Jump to content
2019 Temmuz'dan sonraki tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeni kayıt yapınız ×

Murat U.

Üye
  • Toplam İleti

    248
  • Katılım

  • Son ziyaret

Murat U. tarafından yazılan her şey

  1. Bu sefer kesin yaparlar. Amerika parasal sıkılaştırmaya gidiyor. Ülkemize akan paralar tersine yolculuk edecek. Ekonomi zorda. E öyleyse hemen "çevreyi düşünüp" vergi yükü getirelim.
  2. Çevre kirliliğini önlemek amacıyla da bazı çalışmalar yürüttüklerini anlatan Şimşek, trafikteki araçların söz konusu kirlilikte büyük pay sahibi olduğunu bildirdi. Kullanıcıları, düşük emisyonlu araçları tercih etmeye yönlendirmeyi ve bu sayede daha temiz bir çevre oluşturmayı amaçladıklarını dile getiren Şimşek, sözlerini şöyle tamamladı: "Çevre kirliliğini önlemek amacıyla trafiğe yeni çıkacak araçlardan karbondioksit salınımı düşük olanları vergisel açıdan teşvik edici bir model planlıyoruz. Pek çok AB ülkesinde de uygulanan bu modelle ilgili düzenlemeyi yeni yılın bütçesine yetiştirmek istiyoruz. Şu an elimizde bir taslak var ve buna göre, aracın karbondioksit emisyon düzeyine göre değişen tutarda yıllık bir 'emisyon vergisi' düşünüyoruz. Buradaki amacımız kesinlikle yeni bir gelir değil, çevre kirliliğini önlemek." ( Yazının tamamı için http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/27246369.asp ) Ben de inandım! Tabi ki amaç gelir elde etmek. Madem çevreyi düşünüyorsunuz, öyleyse emisyonu yüksek araçlara ek vergi getireceğinize emisyonu düşük olan araçlara ÖTV indirimi, MTV indirimi getiriniz efendim.
  3. Ve İngiltere'den yağımız el konulmadan geldi. Acaba uçakta bir sorun olur mu diye endişelerim vardı ama sorunsuz ulaştı. Yaklaşık 120 TL'ye mal oldu. Hadi bakalım Otosan, 300 TL'ye yağ satarsın demek
  4. Hocam yazdığınız zaman metni buradan da paylaşırsanız bizlerde rekabet kurumuna yazalım.
  5. Cem abi, bir ara servise götürdüğümde motorla ilgili bir yazılım güncellemesi yaptıklarını söylemişlerdi. Belki bununla ilgili olabilir.
  6. Bir örnek bugünden. 34 C'yi gösteriyor ve SS devredeyken klima minumum devirde çalışıyor. Klima kapalıyken de aynı sıcaklıkta çalışıyor yine.Harbiden 30'un üzerinde niye devreye giriyor ki bu meret?
  7. Hayır siz ilk olmayacaksınız. Ben aracı satın aldıktan bir iki ay sonra başıma gelmişti. Bagaj kilidi motor arızasıydı benimkisi. Garantiden değişti.
  8. 7:38'i tuttururuz da bir şekilde. Şu 38 saniyeyi ayarlaması zor yaaa
  9. Aslında kıştan beri sorun vardı. Ama ben dış ortam sıcaklığına, acaba kısa yol yapıyorum da o yüzden mi devreye girmiyor normaldir diye düşünürken ve servisi ötelerken 2 ay önce start stopu test amaçlı 30 km'lik test sürüşüne çıktım akşam serinliğinde (27 C civarı). Yine devreye girmeyince servisin yolunu tuttum. Sanırım şarj epey alt seviyelere düşmüş. Servis %70 lik doluluk oranına getirdiğini söyledi aküyü. Bu arada bir tespit daha aktarayım. Kılavuzda 30 C'nin üzerinde çalışmaz demesine rağmen 35 C'de bile şarjdan sonra zaman zaman çalıştığına şahidim. Ne iş anlamadım. Servisler de bilgi konusunda oldukça eksikler ne yazık ki. "İlk tepkileri klima açıkken devreye girmez, klima açıkken mi devreye girmiyor " oluyor. Hayır klima fanı en düşük seviyedeyken bile çalışıyordu diyorum.... itiraaazzz. İyi peki tamam diyorum. Aracı çalıştırdıkdan sonra belli bir mesafe yol alması lazım, sonra devreye girer. Hemen devreye girmesini bekliyorsanız girmez. Yok girer girer. 100 - 200 metre sonra devreye girdiğini bilirim diyorum. İtirazzz... İyi peki haklısınız, ama şimdi hiç devreye girmiyor deyip uzatmıyorum mevzuyu. Ülen tamam normalde benim aracımın tüm özelliklerini, normallerini benden iyi bilmeniz gerekiyor servis personeli olarak. Ama madem bilmiyorsunuz ne diye biliyormuş ayağı çekiyorsunuz.
