Liderlik Tablosu

Kendi yaptığım uygulama şeklini anlatıcam bi yerden kopya çekmeden umarım işe yarar öncelikle ne olursa olsun elinizin altında basınçlı bi su makinası olmak zorunda benim bugüne kadar izlenimlerim o yönde , hortumdan gelen su aracın üzerindeki tozu bile atmaya yeterli olmuyor.. Bu sebepten dolayı aracınızı kendiniz yıkıcaksanız ve basınçlı su makinanız yok ise bir benzinlikte yıkamayı tercih edin Gelelim Leş gibi bir aracın nasıl yıkanacağına Öncelikle damlumbazını ve jantınızı sabunlayın burda marka önemli değil sadece balata tozları ve çamurdan kurtulmak için burdaki pislikler ilk başta tazik vurulursa yapışıyor ve çıkmıyor (aracın kaportasına sürüceğiniz sünger ile değil fırça falan kullanın janta temas eden hiç bir bezi, süngeri kaportaya değdirmeyin) Aracınızı tavandan başlıyarak heryerini basınçlı su ile iyice yıkayın pisliği düzgünce aksın teknik olarak tabancayı yukarı aşşağa hareketi tercihimdir , aracın çok yakınından makinayı tutmayın , damlumbazdaki ve jantlardaki pislikleri atın ki aracı köpükleyeceğiniz zaman ordan yüzeye bulaşmasın Köpükleme ben burda kesinlikle marka öneriyorum çünkü pril , arap sabunu gibi malzemeler ev temizliği için üretilmiştir araç için değil bunların boyaya zararı vardır...Yıkamacılardaki köpüklerin çoğuda aracın üzerindeki cilayı ve korumayı söküp atar marka cilalı şampuanlarda ise korumanın etkisini uzatmaya ve parlatmaya yararayan kimyasal karışımlar vardır.. Eğer mümkünse çift kova taktiği ile yıkayın aracınızı 1 kovada sadece su diğer kovada cilalı şampuanınız olsun..Yeniden köpük alcağınız zaman saf suda eldiveninizi yıkayın sonra köpük alın bu işlemi her köpük almadan önce tekrarlayın Diğer konuda önerdiğim bi eldiven vardı herkese öneririrm onu çiziği minimum seviyede tutar..Aracın tavanından başlıyarak , camlar , kaput, bagaj , yan taraflar,tampon ve jantlar sıralamanız bu şekilde olması gerekir güzelce köpükleyin Aracınızı iyice durulayın tavandan başlıyarak bütün yüzeydeki şampuanı atın gerekirse 1 tur daha dönün Kurulama , ben o suyu aracın üzerinden çeken zımbırtının adını hatırlıyamadım ama taraftarı değilim aracınıza sadece mikrofiber kurulama bezleri sürün başka bişey sürmeyin , kurularkende sıralama aynıdır..Bu sıralamanın sebebi aracınızın yan taraflarının daha çok çamur , pislik görmesidir o yüzden herzaman her yıkama işleminde üst taraftan başlayın Aracınızı güneş altında yıkamayın mümkünse gölge olsun , yok mümkün değilse akşam saatleri veya gündüz erken saatleri tercih edin Yıkamayı düzgün yaptığınız sürece kılcallar minimum seviyede kalıcaktır aşşağıdaki ürünler bunlara yaramaktadır , Kötü sünger veya kötü bezler aracınızın daha çok çizilmesine yol açar , yıkama aşamasında dikkat ediceniz şeyler köpük vurmadan önce iyicene pisliği atın köpük vurduktan sonra iyicene süngerleyin ve iyicene durulayın zamanla el alışnkanlığından sonra zaten çocuk oyuncağı gibi gelicek Kardeşim benim elimde basınçlı su makinası yok bulamam diyorsanız Kesinlikle aracınızda çamur falan varken kendiniz yıkamayın hortum suyu ile sadece aracı çizersiniz , çamuru aracın heryerine yayarsınız ve bu sizin canınızı sıkacak çiziklere neden olabilir Yakup'un aldığı bi ürün vardı onuda alabilirsiniz hortumdan gelen sudan iyidir o ürün Ürün tavsiyeleri ; http://www.hepsibura...SKU=OTHRZX-3002 http://www.meguiars....products_id=219 (4 litre suya 1 kapak kadar kullanmanız gerekir yani bu ürün size 7 8 ay yeter) http://www.genelbaki...bezi-50-x-75-cm Lastik parlatıcı ; http://www.meguiars....&products_id=92 (aşırı sürmenize gerek yoktur 15 gün sonra bile ilk sürdüğünüz gibi durur ) torpido temizleyici ; http://www.meguiars....products_id=146 Yazımda eksikler olabilir merak ettiğiniz şeyleri bu başlık altından sorabilirsiniz Saygılar , iyi eğlenceler

