Jump to content
2019 Temmuz'dan sonraki tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeni kayıt yapınız ×
  • Hoş Geldiniz!

    Tüm özelliklerine erişmek için şimdi kaydolun. Kayıt yaptırdıktan sonra, konu açabilir, konuları yanıtlayabilir, kullanıcıların mesajlarını beğenebilir, özel mesaj yollayabilirsiniz.

    Kayıt olduktan sonra bu mesaj silinecektir.

Nasıl Bir İnsanım?


Cem Boneval

Önerilen Mesajlar

1.74 boy, 78 kilo.. Hafif göbekli, omuzları ve kolları kas açısından fena olmayan ancak göğüs kası pek olmayan, çenesindeki bir tutam sakal dışında köse olan bi insanım :D

Çok çabuk sinirlenip etrafı yıkıp dökerim, sonrasında yaptıklarımdan çok pişman olurum ve kendime çok kızarım.. Yaşım genç olmasına rağmen çok büyük pişmanlıkları olan biriyim.. Biraz gıcık bi insanım aynı zamanda.. Eğer birine uyuz olduysam o kişiyi sözlerimle kendimden bezdiririm :D

İlk başta insanlarla kaynaşamam, yeni bi ortama girdiğimde kimseyle konuşmam, önce insanları izlerim.. Bana yaklaşmaya benle konuşmaya korkar insanlar hatta ilk başta kimse sevmez beni, ama bende beni sevsinler diye uğraşmam.. Zamanla ısınırım insanlara, ısındıktan sonra da bambaşka bi insan olduğumu duyarım hep.

Başak burcuyum ama bu burçtan nefret ederim.. Bi kaç özelliği dışında pek başak burcu karakterine sahip değilim zaten, ama eylül ayını çok severim , eylülde doğmanın bir ayrıcalık olduğunu düşünüyorum :D Çok titiz herşeyi ince ince düşünen insanları pek sevmem.. "Koy götüne rahvan yürüsün" tarzı bi insanım :D ve ne yazıkki çok TEMBELim :(

Siyasilerden hiç birine sempatim yok.. Akpli yanında akpye söverim chpli yanında da chpye, biraz muhalif bi insanım ondan olsa gerek.. .. Zaten al birini vur ötekine hepsi aynı b*kun soyu...!

Ve son olarak BEŞİKTAŞ FAŞİSTİYİM !

Eylül bir ay değil....mevsimdir... ^_^

  • Beğen 2
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sizi çok tanımıyorum ama hep derim doktorlar bu dünyada Tanrının şifa dağıtan elleridir.Sizler çok özel adamlarsınız belkide bu dünyadan bile değilsiniz hersaniyeniz planlıdır düzenlidir yazılarınız bile öyle hepsi mantıksal ve rakamsal yada harf olarak maddesel benimle ilgili yazdığınız yazıyı okurken şunu düşündüm madde olarak sıralamak istemişmiydi acaba diye.Hepinizin meslek harici bir veya daha fazla hobisi vardır hayatın güzelliklerini mutlaka yakalarsınız spor yada hoby olmadan yürümezsiniz bile sokakta.Sizlerle konuşmak canlı bir ansiklopediyle sohbet gibidir insan kalkar hem doyar hemde kendine kızar ben niye böyle donanımlı ve bilgi yüklü değilim diye sizde çok mantıksal ve durağan zamanzamansa soğuk ve mesafeli tavrınızın arkasında bazen o önlüğünüzü çıkartıp keşke basit bir insan olsam dahamı multu olurdumu düşündünüzmü peki hiç.Sıradan bir fabrikada işçi,şoför yada marangoz ya ozaman nasıl biri olurdunuz kaleminiz kulağınızın arkasında ölçü alırken.Birçok yerle igliniz var spor,aktualite veya otomobil sporları çünkü doluyken dinleniyorsunuz boş kalsanız kendinizle kalıyorsunuz ve bu hiç hoşunuza gitmiyor.Birçok yoğun arkadaşım var telefonları susmayan öyle mutlular çalmadığı zaman huzursuzlar ve öyleyken onlar başka birilerini arıyorlar çünkü hissediyorlar hissettiriyorlar kendilerini birşekilde...Ya siz sıradan bir çiftçi olsaydınız Cem Boneval değilde anadolunun küçük bir köyünde Cemil Bozkır diye biri napardı merak ediyorum...