  10. Start stoplu ama. Kuvvetle muhtemeldirki normal akülerden pahalıdır. E haliyle uçuk farklar olmadığı sürece belli oranda pahalı olması da gayet normal olur elbette.
  11. Neden azalıyor diye sordum, onlar da soruyla karşılık verdiler " Günlük ne kadar yol yapıyorsunuz" Aracı aldığım ilk 6 ay günlük 70 km yol yapıyordum ancak son bir yıldır iş ev arası günlük 10 +10 =20 km cevabını verince, " az yol yaptığınız için normal bu" cevabını aldım. Neyse, 1 yıl 3 aylık bir garanti sürem var. Tekrarlarsa artık başka çözüm yolları aramak lazım öyleyse şarj dışında.
  12. Hıım desenize 1.0 ecoboost için yağ dışında şimdiden bir de akü fiyat problemimiz oldu. Malum start-stoplu. 2 ay önce start stop çalışmadığı için servise götürmüştüm, meğer akü şarjı azalmış. 7 saat kadar şarj ettiler, sonra start stop çalıştı. Bu işlem ne kadar sağlıklı bir yöntemdir onu bilmiyorum tabi.
  13. Kargo/Genel Bagaj kurallarına baktığımda yasaklayıcı bir ibareye rastlamadım.Ancak buna rağmen durumdan %100 emin olammıyorum. Kabin bagajı için net bir şekilde ifade edilmiş.100 ml yi geçemiyor sıvılar. Genel bagajda getirecek arkadaşım. Ki artık o yağ satın alındı. Arkadaşım gelirken getirdi getirdi... Getiremedi yapacak bir şey yok Tecrübe edip yüksek maaliyetle öğrenmiş olacağım ne yazık ki.
  14. Doğru profil fotoğrafınızı görünce hatırladım. Bakalım bu durum daha kaç zaman devam edecek. Cem abi, Castrol'e ne halin varsa görü en azından şimdilik diyemiyorum. Ancak bir aksilik olmazsa Otosan'a diyeceğim. Arkadaşım İngiltereye gitmişti tatile, yakında dönecek. Rica ettim ve şuradan http://www.fordpartsuk.com/shop/ford_5w20_ecoboost_magnatec_oil_5ltr__f_1343781_c_1044.htm ürünü sipariş etti. Vergiler vs. dahil fiyatı 33.60 pound. Yani 122 TL ye mal oluyor. Şayet havalanında el koymazlarsa tabi. Sorunsuz olarak elime ulaştığı an ilk işim yağı arabanın üstüne koyup fotoğraflayıp Ford otosana sosyal medya üzerinden iğneleyici bir mesajla iletmek olacak. Tabi kendi web siteleri üzerinden de şikayet yazacağım. Seneye de bir aksilik olmazsa ben amerikaya gideceğim gezmeye. O zaman da dönüşte yağımı alır dönerim Hadi bakalım Otosan, el mi yaman bey mi yaman. Ama havaalanında el konulursa değmeyin keyfime gitsin
  15. Yağ araştırmalarına devam ediyorum onlineyag.com la irtibata geçtim. Castrol magnatec 5w 20 yağı 225 TL ye satıyorlar. Farklı markalar içinde araştırma yapıp pazartesi günü bana döneceklerini söylediler. Şimdilik en cazip fiyat Cem abinin söylediği fiyat gibi duruyor. Yurt dışından gelecek olan arkadaşım şayet getirebilirse onun üstüne tanımam ama Ah ulan ford ah ulan ford... Adamlar arabayı 700 e kasko yapıyor sen 700 e bakım yapıyorsun. Helal... Ek: Castrol için bir yerle daha görüştüm. Aldığım yanıt " Castrol Magnatec Multi Vehicle E 5W -20 serisi sadece servislere verilmektedir. Bireysel Perakende satışı bu yağ için geçerli değildir." Şimdi bu rekabete falan aykırılık teşkil etmiyor mu? Forumda buna benzer bir yazı daha okuduğumu hatırlıyorum, sadece servislere satışının yapıldığına dair. Otosan el altından firmalarla anlaşıp, ben sizden yağ alacağım ama sakın bireysel müşterilere yağ satışı yapmayın mı demek oluyor şimdi bu?
