Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×

Cem Boneval

Blogger
  • Toplam İleti

    16.820
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Kazandığı Gün

    717

Cem Boneval tarafından yazılan her şey

  1. Bu arada yabancı dergilerde de incelemeler çıkmaya başlamış ve hepsi Volkan Bey kadar mutlu görünmüyor. Autobild iç mekanı geniş ve konforlu bulurken (ki bu yadsınamaz), tüketimin de test ortalaması olan 6,5L ile çok uygun olduğundan bahsetmiş. Ancak süspansiyonun sert olmasından ve fazla hoplattığından yakınmış. Ayrıca 9 ileri şanzıman ekonomi odaklı olduğundan sürüş esnasında sürekli yanlış viteste olma hissini yaşattığını belirtmiş. Ağır aksak start stop sistemi ile aracın beklenen performansı göstermediğinden ve hantal kaldığından da söz edilmiş.
  2. Bileşenler çok doğru, yaygınlaşması da öncelikle fiyata bağlı. Rekabetçi fiyatla sınıfında lider olacaktır. Ben SUV meraklısı değilim ama motoru ve şanzımanı çok merak ettim. Kesin test sürüşü yapmak isteyeceğim araçlardan.
  3. Üstad iltifatlarına çok teşekkür ederim, ama sandığınız gibi biri de değilim, ben de herkes gibi öğrendiğim işi yapıyorum. Hani derler ya doktorluk zor iş diye, benim cevabım değişmez: İşini iyi yapmaya çalışırsan her iş zordur. Bak bunu aynen üstüme alıyorum. Aaaa, ama beraberliğin güzelliği burada, aykırılıklar ve farklılıklar olmasa, herkes aynı fikirde olsa sohbet ilerlemez...
  4. Ford bu hortumla işinde pek başarılı değil anlaşılan, bakın VW nasıl götürüyor...
  5. TDK "müsait" değilmiş demek, sezgilerine güven, uyarı için teşekkürler, düzelttim. Aslında çift kavramalarda sorun maliyet düşürüldüğünde ortaya çıkıyor. Daha gelişmeye açık bir sistem. Yine de bir DSG'nin hem aklına hem hızına gıpta etmemek mümkün değil.
  6. @Burak Koç, arabaların düşünme yeteneği olsa herhalde hepsi "senin araban olmalıyım" diye düşünürdü... Kimsenin üstüne alınmasına gerek yok. Sadece benim üstüme almam yeter. Ben de bir daha "yazık" diyorum, samimiyeti ve dostça takılmayı fark etmediğiniz için. Geyik yapmakla itham edilecek az sayıda kişiden biriyimdir büyük olasılıkla, teknik/bilimsel katkıda da az çalışmadığımı düşünüyorum. Ancak sevgili Tevfik'in kulakları çınlasın, şurada üç-beş takılma olmazsa hepimiz araba dergisi ya da prospektüsü okuyor konuma düşeriz. Sonuçta yanlış anlaşıldığım için üzgünüm, kötü niyetli ve de hele ki aşağılayıcı ve küçümseyici bir yorum hiç değildi.
  7. Sağ ayağınıza hakim olun...
  8. Paylaşım için teşekkürler. Çift kavramalı alt grup şanzımanlar hep biraz hayal kırıklığı ile gidiyor. Tork konvertörlü üniteleri hep daha sorunsuz ama daha ataletli oldu. Ben düşük hacim, düşük ağırlık ve verimli şanzıman kombinasyonunu çok doğru buluyorum. Başarılı modeller, yakından takibi hak ediyor. https://youtu.be/qJzm2lJPnY8
  9. Yazmayayım dedim ama bu başlık neredeyse bana acı verecek boyutta. Bendeki eksiklik beni tedirgin ediyor resmen... Neyse Alperen de var da iki aykırı (!) olduk. Arabanızla afektif bir ilişkiye girmeyin, bunu gerçek canlılara saklayın bence... Ayrıca arabanızı hep temiz tutar ve hırpalamazsanız sizi takdir edip daha uzun hizmet verecek diye bir beklentiye de düşmeyelim lütfen. Saklamak değil kullanmak için aldığımız, bakım kurallarına uyulduğunda da gerekli hizmet verecek bir metal/plastik/kauçuk vs. karışımı. Güzel bir mühendislik örneği işte. Tepe tepe kullanın, duygusal paylaşımları da karşılık verebileceklerle yapın. Seviyorum forumdaşlarımı gibi...
  10. 90'ların başında piyasaya sürülmeden Ford dün marka/model ismi üreten firmalardan Interbrand'a başvuruyor ve dünya çapında pazarlayacağı model için isim talep ediyor. Inerbrand şirketi de latince Mundus (=dünya) kökenli Mondeo ismini türetiyor ve bu isim kabul görerek model adı oluyor.
  11. EOZ53, ben koymadım, trafik şube verdi ismi... Arabalarınızla duygusal ilişkiye girmeyin bence. Transformes'tan bu kadar etkilenmeyin.
  12. Virajları eliniz viteste dönmeyin, direksiyonu iki elinizle tutun. Tehlikenin ürpertici esintisidir o. Dayanamadım...
  13. Şiiişt konuyu kirletmeyin bakayım, bu sohbet içerikli değil bilgi içerikli bir başlıktır... BU arada Allah mutlu dostluğunuzu daim etsin!
  14. 300+ olduktan sonra gerisi teferruattır.
