Jump to content
2019 Temmuz'dan sonraki tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeni kayıt yapınız ×
  • Hoş Geldiniz!

    Tüm özelliklerine erişmek için şimdi kaydolun. Kayıt yaptırdıktan sonra, konu açabilir, konuları yanıtlayabilir, kullanıcıların mesajlarını beğenebilir, özel mesaj yollayabilirsiniz.

    Kayıt olduktan sonra bu mesaj silinecektir.

Neden çalıyoruz Ve Suçlu Hissetmiyoruz?


ismail orçan

Önerilen Mesajlar

 

 

Uzun zamandır yazmak istediğim bir konuya bugün okuduğum bir araştırma vesile oldu. Avustralya,Melbourne merkezli bir üniversite olan Monash Üniversitesi'nin yaptığı bir araştırmaya göre Avusturalyahalkının (16-75 yaş aralığındaki) üçte biri internetten illegal dizi, film, müzik indiriyor.
Araştırma ekibinin başında olan Robert Eres normalde yasalara son derece saygılı olan bu insanların konu soyut nesneler (Fikir, sanat, yazılım vs.) olunca neden birer hırsıza dönüştüğünü merak etmiş ve konuyu kendi alanı olan nörolojik açıdan incelemeye karar vermiş. Çok uzun uzun anlatacak bir şey yok özet geçeceğim ama merak eden yayınlanan akademik makaleye buradan ulaşabilir.

Özetle; Bir denek grubu oluşturmuşlar. Bu denek grubuna ilk aşamada somut bir şeyi (CD/DVD, Cüzdan, Kitap vs.) çaldıklarını hayal etmelerini istenmiş. Bu esnada da beyin aktiviteleri kayıt altına alınmış. Çıkan sonuç alttaki gibi. Beynin suçluluk duygusu ile ilgili olduğu bilinen lateral orbital frontal cortex bölümünde oldukça yoğun bir hareketlilik olmuş;

sshot-110.png


2. aşamada ise Internet üzerinden illegal bir içeriği indirdiklerini ya da bir fikri -kısaca maddi olmayan bir mülkiyeti- çaldıklarını hayal etmeleri istenmiş. Bu esnada yine beyin aktiviteleri kayıt altına alınmış. Sonuç;İnsanoğlu soyut şeyleri çalarken o kadar da suçluluk duymuyor!
 

sshot-109.png

 


Burada bir not düşmek istiyorum: Ben bilime sonsuz saygı duyan hayatını öğrenmeye daha bilgili olmaya adamış bir insanım ama bu deney ortaya sadece bir sonuç ortaya koymuş. Sebep konusunu ise ortada bırakmış. Bu da insanın biyolojisi sebebiyle böyle davrandığı gibi yanlış bir sonuca varmayı sağlayabilir. Bence bu sonucun ortaya tek şey var: İnsanlar yakalanma riskleri olmadığında, yakalanma riski olsa bile ceza (Adli veya sosyal) almayacaklarını hissettiklerinde çalmakta bir sorun görmüyorlar. Bu kadar basit!

 

Kaynak= http://www.enpedi.com/2016/05/neden-calyoruz-ve-suclu-hissetmiyoruz.html

 

  • Beğen 4
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ilginc ve egitici paylasiminiz icin tesekkurler ben de konuyla ilgili fikrimi paylasmak istiyorum. Yakalanma riski ile sucluluk duygusu olusup olusmamasi arasinda tam bir baglantinin oldugunu dusunmuyorum. Insanlar maddi seylerin varligina soyut seylerin varligindan daha  fazla onem veriyorlardir muhtemelen. Cogu zaman paraüstünün fazla verildiginde geri iade edildigini, yüklü miktarda para veya altin bulundugunda sahibine iade icin ugrasildigina sahit oluyoruz, bu durumlarda yakalanma riski olmasa da insanlar hakka hukuka dikkat ediyorlar, ancak bu hakkaniyet duygusu maddi olmayan konularda onemsizlesiyorsa bu daha cok varlik dunyasi konusunda kendimize gore olusturdugumuz bir degerlendirme ölçütümüz olmasindandir diye dusunuyorum. Ustun ahlaki vasiflar tasiyan insanlarin degerlendirme olcutlerine gore  manevi varliklar da degerlidir bunlarin calinmasi da yuz kizarticidir ve ayiptir. Yakalanma riskinden bagimsiz olarak kisiler manevi seylerin hirsizligindan da sucluluk hissedebilir. Konu varliga bakisimizla ve ahlaki kimligimizle baglantili gibi.

