Jump to content
2019 Temmuz'dan sonraki tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeni kayıt yapınız ×
  • Hoş Geldiniz!

    Tüm özelliklerine erişmek için şimdi kaydolun. Kayıt yaptırdıktan sonra, konu açabilir, konuları yanıtlayabilir, kullanıcıların mesajlarını beğenebilir, özel mesaj yollayabilirsiniz.

    Kayıt olduktan sonra bu mesaj silinecektir.


Cem Boneval

Önerilen Mesajlar

İş nedeniyle 4-5 yıldır yılda 4-5 kez Paris'e gitmek zorunda kalıyorum.
Zorunda kalıyorum ifadesini özellikle seçtim, birkaç kere zevk ve keyif verici oluyor da sonradan sadece toplantı için gitmek ve o kadar yolu uçak kabinine tıkılarak geçirmek pek de keyifli olmayabiliyor.

Paris_2.jpg

Buna rağmen Paris'e iner inmez şehrin büyülü ışıltısı insanı sarıp başka bir dünyaya götürebiliyor.

Bu konu çok çabuk bitmez.
Önce fotoğrafları koyup sonra satır aralarını doldurmaya çalışacağım.
Çekimler Canon Ixus 210 kompakt makina ve hTc One X telefonumla yapılmıştır (yanında * olanlar telefondur)
hTc'ni kamerasının da hayli başarılı olduğunu gözlemlemiş oldum.

Önce temel bilgi:
Paris Fransa'nın kuzey - kuzey batısında Seine nehri kıyısında yer alan ve Fransız ihtilaline de ev sahipliği yaparak tarihi/çağı değiştiren şehir olma özelliği olan (Istanbul gibi) bir şehir. Neredeyse 2000 yıllık tarihi var ama Fransız İmparatorluğunun başkenti olarak serpilmiş ve büyümüş.
Şehir merkezinde yerleşik nüfus 2,3 Milyon, ancak yılda 40 Milyon turist aldığı düşünülürse kışın günlük 80-100.000, yazın 150-200.000 turisti de bu sayıya eklemek lazım.
Gerçekten şehir merkezinde her beş kişiden biri turist ve 10 kişiden biri de elinde bavul geziyor.
Eyaletin tümünde ise 12 Milyon insan yaşıyor. Mülteci oranı ise %20'lerde ve bunların 3/4'ü de müslüman. Mağribiler, Sahra güneyi Afrikası ve Orta Doğu (Lübnan, Ürdün, Kürtler) göçmenleri başlıca önemli gruplar.
Özellikle metroda belli hatlarda siyahi nüfus oranı çoğunluk olabiliyor.

Bu arada şehir dünyanın sayılı metro ağlarından birine ev sahipliği yapıyor. Toplam 14 hat, 214 km güzergahta 300 istasyonu paylaşıyor. Yer üstünde de banliyölerle beraber 280'e yakın otobüs hattı var.
Metro haritasının Istanbul metrosu ile benzerliği de şaşırtıcı:

Paris-Metro-map.gif


Paris "arrondisement" adı verilen toplam 20 alt belediye bölgesine ayrılıyor.

Şimdi resimlerle çevreyi gezelim:
 
İlk iki görüntü Concorde meydanından.
Yapımı 1750'lerde gerçekleşen meydan Paris'in tam göbeğinde yer alıyor ve bugün Arc de Triumph'da Louvre'a uzanan yolun tam ortasında.bulunuyor.
360 x 210 m'lik bir sekizgen ve her bir köşesinde Fransa'nın kalan sekiz eyaletini temsil eden birer heykel bulunuyor (altta sağda oturan hatun bunlardan biri)
Tam ortasında Mehmet Ali Paşa'nın 1839 Fransa'ya hediye ettiği ve Luksor tapınağının girişinden alınan obelisk (dikilitaş) bulunuyor, 2.Ramses'in maceralarını merak edenler hiyeroglifi çözme yeteneğine sahiplerse gidip burada okuyabilirler. İlginç olan Fransız ihtilalinde hemen bunun yanına giyotinin kurulmuş olması. 
Aşağdıaki fotoğrafa meydanın kuzey köşesinden güneye bakıyoruz, karşıda net seçilmese de Seine nehrini aşan meydanla aynı ismi taşıyan köprü var, karşımızda duran çok sütunlu bina ise Ulusal Meclis Binası, hemen sağındaki altın renkli kubbe ise Gaziler Hastanesi (Hopital de Invalides).
 