  16. Namıssız önceden yapmıyordu Kasımda 2 yaşına girecek. Erken mi yaşlandı acep?
  17. Bu soru yine iyi bir soru. Arkadaşlara bu sorundan ilk bahsedip gösterdiğimde, sen bunu nasıl fark ettin, araban neden böyle senkronize bir salınımla sallandı gibi imalı bir soru sordular ama yok öyle bir şey arkadaş Arabanın sürücü koltuğuna oturduğumda ya da arka koltuklara birileri oturduğunda arka taraftan duyduğum ses üzerine arka tarafa yönelip aracı sallama gereği hissettim ve koltuğa oturduğumda çıkan sesle aracı arka tekelerin üst bölgesinden salladığımda çıkan sesin aynı olduğunu tespit ettim. Ve daha sonra da servis kontrolünde ilgili sesin sadece el freni çekiliyken olduğu tespit edildi.Yani koltuğa oturduğumda, oturulduğunda ya da kapıyı kapattığımda dahi arabadaki salınımla zaman zaman çıkan sesten rahatsızım. Bu nedenle aracınızı sallamanızı rica ettim el freni çekiliyken. Koltuğa oturduğunuzda ses çıkmaya bilir hani. Bu arada kilolu değilim hani. Hepi topu 64 kiloyum
  18. Eğimsiz bir ortamda ve şimdi el frenini sonuna kadar ve farklı kademelerde deneyerek yeniden test ettim. Ses çıkarmaya devam ediyor. Aslında sizlerden rica etsem aracınızda bu sesi test edip sonuçları söylerseniz yeniden servisin yolunu tutayım. Bana pek normal gibi gelmiyor.
  19. Cem abi teşekkürler. Arkadaşım ingiltereye gitti. 10 gün sonra dönecek. Şayet imkanı olursa Castrol magnatec getirecek. Getiremezse sizin kapınızı çalacağım.
  20. 5W-20 yağ'a ne oldu? Hala piyasada bulunmuyor. Hala ford tekel gibi yüksek fiyattan satış yapıyor. Gibisi fazla oldu sanırım. Bunun rekabete falana filana aykırılığı yok mu ya... Kasım ayında yeniden bakım zamanı geliyor... 5w-30 koy gitsin diyeceksiniz... Ama ben 5W-20 istiyorum.
  21. Son 2 aydır bu sorun bende de var arka iki tekerde. İlk olarak araca binerken sürücü koltuğuna oturduğumda fark ettim. Sonra nereden geliyor diye incelerken aracı salladığımda arka iki tekerde olduğunu tespit ettim. Geçen hafta bu şikayetle servise götürdüm. İncelediler ve bahsettiğim sorunun sadece el freni çekiliyken olduğunu söylediler. Sonrasında ben de denedim, gerçekten öyle. 2 yıldır aracı kullandığımı, böyle bir sesin daha önce olmadığını belirttim. Onlarsa, daha önce de mutlaka olduğunu, fark etmemiş olabileceğimi söylediler. Metal aksamların birbirine sürtünmesi sonucunda sesin oluştuğunu, çok normal olduğunu söylediler vs. vs... Yağlama falan yaptılar o kadar. Ses aynen devam ediyor. Ancak ben ikna olmadım. Çünkü 2 yıldır bindiğim aracı bir zahmet tanıyayım. Öyle bir ses çıkmıyordu arkadaş.
  22. Murat U.

    1.0 Eb Hangi Motor Yağı?

    Buyrun FMY motor yağı. Yerli üretim ama mübarek 277 TL öpücük fiyatı. 1.0'lar için kullanılması zorunludur. Özetle, bu mevzu bence yağın henüz yaygınlaşmamış olması falan değil. Bu yağı artık sadece castrol değil, bizim KOÇ grubu da üretiyor. Maliyeti çok mu fazla? Hatta hatta Almanyada üretilen castrol 5W-20 nin üretimi, yurda girişi falanı filanından daha da mı maaliyetli senin yerli markanın maaliyetleri de castrolle 265'e öptürürken FMY ile 277 liraya öptürüyorsun? Neyse, dediğim gibi 1 yıl sonra umarım normal fiyatlara döndürüler.
  23. Murat U.

    1.0 Eb Hangi Motor Yağı?

    Cem abi şimdi okursa kızacak belki, diyecek ki niye zorluyorsunuz 5w-20 diye ama... Aracın kılavuzunda ne yazıyor, 1 litre ecoboostlar için 5w-20 kullanılması gerektiği. Ayrıca bugün benim araç için getirilen FMY marka yağın üzerinde de "Bu yağın kullanılması 1.0 litre ecoboostlar için zorunludur" ibaresi yer almakta. İşte bu nedenle ben başka yağ koymam. Yarım litre yağ arttı, ben de aldım. Olmazsa yarım saat sonra gidip arabadan alıp fotosunu da çekip yüklerim. Konumuza dönersek, ya otosan bizi yolmayı bırakacak, ya da biz onu terk edeceğiz. Tasarruflu olsun diye 1 litre alıyoruz. Ha, bir litre alırıyoruz diye zaten aracı zaten biraz pahalıya alıyoruz. Eee bitmiyor. Araç ne kadar tasarrufluysa bizde o kadar diğer masraflar artıyor.