Ben de bıraktım sigarayı onu haber veriyim dedim İlaç kullanıyorum, gerçekten etkili bi ilaç, merak edenler varsa ismini söylerim, şimdi burda ilacın reklamını yapmıyım 1 buçuk aydır falan paket almıyorum, ki günde 1 paket yaklaşık 6 sene kullandım.. Kokum değişti sigarayı bıraktığımdan beri, bunu fark edebiliyorum, düzenli spora başladım her gün 6 km koşuyorum.. Sigarayı istemiyo mu canım? Tabi ki zaman zaman istiyo ama kendimi durduruyorum.. Çoook aşırı canım istersen de gece falan dışarıda olduğum zaman 1 tane yakıyorum ama ilacın etkisyle 2 nefes çekip söndürüyorum, ilacın en güzel yanı da bu zaten sigaradan zevk alma hissi zamanla azalıyo.. Bırakmak çok zor biliyorum ama bence herkesin en azından denemesi lazım...

İstediğim şudur; herkes hikayenin devamı niteliğinde yazılar yazacak Sen uyurken; ben hep günaydınını sen uyanmayasın diye, kapıyı sanki bir hırsız gibi usulca kapattığım, gecenin yada sabahın kör karanlığında ayrıldığım,sonrasında bindiğim otobüslerin camına yazdım taki güneş çıkıpta o buğuyu gözlerden süzülen yaşlar gibi herharfi eriterek akıtıncaya kadar izlediğimi sen hiç bilmeden... Ve sen bilmiyordun ki kaldığım otellerde misafirhanelerde kalktığımda sabahki duşumun arkasından aynadaki oluşan buğulara günaydın yazıp bırakıp çıktığımı...kimbilir ne kadar çok birikmiştir onlar...her kente bırakılan... Yada sen yokken ben bomboş bir yatakta uzanıp tavana boşboş bakarken beyazlığın sinema perdesine dönüşüp birden projeksiyon aleti gibi o geçen günlerin slaytlarını tektek beynimden geçirerek oynattığımı,beraber izlediğimiz bir filmin çok güldüğümüz bir anının hızla aklıma gelmesini aynı gülüşü yakalayamasam da garip bir sızıyla içimin kırıldığını artık gülemediğimi...sen hiç görmedin.... Evden ayrılmanın,bedeninin götürmesiyle oluştuğunu ama ölen kişilerin bile öldükten sonra ruhlarının o evleri bir müddet daha dolaşıp gezdiği hikayeler gibi seni seyrederken ruhumu orada bırakıp ayrıldığımı hiç bilmedin... Ben hep günaydınını sana söylemek yerine hep buğulu camlara yazdım...sanki uyanınca telefon edip günaydın demek birşeyleri eksilticek diye korktuğum için.... her gidişimde biraz azaldığım gibi...

yaww insan istedikten sonra öndekinden bile arkaya attırır suyu..nevar ben bazen öle yapıyordum diğer arabalarda...

