Jump to content
2019 Temmuz'dan sonraki tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeni kayıt yapınız ×

Liderlik Tablosu

Popüler İçerikler

09-02-2018 tarihinde, tüm alanlarda en yüksek itibara sahip içerik gösteriliyor

  1. Yakayım mı kışlıkları?
    5 puan
  2. Herkeze merhaba arkadaşlar konuya söyle başlamak istiyorum. Belki söyleceklerim konu dahilinde olmaya bilir ama 173 sayfa okuduğum için bunu haketiğimi düşünüyorum ??...2004 alfa romeo 156 1.6 ts sahibiyim , yaklaşık 1 aydır ford markasını modellerini araştırıyorum, 12 - 14 trendx focus almaya karar verdim. Bu kararımda @Gürkan Çakıroğlu @Yakup Çağatay @Teoman S. @Ergün YILDIZ @Ozan Kar ve adı aklıma gelmeyen forum üyelerinin yardım severliği, ilgisi etken olmuştur.Kendi aracımı satıp focus ailesine en kısa zamanda dahil olmak istiyorum.Alfadan çok çok çok memnunum Alfa benim için bir başkadır ama insanlar değişik tatlar takmak ister ya benimkide öyle bir şey. Fazla uzatmadan konuyu kapatıyım... Buda alfam selamla olum abilerini?
    5 puan
  3. Biri iyi oyun oynamış. Bunu hamasete konu etmeye gerek yok. Bulurlar sorumlusunu yakında. Fiyatlar ucuzlar mı? Keşke. Ve ucuzlarsa herkes almak için sıraya girer. Bizdeki vatanseverlik çok sürmez.
    3 puan
  4. 25-28 Ocak 2018 tarihleri arasında Fransa'nın Le Mans kentine kısa bir ziyaret yaptım. Ziyaretin öngörülen nedeni FIA nezdinde "Chief Medical Officer" (yarışlarda medikal direktörlük) eğitimi için taslak bir program üzerinde çalışmaktı, ki sonunda bu programın sorumluluğu üzerime yıkıldı. İkinci bir görev de o hafta sonu Fransa Otomobil Sporları Federasyonu FFSA ile ortak düzenlenen "Ektrikasyon Semineri"nde eğiticilik idi. İş kısmı, hem tarihi bir kasaba, hem de motor sporlarının önemli merkezlerinden biri olan Le Mans'ın gezilmesi ile turistik bir özellik de kazanırken, piste bir Porsche 911 GT3 ile sürücü olarak çıkabilmek gibi bir sürprizi de barındırıyordu. Ama sırayla gidelim. Önce yolculuk. Avrupa içinde gezmiş olanlar bilir, çok güçlü ve hızlı bir demiryolu ağı var. Fransa da bunun iyi örneklerinden; bizim TCDD'nin karşılığı olan SNCF demir yolu hız rekorunu (524 km/h idi yanlış hatırlamıyorsam) elinde tutan, hızlı ve konforlu ulaşım imkanı sağlayan bir kuruluş. 20 vagona kadar dört lokomotifli tek ünite, arada ikiye bölünerek farklı güzergahlara yönelerek çok verimli bir ulaşım imkanı sağlıyor. Vagonlarda dev yatar koltuklar, 220V elektrik, ücretsiz kablosuz internet bağlantısı, restoran vb. her türlü hizmet var. Sessiz, konforlu ve hızlı. 250 km yolu 1h38'de aldık, bu da 150 km/h ort.hız demek. Üç kere durduğunu da düşünürsek iyi bir değer ve zaman zaman 300 km/h hızlara çıktık. Fiyatlar da makul, 1.sınıf gidiş-dönüş 84 Avro idi. Böyle bir canavar: Le Mans'ta karşılandık ve getir götür işleri için sağolsunlar bir de araba tahsis ettiler. Sizce hangisi? Doğur bildiniz, 1,5 EB 182 PS otomatik, SW pek işlevsel bence ve araç hem sessiz, hem de ciddi atak. Tabii pek yol yapmadığımızdan ve vakit de olmadığından çok ayrıntılı inceleme şansım olmadı. İlk günkü toplantıların ardından Le Mans kasabasını akşam vakti kısa süreli de olsa gezme şansımız oldu. Sarthe bölgesine bağlı ve Sarthe nehrinin kıyısına konuşlanmış 150.000 nüfuslu bu sempatik yerleşke öncelikle 24 saatlik araba yarışına ev sahipliği ile tanınıyor. Ona da sıra gelecek, az sonra... Cité Plantagenêt adı ile anılan bir eski kent merkezi ve St.Julien katedrali (6-14.YY) görmeye değer yerlerdi. Cumhuriyet Meydanı Sarthe kıyısı Özellikle restore edilerek halen