Öncelikle belirtmeliyim ki konunun bu şekilde gelişmesi çok güzel oldu.

Aydın aklı ile bin yaşasın ki benim önerimi ayrı bir başlığa taşımış.

Hepimizin zaman zaman kendimizi anlatma derdi oluyor, bu anlatımlar yanı zamanda bir öz değerlendirme niteliği taşıyor..

Birbirimizi daha iyi tanımamız açısından da çok önemli elbette.

Ayrıca forumdaşların buraya kendilerini yazıyor olmaları forumu ne kadar benimsedikleri, güvendikleri ve samimi bulduklarının bir kanıtıdır, aferin bize...!

Doktorlara gelince....

Öyle insanüstü özellikler yüklemeye gerek yok, hayal kırıklığına neden olabilir.

Farklı ve yoğun bir eğitimden geçiyor ve aldığımız eğitim ne gerektiriyorsa onu yapıyoruz. İşimizi iyi yaparsak insanlara en zor dönemlerinde yardımcı olmuş oluyoruz. Doktor olmak "adam" olmak demek olmuyor çoğunlukla, ancak tıp eğitimini seçenler özellikle ülkemiz şartlarında elenerek bu noktaya geldiklerinden zaten alt yapı olarak sıra dışı bir konumda oluyorlar.

Bana gelince...

Engin'in de yazdığı gibi bizi şekillendiren önemli ölçüde eğitimimiz. Bu aileden başlıyor, okulla sürüyor.

Eğitimle elde ettiklerimizi nasıl kullandığımız ise önemli ölçüde duygu durumu ile ilgili, aile içinde sevgi gören, sorumluluk verilen, başarısı ödüllendirilen kişi uyumlu, dengeli, paylaşımcı ve yapıcı oluyor, horlanan ise mütecaviz, bazen pısırık, bazen aşırı hükümran, hep banacı ve tatminsiz!

Yani insan davranışlarının arkasında da mutlaka nesnel bir sebep-sonuç ilişkisi yatıyor.

Ben şanslı bir çocukluk geçirdim. 10 yaşına kadar ailenin tek çocuğu olarak el üstünde tutuldum, ama daima görev ve sorumluklar çerçevesinde yaşadım/yaşatıldım. 6 yaşında tek kelime bile anlamadığım halde Almanya'da "Kindergaten" ile başladı okul eğitim yaşamım. Sonrasında hemen hep Alman ekolü ile devam etti. Bu nedenle de maddeci (bunu para/mal tutkunu olarak algılamayın) bir yapım olduğu gibi sistem adamıyımdır, yani sistemi kurup kusursuz çalışmasını sağlamaya programlanmışımdır. Ayrıca liderlik yapabilsem de birinci adam olmaktan hoşlanmam.

Rekabeti de sevmem. Rekabet yarışma demektir, yarışmada da hep bir kaybeden olur.

Kaybeden olmaktan çok kaybeden birinin olmasından mutsuz olurum.

İnsan doğası kazananın kontolsüz güç uygulamasına yol açıyor olması nedeniyle iş çoğunlukla çığırından çıkar.

Bu nedenle ortaklaşmayı ve paylaşmayı ön planda tutmaya çalışırım.

Hayat görüşüme gelince:

Varoluşumuzun nedeni türün sürmesi için kullanılan bir genetik programlama sonuçta. Duygusal bakmayın olaya, doğa bilimci gözüyle incelediniz mi farklı bir neden bulmak zor.

Herhangi birimizi yer yüzünden çekip alsalar dünya bunun farkına bile varmaz. Yani bir işe yaradığımızı veya hayatımızın birine veya bir şeylere hizmet ettiğini söylemek yine doğa bilimci gözüyle olanaksız.

Hal böyle olunca hayatın anlamı "ne yüklersen o" oluyor. Ben keyif almak ve mutlu olmak istiyorum. Bunu yaparken de hem doğal çevremi hem diğer insanları da gözetmem gerektiğini düşünüyorum, evrensel iş bölümüne inanıyor ve birbirimize yardımcı olursak hayata daha kolay asılabileceğimizi , daha net anlamlandırabileceğimizi ve daha çok keyif alabileceğimizi düşünüyorum. Halk arasında kullanılan "birlikten güç doğar" sözünün farklı bir tanımlaması bu...

Ayrıca kendimi doğanın bir parçası olarak görüyorum, merkezi değil.

