Jump to content
2019 Temmuz'dan sonraki tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeni kayıt yapınız ×
  • makale
    4
  • yorum
    33
  • görüntüleme
    3.341

Le Mans'ta ne işim vardı...?


Cem Boneval

2.788 görüntüleme

25-28 Ocak 2018 tarihleri arasında Fransa'nın Le Mans kentine kısa bir ziyaret yaptım.

Ziyaretin öngörülen nedeni FIA nezdinde "Chief Medical Officer" (yarışlarda medikal direktörlük) eğitimi için taslak bir program üzerinde çalışmaktı, ki sonunda bu programın sorumluluğu üzerime yıkıldı. İkinci bir görev de o hafta sonu Fransa Otomobil Sporları Federasyonu FFSA ile ortak düzenlenen "Ektrikasyon Semineri"nde eğiticilik idi. İş kısmı, hem tarihi bir kasaba, hem de motor sporlarının önemli merkezlerinden biri olan Le Mans'ın gezilmesi ile turistik bir özellik de kazanırken, piste bir Porsche 911 GT3 ile sürücü olarak çıkabilmek gibi bir sürprizi de barındırıyordu.

Ama sırayla gidelim.

Önce yolculuk.

Avrupa içinde gezmiş olanlar bilir, çok güçlü ve hızlı bir demiryolu ağı var. Fransa da bunun iyi örneklerinden; bizim TCDD'nin karşılığı olan SNCF demir yolu hız rekorunu (524 km/h idi yanlış hatırlamıyorsam) elinde tutan, hızlı ve konforlu ulaşım imkanı sağlayan bir kuruluş. 20 vagona kadar dört lokomotifli tek ünite, arada ikiye bölünerek farklı güzergahlara yönelerek çok verimli bir ulaşım imkanı sağlıyor. Vagonlarda dev yatar koltuklar, 220V elektrik, ücretsiz kablosuz internet bağlantısı, restoran vb. her türlü hizmet var. Sessiz, konforlu ve hızlı. 250 km yolu 1h38'de aldık, bu da 150 km/h ort.hız demek. Üç kere durduğunu da düşünürsek iyi bir değer ve zaman zaman 300 km/h hızlara çıktık. Fiyatlar da makul, 1.sınıf gidiş-dönüş 84 Avro idi. 

Böyle bir canavar:

20180128_091929_HDR.jpg

20180128_091906.jpg

 

Le Mans'ta karşılandık ve getir götür işleri için sağolsunlar bir de araba tahsis ettiler.

Sizce hangisi?

20180127_170407.jpg

 

Doğur bildiniz, 1,5 EB 182 PS otomatik, SW pek işlevsel bence ve araç hem sessiz, hem de ciddi atak. Tabii pek yol yapmadığımızdan ve vakit de olmadığından çok ayrıntılı inceleme şansım olmadı.

 

İlk günkü toplantıların ardından Le Mans kasabasını akşam vakti kısa süreli de olsa gezme şansımız oldu.

Sarthe bölgesine bağlı ve Sarthe nehrinin kıyısına konuşlanmış 150.000 nüfuslu bu sempatik yerleşke öncelikle 24 saatlik araba yarışına ev sahipliği ile tanınıyor. Ona da sıra gelecek, az sonra...

Cité Plantagenêt adı ile anılan bir eski kent merkezi ve St.Julien katedrali (6-14.YY) görmeye değer yerlerdi.

 

Cumhuriyet Meydanı

20180125_182718_HDR.jpg

 

Sarthe kıyısı

20180125_184021.jpg

 

Özellikle restore edilerek halen kullanılan ve turistik işletmelere dönüştürülmüş adeta masal kitabından fırlamış gibi duran evler çok hoşuma gitti.  

20180125_183251_HDR.jpg

 

20180125_183338.jpg

20180125_183414_HDR.jpg

20180125_183537.jpg

20180125_201553.jpg

20180125_184721_HDR.jpg

20180125_183805_HDR.jpg

20180125_200949.jpg

20180125_202016.jpg

 

Kasabanın yaya yolundaki en işlek meydanına da bir pist heykeli dikilmiş ve etrafına yere farklı yıllarda yarışı kazananların el izlerini barındıran taşlar yerleştirilmiş.