  15. Bir de bunlar var: Aynı anda hem savaşa hazırlanıp, hem de savaşı önleyemezsiniz. Büyük güce sahip egemen devletler olduğu sürece savaş kaçınılmazdır. Eğer bir adam marşla uyum içinde yürüyebiliyorsa, o değersiz bir yaratıktır. Kendisine yalnızca bir omurilik yeterli olabileceği halde her nasılsa yanlışlıkla bir beyni olmuştur onun. Uygarlığın bu kara lekesi en kısa sürede yok edilmelidir. Emirle gelen kahramanlıktan, bilinçli ve bilinçsiz şiddetten, aptalca yurtseverlikten, tüm bunlardan nefret ediyorum. Ben savaşı ve o soğuk silahları öylesine tiksindirici ve aşağılayıcı buluyorum ki böyle iğrenç bir eyleme katılmaktansa kendimi yok ederim daha iyi... Benim anlayışıma göre sıradan bir cinayet, savaşta adam öldürmekten daha kötü değildir. Her savaş insanlığın ilerlemesini engelleyen kötülük zincirine bir halka ekler. İnsan savaş gibi inanmadığı bir şey için acı çekeceğine, barış gibi inandığı bir dava uğruna ölse daha iyi değil mi. İnsanlar kendileri karşı çıkmadıkça, hiçbir şey savaşları ortadan kaldıramaz. Propagandayla zehirlenmedikleri sürece kitleler asla savaş düşkünü değildirler. Sadece barışçı değil, militan bir barışçıyım. Barış için savaşmaya hazırım. Savaş insan toplulukları arasındaki çatışmanın en azgın biçimidir; aynı zamanda en trajik. Üçüncü dünya savaşında hangi silahlar kullanılacak bilmiyorum, ama dördüncü dünya savaşında insanlar taş ve sopalar kullanacaklar.
  16. Sevgili @Tevfik, yazdıklarına gönülden katılıyorum, "filler tepişir çimler ezilir" misali emperyalist güçlerin oyunlarına kurban giden milyonlar var insanlık tarihinde. Ancak tarihimizi bilmediğimizi nitelemek ayrı şey, uluslararası düzeyde kabul görmüş bir savunma zaferini hamaset diye belirtmek ayrı şey. Ben şu anda Çanakkale savaşına tarihi perspektif içerisinde emperyal stratejilerin bir oyun hamlesi olarak bakmıyorum, o apayrı bir analiz konusu, orada bir avuç toprak uğruna gözünü kırpmadan ölüme giden, ya da belki daha doğru tabirle gönderilen, onbinlerce insanın cesaretini, kaderini kabullenişini, bu minvalde yiğitliğini kutsuyorum. "Sevgi sözcükleri"ni de savaş alanında bile hayvan sevgisini ihmal etmeyecek olgunluğun, ki bunu bugün mumla arıyoruz, bir göstergesi olarak kullanıyorum. Farklı bir siyasal kurgu onları ölümden kurtarabilirdi belki, Enver Paşanın eylemlerini alt alta yazmak hataları bulmayı kuşkusuz kolaylaştırırdı, ama konu bu değil. Mustafa Kemal'in askeri dehasını ve Çanakkale savunmasındaki etkin konumunu Alman komutanların zafere olan katkılarını vurgulayarak ne kadar azaltabiliriz ondan da emin değilim. Kaldı ki özellikle cephe komutanı diye nitelendirilen "ünlü ve güçlü" General Liman von Sanders tüm savunma stratejisini yanlış kurguladığını itiraf ediyor gibi yapmıştır, ama esas amacı farklıdır ve bu düzeyde kaybın bence en önemli sorumlularındandır. Ayrıntıları yazmıştım. Neyse konuyu uzatmak istemiyorum, yeterince çalışma var bu konuda, bu forumun kapsamını aşar konu, dileyen bulur okur öğrenir, biz şu anda farklı açılardan bakıyoruz, o kadar.
  17. Beni çok etkileyen fotoğraflardan biri... Fotoğrafın çekilmesinden kısa süre sonra şehadet mertebesine yükselmiş bir birliği görüyoruz. Yüzlerdeki inanç, vakur duruş yanında ve ölüme giderken bile, yanlarında bulundurdukları zayıf, çelimsiz, ama sevgi gördükleri belli olan iki köpek ve bir ceylan "Onlar"ın evrensel ölçüdeki sevecenliklerini de ifade ediyor. Bugünü "Onlar"a ve başlarında bulunan ve ertesi gün kalbinin üstündeki cep saati şarapnelle parçalanacak olan büyük askere borçlu olduğumuzu unutmayalım, unutturmayalım. İfade etmek istediğini anlıyorum, ancak Çanakkale bir savunma zaferidir, canı pahasına vatanını toprağını koruma destanıdır, bunun muhasebesini yapmak bence saygısızlık olur, en derin saygı ve şükranla anılması söz konusu olabilir ancak...
  18. Şu anda standart öneri bu, daha iyisi şimdilik yok.
  19. http://www.rallycrossrx.com/2015_calendar Kaçıranlar için, mutlaka bekleriz...
  20. Hakan Brembo'nun orijinal muadili ve performans ürünleri olmak üzere iki kategorisi var, muadil alınacaksa fiyat aynı ise tercih edilebilir, ama psikolojik etkisi dışında fren performansına önemli bir katkısı olacağını düşünmüyorum. Performans ürünlerinden alacaksan cüzdan konuşur, artısı olur ama değer mi sen karar verebilirsin ancak. Bu arada yeni hobim....:
  21. Yapmayın, balatayı daha çabuk bitirirsiniz, ilk hareketi birle yapıp hemen ikiye atın, üşenmeyin...
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.