bobi değil yahu archi , ahanda fotosu

10 Haziran 2012 yani bu hafta sonu değil gelecek haftasonu pazar günü.. Okullar kapanmadan,yapalım kimse tatile kaçacam demesin GÜNCEL: Buluşma yeri: Sur Restaurant Cafe Adres: Kazlıçeşme Mah. Belgrad Kapı Yolu No:7 Zeytinburnu GPS: 41.000087,28.918567 Saat: 09.30, en geç 10.00 gibi herkes gelirse iyi olur. Aktivite: Kahvaltı Kesin olarak gelecekler yazdırsın lütfen Gelecekler Listesi 1. yakup ç. 2. Mert Erçetin 3. Emir Hacımustafaoğlu 4. Engin Uzunoğlu 5. Aylin Bakır 6. Y. Tunç 7. Cevat Yıldız 8. Sabri Özer 9. Tolga Başaran 10. Abdullahcan M. 11.Nihat A. % 70 12.Onur Sezgin 13. Salih Bozok 14.Belen Yalçın 15.Cihan Buğdaycı 16.Ercan Palabıyık 17.Serdar 18.Tamer Demirhan 19.Alper Albayrak -Zonguldak'tan- 20. Serkan Bey (ford'dan) 21.Yücel Kaya 22.İlteber Yaman 23.Süha 24.Berk Karatan 25. Alim Nuraydın 26. Çetin Kılıç Mekan'dan kareler... Surları görüyoruz karşımızda..Hastanelerin karşısı ve yanında.. Giriş alanı - Otopark mevcut ve Restorant Yolu Bahçeden kare ve restorant --- Eğer 20 kişi olsaydık bu bölümde oturacaktık.. Burada masamız ayarlanacak.. 20 üzeri için 2 masa kurulacak. Cafe bölümü - Nargile vs mevcut Arka Bahçesi Bahçeden Arka otopark'a geçerken Arka Otopark - Buranın ayrılması için görüştüm tekrar C.tesi arayıp ayarlayacağım..

sağ alttaki "E1"in üzerindeki V tahminimce

Kızıyorum sana bazen. Oturmana, kalkmana, aramana, aramamana, bardağını koyduğun yere, çayıma şeker atmamana....... Aşk böyle bir şey mi? Bu kadar zamandan, yaşanandan, paylaşılandan sonra alışıyor mu insan ? Alışkanlık mı bu? Sevgi mi? Aşk mı? Bu kızgınlık niye?............Olur olmaz patlıyorum, şaşıyorum sonra kendime.............. Ruhumuzdaki yalnızlığı paylaşmak mümkün değil galiba. Yalnızız hepimiz şu dünyada. Böyle düşününce kızım geliyor aklıma, hüzünleniyorum buna saçma sapan, yutkunuyorum. Uyanıyorum bir sabah daha, yüzüm gözüm şişik.... Oturuyorum yatağın içinde. Çoçuğu alıp bensiz yaz tatilinde annemlere gitmek de ne oluyor? Kızıyorum gene dişlerimi gıcırdatarak .........Burnumun direği sızlıyor. Özlüyorum ikisini de. Ben böyle özler miydim yahu? Kafamı kaldırınca yine o resmi görüyorum. Klasik evlilik resmi işte diyorum içimden. Ama herif işini biliyormuş, boşuna vermemişiz o kadar parayı. Bu kadar yakışıklı mıyım?? Ne yapmış bu adam fotoğrafa? İçimden biliyorum o fotoğrafa niye baktığımı. Milyon defa bakmış görmüşümdür o resimdeki kadını, özledim..... gözlerimi kapadığımda, seni düşündüğümde o resimdeki kadın geliyor hep aklıma.... Giyinip çıkıyorum. Kızgınım yine.

Gün yeniden ağarıyor... Perdenin aralığından yüzüme vuran ışık hüzmesiyle açtım gözlerimi. Burnuma aldığım koku yeni doğmuş bir bebeğin kokusu kadar saf, temiz ve ölesiye içe çekilesiydi. Daha fazla daynamayıp yanağına kondurduğum buse ile gözlerini gözlerimde gördüm. Karşılıklı olarak "Günaydın hayatım" diyerek doğrulduk yataktan.... Balkonuna çıkınca; denizin ve yeni açmış bahar çiçeklerinin kokusuyla bizi her gün mest eden mutfağımızda, taze sıkılmış portakal sularımızla kahvaltımızı tamamladık. Artık dün gece uyumadan yapmış olduğumuz muhteşem pazar günü planımızı uygulamak için önümüzde hiç bir engel yoktu... '12 model Focusumuzun direksiyonunda ben, yanımda insanın hayatı boyunca bir kez tadabileceği duyguları bana tattıran kadın, ilk metrelerini almıştık bile yolun...