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

biraz yakalanmama riskinin az olması elbette ama biraz da vicdani bir mesele.. ne oldu işte hani medeniyet ülkesi dediğin bir ülkenin halkıda çalabiliyor değil mi? bu alman da olsa amerikalı da olsa farketmiyor. hele bizim için hiç farketmez çünkü diğer şeyleride çalmaya daha alışık bir milletiz. (çene de dürüst icraatta hırsız) almanya da 1 ay kaldığım şehrin kaldırımlarında her 10 cm2 ye bir sakız düşer..üstünde yürüyoruz.. neden yere tükürsen cezası var ama sakız tükürsen cezası yok demek ki, diye düşündüm..almanya da hız kuralına uyup burada uymayan vatandaşlarımız, kendi ülkelerinde kılı kırk yaran ama 2.-3. dünya ülkelerinden iş kapmak için rüşvet veren batılı şirketler vb..(ceza alan siemens, co salınımı için vw, audi, mercedes)

ben ortalama yaşamaya çalışıyorum mesela,

ilk pc yi aldığımda zaten ülkemizde playstation hariç orjinal oyun yoktu, artık var.. steam e kayıtlıyım, oynadığım oyunları artık orjinal alıyorum çünkü indirimli anları bulunuyor. gerekirse 6 ay bekliyorum..ayda 4-5 film seyrediyorsam hiç olmazsa birine sinemada gitmeye çalışıyorum. evdeki tüm pc lerde yazılımlar orjinal.. ofis bile..(öğrenci öğretmen sürümü alın)..bu cümlelerde sanki biraz kendimi över gibi gözüktüm ama amacım belli bir bütçesi olan insanın bunları yapabilmesi gerektiğini düşündüğüm için bahsediyorum. ayda 50-70 tl internete para veriyoruz. işletim sistemi 400 tl ve en az 5 sene kullanılır..400/60. ayda 6.6 tl yapar..komik değil mi..işletim sistemini çalmaya gerek olmayan bir meblağ.. ilk windows 7 aldım 230 tl ye..sonra 130 tl ye win 8 yükseltme paketi, şimdi win 10 ücretsiz geldi..bundan sonra almasam bile en az 5-7 sene win10 beni götürür..zaten 4-5 senedr kullanıyordum..(win 7 ne zaman çıktıysa 3 ay sonra almıştım)

 

elimizden geldiği kadar emeğe saygı göstermeliyiz, empati önemli burada.. aynı şeylerin başımıza gelmesini istemeyiz sanırım.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bu çalma sürecinde kendince komünist bir başkaldırı da yok değil.

Nasıl derseniz yazılım ve müzik dünyası da dahil olmak üzere ciddi bir tekelleşme ve karlılığı en üst düzeye taşıma arzusu var. 

Ne kadar pahalıya satarsak o kadar iyi düşüncesi hakimse ben kayıt dışı kanalları kullanarak bu ürünlere ulaşmayı bir protesto reaksiyonu olarak da algılıyorum. 

Nitekim yıllar içinde her iki sektörde de çok ciddi fiyat düşüşleri yaşandı ve bu korsan kullanım oranını da belirgin azalttı. 

Kısacası siz beni söğüşlemeye çalışırsanız ben de çalarım mesajı veriliyor. 

  • Beğen 2
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bir fikrin birinin mülkiyetinde olması düşüncesi çok absürd; bu kadar meraklı isen kendine sakla..

 

Ayrıca sen de o fikrin  oluşması için yıllarca olgunlaştın her öğrendiğin fikre her hoşuna giden fikre para ödedin mi ? Bir dükkana gittin fleetwood mac şarkısı dinledin aynı melodiyle müzik yaptın hadi bana para verin. Sen fleetwood mac e ödedin mi 

 

Soyut şeyi çalmak diye bir kavram olamaz. Sen özgürlük fikrini, özlem duygusunu çalmadın mı ?   Hepimiz "Boston tea party" yi yapanlara telif hakkı ödeyelim o zaman. Özgürlük bağımsızlık gibi fikirler ilk orada çıktı çünkü. 

 

Sezen aksunun dediği gibi "fikrim firarda mahpusa sığmaz"

  • Beğen 5
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

13 dakika önce, H. Cenk said:

Bir fikrin birinin mülkiyetinde olması düşüncesi çok absürd; bu kadar meraklı isen kendine sakla..

