Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×

Liderlik Tablosu

Popüler İçerikler

27-07-2015 tarihinde, Günlük Makaleleri içinde en yüksek itibara sahip içerik gösteriliyor

  1. Yazlık ta ilk günün bilançosu... - Kaybedilen anahtar krizi (peder vs. bütün aile) - Belediye hoparlöründen yapılan beyin s***** anonslara toplu isyan (site halkının katılımı ile) - Deniz kestanesi krizi (migrostan deniz ayakkabısı toplu alımına kadar sahil bölgesinde bütün ailenin katılımı ile) - Kahvaltı masasına "çakma!" denmesi ile başlayan ve annemin koşulsuz desteği ile 5-0 galip geldiğimiz kayıntı krizi. - Düşük şeker ve naz motivasyonu ile kızımın başlattığı ve kısa zamanda gezi olaylarına dönüşen "nestle gofret isteriz *****" krizi (migrostan bi poşet gofret alımı sonrasında çözüm süreci sonlandırıldı ayrı...) - Soda vs. Ayşekadın fasulyesi krizi ve babamın baldızı boğazlama denemesi. (zevkle seyrettik valla) - Musluk suyu kokuyo lan! ve alt kattaki tuvalete 2-3 saat girmeyin çok fena s*çtım söylemleri ile açılan g*tünüz büzüşsün ve ona cevap olarak üretilen "napalım ya? gidip zeytinliğe mi s*çıcaz?" polemiği. - Belediye ile yaşanan ve yola konan araç bariyerine isyan etme ve zabıta tarafınca zerre sallanmama rezaleti. ... bu daha ilk gün ve en az bi bu kadar unuttuğum vak'a var. off ya offf!! İkinci gün. Ören'de Opet olmadığının keşfi sonrası Milas'a mazot almaya gitme yanlıları ile "neden shell kullanmıyoruz?" diyen bölücüler arasında başlayan çatışma duygu'nun babasına ezelden beri kıl olduğunu açıklaması ile doruk yaptı. ... pazardan alınan zeytin'in telmaşa çıkması nedeni ile zaten gerilen sinirler babamın yumruğunu gösterip "sana bi çakarım bi de yer çakar!" sür kontur'u ile yeni mecralara yelken açtı. Annemin "sokarım şimdi epix terliği ağzınıza!" ara buluculuğu ve toplu olarak denize geçiş ile rafa kalkan kavgaya akşam yemeği sonrasında devam edilmesine oy birliği ile karar verildi. ... İstanbul' da çok acil işim mi çıksa? ... diye düşünüyorum. ikinci akşam ... Okey masasına kurulmaca. Annem kenarlarına el ile işlenmiş maça, karo falan olan yeşil çuhayı serene kadar onların (sülale kapsamındaki hatunların) haftada bir toplanıp kumar oynadıklarını ve de geceleri bizi zıbartıp zabahlara kadar online okey, bingo falan çevirdikleri aklıma gelmemişti. (bkn.s*çt*k) ... korku ile ürperdim fekat çok geç kalmıştım. "hadi taşları harmanla!" uyarısı ile kaBus başladı. ... efendi gibi oynayarak canımı kurtaramayacağım aşikar olduğundan olayı manyaklığa ve max ajitasyon ile aileyi kavga ortamına sokmaya karar verdim (sanki zormuş gibi.) Çabalarım karşılıksız çıkmadı. Attığım saçma sapan taşlar milleti dumur ederken annem babamı ıstaka ile dövmeye kalktı. (bkn.pekmez akıtma) tabelada sokma ve eksik marka verme,üstüne milleti suçlama taktiği ile milleti iyice gerip son anda atılan okeyler ile (iki el üst-üste) namusu (kısmen) temizleyip az miktardaki kalan zararı baldızın sehpaya bıraktığı paraları çalarak ve cırlayan hatunu "Aaa! tamam oynamadın ama seni o kadar eğlendirdik abicim" savunması ile susturarak kafamı kopartma adına kurulan kumar tezgahından tapi! kalkmayı başarmaca... ... Aferin be bana. (Bkn.Şerrefsizim ama sor bi nie die?) terasta post okey tartışması gergin şekilde sürüyor olsa da bende ki hasar zero seviyesinde ... ki bu nedenle kendimi kıvrak hareketler ile aslanın pençelerinin arasından sıyrılmış antilop kadar şen,şakrak hissediyorum bile diyebilirim. ... yaşasın kötülük. NiHaHoHo! not. ne zaman bitecek bu tatil ?? Üçüncü Günün Sabahı : Erteleyemeyeceğim bir toplantı dizisi için İstanbul'a doğru yola çıkmaca...