Kendimle barışık sayılırım, şişman bir çocukluğun aşağılık duygusunun uzun vadede farklı açılımlarla dengeleyerek üstesinden geldiğime inanıyorum.

Bu arada aşağılık duygusu bana has bir durum değil, hepimizi geliştiren veya batıran itici güç (mesela ilk defa masaya oturtulan ve baş hizasında masa kenarı, önkolu uzunluğunda çatalı ve gövdesi büyüklüğünde tabağı görüp bunları kullanması istenen çocuğun yaşadığı duygudur bu).

Maddeselleştirmem size ulaşabilmenin bir yolu, tek tek anlam bütünlüğü olan maddelerin hem anlaşılması hem de akılda kalması daha kolay oluyor. :)

Hayatı merak ederim, başkaları nasıl anlamlandırmış diye incelerim, bu bağlamda ben de kötü bir gözlemci sayılmam.

Taklitçi ve şekilci olmamaya çalışırım, kendi tarzımı bulmak ve tanımlamak önemlidir benim için de.

Ayrıca hayatı bir keşif olarak algılarım, her gün yeni şeylere gebedir, her an farklı bir bakış açısı yakalanabilir. Keşiflerinizde vardığınız nokta ne kadar cesur olduğunuz ile ilgilidir. Ve yine vardığınız nokta her zaman hoşunuza gitmeyebilir.

Hayat beynimizde şekillenir, aynı mekan ve ortamda bir gün çok mutlu, bir gün çok sıkkın olabiliyoruz. Bu da mutluluğun akıl işi olduğunun bir kanıtıdır.

Yazacak çok şey var, kitap bile olur, ama işe gitmek lazım, geç bile kaldım.

Bir de ek: Başak burcuyum, yükselenim dahil. Ve başak burcunun bütün özelliklerini eksiksiz taşıyorum, merak eden incelesin beni okur :)

Yine Einstein'dan bir alıntı ile bitireyim: Hayatı yaşamanın iki yolu vardır: Biri hiçbirşeyin mucize olmadığını düşünmek, diğeri herşeyin mucize olduğunu düşünmek."

Ben sanırım ilkini yapıyorum, ikincisi daha kolay olurdu belki.

Cemil Bozkır ne yapardı bilemem, onu ona sormak lazım, çünkü benim yaşadıklarım beni Cem Boneval yaptı...

  • Beğen 5
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Boy kilo endeksim 24, saçlarım dökülüyor ve orta yaşlarda kel olmamam için hiç bir sebep yok. Tipik İkizler burcuyum, iyi bir Galatasaraylıyım, yılda ortalama 200 film izleyecek kadar film düşkünüyüm, tren/gemi yolculuklarını seviyor, böceklerden nefret ediyorum. Pek milliyetçi değilim, dinlere meraklıyım, iyi yemek için her yolu arşınlar, uykuya bayılırım. Parayı ve kadını (karımı) sever, alkolden nefret ederim. İstanbul canım, Ankara da vatanımdır. Peyami Safa okur, sever sayarım. Türkçe konusunda hassas, siyaset konusunda vurdumduymazımdır.

Yazılanları ilgiyle okudum, güzel bir başlık olmuş :)

mahmut s tarafından düzenlendi
  • Beğen 4
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Hayatı bir mucize gibi yaşamak daha mutlu bir yaşamın başlangıcı olabilir aslında. Bir şekilde doğru bu, detaylara indikçe daha rahat görülüyor.

Not: Cem Bey çocuklar rahat hissetsin diye İkea sandalye yapmış. Bar sandalyesi benzeri, çok rahat ediyor çocuklar.

FocusClubTr--1344496552.jpg

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Çekinken,zor arkadaş edinen(yanlışı,doğruyu fazla terazilerim),az konuşurum,espirili yim,kendi kendime bile aklıma gelen bişeye sinsi sinsi gülebilir ve çevremdekilerin dikkatini çekebilirim ''n oluyoz niye sırıtıyon gibisinden'',siz delide diyebilirsiniz ^_^ ,hayatı mutlulukları ve mutsuzluklarıyla bi arada kabullenirim.Titizimdir,aile bağlarına ve milliyetciliği önemserim,Kalabalık ortamlarda bulunmaktansa ,dağ bayır gezmeyi tercih ederim.

Kendini çok güzel anlatmışsın, çok yakın hissettim.