  24. Murat U.

    1.0 Eb Hangi Motor Yağı?

    Bende bugün bakımı tamamladım. Malum benim ücretsiz bakım hediyesi vardı. Onda da bir sürü tantana vesselam neyse sonunda hallettiler. Geçen hafta başladığım 15 bin bakımını bugün tamamlayabildim şu 5w-20 yağ yüzünden. Yağı getirtme mevzusu da sıkıntılı oldu ama onu da geçeyim.Servisin getirdiği yağ Ford Türkiyenin ürettiği FMY marka yağ. Yani adamlar yurt dışından da getirmiyor. Fiyatı kdv dahil 277 lira. Yani adamlar kendileri üretiyor ama koç gibi fiyatı da bize **** liyoyorlar. Oto sansür Toplamda 600'e yakın bir fiyat çıkıyor. Bu bakımı atlattım cebimden para çıkmadan ama 30 bin bakımında bu böyle olmaz. Arkadaşımın dizel 2012 model C-max'i var. onun 15 bin bakımı 500 tutuyor. Benim bildiğim benzinlinin bakımının daha ucuz olması lazım. Ama sağolsun otosan iyi söğüşlüyor bizi. Servisteki çalışana dedim ki, seneye ben bakıma geldiğimde yağı ben getirsem ne olur; " bir şey olmaz, koyarız ama müşterinin getirdiği yağ konuldu ibaresini düşeriz" dedi. Seneye fiyatlar böyle olursa ebaydan alırım. Yemişim böyle garantiyi. Zaten 2 yıl daha garantiyi uzatmayı düşünüyordum, fiyatları görünce vazgeçtim. Garanti biter bitmez özel servislere yöneleceğim.
  25. Bir de şöyle bir Issız Ada Hikayesi var: Aileler için düzenlenen gemiyle dünya turuna pek çok aile katılır. Gemi Büyük Okyanus üzerindeyken şiddetli bir fırtınaya yakalanır. Fırtınada gemi batar ve filikaya binenlerden sadece beş aile kurtularak, üzerinde on binlerce adayı barındıran koca okyanustaki adalardan birine salimen ulaşırlar. İlk gözlemledikleri, adada hemen her şeyin mevcut olduğudur. Bu yüzden adaya Bereket Adası ismini verirler. Bereket Adası’nda çok uzun yıllar hatta belki ömürleri boyunca kalma ihtimalinin yüksek olduğunu görüp kaderlerine razı şekilde kendi medeniyetlerini kurmaya karar verirler. Zira; her biri maharetli insanlardan oluşan bu ailelerde bazıları marangozluk gibi yeteneklere sahip, kimisi ziraat işlerinden anlamakta ve ziraat ürünlerini işleyebilme konusunda becerili insanlar bulunmaktadır. Aileler için düzenlenen gemiyle dünya turuna pek çok aile katılır. Gemi Büyük Okyanus üzerindeyken şiddetli bir fırtınaya yakalanır. Fırtınada gemi batar ve filikaya binenlerden sadece beş aile kurtularak, üzerinde on binlerce adayı barındıran koca okyanustaki adalardan birine salimen ulaşırlar. İlk gözlemledikleri, adada hemen her şeyin mevcut olduğudur. Bu yüzden adaya Bereket Adası ismini verirler. Bereket Adası’nda çok uzun yıllar hatta belki ömürleri boyunca kalma ihtimalinin yüksek olduğunu görüp kaderlerine razı şekilde kendi medeniyetlerini kurmaya karar verirler. Zira; her biri maharetli insanlardan oluşan bu ailelerde bazıları marangozluk gibi yeteneklere sahip, kimisi ziraat işlerinden anlamakta ve ziraat ürünlerini işleyebilme konusunda becerili insanlar bulunmaktadır. Aileler için düzenlenen gemiyle dünya turuna pek çok aile katılır. Gemi Büyük Okyanus üzerindeyken şiddetli bir fırtınaya yakalanır. Fırtınada gemi batar ve filikaya binenlerden sadece beş aile kurtularak, üzerinde on binlerce adayı barındıran koca okyanustaki adalardan birine salimen ulaşırlar. İlk gözlemledikleri, adada hemen her şeyin mevcut olduğudur. Bu yüzden adaya Bereket Adası ismini verirler. Bereket Adası’nda çok uzun yıllar hatta belki ömürleri boyunca kalma ihtimalinin yüksek olduğunu görüp kaderlerine razı şekilde kendi medeniyetlerini kurmaya karar verirler. Zira; her biri maharetli insanlardan oluşan bu ailelerde bazıları marangozluk gibi yeteneklere sahip, kimisi ziraat işlerinden anlamakta ve ziraat ürünlerini işleyebilme konusunda becerili insanlar bulunmaktadır. Aileler için düzenlenen gemiyle dünya turuna pek çok aile katılır. Gemi Büyük Okyanus