    1 puan
  2. Geçmiş zaman ... arkadaşlar kapının önüne çağırdı. Yeni bir araba gelmiş, denemek istermiymiş? isterim tabi ... neden istemeyeyim ki? Çıktım kapının önüne, aHanda ... araba bu. MX5, siyah ... soft top. Aracın tavanı, ya da bir başka tabir ile en üst noktası pantalon kemerim hizasında ... mantıklı bir adam olsam yapmam gereken şey belli, teşekkür edip içeri girmek, masama oturup bi kave sipariş etmek. Ama ben mantığı ile öne çıkan bir adam değilim ki, kaşıntılıyım ... sıkıntılıyım eyvallah ama mantıklı? Aldım anahtarı, açtım kapıyı ... koltuğu geri çekeyim dedim, zaten gerideymiş. Ehue ... neyse önce kafayı ve omuzları sokarak bindim arabaya, sonra ani ve acaip estetik bir manevra ile (bkn.TIR'ın geri geri park etmesi) koltuğa oturdum ... tamam, gitmeye hazırım. Sonra çocuklar uyardı. - Abi sol bacağın dışarıda kaldı... Harbiden mi? ...hadi ya? Neyse komple sağ koltuğa yatıp sol bacağı da içeri çektim, arkadaşlar kapıyı dışarıdan kapattı ... sığdım arabaya (en azından teoride) ... kafam tavanda (kelimenin tam anlamı ile) yükseklik ayarı bulunmayan direksiyon kucağımda. Kısacası benim görüntü bu şekilde (temsilidir) Mx nasıl gidiyor? Gaz tepkisi nasıl? Yol hissi var mı? ...inanın aklımda değil. Test bir an önce bitsin, çıkayım şunun içinden havasındayım. ...kaza bela yaşamadan döndüm geldim tüKKan'a ... çocuklar açtı kapıyı, kuZu'dan inicem ... de ... LAN! ...inemiyorum ki? Abi sıkıştım arabanın içine... eklemlerim kitlenmiş resmen, çıkamıyorum dışarı. Dizimi az kıvırsam olacak da ... kıvıramıyorum ki, direksiyon kolonuna takılmış. İtfaiye çağırsalar, hidrolik ayırıcı ile açsalar ve sprial ile kesseler yeridir yani. Millet başladı t*ş*k geçmeye ... - sağ kapıdan girip tavanı açın, yukarıdan çekerek çıkartalım - sana çok yakıştı abi, sen takıl orda vs.vs. Allahtan omuzlarımı oynatabiliyorum, kafayı bir şekilde branda tavan mekanizmasının arasından kurtarıp dışarı çıkarttım, böylece olduğum yerde dönebildim, iki kişi koltuk altlarımdan çekti, ben de kollarımı kullandım ve ta-taaaa ... garip bir PoP! sesi ile (bkn.Şampanya şişesi açmak) bir de baktım ki özgürüm, aracın dışındayım. Eğilip toprağı (daha doğrusu) betonu öpmek içimden geçmedi değil, ama karizma'yı da çizmemek lazım tabi. Hemen atlayıp suratında gizlemeye çalışmadığı gülücük ile soru soran Mazda bölge müdürünü olgunca cevapladım. - Nasıl olmuş araba? Sevdin mi? - Frenlerin dozajlaması üzerinde çalışmak lazım tabi, direksiyon biraz hissiz ... motor da alt devirlerde baygın kalıyor, onun dışında fena değil, total değerlendirmede beş üzerinden iki veririm. (Bkn.İshal olmadım, içimden don değiştirmek geldi)
    1 puan
  3. Bir gün (O zamanlar Borusan'da çalışıyorum) arka bahçedeki benzin pompalarının gölgesinde oturuyor ve teslimatçı arkadaşlar ile geyik çeviriyoruz ... güvenlikçi uğradı. - Patron seni çağırıyor .... hadi be? Cidden mi? Ne gerek vardı ki? ehüe ... eŞŞedü çekip gittim yanına. Patronum Melih Pekol (kulağı çınlasın) On numara adamdır, işi bilir, vardan ve yoktan anlar ama detaycı adamdır ... bir yerde yanlış yaptıysan hayatta affetmez. Melih bey'in odasına giderken aklımdan "acaba ne b*k yedim gene?" diye geçiriyorum ... hayır tahmin