Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×

Cem Boneval

Blogger
  • Toplam İleti

    16.826
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Kazandığı Gün

    720

Cem Boneval tarafından yazılan her şey

  1. Güle güle kullan, zaten Focus'a çok ısınamamıştın, umarım Mondeo'dan daha memnun kalırsın. Benim çok beğendiğim bir araç, sadece bana fazla iri geliyor. Bu "ağır Abi" arabası olmuş olacak ve sıkı ısınacak yazın
  2. Yani maalesef "Hayır" anlamında, o işlevler için gerekli kamerayı kutusuna koymadan göndermişler bizim arabaları... Donanım eksiğimiz var kısacası!
  3. Aslında güzel olmuş, simetri ve yerleşim hoş. Ancak azıcık "sonradan olma" hissi veriyor, ama yapacak bir şey yok tabii. Bir de trafikte uyarıcı olacak kadar aydınlatıyor mu? Fotoğraflardan anlaşılmıyor pek. Güle güle kullanın, zaman içerisinde farklı modeller çıkacaktır, özellikle far içi montajlı uzak doğu üretimler artacaktır piyasada. Mesela:
  4. Haberlerden izleyebildiğim kadarı ile bu yıl 19 Mayıs coşkusu her zamankinden yoğun bir şekilde sokaklara aktı... Istanbul Bağdat caddesi ve Şişli'den güzel kortej manzaraları yansıdı ekranlara, aynı şekilde Karadeniz kıyılarında, özellikle Samsun'da kırmızı-beyaz renkli, coşkulu görüntüler vardı. Antalya'da biri Konyaaltı, diğeri Işıklar-Atatürk Caddesi tarafından olmak üzere iki koldan yürüyerek Cumhuriyet Meydanını doldurduk. Kaba bir tahminle 8-10.000 kişiydik, yürüyüş esnasında sokak aralarından, apartman eşiklerinde katılımlarla giderek kalabalıklaştık ve sadece yürüdüğümüz bölgede etkili olan sağanak yağmura rağmen coşkumuzu kaybetmeden meydanı doldurduk. Rakam büyük görünmeyebilir, ama Antalya gibi toplumsal refleksleri iklimden kaynaklanan kronik bir rehavete kapılmış bir şehir için bu önemsenecek bir değerdir. Bayrak salladık, Atatürk'ün ve günün önemini simgeleyen sloganlar attık, marşlar söyledik, kol kola yürüdük. Güzeldi güzel olmasına ama Gençlik ve Spor Bayramında yaş ortalamamız 45 altında değildi, Atatürk'ün Cumhuriyet'i emanet ettiği gençlerin nereye saklandığını bilemedik. 1000 civarında öğrencisi bulunan fakültemden 2 öğrenci görebildim mesela, herhalde diğerleri kalabalığın içinde bir yerlerdedir diye teselli bulmaya çalıştım. Sonuçta coşkulu, görkemli ve bir o kadar da hüzünlü ve düşündürücü idi. Gece Bülent Ortaçgil'in Antalya Devlet Senfoni eşliğinde verdiği harika bir konser ve şimdiye kadar gördüğüm en güzel (ama yine de mütevazi) havai fişek gösterisi ile geç saatlerde sona erdi. Hava muhalefeti maalesef fotoğrafların sayı ve kalitesine de yansıdı. Bir de konu ile ilgili Can Dündar'ın Milliyet'yeki köşe yazısı: "İtiraf edeyim ki ben de resmi bayramların asık suratından müşteki idim. Bütün o hamasi şiirler, bayrak öpmeler, elden ele taşınan meşaleler, resmigeçitler, ses sınırını aşan jetler, heyecanını çoktan yitirmiş bir bayramın köhnemiş ritüelleri gibiydi. Ta 1995’in 19 Mayıs’ında “Her Türk asker doğar” diye geçit yapan gençler adına “Doğumda meslek seçimi serbest bırakılsın” diye