Altıyı yirmi geçe yeniden başlıyor aşk. Telefonunun soğuk melodisi uyandırıyor her gün daha da sıcaklaşan aşkıma beni. Gözlerimi güne açtığımda, ay parçası yüzünü görerek, her güne yeniden doğuyorum. Her sabah yeniden aşık oluyorum sana. Hem de bir önceki günkünden daha fazla. Sonra kalkıp altını yaktığım çaydanlıkla yeniden demleniyor aşk, o iki bardak çay değil, o iki bardak çayı seninle içmek, o kahvaltıyı seninle yapmak besliyor aşkı. Seni servisine bindirip de, arabama yönlendiğimde içimi kaplayan hasret hüznü oluyor aşk sonra gün içinde irtibatımıza yardımcılık eden gmailin yanıp sönen turuncu ışığı oluyor aşk. Akşam eve dönüşte trafiğin açık olmasının verdiği keyif ya da trafiğin kapalı olmasının verdiği hınç oluyor aşkım. zil sesindeki heyecan oluyor aşk ve kapıyı açtığındaki kalp çarpıntısına dönüşüyor. Mutfağımızın loş ışığında yediğimiz akşam yemeği; ardından çay içerken mutfağı toparlayışına; sen ütü yaparken benim uzanıp kitap okuyuşuma; aşk göğe yönelen avuçlardan, birbirimiz için, beraberliğimiz için ettiğimiz dualarda vücut buluyor. Bazen biraz burkuyor, bazen yüz buluyor; hem şımartıyor, hem yere daha sağlam bastırıyor. Göğsüme yatmanla huzur moduna geçiyor, ertesi sabah daha da büyük doğmak için.

Herkes attıramıyor işte önden arkaya kadar, sende özel yetenek var

hayır 5 krş..cünkü evden doldurdum.... :kıhkıh: :kıhkıh: :kıhkıh: :kıhkıh:

Arkadaşlar ben yaklaşık 4 senedir kullanıyorum bu cam filmlerini işin özeti şudur ki bizzat trafik polislerine sordum.Evet orjinal olan v harfli camlarda sıkıntı yok.Ama normal filmlerde evet kanunen yasak ama şöyle diyorlar. Abartılmadıktan sonra kolay kolay ses çıkarmıyorlar tabi siz müziğin sesini açıp cıstak cıstak polisin yanına yaklaşırsanız adam gıcık olup yazar cezayı(örnektir sözüm meclisten dışarı).Birde şunu söylüyorlar gecede olsa gündüzde olsa polis camın içerisini görebilmeli yani çok koyu cam ve aynalı camlar tabiki direk ceza sebebi.Dedim ya ben 4 senedir kullanıyorum ama ön yan camlar orta derecede araç öncamında kesinlikle yok.Polis kontrolüne girince daha yanaşmadan açıyorum araç içi ışığını efendi gibi buyrun memur bey diyorum bitti gitti Daha bir kere ceza yemedim.Rengine bakıp daha koyu yaptırma sakın diyorlar.Bende tabiki ne gerek var diyorum.

Ah ah Hafta sonu İstanbul'da olmak vardı anasını satiim

ovvvv çok sert.....herkes şair yazar felan olmuş....benim buradan ilerie devam etmem için en az 2 bira içmem lazım ....Hımmmm,bu ayık kafayla nasıl devam etsemki.... Çok günler bekledim seni aslında...Biliyordum,sen hep başkalarını,başkaları senin istediğin gibi olduklarından değilde öyle zannettiğinden sevmiştinde ben senin istediğin gibi olmuştumda sen bunu bilememiştin...Seni istediğin gibi yakışıklı da değildim..Gözlerin bana bakardı ama beni değilde arkamdan geçen insanları,arabaları,kuşları görürdü...Ben ise sana her baktığımda büyülenir,donar kalırdım ateş böcekleri gibi..Ve donardı zaman ,sen kaybolup gittiğinde bile ben orada senin yüzünle hayallere dalardım....Çok bekledim seni ...Ve yıllar sonra geldiğinde ise ben çoktaaaan gitmiştim senden,kalbimdeki son sevgiyi sana bırakarak....

