Jump to content
2019 Temmuz'dan sonraki tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeni kayıt yapınız ×

Mertol Kip

Üye
  • Toplam İleti

    2.663
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Kazandığı Gün

    22

Mertol Kip tarafından yazılan her şey

  1. Kim derse ki motosiklet daha az ya da daha çok güvenlidir itibar etmeyiniz. Bunu diğer vasıtalar için de genişletebilirsiniz. Güven duygusal bir tepkidir. Rasyonel değildir. Rasyonel temel aramayın. Risk ölçeklendirilebilir bir değer ifade eder. Eğer riskten bahsedeceksek bunda da insan davranışı var. Herşeyden önce arabanın sağından mı solundanmı gitmeyi düşünmekten se sürücünün davranışını gözlemlemeyi öğrenmelisiniz. Adam daha yapmadan davranışının ne olabileceğini analiz edip uygun davranışı tespi etmelisiniz. Evet insanlar aynasına bakmıyor. Siz de bunu biliyorsunuz değilmi? Ona göre tedbirinizi almak ve alışkanlıklarınızı ona göre değiştirmek zorundasınız. Önünüzdeki arabayı değil onun önündeki hatta onun da önündekini izleyip diğer ikisinin davranışının ne olabileceğini yorumlamalısınız. Bu zamanla oturuyor. Öyle dünden bugüne yada eğitimle kazanabilecğeiniz birşey değil. Onun için motosiklet kullanımının ve özgürlüğün özgüven patlamasına yol açabileceği öngörülerek küçük hacimli motorlar ile ufak ufak başlayın deniliyor. Bu şeytanla pazarlık gibi. Konuştuğunuzun şeytan olduğunu biliyorsanız guardını alırsınız. Bu durumda konuşmanızda birşey yoktur.
  2. Kıyafet ve koruma konusunda söylenecek birşey yok ki. Kullanmayanın aklından şüphe ederim. Elbette direk darbe aldığınızda kolunuzdaki plastik bir zımbırtı sizin bir tarafınızın kırılmasını engellemez. Ama ama çekiç ile vurmak la darbeyi yumuşatarak almak farklı. Kaldı ki düşmelerde genelde kırıktan ziyade derinizin yanarak soyulması riski. Onun için pantolonunuzu ya da aslında olması gerektiği üzere tulumunuzu mutlak surette kevlar ya da hiç değilse dupont falan bir kumaştan yapılmış birşeyden alın. Bununla ilgili milyon tane kaynak var. Bu saatten sonra bunu tartışmak ile dünyanın güneş etrafından dönmeyip öküzün boynuzları arasında kafasına göre takıldığı söylemini tartışmak arasında pek bi fark yok. Yapılacaklar belli. 1- Adam gibi kaliteli bir tulum alınacak (deri falanda olabilir. Ama çakma olmamalı, korumaları falan tam olup su geçirmemeli hafif olmalı vs vs vs kriterlerini araştırıp bulun.) 2- Mutlaka doğru dürüst bir kask alınacak (artistik renklerine değil aerodinamisinden sessizliğine dayanıklılığına ve fullface olmasına mutlaka dikkat edilmeli) 3- Motosiklet kullanımı için üretilmiş bot alınacak. (ayak bileğinizin tuz buz olması umurunuzda değilse bilemem tabi.) 4- Korumalı eldiveni unutmayın. Düşünce refleks olarak ilk iş elinizi uzatıyorsunuz yere doğru.. Deri eldiven şart.. vs vs vs vs daha bir sürü şey. Olay sadece motosiklete vereceğiniz para değil. Kafadan 1500 lira falan giyim kuşama da para ayırın.
  3. Tüm yazılanları okumadım, okumaya da pek niyetim yok. Ergenliğimden bu yana motosiklet kullanırım. Eğer konu ölmekse her yerde ölebilirsiniz. Eğer konu bir aracın sizi görmeyip tepenize çıkması ise bunun için motosiklete binmenize de gerek yok. Risk hayatınızın her köşesinde var zaten. Yaklaşık 25 senedir motosiklet kullanırım sadece istanbul trafiği içinde yaptığım km 200 bin km civarında. Toplamı kaç olmuştur emin olun bilmiyorum. Büyük şehirlerde 250 lik scooter dışında bir ulaşım aracı kullanmanın mazoşizm ile eşdeğer olduğuna inanıyorum. He isteyen biner istemeyen binmez. İstanbulda atlattığım en ciddi motosiklet kazası ise kaldırımda yürürken bana arkadan gelerek çarpan tüpçü gerizekalısıydı. Onda da yayaydım kısacası. )
  4. Bana öyle 50bin km ile 100 bin km ile gelmeyin kardeşim.
  5. Valla ben denedim olmadı. Ne diyeyim şimdi yapın olur mu diyeyim? )