etsem savunma kurgulayacağım da aklıma bir şey gelmiyor ki. - Kaan, sen motor kullanmayı biliyorsun değil mi? - Evet efendim, ama motorsiklet ehliyetim yok - sertifikasyonum tamam ama? - evet efendim .... gerçekten de BMW'nin kurslarına katılmış ve sertifika programını tamamlayıp Urkunde almışım. - Polise yüklü miktarda motor veriyoruz, onların kademelerini kurmalarına yardım edip teknisyenlerine eğitim vereceksin. ....haSSS....of yaaa! (tabi bütün bunlar içten içe ve %110 sessiz şekilde yapılıyor) sesli ve resmi tepkim ise "Aye,Aye Boss" şeklinde. Tıpış tıpış yolu tuttuk tabi. Yunusların o zaman ki merkezi Eski Karayolları binası (günümüzün Zorlu Center'i...) arkasındaki alan. BMW'ler sandıklı olarak oraya geliyor, sandıkları açıp makinaları kuruyoruz. Bir kaç tane (sanırım 10-15 kadar K serisi grenajlı) makina var ama esas motorlar R100GS ... 10 kadar motor -kobay- yapılmış, millet sıfırdan motor kullanmayı öğreniyor. Yani her eğitim motoru en az yirmi kere (günde) yıkılıyor. Alanın bir ucuna milleti bandajlamak için istasyon kurulmuş, diğer tarafında da biz motoru topluyoruz. - yıkıldı ... koş, koş ... Betona sıvanan polisi alıp bir uca taşıyorlar, biz motoru kaldırıp diğer uca götürüyoruz ... manzara bu şekilde yani. Kıdemli trafikçi abiler Yunuslara eğitim veriyor, açılan kapı'dan nasıl kaçılır? Şaftlı motora nasıl gaz verilir? Trafikte sıyırma nasıl atılır vs.vs. İlk zamanlar kırılan sinyalleri değiştiriyor ama sonradan vaz geçiyoruz ... o kadar çok stop - sinyal kırılıyor ki ... eğilen gidonu / ön çatalı kibarca (araya üzeri bez sarılı kalas koyup kanırtarak) düzeltmek yeterli. Makinalar boxer olduğu için yıkılsa da milletin bacakları ezilmiyor ... sadece sıcak motor ve egzost yüzünden bolca yanık vakası yaşanıyor ... millet dalga geçiyor ... "Yunus olmak için Bepanten banyosu yapmak şart abi!" .. kimi zaman geç saatlere kadar çalışıyoruz. Bir akşam (saat 23,00-23,30 gibi) çıkıcam, önce tuvalete gideyim dedim. Sivilleri giydim, karşı yakaya geçen ekip beni de müsait bir yere atacak işte. Ana binaya gittim, tuvalete girdim ... sonra da çıktım (doğal olarak) ...yani tuvalette kalmaz ki insan, çıkar değil mi? Bir çıktım ki ... anam! Tuvaletin kapısında nöbetçi amiri başta olmak üzere en az on polis hazırola geçmiş bekliyor. Tırstım tabi ki ... ?!? Noluyo be ?!? - Kaan? - Buyur Amirim? - İçeride başka kimse var mı? - Tuvalette mi? - Evet.. ...ehe... tuvalet tek kişilik be ... içeride nasıl başka biri olabilir ki? Safça cevap veriyorum... - Yooo! Yunuslar ferahlıyor ... ben de onlara salakça bakmayı sürdürüyorum. Biri zahmet edip açıklıyor durumu. Meğer (ismini unuttum) Asayiş Büro Müdürü ani baskınlar yaparmış, o da iri yarı ve hafif kelmiş ... gecenin bir saati koridorda beni gören polis memuru kontrol baskını yiyiyoruz sanıp herkese haber vermiş ... onlar da tuvalet kapısına tören pozisyonunda dizilmiş. Yani klasik bir -yanlış alarm- durumu söz konusuymuş ...anlayacağınız ben hela'da çatır-çatır ...... ellerimi yıkarken arkadaşlar dışarıda hazır kıta! bekliyormuş Güvenli s*ç*ş diye buna denir, öyle değil mi?
    1 puan
This leaderboard is set to Istanbul/GMT+03:00
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.