Bu şarkı Ogün'e Zoom zoom new styleee Sent from my iPhone 4s using Tapatalk

varsın bana koko erkek desinler yazacaktım eksik kalmış, mahsunun şarkısı vardı öle koko candır, can alır... :kıhkıh:

1- RENAULT.......................... 6.690 2- VolKSWAGEN.................. 6.262 3- FORD............................... 5.613 4- OPEL............................... 5.039 5- FIAT................................ 4.499 6- HYUNDAI......................... 2.816 7- TOYOTA ...........................2.378 8- DACIA .............................2.094 9- CHEVROLET ....................1.866 10- NISSAN .........................1.616 11- BMW .............................1.403 12- AUDI............................. 1.337 13- PEUGEOT ......................1.221 14- KIA............................... 1.206 15- CITROEN ......................1.101 16- MERCEDES-BENZ.......... 1.068 17- HONDA......................... 1.046 18- SKODA.......... 827 19- VOLVO...........602

İstanbul içi arkadaşlar nasıl gelecez edecez diye hesap ediyor,ben zonguldaktan gelecem,navi yok ,istanbulu bilmiyorum,tek hesabım boğazı geçince sollu sollu devam edecem kafamdaki düzergah bu nerdersiniz buluşabilirmiyiz?

bende hayatım boyunca hiç içmedim sigara ama sen çok erken başlamıssın kardeşim inşallah baslamazsın tekrar bu hırsal son gaz devam ...

Geçen akşam televizyon kanalları arasında gezerken bravia tv diye bir opera(hiç sevmem) ve symphony kanalında dinlediğim ve çok beğendiğim bu parçayı buldum.Kendim dinlerken sizinle paylaşayım dedim.Bu müziği sevmeyen arkadaşlar ön yargılı olmayın sonuna kadar izmenizi tavsiye ederim.Özellikle 2 buçuk dakikadan sonra müthiş bişey oluyor parça. Adamlar yapmış valla. [media=]http://www.youtube.com/watch?v=3vwZAkfLKK8

Evde kimsenin olmadığını hatırlıyorum, evden arabanın anahtarlarını alıp fırlıyorum. Saat 22'yi gösteriyor. Yanımdaki tek dal gülü özenle arabanın bagajına bırakıyorum. Hızla direksiyona geçiyorum. Annemlerin evi de yakın yerde değil ki! 5 saat alıyor en az! Otobanın gişelerinden geçeli bayağı oluyordu artık, gece yarısını geçeli çok olmamıştı. Üzerime çöken uykusuzluk beni etkisi altına almaya başlamış, arabayı yolda sabit tutamaz hale gelmiştim; ama kararlıydım tüm gücümü kullanacak, çocuklarımı ve eşimi görecektim; fakat......

Yok yok o öylesine , renk olsun diye ..

Ahmetim bunu bende alıyorum şimdi .....eşime telefonla söyledim......tavsiyen üzerine.....olmadı yaşlılığımda bana bakmak zorunda kalırsın ona göre...peeeeeeee :P

sen su mu alıyon ben küçük su döküyom o olmaz mı......... :kop: :kop: :kop:

500 ml.saka su...kapıdan çıkış 10 sn. pet şişeyi açış 5 sn.döküş 5.sn geriye dönüş 10 sn..kapıyı kapatış 5 sn..toplam süre 35 sn..zamanla 20 sn..ulaşılabilr...maliye 5 krş....

belliydi zaten... seni fortçu seniii..

la yörü git... silecek suyu azaldı uyarısı sürücüye değil yayaya mı destek? o da sürücüye destek.. escort'a koyarken koyuyordu da yıl olmuş 2012, koymayınca "herkes kontrol etsin" mi oldu? ayrıca örneklerim de birebir uyuyor..

V harfi yapalım bir tane Memurun iyisine denk gelmezsen v değil istersen alfabe olsun farketmez .

Style'da uyarı yok... bittiği zaman kalakalıyorsun.. ama benim en gıcık olduğum şey arka cam silecek suyunun üstten biri işiyormuş gibi akması... hem kötü görünüyor hem de (bence en önemli husus) su boşa akıyor, israf oluyor.. akan suyun yarısı daha sileceğe ulaşmadan camı yalayıp tampona gidiyor.. püskürtmeli olsa hem daha etkili olurdu hem de daha ekonomik olurdu diye dülşünüyorum..