yazmıştım. * * * Bayramlarda Cumhuriyet, haki renk bir kılıkta yürüyordu. Oysa temelleri çok renkli bir sivil direnişle atılmıştı. Öğrencilere sorun bakalım: Mondros’tan hemen birkaç ay sonra Anadolu’nun değişik yerlerinde yerel kongreler toplanmaya başladığını, hatta Karslıların “Kars İslam Şzrası” adında bir “Cumhuriyet” ilan edip Japon İmparatoru’ndan tanınma talep ettiğini biliyorlar mı? Daha 1919 başında bu yerel kongrelerin, Ali Fuat ve Kazım Karabekir paşaları ordularının başına çağırdığından haberdarlar mı? 19 Mayıs 1919 günü Türk Ocağı’nın Fatih Belediye binası önünde 80 bin kişilik dev bir miting yapıp Halide Edip’i kürsüye çıkardığını, onun “Her gecenin bir sabahı vardır” sözünü çılgınca alkışladığını, halkın, elde kara bayraklarla meydana aktığını, esnafın 5 gün süreyle kepenk kapattığını duymuşlar mı? 19 Mayıs, biraz da bu direniş ruhu değil midir? * * * Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıkışı, hiç kuşkusuz İstiklal Savaşı’nın çok önemli bir adımıdır. Halkın, aradığı önderliğe kavuşmasının ilanıdır. Sonu Cumhuriyet’le bitecek yürüyüşün başlangıcıdır. Ancak Mustafa Kemal ve arkadaşlarını cesaretlendiren sivil direnişi görmezden gelmek, Hasan Tahsin’i ve İzmir’in 2 gün içinde verdiği 2 bin şehidi unutmak, yerel kongre iktidarlarını yok saymak, her şeyden önce bu ulusa haksızlıktır. Cumhuriyete, şikâyet konusu haki üniformayı giydiren, onunla halk arasına görünmez bir tel örgü çeken, biraz da bu “unutkanlık”tır. İşte o yüzden, evet, bu bayram, tankların namlusunu ensesinde hissederek uygun adım yürüyen gençlerin “rap-rap” sıkıcılığını hak etmiyordu; kutlamalar stadyumdan dışarı taşmalı, sivilleşmeli, coşmalıydı. Hükümet, “1930 model kutlamalar”ı eleştirmekte haklıydı. * * * Ak Parti, aslında bu törenlerin Cumhuriyet, Atatürk ve Türk ordusuna methiye vesilesi olmasından rahatsızdı. Bunu engelleyebilmek için 19 Mayıs’a stat yasağı denedi. Ancak Milli Eğitim’in genelgesiDanıştay’dan döndü. Bunun üzerine kutlamalar Gençlik Spor Bakanlığı’na devredildi. O da, -dün Hilal Kaplan’ın gayet veciz ifade ettiği gibi- işi, Atatürk’e doğum günü pastası kestirmeye indirgedi. Lakin bu süreçte asıl beklenen, hayırlı gelişme oldu: Bence çok uzun zamandır ilk kez halk, bayramına sahip çıkmaya başladı. 19 Mayıs’ı kendi iradesiyle kutlamak için bayrak açtı. Bu yıl 19 Mayıs, yasak savma gibi değil de, gerçekten sivil bir coşkuyla ve kararlılıkla, sokaklarda, alanlarda kutlanacaksa, bunu biraz da hükümetin ona el uzatmasına borçluyuz. Bir taşla iki kuş: Hem bayramı militarist bir gösteri olmaktan kurtardık; hem özündeki sivil direniş ruhunu canlandırdık. Kutlu olsun!" http://gundem.milliy...122/default.htm
  5. Aslında düzeltme o değildi. Malum teyp manyetik bant çalan cihazlara verilen genel isimdir. Özellikle son serilerde artık (kaset) teyp çalan üniteler tamamen devre dışı. CD çalar ve radyo ile değişik amfi girişleri barındıran ses sistemleri var. Bunlara teyp demek pek doğru olmayacaktır, yerine ses sistemi tabirini kullansak herhalde en iyisi.
