Jump to content
2019 Temmuz'dan sonraki tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeni kayıt yapınız ×

Cem Boneval

Blogger
  • Toplam İleti

    16.728
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Kazandığı Gün

    691

İletiler, Cem Boneval tarafından oluşturuldu

  1. 9 saat önce, Ümit Vaysaloğlu yazdı:

    Hocam Castrol’e karşı bir antipatim var. Sevemedim gitti.

    Oğlum kendine eş aramıyorsun ki altı üstü motora yağ, bunun sevgi ile ilişkisi ancak cüzdan düzeyinde olabilir.

    9 saat önce, Ümit Vaysaloğlu yazdı:

    Bir de, m2c-917c standardı, m2c-913d standardına göre daha gelişmiş bir standart değil midir? 

    Değil, pompa enjektör dizel motorlar için hazırlanmış ve aslında 5W-40.

    913C ile D arasındaki farkı kesin bilmiyorum ama dizeller için bir iyileştirme yapıldığı kesin.

    Bir de ACEA standartları çok geniş kapsamlı, yani A5/B5 yüzlerce motora uygun olabilir. 

    Neyse canım, istediğini kullan.

    Konu artık amacını aşıyor.

    • Beğen 2
    • Teşekkür 1
  2. 41 dakika önce, Ümit Vaysaloğlu yazdı:

    İşte burada devreler yanıyor ve ford müşterileri fevkaladenin fevkinde ikilemde kalıyorlar. 

    Niye bu kadar fantezi peşinde koştuğunu hiç anlayamadım.

    İşini sağlama almak istiyorsan WSS-M2C-913D standartını karşılayan yağ kullan.

    Bu var olan standartın DPF hastaları için geliştirilmiş hali.

    Buyurun...

     

  3. 34 dakika önce, Serdar Duman yazdı:

    Valla konuyu hortlatmak istemem ama 444 3 673 nolu telefondan aradılar bu sabah. Ford Otosandan 2019 yılı öncesi araçlarda triger değişim zamanı 135.000 km 4 yıl diye bilgi verdiler. 9 yıl 2019 modeller için geçerli dediler.  sadece bana gelen telefona istinaden yazıyorum buraya.bilginiz olsun.

    Bu saçmalıkları dikkate almayın. 

    Bir konu ancak bu kadar bulandırılabilir ve kötü yönetilebilir. 

    Otosan'ı gönülden kutluyorum. 

    Vatandaşı aptal yerine koyma politikasından nasibini almış görünüyorlar.

  4. 28 dakika önce, Serdar Duman yazdı:

    ewet arkadaşlar konunun tam anlamıyla üzerine düştüm ve ford otosanla görüştüm 135.bin km 9 yıl  dediler. sonra tekarar bursa sönmez koçu aradım. Sönmez koç bana triger değişiminin 9 yıl olayı focus 4 kasalar için geçerli 3 kasalar için geçerli değil sizin 4 yıl dedi. sonra tekrar ford otosanı aradım anlattım bana böyle dediler dedim. Tekrar plakamı isteyip detaylı baktılar 9 yıl olduğunu söyledir. Buradan anlaşılacağı üzere servisin tamamen para tuzağına çekme politikası öne çıkıyor. Ama benim kafamdaki soru işaretleri gitti artık. Belki 9 yıl değil ama 7 yıl falan değiştirmem artık. Saygılarımla...

    Yani bu konuda kaç tane açıklamalı ve kanıtlı mesaj yazdığımı hatırlamıyorum, ama demek ki insanları ikna etmek kolay değil. 

    Gözünüz aydın madem. 

    İkna olmuşsunuz nihayetinde...

     

  5. 15 saat önce, H. Cenk yazdı:

    Demek 20binde değişeceğiz bu lastikleri. 

    Bunu defalarca yazdım. 15-20.000 km sonra hangi lastik olursa olsun, en iyisi dahi ciddi performans kaybına uğrar.

    Eskimiş lastik eskimiş evlilik gibidir, sürdürürsün ama ilk zamanların keyfini alamazsın. 

