile 205/50-17, 18" ile 225-40/18 lastik uygun olur. Ben olsam 17" 205-50/17 takarım.
  6. Yarın sabah Avustralya GP ile F1 sezonunun ilk yarışı koşulacak. Mertcan'ın çok güzel sunduğu gibi araçlarda ve kurallarda önemli değişiklikler var. Motorlar küçüldü, turbo destekli artık, tek egzos çıkışı var ve yeni şasilre adapte edilmelerinde kuşkusuz bir takım sorunlar var. Örneğin RedBull aşırı ısınma sorunları yaşıyor... Ayrıca kuşkusuz, özellikle sezon başında dayanıklılık sorunları yaşayacağız ve motor arızası ile yarış dışı kalmalar azımsanmayacak oranda olacak gibi. Yeni burun şekli tek kelimeyle çirkin, ancak motor gücü azalmasına rağmen düzlüklerde hız azalmamış, hatta bazı araçlarda arttığı bile gözlemlenmiş, viraj hızlarında ise düşüş var. O yırtıcı motor sesinin yerini daha medeni ve heyecansız ses almış. Sonuçta tur zamanları biraz uzayacak, seyircilik en azından arabayı izlemek açısından biraz zevksizleşecek. Ne demek istediğimi Avustralya'da Alonso'nun 2013 ve 2014 turlarını kıyaslamalı izlerseniz daha iyi anlarsınız. Görünüşe göre sezona en hazır giren takım şu anda Mercedes. Hamilton ve Rosberg gibi iki güçlü pilot ve hazırlık çalışmalarında kendini kanıtlamış araçla şampiyonluğun ilk telaffuz edilecek isimleri. RedBull'un aracı hala tam hazır değil, daha önce de yazdığım gibi motorla ilgili uyum sorunları var. Vettel istediği zamanları yapamıyor bir türlü, ama kısa sürede toplanacakları konusunda kuşkum yok. Ferrari ise Mereceds kadar hzılı olmasa da hazır görünüyor, Alonso ve Raikkonen gibi iki usta ve şampiyon sürücüleri var. Rekabetçi olacaklar. Willimas ve Maclaren de rekabete katılacak güçte görünüyorlar. Zaten Avustralya sıralama turları sıra dışı isimleri önlerde görmemizle yeterince sürprizli başladı. Takımlara göz atalım Kaynak: Wikipedia Sürücüler Kaynak: Forumla1.com Avustralya start dizilişi Kaynak: Forumla1.com yayın hakları Türkiye için D-Smart'ta Netten izleme konusunda araştırma yapmadım.
  7. Takacağınız yeni jantlar çelik değil alaşım jant olacak, halk arasında yanlış olarak "çelik" diye tabir ediliyor, ama alüminyum-magnezyum karışımı oluyor genelde. Takacağınız jantlar orijinal ile aynı çapta olursa, yani 16", lastik değişimi gerekmez. Hangi jant derseniz 5x108 bijon aralıklı, 7-7,5/16, ET 40-45 mm jantlardan zevkinize hitap edeni seçebilirsiniz. Orijinal Ford olabilir, ya da Çin işi replikalar olabilir. Aralarında fiyat farkı olacaktır, kalite farkı da olur ama pratikte günlük kullanımda çok önemlidir diyemem (daha ağır olabilir, darbe dayanıklılığı birazcık daha düşük olabilir vs.).
  8. Hatırlamaya çalışın, yazan hangisi? ECOmode Vites 5 ECOmode 5.Vites Olasıdır ki ilki gibi diyeceksiniz, test menüsünde değişik kategorilerdeki çiçeklerdeki değerin sayısal karşılığını görüyoruz, yani vites geçişleri konusunda 5 tam puan almışsınız demek oluyor, değişecek bir şey yok. Daha önce de yazmışımdır, ECOmode neleri izliyor? 1. Araç hızı 2. Motor devri 3. Tork değeri 4. Motor ısısı (ve soğuk çalışmanın oranı) 5. Debriyajın konumu 6. Gaz pedalı konumu 7. Vites kolu konumu Bu verilere bakarak ekonomik kullanma koşullarını sağladığınızda yaprakları dolduruyor, nedir bunlar? 1. Mümkün olan en yüksek viteste seyretmek 2. Yumuşak hızlanma ve yavaşlama 3. Olabildiğince sabit hızda hareket etmek 4. uzun yolda hız sabitleyiciyi kullanmak 5. Uzun süreli rölantide çalıştırmaktan kaçınmak 6. Soğuk motorla kısa yolculuklardan kaçınmak
  9. Her modelde ve her üretim yılında var, Ford'un çok övündüğü bir özellik. Ozan yazmış nasıl görüleceğini. Hızlı kullanmak sıkıştırmak anlamına gelmez. 1. Vitesleri doğru devir aralığında kullanıyorsanız 2. Fren yapma sıklığınız göreceli düşükse 3. Hızını göreceli sabitse yapraklar kolay kolay dökülmez. Zatne değişmesi için bir süre araç bilgisayarı tarafından izlenmesi ve verilerin tutarlı olduğunun görülmesi gerekiyor. Ekranda donma yoksa (sürekli değişen değerlere bakın) çalışmaması için bir neden yok.
