Jump to content
2019 Temmuz'dan sonraki tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeni kayıt yapınız ×
  • Hoş Geldiniz!

    Tüm özelliklerine erişmek için şimdi kaydolun. Kayıt yaptırdıktan sonra, konu açabilir, konuları yanıtlayabilir, kullanıcıların mesajlarını beğenebilir, özel mesaj yollayabilirsiniz.

    Kayıt olduktan sonra bu mesaj silinecektir.

Atatürk Kimdir ?


Yakup Ç. A.

Önerilen Mesajlar

  • 4 hafta sonra...
  • 5 hafta sonra...
  • 8 ay sonra...

Ulu Önder bir gün Amasya'ya şehri ziyarete gidiyor. Olağan ziyaretlerini yaptıktan sonra şehrin ileri gelenleri ile sohbet ederken, karşısında sarıklı ve sakalı bir hayli uzun bir hacı amca dikkatini çekiyor, valiye soruyor hemen kimdir bu diye.

-Efendim, bu şeyhtir ve yörede çok hatırı vardır.

Atatürk şeyhi yanına çağırır.

-Bak baba, imanın ölçüsü sakalın boyunda değildir. sen de sakalının boyunu en azından Peygamber Efendimizin sünnetine uygun kessen, diyerek boyun hizasını gösterir. Şeyh;

-emrin olur paşam der.

Aradan bir hayli zaman geçtikten sonra Atatürk olayı hatırlar ve valiyi telefonla arayarak şeyhi sorar. vali;

-paşam bırakın sakalını kesmeyi kimseye dokundurtmuyor bile.

Atatürk telefonu kapatır, kağıdı kalemi eline alır ve dahiliye nazırını çağırır. gelen dahiliye nazırına yazdığı yazıyı Amasya valiliğine tebliği etmesini söyler.

ertesi gün Amasya'dan gelen haberde şeyhin Atatürk'ü görmek için yola çıktığı söylenir.

şeyh gelir, Atatürk'ün karşısına çıkar. sakalını tamamen kesmiş, sinekkaydı traş olmuş, saçlarını kestirmiş, kılık-kıyafet tamamen değişmiş, bambaşka bir görüntüye bürünmüştür.

Atatürk'ün mesai arkadaşları dayanamaz sorarlar.

-Paşam, bu şeyh sakalına el dahi sürdürmezdi. siz ne yaptınızda bu adam bu şekle büründü. Atatürk gülümser ve

-Amasya valiliğine bir yazı gönderdim ve şeyhi Afyon'a vali tayin ettiğimi bildirdim, der. ardından da yeni bir yazı hazırlayıp şeyhe verilmesini söyler.

-İnansın ölçüsünün sakalın boyunda olmadığını öğrendiğine sevindim. valilik meselesine gelince; bugün koltuk için kırk yıllık sakalından vazgeçebilen, yarın başka şeyler için milletinden bile vazgeçebilir. seni böyle bir ikileme mahkum bırakmayalım. kal sağlıcakla.......

  • Beğen 6
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Rus ihtilalinin 1935′teki yıl dönümünden az evvel Moskova’daki Türkiye elçiliği Atatürk’e, Stalin’in Rus komünist partisi murahhasları önünde verdiği bir nutkun özetini bildirmişti. Bu nutukta Stalin, Türkiye, İran ve yakın orta Şark’ın bütün memleketlerini ‘ Rus Bölgesi’ olarak gösteriyordu. Her zaman çok ihtiyatlı konuşan Stalin nasılsa ağasından bu tehlikeli sözleri kaçırıvermişti.” Rus ihtilalinin yıl dönümünde Sovyet elçiliğinde verilen suare intikam almak için Atatürk’e en mükemmel fırsatı veriyordu. Atatürk büyük elçi ile evvela basit şeylerden bahsettikten sonra birden bire sordu:

- Karahan yoldaş, Sovyet Rusya’da işleri kimin idare ettiğini bana söyler misiniz?

Karahan şaşırdı, cevaben:

-Rusya’yı kim mi idare eder? Sovyet Rusya’da Proleter Diktatörlüğün hakim bulunduğu ekselansınızca malumdur.

-Canım bırak şu saçmaları şimdi. Proleter diktatörlük maskeden başka bir şey değildir. Türkiye’yi idare eden şef benim. Rusya’da kimler?