üzerindeyken şiddetli bir fırtınaya yakalanır. Fırtınada gemi batar ve filikaya binenlerden sadece beş aile kurtularak, üzerinde on binlerce adayı barındıran koca okyanustaki adalardan birine salimen ulaşırlar. İlk gözlemledikleri, adada hemen her şeyin mevcut olduğudur. Bu yüzden adaya Bereket Adası ismini verirler. Bereket Adası’nda çok uzun yıllar hatta belki ömürleri boyunca kalma ihtimalinin yüksek olduğunu görüp kaderlerine razı şekilde kendi medeniyetlerini kurmaya karar verirler. Zira; her biri maharetli insanlardan oluşan bu ailelerde bazıları marangozluk gibi yeteneklere sahip, kimisi ziraat işlerinden anlamakta ve ziraat ürünlerini işleyebilme konusunda becerili insanlar bulunmaktadır. lk zamanlarda kendi ürettiklerini diğerleriyle takas ederek her şeyi kendilerinin yapmalarına gerek kalmadan yaşamaya devam ederler. Zamanla refah seviyesinin artması, ailelerin genişlemesiyle artık memleketlerindeki kullandıkları para gibi bir ölçü aracına ihtiyaç duymaya başlarlar. Lakin içlerinde para işinden anlayan yoktur. Neyi para olarak seçecekleri, parayı nasıl üretecekleri, nasıl dağıtacakları gibi hususlar konusunda karar verememektedirler. Başlarda altın veya değerli bir maden kullanmayı düşünürler. Ancak adada yaptıkları araştırmalarda böyle bir maden bulamazlar. İşte o sıralarda adaya fırtınalı bir havada kayığıyla yeni birisi ayak basar. Fırtına sonucu batan bir gemiden kurtulan tek kişidir. Adada yaşayanları görerek sevinir. Hele onların ürettiği evler, oluşturdukları belli zenginlik sevincini iyice katlar. Asıl sevincini artıran husus ise; ailelerin mallarını değiştirme yani takas işlemlerindeki zorlukları anlatarak para olarak kullanacakları bir şeye ihtiyaç duyduklarını ancak nasıl yapacaklarını bilmediklerini ifade etmeleri olmuştur. Diğerleri tarafından fark edilmeyen gözlerindeki şeytani bir gülümsemeyle kendisinin bankacı olduğunu ve bu işlerin uzmanı olduğunu ifade eder. Hepsi çok sevinmiştir. Artık herkes ürünlerini rahatlıkla değiştirebilecekleri bir ölçüyekavuşmuştur. Ertesi gün bu işi halledeceklerini belirterek ayrılırlar ve güzelce uyurlar. Ada Lirası (AL) Doğuyor Ertesi günü bankacının yanına gittiklerinde yanında bir sandık olduğunu görürler. Bankacı bunun içinde altın var der. Bir de mürekkepli kalem ile kâğıtlar çıkarır. Sonra şöyle devam eder: “Adamızda Ada Lirası (AL) ismiyle yeni bir para çıkaracağız. Bu altınlara karşılık olmak üzere şimdi 1000 Ada Lirası üreteceğiz. Bunları tek tek farklı rakamlarda imzalayacağım. Bunlar sizin kağıt paralarınız olacak. Bunları her aileye 200 ada lirası olmak üzere borç vereceğim. Tabi bu benim altınlarıma karşılık olduğu için ve borç olarak verdiğimden sizden imzalı taahhütname alacağım. Bütün bunlara karşılık da az bir miktar faiz alacağım. %5 gibi bir rakamın fazla olmayacağını düşünüyorum” der ve adadakilere de kabul ettirerek 1000 ada parasını her aileye 200 Ada Lirası (AL) olacak şekilde dağıtır. Her aile borç senetlerini imzalar ve sevinçle 200 ada parasını alarak ayrılır. Kurulan Sistemin Adı: Borca Dayalı Para Sistemi Yukarıda görüldüğü gibi adadaki tüm para borca dayalı olarak üretilmiştir.Adadaki tüm ailelerin borcunu ödemesi durumunda ortada para kalmayacaktır. Öte yandan, Matematikte 4 işlem yapabilen herkes eğer biraz sorgularsa kurulan sistemdeki çarpıklığı ve parayı nasıl ölçü aracı olmaktan çıkaracağını anlayacaktır. Bankacı toplamda 1000 Ada Lirası olan bu kâğıtları her aileye 200’er Ada Lirası şeklinde dağıtıyor. Bir sene sonra her aile %5 faiziyle 210 Ada Lirası getirmek zorunda. Yani 5 aileden toplanacak 210 Ada Lirasının yıl sonunda 1050 Ada Lirası olarak (210×5) geri iade edilmesi gerekiyor. Soru şu: Bankacının dağıttığı toplamda sadece 1000 Ada Lirası olduğuna göre 50 