  10. Çağlar benim eski Focus'ta yanlışlıkla yağ çubuğunu takmadan çalıştırıp gaz vermişlerdi ve açık kaputu kirletecek kadar yağ püskürtmüştü. Araç 30 Bindeydi ve 160 Bine kadar kullandım, canavar gibiydi motor. Yani yazdığın olasıdır ki her araçta arıza anlamına gelmiyor.
  11. Öğrenmenin yaşı yokmuş... Palavranın da sınırı... Ekleyeyim: Yağ çubuğu deliğinden buhar çıkar, bu yüzden karter havalandırma hortumu vardır, hava filtresine bağlanan, hatta gaz verirseniz yağ bile püskürtebilir. Motorun çalışması ve performansı ile ilgili bir sıkıntınız yoksa, belirgin bir yağ kaçırma yoksa dert etmeyin, gittiğiniz galericiden uzak durun. Sıkıntı varsa ya da bir şekilde huzursuz oldu iseniz kompresyon ölçtürün. Normal çıkarsa belgesini bir daha böyle bir yorum yapanın gözüne sokun.
  12. Hakikaten dağılmana gerek yok, benim garajdan istediğini al kullan (bu arada almaza yatmış olayım)
  13. Bu ne kadar latif bir ifade... Aslında kırmızı Ferrari tutkum yoktu, bunu okuduktan sonra sevesim geldi. Güzel katkı için teşekkürler.
  14. Yönlendirmelerde hata yok değil Ön cama yönlendirildiğinde buğu giderici olarak çalıştığından iç sirkülasyondan çıkar, göğüse de üflemez.
  15. Bunlara gördükçe sünnet edesim geliyor... Zenci hali güzel!
  16. Ben resimlere değil de sadece videoya bakmışım, ona yönelik yazdm, espri yoktu zaten. Şimdi fark ettim resimlerin açıldığını...
  17. Narin olup olmamasının konu ile alakası yok. Açıkcası iyi bir usta şanzımanı komple dağıtıp tekrar toplayabilir, işini biliyorsa. Servis sizde güven uyandırıyor ise bırakın söylediklerini yapsınlar, ben vites yapısının salt yağlama ile geçişte kolaylık sağlayacağına inanmasam da, çözüm sağlanamaz ise en azından Otosan'a müracaat etme ve ilgi/bilgi isteme hakkınız doğar. Tabii diğer alternatif de doğrudan Ankara'da bir servise görünmek olabilir.
  18. 2 daikika lastik çıkacak diye bekledim, bir yerde 2 saniye gözüktü
  19. Aracı sıkıştırmadığınız için ekonomik kullanmış oluyorsunuz Bu arada tebrikler, benim ofansif ve agresif tarzım çiçek toplamama büyük engel, sadece vitesim çiçek açıyor...
  20. İyi bir yıkamacının süngerden bile kaçındığı düşünülürse, evet maalesef yanlış oluyor.
  21. Bugün 200-300 TL'ye en iyisinden bir navigasyon cihazı alıyorsan ve beraberinde Tele Atlas veya Başarsoft'dan ömür boyu ve sınırsız güncelleme hakkı sağlanıyorsa ben 500TL'de yazılım geliştirme bedeli ötesinde bir şeyler görürüm.
  22. Güle güle kullanın, doğal rengi ile fazla sırıtmış. Bir de yıkarken çıkardığınıza göre otomatik yıkama makinelerini kullanıyorsunuz demektir ki arabanıza fark etmeden yaptığınız önemli kötülüklerden biridir.
  23. Yağmur ışığı farlar otomatikte iken yanıyor. Yani seçenek seçili ise otomatik far konumunda farı yakacak iki şey var: Yağmur sensörünün yağmuru algılaması veya ortam ışığının az olması. Genelde yağmurda ortam ışığı da azaldığı için kara bulutlar nedeniyle yağmur farı seçili değilken de yanabilir.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.