  6. Focus dünyasından birkaç kısa haber *** Elektrik motorlu Focus ABD'nin popüler NASCAR yarış serisi bazı yarışlarında "Pace Car" olarak piste çıkacak... Bu arada "pace car" yarış araçlarını yarış öncesinden peşine takarak onlara ısınma hızında kılavuzluk yapan ve sonra pite çekilerek yarışın başlamasına izin veren araç olarak tanımlanabilir. Çevre dostu yaklaşımları hatırlatmak ve teşvik etmek amaçlı bu yaklaşımın çılgınca yakıt tüketen ve çevreyi kirleten yarış araçları ile birlikteliği de ilginç bir mizahi boyut taşıyor. *** Ford Focus ST Almanya satış fiyatları sonunda belli oldu. Artık ön siparişler de kabul ediliyor. 5 kapı HB ve SW olarak sunulan model 2.0 EB motor ile 184 kW/250 PS güç üretecek ve 6,5 saniyede 100 km/h hıza ulaşırken, son hız olarak da yaklaşık 250 km/h görecek. Bu performnas değerlerine karşın ort. yakıt tüketimi 7,2 l/100 km ve CO2-atımı 169 g/km. İlginç olan da fiyatının 1.6 EB 182 PS'e göre ortalama 4.000 € pahalı olması, yaklaşık 29.000 €'dan başlayan fiyatlar donanım farklarına göre 32.000 €'ya kadar uzanabiliyor. Benim arabadan 10.000 TL pahalı satılsa hiç düşünmeden alırdım! Yaşasın ÖTV! *** Ford Krayova - Romanya'da üçüncü motor fabrikasını açarak, özellikle geleceği EB motor üretiminde gördüğünün sinyallerini veriyor. EB motor üretim adedi 2015 yılına kadar üç katına çıkarılarak 480.000 üniteyi bulacak (2012: 130.000), bunların 300.000'i 1,0-L-EcoBoost olacak. 2012 - 2015 arasında Ford Avrupa pazarı için 1,3 Milyon EcoBoost-Motor üretmeyi planlıyor (2012: 130.00 / 2013: 334.000 / 2014: 339.000 / 2015: 480.000) ve 2015'e kadar Avrupa'da satılacak araçların %57Si EB motora sahip olacak. Köln-Niehl yanında Krayova da sadece 1.0-L-EcoBoost üretimine odaklanırken, İngiltere Bridgend 1.6 EB ve İspanya - Valencia 2.0 EB motor üretimini sağlayacak.
  7. Sanırım sorun kaliperlerde balatalarda değil. Zamanla allerji gerileyecektir, muhtemelen oksitlenme. Bakım sırasında söküldüğünde biraz uğraşılır, en kötü ihtimalde arzu edilen renge boyanıR...
  8. Tam olması gerektiği gibi olmuş, jantlar da yükseklik de çok iyi. Tabii görsel olarak. İşlevselliğini sen belirteceksin artık. Mesela hafif tümsekli virajda zıplama/kopma yapıyor mu?
  9. Ama bunların üzerinde SONY yazmıyor, bir yerden o yazıyı da bulup yapıştırmak lazım. Bu arada ikincisi bayağı gelişmiş duruyor.
  10. Benzer sorun benim başıma geldi. Servis tutanak ile lastik üreticisine yönlendirdi. Üç lastik bu nedenle değiştirildi. Ancak bendekiler Continental idi. Bence bela okumaktansa hakkınızı arayın.
  11. Niye ki, arabamın beni şizofren etme potansiyelini ölçmek için mi?
  12. Aaaah, bu konudan hala bıkmadık mı? Rodaj konusunda usta sayısı kadar farklı görüş olabilir. Ama ben konuyu özetlemeye çalıştığım şu metinde uzlaşabileceğimizi düşünüyorum: Bunu da okuyup hala farklı düşünen varsa dilediği gibi yapsın rodajını...