    20.000 km'den fazla yapıp lastiklerim hala iyi diyenler arabayı zorlamıyordur. 

    • Beğen 1
    • Haha 5
  6. 3 saat önce, Doğan Kurban yazdı:

    Aldığımız duyumlara göre yolcular ISL ye pek sıcak bakmıyor ve uçuşlarını Sabiha Gökçenden yapmak istiyorlarmış bundan sonra. Dolayısıyla Sabiha Gökçenden yapılan seferlere talep fazla olacağı için ücretler artacak ve yeterli koltuk bulmak zorlaşacak. Saygılarımla.

    Kimseye yararı olmayan bir sürece giriyoruz. 

    ISL çok uzak, çok ıssız ve toplu ulaşım çok sınırlı. 

    İnsanları alt yapısı hazır olmayan bir alana mahkum etmenin kimseye yaramayacağı ortada. 

    Hele ki iddia edildiği gibi iniş-kalkış sorunları da olursa ISL asla etkin bir "hub" olmayacaktır. 

    Neyse Nisan ayı içerisinde uçuşum yok, Mayıs'a da hayırlısı diyeceğiz, aktarma alanı olduğu için pek etkilemez beni diye umuyorum. 

    Ama ben de kimseyi tatmin etmeyen sevimsiz bir süreçten geçeceğimizi ve bunun Istanbul'u olumsuz etkileyeceğini düşünüyorum. 

  7. Bu arada THY'de 11 adet 737 Max varmış. 

    THY Genel Müdürü Bilal Ekşi: "Boeing 737 Max operasyonları ile ilgili olarak uçak üreticisi Boeing ile irtibat halindeyiz. Uçuş emniyeti önceliğimizdir. Gelişmeleri sıkı şekilde takip ediyoruz. Tüm operasyonlarımızı uçuş emniyetini en üst seviyede uyarak yürütüyoruz."

    Meali: Biz bu uçaklarla uçmaya devam ediyoruz.

    Elbette kolay bir karar değil ve kanıtlanmış bir şey yok, ama insan yine de tedirgin oluyor. 

    --8 dakika sonra eklendi--

    New York uçağımız da ciddi türbülans kurbanı oldu evveli gün. Dördü hastanelik 29 yaralı. 

    @Teoman S. neler oluyor, bilirkişi görüşü bekliyoruz.

     

    Bir diğer gelişme de 7 Nisan itibariyle tüm uçuşların yeni alana kaydırılacağı yönünde.

    Bir heyecan ve tedirginlik nedeni daha.

     

    Bu gidişle hava yolu dert yolu olacak gibi.

  8. 8 saat önce, Çağdaş Kolcuoğlu yazdı:

      Bu malzemelerin psikolojik olarak rahatlattığını neye göre söylediniz Servet bey merak ettim. Bilimsel bir araştırma sonucu mu psikolojik olduğu ortaya çıktı yoksa sizin düşünceniz olduğu için mi yazdınız ? 

    Bu ve benzeri konularda bilimsel kanıt sunmak çok zor. Hiç bir denek diğerinin bire bir benzeri koşullarda olmuyor ve eşit koşullarda, karşılaştırmalı, istatistiksel anlamlı sonuçlara izin verecek denek sayılarıyla çalışma yapılamıyor.

    Yapılsa bunu ilk bu ek ürün üreticileri yapar, saygın bilimsel mühendislik dergilerinde yayınlarlar ve çok sayıda atıf alırlardı.

    Ve evet maalesef youtube ve benzeri sosyal paylaşım alanlarını akademisyenler olarak güvenilir bilimsel veri yayın organları olarak görmüyoruz. 

    Hal böyle olunca söz konusu üreticiler ve onlara inanan bazı tüketiciler verileri kanıta değil kanaate dayalı işliyorlar.

    "Post-truth" dediğimiz gerçekliği yaşıyoruz. Bu kavram, 2016 yılında Oxford Sözlük Kurulunca yılın kelimesi seçilmiş ve şöyle tanımlanmıştı: “Belirli bir konu üzerinde kamuoyunu belirlemede, duygular ve kişisel kanaatlerin nesnel hakikatlerden daha fazla etkili olması durumu”.