Reno alcaktın abim benim gibi En çok satan en iyi arabadır diyerek röno aldım bende :kıhkıh:

Akıl olmayınca başta,kuru kafa neyler...................

Bu aralar nedense aldığım filmler hep zaman kaybı çıkıyor. Dün akşam Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikayesi'ni izledik.. Eşimle bu tarz filmler için kullandığımız kalıp "waste of time"... izlemeyin, izlettirmeyin..

Istanbula vedamı sizinle yapicam :-) Tapatalk 2 ile Slider SL101 cihazımdan gönderildi

Bir zamanların en çok satan markası hyundai'de ciddi bir düşüş var. Yerli üretim de yapan,üstelikte hemen hemen tüm modelleri yenilenmiş olan bir marka ! Bence en büyük nedeni kalite ve prestijle birlikte fiyatlarının da aşırı artması !

Soğukkanlı olalım, tüm indirimler yeni bindirimlerin müjdecisidir.

V yazıyor camda..onu gösterin, orjinal renli camlarda bu var..

O ilacı kullanıp sigarayı bırakabilen insanlar tanıyorum.Ama kullanıp bırakamayanları da biliyorum ilaç bitince 3 4 gün sonra yine paket alıyorlar.Sonuç ilaç geçici çözüm olabilir ama devamında kafada bitirmek şart. Bu arada sigarayı bırakma arifesinde spordan uzak durmanı tavsiye ederim.Nedenmi hemen açıklayayım. İnsan sigarayı en fazla ne zaman ister bir düşün yoğun performans sonrasında güzel bir yemekten sonra yada fiziksel olarak yorgunluğun üstüne. Ben sigarayı biraktıktan tam 1 ay sonra sabah güneşin doğuşuyla birlikte zıpkınımı alıp elbiselerimi kuşanıp daldım denize avlanmaya yaklaşık 3 saatlik dalışın sonunda denizden çıktım eşyalarımı bıraktım yere ve bir anda beynime bir sigara içme isteği geldi ki anlatamam.Tüm ciğer kanalları açılmış nefeslenmekten o anda bir sigara içsem ciğerlerimin en ücra köşelerine kadar çekicem dumanı.Tabi sabahın körü bakkal yok etrafımda karaburunun ücra bir koyundayım kimsede yok o saatte isteyeyim.Arabanın koltuklarının altlarına bakıyorum belki bulurum bi tane diye. Sonuç ben toparlanıp arabaya binene kadar 10 dakika içinde bir anda kesildi o sigara içme isteği ama o 10 dakika içinde bulsaydım bir sigara sanırım şu an hala içiyor olurdum.

bravo, keşke birgün herkes bırakabilse, champix mi ilacın adı, hastalarım çok soruyor, bizede fazla geri bildirim olmuyor bu konuda, adını verebilirsin yani....

Tebrikler Furkan; bir süre dayanıp içmezsen sonra etrafındaki insanların ne kadar kötü koktuğunu fark edeceksin, içmezsin zaten sonra.

Kızdım abi sorma; güzelim c-max te silecek suyu seviyesini bilemeyeceksin; dev gibi cam var su kalmadıysa al sana sıkıntı

Yaww..o kadar donanım koyuyorlar ki heralde yer kalmadı..... :P

yahu sevgili kardeşim, biz de kötü demedik, ona koymuş buna niye koymuyor, keşke koysa diyoruz... sen de hemen Ford'un sahibi gibi savunmaya geçme... Lan? Yoksa?

Engin fiyat politikasından ziyade, düşük donanım yok araçlarda hepsi üst donanımla geliyor. Baksana i30 giriş fiyatı nedir ? 44 ila 47 binlerde Focus,Astra,Golf,Megane giriş fiyatları 40 bin veya daha az..Eee sen bunlardan imkanı yok fazla satamazsın zaten..Bunun farkındadır onlarda..Sorun yok Kendileri bilir..Bana sorarsanız iyi yapıyor (Müşteri olarak bakarsak)