* Paris_7.jpg
 
Bu görüntüde ise meydanın kuzey sınırına bakıyoruz. Gördüğümüz binanın sağı Denizcilik Bakanlığı, ortası FIA ve Fransız Otomobil Kulubüne ait (benim toplantılara gittiğim yer) ve solunda da Paris'İn en geleneksel ve pahalı oteli olan Hotel Crillion bulunmakta. Bu binanın sağında giden Kraliyet caddesi (Rue Royale) de bizi bölgedki görkemli dini yapı olan Madeleine kilisesine götürür (bir alttaki resim)


p02.jpg
 
Ve geldik Madeleine'nin karşısına. İlk planları 1757'de yapılmasına rağmen sonuçlanması 1842'yi bulmuş bu yapı Napolyon'un ordularına duyulan şükranı temsil eden bir Roman Katolik Kilisesi. 
Her bri 20 m yüksekliğinde 50 Korint tarzı sütun üzerinde yükselen neo-klasik bir yapı.
Chopin'in cenazesi de vasiyetine uygun olarak Beethoven'in 9.senfonisi eşliğinde buradan kaldırılmış.
p01.jpg
 
Şimdi ufaktan Seine kıyılarını gezmeye başlıyoruz....
Karşımızda Pont (köprü) au Change, sağdaki görkemli bina ise Île de la Cité (şehir adası diye tercüme edilmeli, şehrin göbeğinde Seine nehri üzerinde Notre Dame'ın da bulunduğu ada) üzerinde bulunan Conciergerie. 10.yüzyıldan itibaren krallara ev sahipliği yaparken giderek zindana dönüştürülmüş ve Marie Antoinette'e de Fransız ihtilalinde kafası kesilmeden hapis ortamı olarak hizmet vermiş ürkütücü bir yapı, bugün ironi bir şekilde Adalaet Sarayı olarak kullanılıyor bazı bölümleri. Zindan odası ve mumya heykeli halen gezilebiliyor.

p03.jpg
 
Yukarıdaki resim İle de Cité batıdan görünümü idi, aşağıdaki de doğudan görünümü. Ortadaki yapı tersten Notre Dame de Paris. 

Birkaç kelime de Notre Dame kilisesi üzerine:

Büyük olasılıkla dünyanın en tanınmış kilisesidir, Roman katolik hizmetindedir ve tipik ve mükemmel Fransız Gotik mimari örneğidir. İsmi "Paris'in hanımefendisi" anlamındadır.

Paris başpiskoposunun mekanı olması da ayrı bir sembolik önem taşır. 

Yapımı 1160'da başlamış ve tüm bölümlerinin bitmesi ile 1345'de sonlanmıştır. Fransız ihtilali sırasında ciddi hasar görmüş, ancak orijinaline sadık kalınarak restore edilmiştir.

Batı cephesinde merdivenle çıkılabilen ve seyir terası olarak kullanılabilen iki kulesi vardır ve bunların güneyde olanı Emmanuel olarak adlandırılan çanı barındırır. Şöhreti bir ağırlığından (13 Ton), ikincisi de 1944 Ağustos'unda Paris müttefik orduları tarafından geri alınmasını müjdeleyen çan olmasından kaynaklanır. 

Dinlediğim onca kilise orgu arasında en büyüleyici ses sahip 17.yüzyıldan kalma 7000 üzerinde borusu olan orgu da ayrıca meşhurdur.

p04.jpg
 
Seine üzerindeki köprülere devam....
Paris'te nehri çaprazlayan tam 37 köprü var (bizde 3.Boğaz Köprüsü tartışmaları düşünülürse). Üç köprü sade yaya trafiğine açık, ikisi de tren yolu için.
 
Aşağıdaki Pont de Invalides, 1821 yılında inşa edilmiş ancak bugünkü haline 1855 yılında dönüşmüş, arada bazı restorasyonlar da geçirmiş.

p16.jpg
 
Altta görülen Alexandre III köprüsü, yapımı 1900 yılında tamamlanmış ve adını Fransız - Rus ittifakını sağlayan Rus çarından alıyor. Büyük Sarayı Eiffel bölgesine bağlıyor. Özellikle göbekteki arması ve iki başlardaki su melekleri heykelleri ile biliniyor.

p05.jpg
 
Bu da aynı köprünün gece hali...