kullanılan ve turistik işletmelere dönüştürülmüş adeta masal kitabından fırlamış gibi duran evler çok hoşuma gitti. Kasabanın yaya yolundaki en işlek meydanına da bir pist heykeli dikilmiş ve etrafına yere farklı yıllarda yarışı kazananların el izlerini barındıran taşlar yerleştirilmiş. İkinci gün piste daha yakındık. Eski, ama son derece işlevsel ve donanımlı bir pist. Ekstrikasyon çalışmalarımızı da pit garajlarında yaptık. Bir kaç kelime 24H Le Mans hakkında yazalım: Türkiye Cumhuriyeti kadar eski bir yarış, ilk koşulduğu tarih 1923. Dünyanın en fazla ilgi gören, en bilinen ve en prestijli dayanıklılık yarışı. Tam 24 saat sürüyor adından da anlaşılacağı gibi. FIA World Endurance Championship (WEC) serisinin önemli bir ayağı. Pist toplam uzunluğu 13.5 km, ancak yarış zamanları aktif hale geliyor, çünkü belli bölümleri trafiğe açık yollardan oluşuyor. Ayrıca içinde daha küçük ve sadece yarışa ayrılmış Bugatti adıyla anılan 4,2 km'lik pist var (alttaki planda kesik çizgili kısım). Bu pist için özel geliştirilmiş arabalar var, LMP serisi, yani Le Mans Prototype, WEC klasmanında yerleri ayrı. Kabin konulmuş F1 gibi düşünmekte yarar var, görkemli, hızlı araçlar. 2017 yarışı startı öncesi şu manzara zaten yeterince etkileyici: Bizim bulunduğumuz süreçte ise boştu maalesef... Padok alanın her köşesinde 24 saatlik yarışın izlerini görmek mümkün. Neyse dönelim asli işimize, yani ekstrikasyon çalışmasına. Yarış arabaları özel koltuklar, özel emniyet kemerleri, koruycu kafes vb. pek çok emniyet unsuru ile donatılmış durumdalar. Bunlar kaza esnasında pilotu korurken, tüm tedbirlere rağmen yaralanan pilota ulaşmayı da zorlaştırıyor. Bu amaçla pilotu hızla ve güvenli bir şekilde araçtan çıkarma teknikleri geliştirilmiş. Bu sürece ekstrikasyon diyoruz ve önemli pistlerin bir veya fazla, yöneticisi doktor olan, 6'şar kişilik ekstrikasyon ekipleri var. Bu seminerde de amaç Avrupa pistlerinin ekstrikasyon ekiplerine teknik geliştirme, pratik yapma ve değerlendirme imkanı sağlanması idi. Rally, Touring, LMP, Formula E vb. 15 değişik çalışma şasisi sağlanmıştı. Monza, Silverstone, Barselona, Nürburgring, Hockenheim, Paul Ricard, Magny-Cours, Spa de Francochamps ve Le Mans gibi pek çok ünlü pistin ekipleri toplanmıştı. Bana Monza ekibi düştü, sıcakkanlı Akdeniz kaynaşması mükemmel idi ve çok verimli bir gün geçirdik birlikte. Birkaç görselle süsleyelim: Ekstrikasyonun çok detaya girmiyorum, ama merak eden varsa kitabını yazabilirim. Amma, seyahatin en unutulmaz kısmı ise bir Porsche 911 GT3 ile piste çıkabilmemdi. Porsche'nin önemli pistlerde deneyim merkezleri var, bizde Istanbulpark'ta var örneğin, Le Mans'ta da var haliyle. Yöneticisi de FIA'da bir meslektaşımın iyi arkadaşı olunca ben her türlü yüzsüzlüğümle deneme sürüşü ricasında bulundum ve kırmadılar, bir 911 GT3 ile turladık. Karizmayı çizdirmemek için ne fotoğraf çektim ne de çektirdim. Ama alet aşağıdakinin aynısı idi. Geniş kapıdan binmek bu tür bir spor otomobil için çok rahat geldi bana. Ama koltuğa oturur oturmaz kalıp gibi seni sarmasından araçla bütünleşmenin zor olmayacağını hissediyor insan. Süet direksiyonu tutunca (eldeki teri iyi emiyor bu arada) heyecan artıyor ve motoru çalıştırınca da iç mekanı titreten ses ile doruğa ulaşıyor. PDK şanzıman kulakçıklardan kontrol edilince -basit bir tabir ama gerçek bu- şimşek gibi vites değiştiriyor. İlk iki tur gaza yumuşak basma, mahcup hızlanmalar,viraj tutumunu kavramak ve aracı ısıtmak ile geçti. Sonraki turda da ufaktan virajlarda yüklenmeye başladık. Pist