    Özetle bir fark olduğunu iddia edenler fark olduğunu bilimsel verilerle kanıtlamak zorundadır.

    Olmadığını söyleyenlerin böyle bir yükümlülüğü yoktur. 

    Ben de genelde hissedilen farkların nedenini "hissedilmek istenmesi" olarak algılıyorum.

    Dizel katkılarının özeline gelirsek yeteri kadar "sıcak" çalışan ve kaliteli yakıt kullanan bir aracın herhangi bir katkıdan fayda görmesi olasılığı çok düşüktür. Yüksek diyen ispatlasın. :kıhkıh: 

    Yöntem önerebilirim isteyene...

    • Beğen 7
  9. 4 saat önce, Çağdaş Kolcuoğlu yazdı:

    Türkiye'de hız sınırları düşürüldükten ve radar uygulamaları arttırıldıktan sonra kazalarda azalma oldu.

    Bunu kanıtlayan bir veri yok. Yani bu haliyle bu açıklama çok tartışılır.

     

    TÜİK verilerine göre durum böyle:

    image.png

    Yine TÜİK verilerine göre Türkiye'de 2005 - 2014 yılları arasında  taşıt sayısı %68,9, toplam kaza sayısı %93,1 artış, ölümlü yaralanmalı kaza sayısı da %93,1 artış göstermiş.

     

    Bence kazalar yüksek hızdan olmuyor, yol şartlarına uygun olmayan hızdan oluyor.

    Bunu da önleyecek sadece eğitimdir. 

    Sapaktan yanlış çıkan arabaya 90 ile çarpmak yeterince öldürücü olur. 

     

    • Beğen 1
  10. Aşırı hızın ölümlere katkısı ne ölçüde olur, bununla ilgili net bir istatistik yok elimde.

    Ancak Almanya otoyollarda belli bölgelerde hız sınırının olmadığı bir ülke ve bu açıdan önemli bir laboratuvar bence. 

    Ölümlü kazaların çoğu bölünmemiş ve 90 km hız sınırının olduğu şehir dışı yollarda. 

    Aşağıda grafik var.

    Tabii araba başına kaza oranı verisine sahip değilim ama eğitimli sürücüler için kontrollü hızın aşırı sakıncalı olmadığını düşünüyorum. 

     

    image.png

     

    Yıllar içindeki dramatik düşüş daha çok araçlardaki pasif güvenlik önlemlerinin katkısıdır bence.

    Yine de hız sınırlamasını doğru ve gerekli buluyorum.

    Böylelikle eşitlik duygusu da vurgulanmış olur. ? 

    • Teşekkür 1
    • Haha 1
  11. Hızlı sürmeyi sevsem de hız yapmayı seven birisi değilim.

    Almanya'da uzun süre araba kullanmış birisi olarak hız sınırının olmadığı yollarda 200'ün çok nadir geçildiğini (tabii araba izin veriyor ise) gözlemledim.

    Ayrıca Mercedes, BMW ve Audi yıllardan beri bir centilmenlik anlaşması ile güçlü araçlarında hızlarını 250 km/h ile sınırlıyorlar.

    Bunun biraz daha aşağıya çekilmesinin de bence hiçbir mahzuru yok. 

    Hem yakıt ekonomisine de katkısı olur. 

    Ayrıca elektrikli araçların yüksek hızlara ulaşması daha zor. 

    Normal araçlarda da şanzıman oranları ile oynayıp ivmelenmeyi keskinleştirmek de mümkün. 

     

    Ancak gözden kaçan bir durum var, ki o da hem kullanıcılar hem de endüstri tarafından değerlendirilmeli: SUV'lar yayaya çarpmada daha çok hasar veriyorlar ve SUV kullanımı çok arttı.

    ABD'de son on yılda yayaya SUV çarpması sonrası ölümlü kaza oranı %81 artmış. Bunda gövde yapısı etkili, hem daha heybetli, hem daha yüksek, yani altına alabiliyor. 

     

    Volvo bu konuda ne düşünür acaba?

    • Beğen 2
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.