Moderatöre vekaleten beni yoran durumu da ortaya koymalıyım:

Çekingen,-zor arkadaş edinen-(yanlışı,-doğruyu fazla terazilerim),-az konuşurum,-espiriliyim,-kendi kendime bile aklıma gelen birşeye sinsi sinsi gülebilir ve çevremdekilerin dikkatini çekebilirim, ''n oluyoz niye sırıtıyon" gibisinden,-siz deli-de diyebilirsiniz ^_^,-hayatı mutlulukları ve mutsuzluklarıyla bir arada kabullenirim.-Titizimdir,-aile bağlarını ve milliyetçiliği önemserim.-Kalabalık ortamlarda bulunmaktansa,-dağ bayır gezmeyi tercih ederim.

Şöyle değişik bir hava katıyım dedim deli taklidi yaptık sanırım :kıhkıh:

Taklitlerinden sakınınız

Eylül bir ay değil....mevsimdir... ^_^

Benim doğduğum mevsim... :)

Severim, değişimin coşkusu ile sonbaharın hüzünü dengelenir...

burdayım kaçırmışım yaw ^_^

Kaçırdığın başka bir şeyi ben yukarıda düzelttim vekaleten.

Boy kilo endeksim 24, saçlarım dökülüyor ve orta yaşlarda kel olmamam için hiç bir sebep yok. Tipik İkizler burcuyum, iyi bir Galatasaraylıyım, yılda ortalama 200 film izleyecek kadar film düşkünüyüm, tren/gemi yolculuklarını seviyor, böceklerden nefret ediyorum. Pek milliyetçi değilim, dinlere meraklıyım, iyi yemek için her yolu arşınlar, uykuya bayılırım. Parayı ve kadını (karımı) sever, alkolden nefret ederim. İstanbul canım, Ankara da vatanımdır. Peyami Safa okur, sever sayarım. Türkçe konusunda hassas, siyaset konusunda vurdumduymazımdır.

Yazılanları ilgiyle okudum, güzel bir başlık olmuş :)

Mahmut yaz.... Yazı dilin çok hoş!

  • Beğen 2
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

1.80 boylarında, 78 kilo ağırlığındayım. Hayattan zevk almak için yaşamayı seviyorum. Bir hedefe giderken sorumlulukları arka plana atmadan o işi kendim için keyifli hale getirebilmek belkide en büyük artımdır. Zaten aksi halde benim için işkenceye dönüyor iş...

Dışarıdan genelde sessiz göründüğümü söylerler. Ama insanlardan elektrik almışsam çenem düşer. Kolay arkadaş edinir, gözlemlerle herkesten hayata dair bir şeyler kapmaya çalışırım. Yeri gelir içki masasına da otururum (ama asla içmem, her masaya ayık bir kafada lazım :) ) yeri gelir en dini sohbetlere de katılırım (tercihimdir :) ). İnsanların dertlerini dinlemeyi, onları bir balona bindirmişçesine olayın tepesinden bakmayı sağlayıp hatalarını doğrularını göstermeyi seviyorum. Belki de psikolog falan olmalıydım, çok iyi dinleyiciyimdir.

Hayatta nefret düzeyinde duygular beslediğim iki şey vardır. Birincisi siyaset, ikicisi ise paradır. Bu ikisi de hangi ortama girerse girsin muhakkak çatışmalara sebep oluyor. İnsanlara insanlığı unutturuyor. Lakin onlarsız da olmadığı bir gerçek. Her ikisi için de çok arkadaşlıkların sonlandığına şahit oldum. Kurduğum arkadaşlıklarda da bu ikisinin bahsini bile açtırmam.

Netice itibari ile hayat kısa; kalp kırmadan, hayatını olabildiğinin en renkli haliyle yaşamak en güzeli.

  • Beğen 2
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

peki filmlerde rastlanılan eski türk filmlerinde gerçek bir olay anlatacağım size sitedeki bir üyemizin başına gelen...bakalım kim o tanıyabilecekmisiniz...

Bu arkadaşımız sanırım 25 li yaşlarda içkinin de sigaranında dibine vurulduğu hızlı yaşanan dönemlerin birinde bogazında bir ağrı sızı hissediyor ilkönceleri önemsemese bile zamanla kısa aralıklarla boguluyor hissine kapılınca doktora gitmek zorunlu hale geliyor...Sonra özel saglık kliniğine başvuruluru tahliler sunlar bunlar birsürü şey yapılıyor ve bir kütle rastlanılıyor boynunda can sıkıcı birdurum moraller bozuluyor ...biyopsi şudur budur...doktor lar birgün çağırıyorlar ve bu kist türünün atıyorum 1.000.000 olduğunu ve bugüne kadar hiç kimsenin temiz çıkmadığını onun için moralini bozmamasını yaşamının girdiği riskleri belirtiyorlar türk filmleri trüğüne göre üzgünüm beyfendi 6 ay ömrünüz kaldı...