*Paris_5.jpg
 
Ve de meşhur Eiffel kulesi...
Adını yapımcısı Gustave Eiffel'den alan yapının anten kulesi olarak inşa edildiği zannedilse de esas yapım amacı Fransız İhtilalilinin 100.yılında Paris'te yapılan Dünya Fuar'ında bir gösteriş simgesi olarak kullanılması idi.
Eiffel'in şirketinde çalışan Koechlin ve Nouguier isimli mühendislerin tasarımıdır ve yapımı amaçlandığı gibi fuara yetiştirilmiş ve 1889'da kullanıma asansörsüz de olsa açılmıştır.
Kule 320 m yüksekliğinde olup en üst (üçüncü) gözlem terası 279 m'de yer almaktadır.
Paris'in en çok gezilen anıtıdır, 2011 yılında 7 milyon kişi tırmanmıştır ve 250 milyon ziyaretçi sayısına 2010 yılında ulaşılmıştır.
20.yüzyılın başından itibaren anten ve verici kulesi olarak kullanılmaya başlanmıştır.

p06.jpg

p07.jpg

p09.jpg

p14.jpg
 
Kübik budamalı ağaç şekilleri Paris'te sıradan bir manzara. Göze hoş görünmeleri için çok çaba gösterilse de doğal görünümden uzaklaşma bana itici geldi hep.


p08.jpg
 
Altta Grand Palace de Champs-Elysées. Bu görkemli yapı Şanzelize Bulvarının hemen komşuluğunda yer alır ve adı saray olmasına karşın bir sanat sergi alanı olarak tasarlanmıştır. Açılışı 1900 yılında yapılmış olup yaklaşık tek hacimli 240 m uzunluğunda bir iç alana sahiptir ve yıllardır çok sayıda değerli sergiye ev sahipliği yapmıştır.
 
p10.jpg
 
Paris'in simge yapılarından biri daha: Sacre Coer (kutsal kalp) Bazilikası.

Paris'in en yüksek tepesi olan Montmartre bölgesinde yer alır.
Bir katolik kilisesi olarak hizmet veren yapının inşası 1875-1914 arasında gerçekleşmiş ve mimari görkemi ötesinde sosyal ve ahlaki bir değer de taşıyor. 1800'lerin sonlarında Fransa'da özellikle Paris'te katolik-kraliyet yanlıları ile sosyalist-layık-demokrat topluluk arasındaki çatışmaların sona erdirilmesini ifade edecek bir simge sayılıyor. 

Yakınlarındaki sokak ressamları meydanı da Paris'in simgelerinden biri haline gelmiştir.

p12.jpg

 

Aşağıya bakalım: Concorde meydanından Champs-Elysées (Şanzelize) caddesine bakış ve sonunda Arc de Triomphe.

Yaklaşık 2 km uzunluğundaki bu cadde nitelikli mağazaları (Louis-Vutton'dan Mercedes'e), çeşitli restoran ve barları, her zaman şık insanlarla dolu geniş kaldırımları ile büyük olasılıkla dünyanın en meşhur ve gayrimenkul fiyatları açısından da en pahalı caddesidir. 

Turistlerin ilgi odağı olması ötesinde şehrin merkezindeki stratejik konumu ile orduların da gösteri ve merasim alanı olmuştur, Haziran 1940'da Alman orduları işgal esnasında Ağustos 1944'de de müttefikler kurtuluş sürecinde burada yürümüşlerdir.


p13.jpg

 

Ve Arc de Triomph ya da zafer takı....

Yapımına 1806'da başlanan ve ancak 30 yılda tamamlanabilen bu anıt 50 m yüksekliğinde, 45 m genişliğinde ve 22 m derinliğindedir ve eski adı ile Place De Etoile yeni adı ile Place Charles de Gaulle'dedir.

Benzer isimli bir diğer zafer takı da aynı aks üzerinde Louvre müzesi girişinde yer almakta ve Arc de Triomph du Carrousel olarak anılmaktadır.