20180125_195653.jpg 

20180125_195845.jpg

 

İkinci gün piste daha yakındık. Eski, ama son derece işlevsel ve donanımlı bir pist. 

Ekstrikasyon çalışmalarımızı da pit garajlarında yaptık.

Bir kaç kelime 24H Le Mans hakkında yazalım: Türkiye Cumhuriyeti kadar eski bir yarış, ilk koşulduğu tarih 1923.

Dünyanın en fazla ilgi gören, en bilinen ve en prestijli dayanıklılık yarışı. Tam 24 saat sürüyor adından da anlaşılacağı gibi. FIA World Endurance Championship (WEC) serisinin önemli bir ayağı. Pist toplam uzunluğu 13.5 km, ancak yarış zamanları aktif hale geliyor, çünkü belli bölümleri trafiğe açık yollardan oluşuyor. Ayrıca içinde daha küçük ve sadece yarışa ayrılmış Bugatti adıyla anılan 4,2 km'lik pist var (alttaki planda kesik çizgili kısım). 

 

image.png

 

Bu pist için özel geliştirilmiş arabalar var, LMP serisi, yani Le Mans Prototype, WEC klasmanında yerleri ayrı. Kabin konulmuş F1 gibi düşünmekte yarar var, görkemli, hızlı araçlar.

2017 yarışı startı öncesi şu manzara zaten yeterince etkileyici:

20180126_130240.jpg

 

Bizim bulunduğumuz süreçte ise boştu maalesef...

20180126_124605_HDR.jpg

 

Padok alanın her köşesinde 24 saatlik yarışın izlerini görmek mümkün.

Neyse dönelim asli işimize, yani ekstrikasyon çalışmasına.

Yarış arabaları özel koltuklar, özel emniyet kemerleri, koruycu kafes  vb. pek çok emniyet unsuru ile donatılmış durumdalar. Bunlar kaza esnasında pilotu korurken, tüm tedbirlere rağmen yaralanan pilota ulaşmayı da zorlaştırıyor. Bu amaçla pilotu hızla ve güvenli bir şekilde araçtan çıkarma teknikleri geliştirilmiş. Bu sürece ekstrikasyon diyoruz ve önemli pistlerin bir veya fazla, yöneticisi doktor olan, 6'şar kişilik ekstrikasyon ekipleri var.  

Bu seminerde de amaç Avrupa pistlerinin ekstrikasyon ekiplerine teknik geliştirme, pratik yapma ve değerlendirme imkanı sağlanması idi. Rally, Touring, LMP, Formula E vb. 15 değişik çalışma şasisi sağlanmıştı.

Monza, Silverstone, Barselona, Nürburgring, Hockenheim, Paul Ricard, Magny-Cours, Spa de Francochamps ve Le Mans gibi pek çok ünlü pistin ekipleri toplanmıştı.

Bana Monza ekibi düştü, sıcakkanlı Akdeniz kaynaşması mükemmel idi ve çok verimli bir gün geçirdik birlikte. 

Birkaç görselle süsleyelim:

20180127_082747.jpg

 

20180127_100028.jpg

 

20180127_110914.jpg

 

20180127_141408.jpg

 

20180127_144115.jpg

 

20180127_152206.jpg

 

20180127_152239.jpg

 

20180127_152254.jpg

 

20180127_152320.jpg

 

20180127_161426.jpg

 

20180127_161026.jpg

 

20180127_122007_HDR.jpg

 

20180127_122309_HDR.jpg

 

Ekstrikasyonun çok detaya girmiyorum, ama merak eden varsa kitabını yazabilirim. 

 

Amma, seyahatin en unutulmaz kısmı ise bir Porsche 911 GT3 ile piste çıkabilmemdi.