Bizimki olayın şokunu anlatıp o an duyuyor ama anlamıyor ne yapsam diyor öleceğim işte sonum nezaman belli değil az bir zamanım kaldı ve karar vermeye çalışıyor dahamı dibine batayım yoksa inzivayamı cekileyim anne babası perişan daha öncebir çocuıgunuda trafik kazasında kaybedilmiş aynı son şimdiki gözbebeklerindede sürüyor ogulları heran eriyor gözlerinin önünde...herşey anlamını yitirmiş...

Kahramanımız ise insanlardan uzaklaşıyor bir deniz kenarı sanırım kendine ait bekar evine gidip kapatıyor kendini...uyku haram heran ölüm korkusu nezaman nasıl nerede ne şekilde ölücem korkusu ve hayatın acımasızlığı neden Ben sorusu devamlı sorulmakta....Hatta o günlerde intiharı bile düşünebilirdi madem öleceğim bari kendim son vereym hergün ölmektense böyle diye...

Ve Türk filmi devam ediyor özel sağlık kuruluşundan telefon geliyor beyfendi sonuçlarınız türkiyedeki tek temiz çıkan vaka merak etmeyin birşeyiniz yok...sonuç erken açıklanan bir teşhiş mahvedilen bir dönem belki karşılanamıyacak sonuçlara yol acacak tıp adamlarının kesin emin konuşmaları..En çok koyanın ise anne ve babasına acısmasızca oglunuz ölecek kanser denilmesini hazmedememiş hiç..dava açmamış ugraşmak istememiş ama düşünün yarattığı travmayı...

Kahramanımız kim acaba...size ve ona bırakıyorum öyküsünü ve eksik yada abartım olduysa özür dilerim kendisinden...

not:kendisinden yazılı izin alınarak anlatılmıştır...işte size gerçek bir insan öyküsü...

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

peki filmlerde rastlanılan eski türk filmlerinde gerçek bir olay anlatacağım size sitedeki bir üyemizin başına gelen...bakalım kim o tanıyabilecekmisiniz...

Bu arkadaşımız sanırım 25 li yaşlarda içkinin de sigaranında dibine vurulduğu hızlı yaşanan dönemlerin birinde bogazında bir ağrı sızı hissediyor ilkönceleri önemsemese bile zamanla kısa aralıklarla boguluyor hissine kapılınca doktora gitmek zorunlu hale geliyor...Sonra özel saglık kliniğine başvuruluru tahliler sunlar bunlar birsürü şey yapılıyor ve bir kütle rastlanılıyor boynunda can sıkıcı birdurum moraller bozuluyor ...biyopsi şudur budur...doktor lar birgün çağırıyorlar ve bu kist türünün atıyorum 1.000.000 olduğunu ve bugüne kadar hiç kimsenin temiz çıkmadığını onun için moralini bozmamasını yaşamının girdiği riskleri belirtiyorlar türk filmleri trüğüne göre üzgünüm beyfendi 6 ay ömrünüz kaldı...

Bizimki olayın şokunu anlatıp o an duyuyor ama anlamıyor ne yapsam diyor öleceğim işte sonum nezaman belli değil az bir zamanım kaldı ve karar vermeye çalışıyor dahamı dibine batayım yoksa inzivayamı cekileyim anne babası perişan daha öncebir çocuıgunuda trafik kazasında kaybedilmiş aynı son şimdiki gözbebeklerindede sürüyor ogulları heran eriyor gözlerinin önünde...herşey anlamını yitirmiş...

Kahramanımız ise insanlardan uzaklaşıyor bir deniz kenarı sanırım kendine ait bekar evine gidip kapatıyor kendini...uyku haram heran ölüm korkusu nezaman nasıl nerede ne şekilde ölücem korkusu ve hayatın acımasızlığı neden Ben sorusu devamlı sorulmakta....Hatta o günlerde intiharı bile düşünebilirdi madem öleceğim bari kendim son vereym hergün ölmektense böyle diye...