  13. İyi bir inceleme: http://www.gsmarena.com/samsung_galaxy_s_iii_vs_htc_one_x-review-759.php One X TR mağaza garantili 1300 TL bu arada. SIII daha fiyat alamadım, fazla yeni. Samsung havada karada daha hızlı, One X bence kasa, kullanıcı arayüzü ve MonsterBeats ile güçlü. Nedense Haticeye bir sempatim var. Hangisini alırsan al işini görür ve mutsuz etmez, gerisi akademik tartışmadır.
  14. Kaan kötüsün kötü... Deminden beri çamur atacak bir şey arıyorum, nafile.... Hah buldum, 2 litre dizeller için TSI çıkmış, hava filtresinden gelen yoğuşma suyu turbo pervanesinde donup kırılmasına yol açıyormuş, bu yüzden su kesecek bir kapak takılması gerekiyormuş, uğraşamam şimdi bununla, kalsın... (Tabii ANtalya'da da ne don olur ya!)
  15. Tam da bu noktadayım işte... Bence sağlıklı olan bu, sesin doğal haliyle, vokal ve enstrümantal kayıtların orjinaline en yakın şekliyle yansıtılması. Bu açıdan Mk.3'te sunulan ses sistemi başarılı ve yeterli. Bas canavarı değil, tizleriyle kulak zarını çizmez ama doğal ve müzikal sesi var. Müzik dinliyorsunuz, hamur, çamur bir gürültü değil. Bunun için benim ideal ayarım da Bas, Mid, Tiz 0 ve EQ Klasik. Tabii zevk ve kulak alışkanlığı meselesi. Sony daha iyi değildir, demiyorum zaten. Ama ne beklemeye ne de niye bende yok diye kendini üzmeye değmez. Bunu bilir, bunu söylerim.
  16. Bak buna çok güldüm... Satıştan gelen bakış açısı ile dudağını uzatanı öpme yöntemi tarif edilmiş. Aslında olay cepteki fazlalığı kullanarak, bu fazlalık gerçeğini almaya yetmediğinden çakmasını oluşturarak "premium" ya da "sport" gibi kullanma hevesi. İnsani bir zaaf. Hepimizde var, ben de Sprintbooster peşinde koşuyorum, Focus AMG üretmek adına mesela!
  17. Özetle görselciyiz yani... Ben biraz farklı görüyorum, iyi ses sistemi şartlarını içeren her üniteye markası ne olursa olsun kabul derim. Hem işlevsel olarak Sony'nin panel kullanımı daha zor. Renkli orta ekran hoş olabilir, ama gözümü yolda tutmayı tercih ediyorum. Neyse zevk ve para sizin, bulana, alana hayırlı olsun. Engin, hoparlörler zırıldamıyor, kapı trimleri zıngırdak. Trimlerin sökülüp, izolasyon malzemesi ile hem kapı için hem trimler kaplanacak ve tekar takılacak. KaanSan bu konuda çok yakınma var, Otosan'a da yazdık. Giderilmesine yönelik bir eylem tanımlamadılar mı?
  18. Aynen öyle... Üstelik bu sadece panel ve marka ismi için ödenecek para. Bu Sony takıntısının nereden kaynaklandığını, neden Sony olması gereğini bana mantıkla izah edebilecek kimse var mı? Joshua Bell'in keman tınısındaki harmonikleri mi daha iyi yakalıyor, yoksa Charles Mingus'un kontrabasındaki vibratoyu mu daha temiz veriyor? Altı üstü bir arabanın içinde müzik dinliyorsunuz, hayli gürültülü bir ortamda, en iyi ihtimalde CD veya mp3, FM kalitesi zaten belli, hani kapılara kevlar memranlı, sıvı soğutmalı bobinli baslar ve titanium membranlı tiz hoparlörleri taksalar, en alasından 4 x 100W RMS amfi falan koysa anlayacağım da, altı üstü panel değişiyor bu paraya. Yapmayın böyle salt görsel ve biraz da gösterişsel şeyler için kendinizi mutsuz etmeyin... Ayrıca paranıza da yazık etmeyin. Görüşüm budur, ama yine de beklentilere saygım var, söyler ve sessizce çekiiirim.