Fransız ihtilali ve Napolyon savaşları esnasında Fransa uğruna hayatlarını kaybedenler anısına inşa edilmiştir. İlk zafer geçişi daha tamamlanmadan ahşap iskelet halindeyken 1810 yılında Napolyon ve eşi tarafından yapılmıştır. Aynı Napolyonun naşı 1840 yılında yine bu takın altından geçerek "gaziler hastanesindeki" mezarına nakledilmiştir. 

Bugün asansör ve merdivenle anıtın tepesindeki seyir terasına ulaşmak mümkündür. 

Altındaki geçişin büyüklüğüne fikir vermesi açısından: Birinci Dünya Savaşı sona erdiğinde ünlü savaş gazisi Fransız pilot çift kanatlı uçağı ile gösteri uçuşu sırasında bu takın altından geçmiştir. 

 

p15.jpg

*Paris_4.jpg

 

Bu da Louvre'un girişi, gece vakti, DaVinci Şifresi'ni izleyenlere tanıdık gelecektir eminim.


*Paris_6.jpg

 

Aşağıdaki görekmli yapı da Opera Garnier, ya da basitçe Paris Opera Binası. 1875'de yapımı tamamlanan yaklaşık 2000 kişi kapasiteli salonu bulunan yapı, Leroux'un romanı ve Andrew-Lloyd Webber'in popüler müzikali "Phantom of the Opera" (Operanın hayaleti) yapıtlarına konu olarak da ünlenmiştir.   


*Paris_8.jpg

*Paris_13.jpg

 

Aşağıdaki panorma da hTc One X'in başarılı panorama çekimleri yapabildiğinin kanıtıdır ve Opera meydanından dağılan Paris'in en ünlü alışveriş caddelerinin buluşma noktasını göstermektedir, yani özellikle hanımlarla uzak durulması gereken mekanları belirlemektedir :)


*Paris_9.jpg

 

Alttaki iki fotoğraf da Yakup için, Paris'teki Apple konsolosluğu ve içindeki ibadethane  ^_^


*Paris_11.jpg

*Paris_12.jpg

 

Sanırım sonuna geldik, Vendome meydanı...

Tuilleries bahçelerinin hemen kuzeyindeki bu meydan ortasındaki dikilitaştan alıyor adını. Austerlitz zaferinin anısına Napolyon tarafından yaptırılan ve 1810 yılında tamamlanan anıtın tepesinde de tandık bir ismin heykeli var haliyle: Evet bildiniz Napolyon....

Meydanın çevresinde en lüks moda isimlrinin mağazaları, bakanlık binaları ve Paris'in en lüks oteli sayılabilecek ve şu anda restorasyonda olan Ritz yer alıyor. Gezmesi ilginç bir bölge, başka bir dünya, boşuna dememiş Napolyon para, para, para diye...


*Paris_10.jpg

 

Paris'in sokak ve metro çalgıcıları meşhurdur ve neredeyse bir gününüzü değişik mekanlarda bedava müzik dinleyerek geçirebilirsiniz. Benim favorim Pazar günleri 10-12 arasında Les Halles metro istasyonunda konser veren Paris senfonisinin yaklaşık 20 kişilik bir grubudur ki bir şekilde dönüş biletimi oradan geçecek ve onları izleyebilecek şekilde alıyorum.

Bu sefer zaman tutmadı ama Paris'liler yine bir güzellik yaptılar ve Cemre'nin orada kalacağını duyunca bando mızıkalı bir veda konseri düzenlediler, işte buyrun....

 

*Paris_1.jpg

 

SON

 

Ölmeden gezilecek yerler listesinde ilk üçe girer bu şehir!

Cem Boneval tarafından düzenlendi
  • Beğen 17
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

2001de gitmiş Madeleine'in arkasındaki sokaklardan birinde küçük bir otelde kalmıştım. İş için gittiğimden fazla gezemedim. Ancak çok çok güzel hatırlıyorum. Hala burnumda tüter. :) Bu arada şehrin 50km kadar kuzeyinde  Chantilly isimli bir kasabada da hafta sonunu geçirmiştik. İnanılmaz güzel diyebilirim. Bir ara ayarlayıp tekrar gideceğim. Hatta 2 çift olarak araba kiralama ve orta/güney Fransa ve İtalya turu yapma hayalimizde mevcut. 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın

Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor

Hesap oluştur

Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.

Hesap Oluştur

Giriş yap

Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.

Giriş Yap
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.