Ve yetmezse Fifth Gear'den DS5, yanında yeni KIA Rio ve bonus olarak Ferrari ve daha pek çok sürpriz [media=]http://youtu.be/sKMjZIRnwjM

deneme amaçlı 1-2 kez içmişliğim var. dediğiniz gibi ortaokul yıllarında. inanılmaz kötü bir tadı vardı. denediğim de uzun kırmızı marlboro idi, orjinal amerikan. dedem getirmişti. ailemizde kimse içmez ama misafir için saklıyorduk. o taddan sonra bir daha ağzıma bile sürmedim. 30 yaşıma geldim, hala tiksinirim. gerçekten aile çevremde hiç içen olmadığından bende de eğilim olmamış sanırım. içmediğim için de çok mutluyum. yine aynı şekilde üniversite yıllarında 1-2 şişe bira, birkaç yudumdan (her birinden) ibaret jack daniels, malibu, baileys denemişliğim var. sevmedim. bence sevilecek birşey de değil. yine ailede içen olmaması ayrıca dini sebeplerden ona da hiç başlamadım. bir de spor yapma alışkanlığı kazansam çok daha mutlu olacağım. herkese de tavsiye ederim, sigarasız ve alkolsüz bir hayatı. (yine terapi grubu gibi oldu)

Sigaraya genelde ortaokul yıllarında, arkadaş özentisi ile başlarız, Tabi bende ortaokul yıllarında arkadaş özentisi ile başladığım sigarayı, yine ortaokul yıllarında bıraktım. Tabi bu bırakma sürecinde büyükbabamın çok büyük katkısı oldu diyebilirim. Nitekim büyükbabam sigara, alkol, bilimum uyuşturucu (eski tip tabi, Nevrum falan varmış o zamanlar) tiplerini kullanmış birisi olarak bildiğim büyükbabam 2003 senesinin ortalarında ağır baskılarımız sonucu hastaneye götürdük, hastane Ankara'ya sevketti, Ankarada ise AKCİĞER KANSERİ teşhisi kondu. Akciğerlerinden (bunu Cem bey daha iyi bilir) ağızdan girilerek bir miktar parça alındı. 80-100 gün kadar Ankara Onkoloji Hastanesi olarak hatırladığım hastanede yattı. Sonra yapılabilecek herhangi bir şey kalmadığından gönderdiler, son günlerini evinde geçirsin diye de düşünmüş olabilirler, sanmam ama, son 2-3 ayı benim gözümün önünde geçti, her soluğunu hissettim, her ağrısını beraber çektik, gece başında nöbetler tuttuk, şimdi nefesi dinecek, birazdan dinecek diye, her ne kadar çocuk olsamda hatırlıyorum, ve bir müddet sonra nefes alamaz hale gelmişti, kendi imkanlarımız ile oksijen tüpü aldık, sadece onunla nefes alabiliyordu, ağrılarını bilirim, iki günün birisi hastaneye giderdik, en ağır ağrı kesiciler vurulurdu, Tabi bu ağrı kesicilerin dozları gün geçtikçe arttı, doktorlar artık son dozları vuruyoruz, bundan sonra daha da yaşarsa problem olur, bunlar da yetmez diyorlardı, nitekim büyükbabam bir akşam saat 21-22 civarında uyurken babaannem oksijen tüpünü kapattı, oksijen tüpünü kapatınca değişik değişik hareketler yapmaya başladı, hemen yeniden açtık oksijen tüpünü ancak, o sakin uyuyor sandığımız adam sanıyorum komaya girmişti, artık ne oksijen tüpü, ne de başka bir şey kalmıştı yapacak. O gecenin sabahında 4-5 gibi vefat etti. Tabi bu saate kadar çektiklerini anlatmam imkansız, koma diyince hareketsiz yatan bir hasta düşünmeyelim, ne ecel terleri çekti kim bilir. Bunu neden böyle yazdığıma gelince, belki bir kişi ibret alır, ders alırda işe yarar diye yazdım.

Şöyle son noktayı koyalım

ABS fren mesafeyi kısaltmaz diye düşünüyorum çünkü normal frende bi sınırdan sonra kayma yapıyor. ABS de öyle bişey yok ne kadar basarsanız kaymıyor bence ABS hertürlü.

Arkadaşlar Atatürk imzalı plakalık almıştım bugün montajını yaptım birde krom Atatürk imzası aldım onuda göğüse yapıştırdım. Fotoğraf makinem bozulduğu için telefondan çektim