  19. Bir yıldan fazladır piyasada olan bir araç için artık oturmuş olmalı satış rakamları. Mart ayında ne olduysa olmuş ve bir hayli yükselmiş satışlar, ama ondan önce 18-19K bandında sabit bir satış rakamı yakalamış durumda, kalitedeki artış bence doğrudan satışa yansımadı. Tabii bu yazdıklarım sadece Focus için...
  20. Çoğu şey yazılmışsa da benim de çorbada tuzum olsun. 1. Bildiğim kadarı ile ADSL hizmetjeri değişik şirketler tarafından verilse bile hepsi TT omurgasını kullanıyor 2. Fiyatlar arasında çok önemli fark yok. Söz gelimi 16 MBit limitsiz hem TTnet hem de SO 64 TL^den satıyor, sadce SO ilk 6 ay 9,99 kampanyası yapıyor ki o da başlangıç için 300 TL civarında tasarruf demek 3. TTNet genelde sorunsuz çalışıyor, ben hiç bağlantı problemi yaşamıyorum, ama bu konuda bölgesel alt yapı çok önemli. 4. Aynı şey elde edilebilecek bağlantı hızı için de geçerli her santral gerek alt yapı gerekse santrala uzaklık nedeniyle 16 Mbit desteklemiyor. 5. Bağlantı sorunu varsa bir veya iç bilgisayar fark etmez. Ancak geçen haftalarda iki sabah internet bağlantısı geçici olarak kurulamadı, ama bu son yıllardaki tek arıza idi diyebilirim. 6. Cep telefonunun giderek daha yoğun kullanıldığını ve kotası doldurulamayacak kadar uzun dakika kampanyaları olduğu düşünülürse sabit hat telefona ihtiyaç yok, bence kapattır gitsin. 7. Fiber internet kesinlikle avantajlı, alt yapı varsa -hemen alınmalı. Sonuç: Bence uzun süreli taahüde girmeden TTNet ile devam et, fiber alt yapıyı da takip et, hazır olduğunda o tarafa zıpla... Bu da benim bağlantı hızım (ikincisi hastane Ulaknet alt yapısı - kötü sunucuya rağmen tatminkar )
  21. Daha önce de yazmıştım, bunun sıteyşın şekline 2005'den beri her yıl biniyor ve bazen de kullanabiliyorum, yıllar içerisindeki gelişmesini de izledim. Üstelik Kaan gene gözlerini kısarak okuyacak ama bayağı bir modifiye şeklini... Hem de bu arabanın hakkını verebilecek yerde: Istanbul Park pistinde! Bahsettiğim F1'in medikal aracı. Muhteşem bir motor sesi var, uzun süre rüyalarıma girdi. Benim kullandığım versiyonun frenleri de inanılmazdı, motor gücünden ve otomatik şanzımanın motorla uyumunda bahsetmeye gerek yok herhalde. Kısacası böyle bir araç kullandıktan sonra artık diğer otomobillere pek binesiniz gelmeyecektir. O yüzden uzak durmakta yarar var.
  22. 1. Özellikle sıcak havada beklemişse araç, ya da mesela uzun yolda mola verdiğinizde, motor bölmesi ısınmış olduğundan, oaradaki sıcaklık giren serin havanın ısınmasına neden oluyor, bu durum bazen 5-10 dakika sürebiliyor ve sonra dış ortam havası gerçek ısısı ile içeriye girmeye başlıyor. 2. Dışarıdaki hava içerideki ısıyı düşürecek kadar serin olmayabiliyor. 3. Eğer ilk ikisi değilse kalorifer musluğunuz açıkta takılı kalmış olabilir.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.