 

Ayrıca sen de o fikrin  oluşması için yıllarca olgunlaştın her öğrendiğin fikre her hoşuna giden fikre para ödedin mi ? Bir dükkana gittin fleetwood mac şarkısı dinledin aynı melodiyle müzik yaptın hadi bana para verin. Sen fleetwood mac e ödedin mi 

 

Soyut şeyi çalmak diye bir kavram olamaz. Sen özgürlük fikrini, özlem duygusunu çalmadın mı ?   Hepimiz "Boston tea party" yi yapanlara telif hakkı ödeyelim o zaman. Özgürlük bağımsızlık gibi fikirler ilk orada çıktı çünkü. 

 

Sezen aksunun dediği gibi "fikrim firarda mahpusa sığmaz"

king...süper tam benim fikrim....

Ama burda soyutta olsa insanların birşekilde illegal yasal izin olmadan indirmesi diyelim...biraz net dünyasında insanların kendini acık alanda olmayışı ev büro gibi bireysel olarak hareket alanının özgürlüğü ve kendini güvende hissetmesi nedeniyle fiziksel bir eşyayı çalıyor olmaması nedeniyle suçluluk duymadığını düşünoyrum..sanal hırsızlık gibi geliyor insanlara çünkü..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

3 saat önce, H. Cenk said:

Bir fikrin birinin mülkiyetinde olması düşüncesi çok absürd; bu kadar meraklı isen kendine sakla..

 

Zaten fikrin korunması diye bir şey yok.

Benim bin tane fikrim var, kimden niye saklayacağım?

Korunması gereken ve kanunla güvence altına alınan "eser"dir.

Eser

- Bir entellektüel çaba ile geliştirilmiş olmalı

- Geliştiricisine ait özellikler taşımalı

- Yararlanılabilir, kullanılabilir, tüketilebilir olmalı 

- Kanun da belirtilen eser gruplarından birine girmeli (Bilim, edebiyat, müzik, güzel sanatlar, sinema vb.)

3 saat önce, H. Cenk said:

Ayrıca sen de o fikrin  oluşması için yıllarca olgunlaştın her öğrendiğin fikre her hoşuna giden fikre para ödedin mi ? Bir dükkana gittin fleetwood mac şarkısı dinledin aynı melodiyle müzik yaptın hadi bana para verin. Sen fleetwood mac e ödedin mi 

Dinlediğin şarkıdan esinlenerek yeni bir şarkı üretebilirsin (bkn. "cover"lar), ancak bir yapımcı ile anlaşır ve bunu ticari meta haline getirirsen artık telif haklarının koruma şemsiyesi altına girer, eserin esas sahibine karşı da yükümlülükler doğar elbette. 
 
 
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Yadsınmanın yadsınması gibi bir durum var ortada, ya da mülksüzleştirenlerin mülksüzleştirilmesi. Günlük yaşam içerisinde binlerce yıllık toplumsal birikimin bize verdiği (aslında bir nesilsel dayatma da diyebiliriz) "ahlak" kuralları gereği bir çok şeyi yanlış ya da kabahat olarak görebiliriz. "Çalmak" da bunun bir parçası. Günümüz kapitalizminde her şey de olduğu gibi bilginin (ve kültürün, sanatın vs...) tekelci bir mülkiyet anlayışıyla toplumlara sunulması ve karşılığında ödenmesi gereken bedelin sadece para olması, bu insani üretilere yabancılaşmasına da yol açıyor. Bahsettiğiniz tarzda hırsızlıkların ne amaçla yapıldığı da çok önemli tabi. Bir evrensel insan hakkı olarak bilgiye uluşmak mı yoksa dolaylı yoldan ticaret yapıp kar elde etmek mi? Örneğin canı çektiği için baklava çalan çocuk ya da evinde aç çocukları için ekmek çalan baba ile, kısa yoldan ve emek vermeden para kazanmaya çalışan kravatlı hırsızlarla aynı kefeye koyabilir miyiz?   Einsten E=mc² yi paylaşmasaydı dünyanın hali ne olurdu bir düşünsenize :) 

İyi ve kötü gibi bu durum da göreceli ve nereden baktığınızla ilgili bir durum. 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bir sey marjinal fayda yaratip maddi deger tasiyorsa ve tekrar olusturmasi marjinal faydasindan daha fazla emek gerektiriyorsa calinir. Tarih hep bunu gosterdi. Becerebilen maddi olarak caldi, beceremeyen soyut seyleri caldi. Yani hak, hukuk, eser, beynin korteksi, bilmemne diye ayirmaya gerek yok.

P.S: Bence.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın

Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor

Hesap oluştur

Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.

Hesap Oluştur

Giriş yap

Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.

Giriş Yap
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.