Porsche'nin önemli pistlerde deneyim merkezleri var, bizde Istanbulpark'ta var örneğin, Le Mans'ta da var haliyle. Yöneticisi de FIA'da bir meslektaşımın iyi arkadaşı olunca ben her türlü yüzsüzlüğümle deneme sürüşü ricasında bulundum ve kırmadılar, bir 911 GT3 ile turladık.

image.png

 

Karizmayı çizdirmemek için ne fotoğraf çektim ne de çektirdim.

Ama alet aşağıdakinin aynısı idi.

image.png

 

Geniş kapıdan binmek bu tür bir spor otomobil için çok rahat geldi bana. Ama koltuğa oturur oturmaz kalıp gibi seni sarmasından araçla bütünleşmenin zor olmayacağını hissediyor insan. Süet direksiyonu tutunca (eldeki teri iyi emiyor bu arada) heyecan artıyor ve motoru çalıştırınca da iç mekanı titreten ses ile doruğa ulaşıyor. PDK şanzıman kulakçıklardan kontrol edilince -basit bir tabir ama gerçek bu- şimşek gibi vites değiştiriyor. İlk iki tur gaza yumuşak basma, mahcup hızlanmalar,viraj tutumunu kavramak ve aracı ısıtmak ile geçti. Sonraki turda da ufaktan virajlarda yüklenmeye başladık. Pist deneyimi olan medeni bir insan olarak benim başlarda mütevazi zorlamalarıma arabanın pek kulak astığını söyleyemem, şaşırtıcı bir kararlılıkla yolu izliyor, ne bir yatma, ne bir kayma, hiç. Bu arada vites değiştirmeyi unutsanız bile araç neredeyse rölanti devrinden itibaren "sapıkça" hızlanıyor, bilmeyen turbo beslemeli der. Ve yaklaşık 1500 kg olmasına rağmen gaz pedalı ve direksiyon komutlarına tepkisi adeta bir gokart hafifliğinde. Sürekli tekme yeniyor ama özellikle iki noktada bu abes düzeyde, önce 4000dd, sonra da 7000dd, ki ikincisi gerçek bir patlama, 7000-9000dd arası bir göz kırpma süresi...

Isınınca eski bir yarışçı olan meslektaşımın zorlaması ile biraz daha yüklenmeye karar verdik. Biraz daha dramatik olsun diye de start çizgisinden kalkışla gidelim dedik. 

Şimdi hatırlayın ki atmosferik motorlu, 500 PS/8250 dd güç ve 460 Nm/6000 dd torka sahip bir canavardan bahsediyoruz, üstelik arkadan itişli. 

Ölçümlerde 0-100'ü 3,4 0-200'ü 11 80-120'si 2 (yazı ile iki) saniye. 

"Launch control" devrede, eller sıkıca direksiyona sarılıyor, sol ayak frende, devir 7000'e fren bırakılıyor ve motorun haykırması ve ileriye atılmanın şiddeti tarifi zor hale geliyor.

Hani ışıkta durmuşsunuz da arkadan biri 50 km hızla çarpmış gibi bir fırlama...

Arka tekerlekler yola tutunmaya çalışırken tüm araba titriyor, sağa sola küçük salınımlarla adeta altından kaçmaya çalışırken devir saati bir anda 9000 dd kırımızı çizgisinde 2.vitese atıyor, hız 80 km/h, 6000-9000 arası en fazla iki-üç saniyede geçiyor, hız 140 km/h, üçüncü vites biterken Bugatti'nin birbirini takip eden U'larına giriliyor, sert bir fren, sanki dev bir el arabayı tutuyor gibi yavaşlama, ideal çizgiyi yakalama, gaza tekrar yüklenme, kopmaya çalışan kıçı neyse ki ESC tutuyor, daha ne olduğunu anlamadan ikinci U aynı şekilde geçiliyor, arka düzlükte 250 km/h rahatça görülüyor,derken şikanın paniği, yine sert fren, yine aynı dev tutuşu, sonra gaza tatlı tatlı yüklenerek, yavaşça tırmanan özgüvenle Ford S'leri geçiliyor, çok iyi derken start düzlüğüne sokan U'da hız fazla gelince yolun dışına çıkılıyor...! Yeterli kaçış alanı olunca yola dönmek zor olmuyor ve aynı fırtınaya baştan dalınıyor. Virajlardaki tutunma inanılmaz, gösterge panelindeki G ölçerde lateralde 1.2G gördüm, 1.4 mümkünmüş. Tek sorun viraj ortasında ağırlık değişimlerine tepkisi oldukça asabi, arkadan kopuyor ve hızlı bir kontra ile ve motora yüklenerek toparlanmayı bekliyor, yani bildik tipik 911 davranışı.