Ve Türk filmi devam ediyor özel sağlık kuruluşundan telefon geliyor beyfendi sonuçlarınız türkiyedeki tek temiz çıkan vaka merak etmeyin birşeyiniz yok...sonuç erken açıklanan bir teşhiş mahvedilen bir dönem belki karşılanamıyacak sonuçlara yol acacak tıp adamlarının kesin emin konuşmaları..En çok koyanın ise anne ve babasına acısmasızca oglunuz ölecek kanser denilmesini hazmedememiş hiç..dava açmamış ugraşmak istememiş ama düşünün yarattığı travmayı...

Kahramanımız kim acaba...size ve ona bırakıyorum öyküsünü ve eksik yada abartım olduysa özür dilerim kendisinden...

not:kendisinden yazılı izin alınarak anlatılmıştır...işte size gerçek bir insan öyküsü...

Bu adam tek bir kişi olabilir. Orjinal adam.... O kendini biliyor ;)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Aklıma gelen bir iki noktayı aşağıya yazdım....

Dışarıdan genelde sessiz göründüğümü söylerler. Ama insanlardan elektrik almışsam çenem düşer. Kolay arkadaş edinir, gözlemlerle herkesten hayata dair bir şeyler kapmaya çalışırım.

Ben de kolay arkadaş edinir, zor dost bulurum...

Yeri gelir içki masasına da otururum (ama asla içmem, her masaya ayık bir kafada lazım)

Ben de muhabettine katılsam da alkolden çok hoşlanmam ve aramam, ama içki sofrasında içmesem de içmiş kadar olurum

İnsanların dertlerini dinlemeyi, onları bir balona bindirmişçesine olayın tepesinden bakmayı sağlayıp hatalarını doğrularını göstermeyi seviyorum.

Belki de onlara neler yapmaları gerektiğini anlatarak kendini doğru ve haklı buluyor ve güçlü hissediyorsun, yani psikolojinin temelinde bu bakış açısı yatmaz. Ya da diğer bir deyişle gösterme kendi kendilerine bulmalarını sağla...

Çetin Altan ozanı tanımlarken şu ifadeyi kullanır: Herkes pencereden bakarken dama çıkıp etrafı seyredebilen adam. Güzel değil mi?

nefret düzeyinde duygular beslediğim iki şey vardır. Birincisi siyaset, ikicisi ise paradır. Bu ikisi de hangi ortama girerse girsin muhakkak çatışmalara sebep oluyor. İnsanlara insanlığı unutturuyor. Lakin onlarsız da olmadığı bir gerçek. Her ikisi için de çok arkadaşlıkların sonlandığına şahit oldum.

İnsan bencilliğinin, özünü ve soyunu koruma içgüdüsünün somutlaşması, ya da kısa tabiriyle erk savaşının somutlaşmış alanlarıdır, siyaset ve para. Kötü olan ne siyaset ne para kötü olan bencilliktir.

Tekerleme ne diyor: Ne komünizm, ne sosyalizm, ne kapitalizm, varsa yoksa egoizm, insanlığı bitiren bu....

Benim de nefret ettiğim siyasete alet edilen din/dindarlıktır, not düşelim.

kim ama tahmin alayım...

Önemi var mı gerçekten???

İnsan öleceğini bildiği halde ölmeyecekmiş gibi yaşayan tek canlı.

Bu öykü küçük değişikliklerle öykü sahibinin bile bir kez daha olmak üzere herhangi birimizin başına gelebilir.

Süreç genelde daha önce alınıtıladığım Kübler-Ross evreler modeline göre yaşanır:

1. İnkar - "Yok canım, doğru değildir, mutlaka bir hata vardır, bana bir şeycik olmaz, vız gelir tırıs gider"

2. Kızgınlık - "Neden başıma geldi bu? O kadar da dikkatliydim..."

3. Pazarlık - "Kötü alışkanlıklarımı bırakacağım, tedaviye de uyacağım, biraz daha yaşarım değil mi"

4. Depresyon - "Bittim ben bittim, hayat sona eriyor, herşey boş...."

5. Kabullenme - "İlahi adalet, her faninin başına gelen bir durum, benim ne ayrıcalığım var ki, hem ölümden sonra yaşam da var...!?"

Cem Boneval tarafından düzenlendi
  • Beğen 3
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın

Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor

Hesap oluştur

Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.

Hesap Oluştur

Giriş yap

Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.

Giriş Yap
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.