deneyimi olan medeni bir insan olarak benim başlarda mütevazi zorlamalarıma arabanın pek kulak astığını söyleyemem, şaşırtıcı bir kararlılıkla yolu izliyor, ne bir yatma, ne bir kayma, hiç. Bu arada vites değiştirmeyi unutsanız bile araç neredeyse rölanti devrinden itibaren "sapıkça" hızlanıyor, bilmeyen turbo beslemeli der. Ve yaklaşık 1500 kg olmasına rağmen gaz pedalı ve direksiyon komutlarına tepkisi adeta bir gokart hafifliğinde. Sürekli tekme yeniyor ama özellikle iki noktada bu abes düzeyde, önce 4000dd, sonra da 7000dd, ki ikincisi gerçek bir patlama, 7000-9000dd arası bir göz kırpma süresi... Isınınca eski bir yarışçı olan meslektaşımın zorlaması ile biraz daha yüklenmeye karar verdik. Biraz daha dramatik olsun diye de start çizgisinden kalkışla gidelim dedik. Şimdi hatırlayın ki atmosferik motorlu, 500 PS/8250 dd güç ve 460 Nm/6000 dd torka sahip bir canavardan bahsediyoruz, üstelik arkadan itişli. Ölçümlerde 0-100'ü 3,4 0-200'ü 11 80-120'si 2 (yazı ile iki) saniye. "Launch control" devrede, eller sıkıca direksiyona sarılıyor, sol ayak frende, devir 7000'e fren bırakılıyor ve motorun haykırması ve ileriye atılmanın şiddeti tarifi zor hale geliyor. Hani ışıkta durmuşsunuz da arkadan biri 50 km hızla çarpmış gibi bir fırlama... Arka tekerlekler yola tutunmaya çalışırken tüm araba titriyor, sağa sola küçük salınımlarla adeta altından kaçmaya çalışırken devir saati bir anda 9000 dd kırımızı çizgisinde 2.vitese atıyor, hız 80 km/h, 6000-9000 arası en fazla iki-üç saniyede geçiyor, hız 140 km/h, üçüncü vites biterken Bugatti'nin birbirini takip eden U'larına giriliyor, sert bir fren, sanki dev bir el arabayı tutuyor gibi yavaşlama, ideal çizgiyi yakalama, gaza tekrar yüklenme, kopmaya çalışan kıçı neyse ki ESC tutuyor, daha ne olduğunu anlamadan ikinci U aynı şekilde geçiliyor, arka düzlükte 250 km/h rahatça görülüyor,derken şikanın paniği, yine sert fren, yine aynı dev tutuşu, sonra gaza tatlı tatlı yüklenerek, yavaşça tırmanan özgüvenle Ford S'leri geçiliyor, çok iyi derken start düzlüğüne sokan U'da hız fazla gelince yolun dışına çıkılıyor...! Yeterli kaçış alanı olunca yola dönmek zor olmuyor ve aynı fırtınaya baştan dalınıyor. Virajlardaki tutunma inanılmaz, gösterge panelindeki G ölçerde lateralde 1.2G gördüm, 1.4 mümkünmüş. Tek sorun viraj ortasında ağırlık değişimlerine tepkisi oldukça asabi, arkadan kopuyor ve hızlı bir kontra ile ve motora yüklenerek toparlanmayı bekliyor, yani bildik tipik 911 davranışı. Gaz tepkimesindeki inanılmaz hız kökleyince neredeyse rahatsız edici düzeylere kadar çıkan motor sesi ile birleşince insan sürekli tüyleri diken diken kullanıyor arabayı. Hızlı birkaç tur daha atınca yüksek adrenalinin ve ister istemez gerginliğin etkisi ile ufaktan yorgunluk başlıyor ve insan 24 saat nasıl yarışılabileceğini düşünüyor. Park yerine kurtlarımı dökmüş, ellerim terli ama keyfin doruklarında dönüyorum. Sonra da kendimi teselli ediyorum, böyle bir arabaya hakim olmaya çalışmak pek yorucu, çekilmez. İyi ki alamıyorum... Chris Harris benden iyisini yapmış zaten, fikir verir:
    2 puan
  5. Çalışmayınca jet lag oluyor işte, ölü taklidi yap bence
    2 puan
  6. Pınar’ın ürünleri gibi olursa dedim
    2 puan
  7. 2 puan
  8. Artık dizel motor seçeneği bulunmuyor fakat akıllı özellikler artarak devam ediyor. Fazlası: https://anasayfa.focusclubtr.com/makyajli-skoda-fabia-tanitildi/ Yakıt deposu kapağında saklanan buz kazıyıcı şimdi, yeni bir fonksiyon olarak, lastik taban derinliğini ölçmek için bir gösterge içeriyor.