Gaz tepkimesindeki inanılmaz hız kökleyince neredeyse rahatsız edici düzeylere kadar çıkan motor sesi ile birleşince insan sürekli tüyleri diken diken kullanıyor arabayı. Hızlı birkaç tur daha atınca yüksek adrenalinin ve ister istemez gerginliğin etkisi ile ufaktan yorgunluk başlıyor ve insan 24 saat nasıl yarışılabileceğini düşünüyor. Park yerine kurtlarımı dökmüş, ellerim terli ama keyfin doruklarında dönüyorum. 

Sonra da kendimi teselli ediyorum, böyle bir arabaya hakim olmaya çalışmak pek yorucu, çekilmez. 

İyi ki alamıyorum... 

Chris Harris benden iyisini yapmış zaten, fikir verir:

 

10 Yorum


Recommended Comments

11 saat önce, Mertcan Çelik yazdı:

Cem sana bir gopro lazım bu anlattıkların sonrasında izleyebilmek için :kıhkıh:

Belgelemek için yöntem çok da 

1. Piste güçlü araçlarla pek nadir çıkıyorum (artık maalesef)

2. Adama o kadar da "görmemiş" olduğumuzu belli etmek istemedim

Bir de seyretmekle yaşamak arasında çok fark var, benim yaşadıklarımı siz seyrederken aynı heyecanı tatmanız imkansız

 

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
1 saat önce, Cem Boneval yazdı:

Belgelemek için yöntem çok da 

1. Piste güçlü araçlarla pek nadir çıkıyorum (artık maalesef)

2. Adama o kadar da "görmemiş" olduğumuzu belli etmek istemedim

Bir de seyretmekle yaşamak arasında çok fark var, benim yaşadıklarımı siz seyrederken aynı heyecanı tatmanız imkansız

 

seyretmekle sürmek bisiklette bile karşılaştırılamaz bence de ben böyle araçlarda ve boş pistte sonrasında "şurada niye şöyle yaptın", "ama bu apex değil sanki" gibi sorular yorumlar yöneltebilmek açısından fena olmaz diye düşünmüştüm kendi çapımda :)

Yorum bağlantısı

Muazzam... Sizin adınıza sevindim Cem abi, çok güzel bir macera olmuş. Darısı başımıza... Benim teklifim Nurburgring için hala ve her zaman geçerli. Kaan abi toparlasın, inşallah gidicez, laf olsun diye demiyorum... :) 

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
2 saat önce, Aydın Baran yazdı:

Kırmızı kıyafetli ekibin sarı çizmelerinin özel bir anlamı mı var, neden o kadar büyükler?

Kırmızı + mavi ekip benim Monza'lı çocuklar :)

Pilli araçlarda, sade elektrik veya hibrid, pil hasar görmüş ve kaçak oluşmuşsa tüm kasadan elektrik çarpabiliyor ve DC olduğu için de kolay kurtuluş yok.

Bu tür arabalara müdahalelerde yüksek voltaja dayanıklı yalıtkan kauçuk eldiven ve bot kullanılıyor. 

Botları da normal ayakkabı üzerine geçirdikleri için büyük. 

Hatta fotoğraflarda yok ama tam elektrikli araçların üzerine yalıtkan bir örtü de atılıyor. 

Cem Boneval tarafından düzenlendi
  • Beğen 1
  • Teşekkür 1
Yorum bağlantısı

Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın

Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor

Hesap oluştur

Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.

Hesap Oluştur

Giriş yap

Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.

Giriş Yap
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.