Ada Liralık fark nereden bulunacak? Yani, adada dolaşan 1000 AL para miktarının üstünde (1050 AL) bir para piyasadan toplanma durumunda. Halbuki adada parayı basma yetkisi sadece bu adamda. Ortada olmayan bu para nasıl temin edilip geri ödenecek? Bu, 50 Ada Liralık kısım ödeme taahhüdünde bulunan ailelerden çıkmak zorunda. Kurulan bu sistem Borca Dayalı Para Sistemi olarak isimlendirilip ülkelerdeki para sisteminin temelini oluşturmaktadır. Bu sistemde servet mütemadiyen parayı borca dayalı olarak üretenlere yani bankacılara doğru akmaktadır. Parayı ülkelerde devlet kendisi basıyor zannediyorsanız yanılıyorsunuz. Parayı ölçü aracı olarak koruma sorumluluğundaki devletler parayı kendileri basmamaktadırlar. Merkez Bankaları ortaklarını bankacıların oluşturduğu özel ve özerk kuruluşlardır. Devlete para lazım olduğunda gider buralardan kredi alır. Karşılığında devlet ödeme taahhüdü olan tahviller vererek. Aynen sizin bankadan kredi çektiğinizde imzaladığınız ödeme taahhüdü niteliğindeki belgelerdir bunlar. Koca devletin bankadan borç alma zorunda olması garip gelse de gerçek bu. Borca dayalı para sisteminde ortaya yeni para sürülürken yeni borçlandırmalar oluşturulmaktadır. Yani yeni para üretmek için yeni borç gerekiyor. Her üretilen yeni para için ortaya çıkan artı faizin hiçbir şekilde para karşılığı yoktur. Çünkü para üretilmekte ama faizi üretilmemektedir. Tıpkı adadaki 50 ada lirası gibi… Peki bu 50 lira nasıl karşılanmaktadır? Hikâyeye devam edelim. İlk Kriz Bir sene dolup da geri ödemeler yapılmaya başlandığında ailelerden birisi 50 Ada Lirası olan borcu bir türlü denkleştiremiyor (bilin bakalım neden?). Bankacı çok iyi niyetli birisi (!). Bu aile ekili tarlalardaki birinin buğdayını 50 Ada Lirası karşılığı bankacıya verince iş tatlıya bağlanıyor. Bankacının artık elinde 1000 Ada Lirası artı 50 Ada Lirası değerinde buğday bulunmakta. Bankacı elindeki 50 Ada Lirası tutarındaki mahsule karşılık 50 ilave Ada Lirası basıyor. Ürünü de aileye 50 Ada Lirası karşılığı geri satıyor. İkinci Sene Artık bankacıda 1050 Ada Lirası var. Bu 50’lik fark ailenin birisinin servetinden alınarak bankacının servetine eklenmiş durumdadır. Bankacı adadakilere sevindirici (!) bir haber veriyor. Artık her aileye 210 Ada Parası verebileceğini söylüyor. Her aile bu kez 210 Ada Lirası alabiliyor. Elbette sene sonunda %5 faiziyle ödemek üzere. Ancak sorun şu. Para borca dayalı üretildiği için adada mevcut 1050 AL’nın sene sonunda %5 faizle toplamda 1102,5 AL olarak geri dönmesi gerekiyor. Bu sefer adada mevcut parayla yıl sonunda bankacıya ödenmesi gereken fark 52.5 AL (1050-1102.5) oluyor. Yani ikinci yıl sonunda mutlaka birilerinden bankacıya geçecek 52.5 AL tutarındaki bir servet söz konusu. Öte yandan mutlaka birilerinin kaybedecek olması nedeniyle ortaya çıkan rekabet sonucu adada sürekli yeni şeyler üretilmeye ve tüketim artmaya başlıyor. İnsanlar daha çok paraya ihtiyaç duyuyor. Öte yandan evlenmeler nedeniyle adadaki aile sayıları da artıyor. İkinci Senenin Sonu Beklenen oluyor. 52.5 AL tutarındaki serveti ödeyemeyen iki aile bankacı tarafından kabul edilebilecek bir ürünü olmadığından evlerini teminat göstererek bankacıdan 52.5 AL ilave kredi alıyorlar. Bazıları problemin kullanımdaki paranın azlığından kaynaklandığını zannediyor. Bankacıya daha çok paraya ihtiyaç olduğu anlatılıyor. Artık bankacı planın en dehşetli kısmını uygulayabileceğini anlıyor. Diyor ki “eğer isterseniz artık altın karşılığı olmasına gerek kalmadan yeni para üretelim”. Kabul edilince adadakilere de kazanma fırsatı vereceğini belirtince diğerleri nasıl diye soruyorlar? Adadaki ilk modern banka Bankacı “Parasını biriktirenler dilerse bankada değerlendirip %2 faiz geliri elde edebilirler.” diyor. Böylece 