    2 puan
  9. Dün en azından yüklemeye çalışıyordu, şu an direkt "Yapılan teknik bir çalışma nedeniyle hizmet sunulamamaktadır." hatası veriyor. Dün arkadaşlarla yaptığımız tahliller sonucunda yüzlerce binlerce insan bu yanlış ben şu değilim bu değilim diye dava açması, bazılarının damat/gelin adaylarından soy sop listesini istemesi, bu kaydın sildirilmesi için yapılan başvurular ve benzeri şeylerin haberlere çıkacağından pek şüphemiz kalmadı. İşte konuşurken "değiştiremeyeceğim bir şeyi çok da merak etmemin anlamı yok" diyerek garip bakışları üzerime çekip, "üvey olduğunuzdan mı şüpheleniyorsunuz" diyerek dikkat dağıtmaya çalıştıysam da, gözlerden "ne biçim bir bakış açısı var bunun"u okudum sanki
    2 puan
  10. Boksör gördüm abi seni bugün @Süleyman Ünal bana da aynısını dedi. Kamerayı aldım madem istiyordun ben gönderseydim diyor.
    1 puan
  11. Eyyyy Contiii. %50 indirim bekliyoruz, aşağısı kurtarmaz. Yoksa yakarız lastikleri Hıdır-ellez de.
    1 puan
  12. @Bekir B. abi “Güzel anıları saklamanın en iyi yolu onları yenileriyle tazelemektir...” şimdi daha iyi anlıyorum.
    1 puan
  13. Bilerek ve isteyerek yapılmıştır. Ademin dediği gibi adı bile olmayan yunan adaları varken ülkemizin olmaması bilerek ve isteyerektir. Ayrıca yapmasın kardeşim hatayı. Bi işi layıkıyle yapsınlar. Bunu yapanı denetleyen yokmu vardır bence... Neyse faşist duygularım kabardı gene ....
    1 puan
  14. bu hata olamaz, unutulan bir şey yok aleni silinmiş. Elbette conti yönetiminin böyle bir şeyi tasvip ve kabul etmesi mümkün değil. muhtemelen grafiği hazırlayan ya da onun üstü aradaki adamlardan biri Türklerden nefret eden biri. bizim de herkesi kendimize düşman etmekte üstümüze yok ermenisi yapmış olabilir, kürtü yapmış olabilir, rumu yapmış olabilir, yahudisi yapmış olabilir, almanı yapmış olabilir, hollandalısı yapmış olabilir olabilir de olabilir. aynı nato tatbikatında Atatürk ve Erdoğanın hedef yapılması gibi. Continin birilerini işten atması gerekecek, atmazsa o zaman sıkıntı. hah ha bu çok iyidi. benim 3 bisiklette de conti lastik var. biri stok, ikisini dingiltereden getirttim. günlerce kargocu yolu gözledim vallahi yakmam
    1 puan
  15. Direkt buraya nasıl geldin.
    1 puan
  16. 1 puan
  17. Amerikada Türkiyeye uçakla mı gidiliyor diyen, daha yerini bile bilmeyen bir çok insanla konuşmuşluğum var. Kekonun biri yanlışlıkla silip orada bir devleti uçurduğunu farketmemiş bile olabilir.