  6. Ozan ikinci maddede yazdıklarını sil istersen hiç gerek yok. Benim gıcık olduğum şey hiç bir atıfta bulunmadam ben yaptım ettim demeleri. O deli ediyor beni. ) GEM modülünden aktif etsen bile (ki yükseklik ayar modülünü görmediği için aktif edemiyorsun) arıza lamban yanmaya devam edecektir. Bu arada yukarıda resmi görülen sigorta tablosu 115 lik TDCi Style ın sigorta tablosu. Benzinlilerde farklı olması lazım.
  7. Çok seviyordun galiba arkadaşını.. )
  8. BellAir e yazık olmuş. 55 yaşındaki arabanın metal yorgunluğu paslanma vs gibi sorunlarını göz ardı edip böyle bir testi yapan adama da aferim.
  9. Sağol. Yağ sıcaklığı olmadığı kesin. Kapağın üzerindeki sensör de soğutma suyunu ölçüyor çünkü.
  10. Sağol abi. Arada bir sevdiğim abimin mesajını okumak için geliyorum işte.. Ben de karıştırıyor olabilirim. Ne de olsa bir ford'um yok. ) 'Bence'hiçbir şartta basılmasın zaten. Hem yakıt giderleri hemde cezaları çok fena. Uf cıs yani.
  11. Abi aslında bahsettiğin şey tersti galiba. Soğutma suyu ısısının sıcaklığını yol bilgisayarından, kapağın (bloğun değil) ısısını ise göstergeden görebiliyorduk diye kalmış aklımda. Onun için gösterge zırt diye yükseliveriyor zaten. LPG li focuslardaki "yalancı" hararet mevzuusunun temeli de buna dayanıyordu hatta.
  12. Bilmem. Benim gibi 8 ayda 70 bin km yol yapan adam için 3.8 lt tüketiyor olması gaz tepkimesinden daha önemli. Tüketim konusunda puntonun hakkını yiyemem onunda tüketimi 3.9 lt falan ama şehirdışında. Şehiriçi 4.3 lt falan yakıyor. Otomatik olduğu için o da düz olsa ne olurdu bilemem gerçi.
  13. Bu durumda en mantıklısı econetic 1.6 tdci olacak gibi. Tabi satış fiyatlarına da bakmak lazım ama 3.8 lt şehiriçi çok iyi bir değer bence.
  14. Ne içtin sen? Hangi kafayla yazdın bunları?
  15. Geniş hacim arabalarda beyaz renk bi tuhaf oluyor ya.. Ambulans gibi..
  16. Hayırlı olsun güle güle kullanın.. Bu arada polemikle alakalı konuya gelince, o arabayı ben tavsiye ettim. Bugün de MPV alacaksam c-max a c4 picassoyu tercih ederim. Size göre göreceli plastik kalitesi kötü olabilir bence o bir tercih ya da vazgeçiş sebebi değildir. Araba alımını etkileyen birçok sebep varken madem o daha iyi neden ford aldın noktasına gelmiş olmanız sadece gençlikten kaynaklanıyor bunu bilin yeterli. Ford hiçbir zaman iyi bir marka olmadı bunu kabullenin artık. Ortalama araçlar üretir, geçmişte fiyat/kazanım oranı oldukça yüksek modelleri vardı, nispeten rakiplerine nazaran daha dayanıklı motorları ve iyi yol tutuşlu vardı. Artık bunları her marka zaten ziyadesi ile sağlayabiliyor. Artık tercihleri etkileyen şey yol tutuş ya da plastik kalitesi falan değil. Ki ford un plastiğini kaliteli görenler gerçekten diğer hiçbir markayı eleştirmesin. Arabayı alırken, lojistik destek, oturduğunuz yer, alışkanlıklarınız, fiyat, şans, arkadaş tavsiyesi, arabanın tipi, içine bindiğinizde size hissettirdiği vs vs vs gibi bir sürü şey varken kalkıpta madem o daha iyi gidip onu alsaydınız demek havada bir söylem. Hala değiştirmedinmi?
  17. Eğilme len nolur nolmaz. Şeytan doldurur. Yaşlandık diye tedbiri elden bırakma sen genede.. Ben de manueli tercih ederim. Ama otomatik kolaylık. Senin yerine bir sürü işi o yapıyor. Şöyle düşün, önünde vitesi büyüt yazacağına direk kendi büyütüyor. Sen sadece gaza ve frene basıyorsun hepsi bu. Tam tembel işi.
  18. Sedan olacaksa mondeo 1.6 tdci, MPV olacaksa C4 picasso 5 kişilik. Hala aynı noktadayım. Bu arada Burak efendi benim dandik puntoda bile hillholder var ve yokuşta ayağımı çeksem bile 2-3 sn kadar frene basılı kalıyor. Gaza bastığın anda araba kalkıyor ve freni bırakıyor. O yarı otomatiklerin boşa atma mevzuusu sadece düz zeminlerde. Senin kadar kafaları çalışıyor bu amcaların merak etme.. Bence yarıotomatikten korkacak birşey yok. Yaklaşık 25 bin km dir puntoda yarı otomatik şanzıman kullanıyorum, geçen hafta babam arabasını bana bıraktı benimkini aldı gitti, düz vites ne fena birşeymiş ya.. Yolda vites değiştirmek falan dert değil de, durdun debriyaja bas, yürümek için ayağını yavaşça kaldır, marşa basacaksın debriyaja basıp boşa at bilmem ne.. Pfff.. Bu arada otomatik vitesten hiç haz etmem. Ama rahatlık olduğu kesin.