5000 AL daha piyasaya sürülüyor. Ayrıca “Dileyen karşılığında varlıklarını teminat gösterip dilediği kadar borç alabilir” diyor. Bu arada sistem gereği piyasada mevcut olmayan 52.5 AL’lık evi servetine katan bankacı bunu başka bir aileye satıyor. Karşılığında 52.5 AL’lık ilave para basıyor. Böylece ikinci sene sonunda ortaya sürülen 5000 AL artı parayla toplam 1102.5 para olmak üzere 6102.5 liralık bir miktar oluşuyor. Planın en önemli kısmı devreye giriyor. Artık çoğalan aile sayısı, insanların dilediği zaman gelip para yatırabileceği (%2’lik faiz almak ta var işin ucunda), isteyenlerin de istendiği zaman borç para alabileceği bir yapı var. Adada Fraksiyonel Rezerv Sistemi (Kısmi rezerv bankacılığı) Kuruluyor Bankacı şunu çok iyi bilmektedir. Mevduat sahipleri bankada tuttuğu paraların çok az bir kısmını gelip AYNI ANDA istemektedir. Bu oran dünyada ortalama %10 civarındadır. Yani ada halkından %10’u aynı anda gelip paralarını isteyeceği için eğer kasasında 1000 Ada Lirası varsa bunun sadece 100 lirasını tutup 900 lirasını tekrar tekrar borç verip faiz işletebilir. Bankacı toplam para miktarı 6102.5 olduğu için %10’u olan 610.25 lirayı tutarak defalarca borç vermek suretiyle 61025 lira varmış gibi faiz geliri elde etmektedir (eldeki 610,25+ 5492,25+ 4943,025+ 4448,72+ 4003,85+…=61025). Sanırız bu, dünyada hemen her ülkede onca giderlerine rağmen en karlı kuruluşların neden bankalar olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla bankacının en karlı yılı olarak bu yıl 3051,25 liraya kadar faiz geliri elde edecektir. Kendisi ana paranın 10 katı kadar parası varmış gibi faiz elde ederken hesap sahiplerine ise sadece 6102,5’un %2’si civarında faiz verdiğinde 122,05 lira ödeme yapacaktır. Yani kasasındaki 6102.5 AL’na karşılık 2929.2 AL gelir. Bu sene daha karlı yılların başıdır. Her sene sistem kendini büyüterek devam edecektir. Bankacı Fraksiyonel Rezerv sisteminin daha ilk yılında piyasaya sürdüğü 6102.5 AL karşılığında 2929.2 AL faiz geliri elde etmiştir. O yıl insanların 2929.2 AL tutarındaki serveti bankacıya eklenmiştir. Bu nasıl bir sistem? Bu sistem kendini eksponansiyel olarak büyütmektedir. Diyelim ki 2000 yıl önce birisi bu sistemde bir kuruma %5 faiz üzerinden 1 kuruş borç verseydi 15. yılda 2.08 kuruş, 30. yılda 4.32 kuruş,1450 yıl sonra 4.809.556.747.171.530.000.000.000.000.000 kuruş (yani tümü altından oluşan bir dünya) ve 2000 yıl sonra 23.911.022.046.136.200.000.000.000.000.000.000.000.000 TL geri borç ödenmesi gerekirdi. Bu da tümüyle altından oluşan 250’den fazla dünya demektir. Borç, faiz yüzdesine bağlı olarak belli sürelerde katlanıyor. Basit olarak (70/faiz yüzdesi) formülü ile borcun yaklaşık kaç yılda katlandığı bulunabilir. Örneğin %5 faiz yüzdesi ile her 14 yıldan sonra (70/5) borç ikiye katlanacaktır. Paranın Zaman Değeri Paranın zaman değeri “de fakto” olarak ekonomi kitaplarında anlatılır. Ekonomistler için neredeyse kutsal metinler gibidir. Örneğin, Mühendislik Fakültelerinde okutulan Mühendislik Ekonomisi gibi derslerde de koca dönemin hemen hemen tümü bu kavram üzerine kuruludur. Ancak ne hikmetse paranın nasıl üretildiğine dair pek ders bulamazsınız. Paranın zaman değerinin kaynağı ise borca dayalı para sisteminin işleyişidir. Paranın zaman değerinde en önemli faktör ise faizdir. Bu sistem zaten faiz üzerine müesses bir sistemdir. Ne hikmetse paranın zamanla değeri hiç azalmaz hep artar. Nedeni de içindeki faizdir. Paranın zaman değerinin adalete uymadığını ya da ölçüyü bozduğunu söyleyemezsiniz ve sorgulayamazsınız. Dedik ya onlar adeta kutsaldır. Öylece kabul etmelisiniz. Halbuki paranın zaman değeri parayı ölçü olmaktan çıkaran en önemli kavramdır. Ölçü Olarak Para Bu sistemin en önemli problemi parayı ölçü olmaktan çıkarmasıdır. Altın çamura düşmekle değerinden kaybetmez demişler. Para bir ölçü olması gerekirken bu sistemde zamana bağlı olarak sürekli değer kaybeder ve ölçü olmaktan çıkar. Dolarla altını karşılaştırdığımızda konu daha iyi anlaşılacaktır. 