Karahan buz gibi bir sesle cevap verdi:

-Sovyet Cumhuriyetlerinin Başkanı Yoldaş Kalinin’dir, dedi.

Atatürk sinirlendi:

- Canım bırak şu kuklayı… Söylesene bakayım şu sizin Stalin yoldaşınız ne yapar Allah aşkına?

Karahan suratını astı kısık bir sesle:

-Stalin yoldaş Sovyet Rusya Komünist partisi polütbürosunun sekreteridir…

Derken, yan gözle Atatürk’ün hareket dolu sözlerini tercüme eden ve bir saat sonra Moskova’ya şifreli raporunu bildireceğini şüphe bulunmayan sefaret tercümanına baktı. Elçinin endişesi yerinde idi. Çünkü tercüman G.P. U.’un yani Sovyet Gizli istihbaratının adamı idi. Karahan Atatürk’ü büfeye davet etmekle konuşmanın başka bir cereyana varabileceğini sanıyordu, telaşla:

-Bir bardak şampanya almaz mısınız, ekselans, dedi?

-Hayır…

-Ya bir kadeh votka?

Atatürk yüzünü ekşiterek:

-O Rus içkisinden hoşlanmam. Ben Türk’üm, rakı içerim.

Büfedeki garson elleri ile yok işareti yaptı.

-Maalesef büfemizde rakı yok Ekselans.

-Türk misafirinize Türk içkisi ikram edemeyeceğinizi zaten biliyordum. Onun için kendi rakımı beraber getirdim.

Atatürk yaverine işaret etti. Hemen uşaklar büfeye bir sandık rakı getirdiler. Nihayet Karahan Atatürk’e susuz rakısını uzatabildi. Atatürk kadehini kaldırdı ve:

-Elçi beyefendi, dedi. Buna rakı, Türk rakısı derler. Moskova’da Kalinin midir, Stalin midir yok ne karın ağrısı ise o herife söyleyin, biz Türk’ler asırlarca Rusya’nın göbeğinde rakı içmiş bir milletiz. İcap ederse yine de içmesini biliriz. Bu kadehi mi Türk milletinin hayrına hiç bir zaman ” Rus Bölgesi “derekesine düşmeyecek olan egemenliğimizin şerefine içiyorum.

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Benim en çok eleştirdiğim konuların başında bazı kesimlerce Atatürk'ün sadece 10 Kasım da anılması, sadece o tarihte insanların akıllarına gelmesi, diğer tarihlerde neredeyse Atatürk hiç yokmuş gibi bir tavır takınılması gelir. ( Bazı durumlarda Atatürk karşıtlarıyla girilen küçük tartışmalar dışında genel olarak Atatürk'e dair ne TV kanallarında, ne gazetelerde, dergilerde vs. herhangi bir yayın organında falan 10 Kasım dışında Atatürk ile ilgili herhangi bir yayının olmaması, bir çok kesim tarafından (bunların içinde kendini Atatürkçü diye tabir edenlerinde olduğunu düşünüyorum. ) da 10 Kasım dışında Atatürk'ün pek hatırlanmadığını düşünüyorum.

Ne güzel ki FOCUSCLUBTR (bu sefer hepsini büyük yazmak istedim) Atatürk'ü sadece 10 kasım geldiğinde hatırlayanlardan değil. Atatürk'ü diğer zamanlardanda hafızasında, aklında, yüreğinde tutanlardan.

Demekki FocusClubTr de olanlar doğru adresteler.

Emeği geçenleri, yorum yapanları, videoyu izleyemedim ama, izleyipte duygulananları, gururlananları yürekten kutluyorum.

  • Beğen 4
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

  • 8 ay sonra...

Seyrek olmakla beraber üzüntüyle işitiyoruz ki, milletin tarihini okumamış veya millî histen mahrum kalmış olması lâzım gelen bazı kişiler, yabancıların aleyhimizde ileri sürdükleri ithamları reddetmedikten başka, vatanlarını kabahatli göstermekten çekinmiyorlar, bu gibilere lânet! M.Kemal ATATÜRK

  • Beğen 2
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

  • 7 ay sonra...

Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın

Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor

Hesap oluştur

Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.

Hesap Oluştur

Giriş yap

Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.

Giriş Yap
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.