  19. Şanzıma ne yükü binecekmiş? İstediğiniz kadar tepinin motorun yüklediğinden fazlasını yükleyemezsiniz. Eğer arabayı çalıştırırken debriyaja basıp arabayı boşa alma alışkanlığınız varsa arabayı viteste bırakıp, el frenini çekip arabayı stop edin. Eğer abuk subuk bir yol kenarında falansanız da direksiyonu sağa kırın. Hepsi bu.
  20. Abi vitesin hangisi olduğu çok kritik te değil aslında. İkinci vitesin oranlarına bakarsan genelde ortalama değerlerdedir. 4ncü vites 1e1 oranda falan oluyor. Onun için iki dedim. Çok dik yokuşta debriyaj kaçırır. Ve eğer debriyajda yıpranma yoksa süreklilik arzetmez. Yaylar tekrar gerilip balatayı bastığında yayın stresi durdurur onu yendiği zaman tekrar kaçırır. Eğer bahsi geçen otto motorsa bir piston yolu kadar dönmesi yeterli gelmez. Tam çevrim için iki tur atması lazım krangın. Hadi çeyrek tur açık kaldığı süre desek ve onu çıksak bile 1.75 tur eder. Senin güzel hatırın için ikiye bölelim (aslında 4 silindir olduğu için ama çamur serbest) gene de bir turun altına gelir. Motorun tekrar hava alabilmesi için emme süpaplarının açılması lazım. O da açılsa bile gaz kelebeği kapalı olacaktır. Yani emme den hava alması neredeyse imkansız. Egsozttan hava emiyor desek orada da turbosu, katalitiği, egzostu susturucusu vs vs derken o hepten zor. Eğer araçta kompresyon kaçırması varsa karterden hava çekmesi gerekirdi. O da karter havalandırma valfi nedeni ile külbütörle karter arasında basınç farkı olmayacağından zaten ters vakumu engeller. Yani o durup tekrar ilerlemesini kompresyonla açıklayamayız.. Eğer baştaki teoriye dönersek altı üstü üst üste basmış olan ve motor dururken yayın tahriki dışında bir itme gücü olmadan birbirine sadece fiziksel baskısı nedeni ile temas eden baskı ve balatadan bahsediyoruz. Çok dik yokuşta kaçırması normal. Yayın stresini yendiği zaman az birşey bırakıp yay tekrar gerildiğinde tekrar tutuyordur. Yani bir arızadan değil sistemin genel çalışma şeklinden kaynaklanan birşey bu. El freni ve lastiği dayamaya ek olarak vitesin kullanılması elbette yokuşta bırakılırken herzaman uygulanması gereken bir kural. Onu tartışmaya bile gerek yok. Vitesin tersi düzü farketmez çünkü motor çalışmazken geri vites ile ileri vitesler arasındaki tek fark oranları. Ki geri vitesin oranına en yakın olan vites te birinci vites zaten. Ancak lastiği çevirirken de dikkat edin lastik kaldırıma deymesin. Boşuna lastiğin içindeki çelik örgüyü zedelemeyin. Eğer kayarsa ya da arkadan biri çarparsa araç kaldırıma çıksın, kontrolsüz olarak yola çıkıp başkalarına zarar vermesin diye yapılan bir uygulama o. O üçüne ek oalrak şunu da ekleyebiliriz, arabanızı mümkün olduğu kadar yokuş yukarı değil yokuş aşağı park edin. Ki kalkarken boşu boşuna balatanızın zarar görmesine zarar verebilin.
  21. Arabanızın kaymasının nedeni dişlinin tek tek atlaması falan değil debriyajınızın kaçırması. Çok dik bir yokuşsa normal. Ancak birinci vites değil ikinci viteste bırakmalısınız arabanızı.
  22. Gizlenecek ne kaldı ki?
  23. işte bizde tam olarak onu vurgulamak istemiştik galiba.. Akıl va mantık var, ama bunlarda olduğundan o kadar emin değilim. Bir karar almadan önce her türlü veriyi inceler ona göre verirsiniz. Yok öyle yaptım oldu derseniz böyle kapatamazsınızda açamazsınızda üretemezsinizde.... Belçikayı fazla ciddiye almaya gerek yok. Eti ne budu ne.
  24. Peki Ozan seni mi kıracaz, Hepsi - 1 olsun.
  25. Sütlaç çıksın telefonu değiştirecem..
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.