1971 yılında 1 ons altının fiyatı 35 ABD Dolarıydı. Ağustos 2011 itibariyle 1 ons altın 1800 ABD dolarını aşmıştır. Yukarıdaki bileşik faiz formülüne göre yıllık %5.8 ortalama faizle, 1943 yılından 2011’e kadar geçen 68 yılda altının değer değişimini hesapladığımızda 1618 dolar gibi bir rakam çıkıyor. Altının değeri artıyor deniyor. Hayır, aslında altının değeri artmıyor. Hatta az da olsa bir miktar düştüğü söylenebilir. Zira altını çıkarmak için gerekli insan gücü ve süreçler belli. Gelişen teknolojiler nedeniyle altın çıkarmak daha kolay hale gelmiştir. Ancak borca dayalı para sistemi nedeniyle para altının karşısında sürekli değer kaybediyor. Kısaca, altın değerlenmiyor paranın altın karşısında değeri düşüyor. Parayı ölçü olarak kıyaslama Bildiğiniz gibi metre de para gibi bir ölçü birimi. Diyelim ki 2 metre kumaş aldınız. Dünyanın neresine giderseniz gidin uzunluğu aynıdır. Hatta 10 sene sonra ölçseniz eğer boyu değişiyorsa sizin kumaşınızda sorun vardır derler. Oysa para öyle mi? Eski bir Amerikan kovboy filmini seyredin. Orada günün maaşlarını, mal ve hizmetlerin bedellerini karşılaştırın. Ne kadar komik kalacak günümüz parasıyla. Halbuki o zamanki altın miktarıyla karşılaştırsanız bir ev ya da at almak için sarf edilen altının bugünkünden fazlaca farkı olmadığını görebilirsiniz. Para sisteminin paraya ettiği zulüm metreye yansıtılınca anlaşılacaktır. Diyelim ki elinizde değişik bir malzemeden yapılmış 1 metre uzunluğunda bir mezureniz var. Malzeme nedeniyle bu mezure her sene ilk boyuna nispetle %5 büzülüp kısalıyor. 14 sene sonra bu mezurenin diğer gerçek bir metreye göre boyu yaklaşık 0.5 metre olacaktır. Siz bu metreyle ilk örnekteki 2 metrelik kumaşı ölçerseniz kumaşın boyunu kaç metre bulursunuz? Cevabı yaklaşık 4 metre. Aslında kumaşın boyunda değişme yok. Zaman sizin mezuredeki metre ölçünüzü aşındırmıştır. Aynen borca dayalı sistemin parayı aşındırdığı gibi… Adada çöküşün başlangıcı Aradan sadece 40 senenin üzerinde zaman geçmiştir. Adada artık küçük bir medeniyet kurulmuştur. Faytonlarla ulaşım sağlanmaya başlamışlardır. Okullar, hastaneler başta olmak üzere pek çok yapı bina edilmiştir. Ancak adada bir şeylerin yolunda gitmediğinin herkes farkındadır. Para sürekli değer kaybetmekte insanlar canla başla çalışmalarına rağmen sürekli borç içinde yüzmektedirler. Eski mutluluklarını kaybetmişlerdir. Bereket adasından eser kalmamıştır. Yaşlılar gençlere memleketlerindeki enflasyon dedikleri şeyin burada da olduğunu anlatmaktadırlar. Ama nerede yanlış yapıldığını izah edebilen yoktur. Bu sistemin can damarı ve en önemli kontrol aracı olan faiz oranları adeta açma kapama düğmesi gibidir. O yüzden sistemi sürdürmek için faizler sürekli indirilir çıkarılır. Sistem kendi kendini yediği için de sürekli para basılır: elbette her kuruşu borca dayalı olarak. Durum gittikçe kötüleşmektedir sürekli kriz krizi kovalamaktadır. Dünyamızın da bu adada olup bitenden farkı yok. Borca dayalı para sistemi artık son zamanlarını yaşamakta. Pek çok ülke, kuruluş ve kişiler çeşitli gayelerle yerine konulacak para sisteminin arayışında. Her çöküş aslında bir fırsattır. Paranın yeniden sadece ölçü aracı işlevini kazanabilmesi için insanlığın önünde önemli bir fırsat var. İnsanlık olarak uyanık olmazsak adaya gelen kötü niyetliler her zaman olacak ve insanlığın ölçüsünü çalarak menfaat sağlamaya çalışacaktır. Kaynak: http://drcetiner.org/ekonomi/issiz-ada-hikayesi.html
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.