    1 puan
  18. Spor saat serisine devam. Değişik tedarikçiler elde kalmış modelleri ucuza satmaya niyetlenince ben de pek direnemiyorum. Pek hoşuma giden, tabii zevk meselesi, iki saati daha ekledim çekmeceye. Söz konusu ilk saat Orologi Scuderia Ferrari Race Day Chronograph; konuyu takip edenlere tanıdık gelebilir, daha önce burada ve burada bahsetmiştim biraz. Ferrari'nin otomobilleri ne kadar ulaşılmaz ise hediyelik eşya ve aksesuar portföyü de o kadar erişilebilir, elde edilebilir mahiyette. Saatin orijinal online Ferrari dükkanındaki satış fiyatı 315$ - 325€, sağda solda 150$ mertebesinde bulmak mümkün, ben 270 TL'ye görünce pek düşünmeden aldım, hem de ikincisini. İlki siyah kadran ve kırmızı siyah kayışlı iken, bu beyaz kadran ve Beşiktaş kayışlı. Ferrari'nin saat tedariki konusunda Movado ile lisans anlaşması ver. Movado bir İsviçre - ABD ortaklığı ve üretimini İsviçre'de yapıyor. Movado, Ebel, Concord, Olivia Burton saatleri yanında lisanslı olarak HUGO BOSS, Lacoste, Tommy Hilfiger, Scuderia Ferrari, Rebecca Minkoff ve Uri Minkoff markalarına üretim yapıyor. Gelelim Race Day Chronograph 830024'e: TR90 kompozit malzemeden siyah iyonize boyalı kasada Seiko'nun VK63A quartz pilli mekanizması var. Aylık sapma ±10-20 saniye olarak verilmiş. Ana kadran beyaz, kırmızı/metalik göstergeler var. Büyük saniye göstergesi kronometre olarak çalışıyor. Üç ek kadran var, saat 3 hizasında 24 sat göstergesi, 6 hizasında saniye sayacı (sürekli aktif) ve 9 hizasında dakika sayacı. Ayrıca 4-5 arasında takvim yer almış. Sabit bezelde de takimetre (hız ölçer) bulunuyor. Mineral kristal çizilmez cam yapıyı tamamlıyor. Kadran okunaklı. Kronometre kontrol düğmeleri rahat kullanılıyor. Kurma kolu ve kadranda çarpıcı bir Ferrari amblemi var. Saat çapı 44 mm, yüksekliği 11 mm, ağırlığı 113 gram ve 5 Bar su basıncına dayanıklı, yani yanlışlıkla duşa girersen üzmez. Silikon kayış siyah beyaz renklerde ve çok şık, ayrıca kullanışlı da. Genel olarak sağlam ve kaliteli izlenimi veren, orta büyüklükte bir spor saat sonuçta. İkinci saatim ise giderek daha çok ısındığım Bulova markasının 98B245 modeli. Bulova ve Longines'in II.Dünya Savaşında ordu için ürettikleri saatlere benzediği için model ismi bazı yerlerde "Classic Military" diye geçiyor. Biraz yukarı kayarsanız daha önce aldığımı yazdığım 98B244 modelini göreceksiniz. Bu onun kuzeni. Aynı Citizen/Miyota'nın 6S20'den türetilmiş izlenimi veren UHF (32 yerine 262 kHz yüksek frekanslı) safir kristalli makinesini kullanıyor. Yıllık sapma ±10-20 saniye arası verilmekte, bende 98B244'ün 20 günlük sapması 0 saniye. İnanılması güç ama öyle. Siyah kompozit iyonize kasaya yine siyah kadran ve beyaz göstergeler eşlik ediyor ve benim için sürekli dönüp bakılası bir şıklık arz ediyor. 3 hizasında 1/10 saniyelik saniye sayacı, 9 hizasında dakika sayacı, 6 hizasında sürekli aktif saniye sayacı ve takvim yer almakta. Kronometre büyük saniye göstergesi ile ölçüm yapıyor ve akan saniye olması hoş bir detay. Ayar kolu vidalı. Suya dayanıklılık 100 m olarak belirtilmiş. Saate yakışan tırtıklı sabit bir bezel var, safir kristal camı çerçeveliyor. Bir eksisi olarak camın biraz çıkıntılı olması nedeniyle çarpmaya ve çizilmeye daha duyarlı olması sayılabilir. Yumuşak hakiki deri dikişli kayış çok kaliteli ve şık. Göstergeler geceyi çıkaracak yeterlikte fosfor parlaklığına sahip. 42 mm kasa çapı ve 11 mm kalınlığa sahip, ağırlığı sadece 80 gram. Yani taşıması çok kolay. ABD'de 150-300$, Avrupa da ise 300€ civarında satılıyor. Bir süredir takip ediyordum 525 TL'ye bulunca bunu da aldım. . Şimdi de keyifle bileğimde taşıyorum (bknz. aşağı sağdaki foto).
    1 puan
  19. @Mert Yürüyen yılansın karşim gördüm gördüm de artık ocağıma incir mürekkebi dökemiycem bir süre. Ehehehe
    1 puan
  20. kendi adıma bilgiler doğru, soyadı kanunu çıktıktan sonra verilen soyadları geriye doğru verilmiş sanırım bir yere kadar. Bankalar dedeme anne kızlık soyadı sorunca başlıyor anlatmaya annem evlendiğinde soyadı kanunu yoktu diye ama heralde budur diye söylediği bir soyad vardı, tutuyor, yaşayan amcası filan vardıysa muhtemelen girmiş kayıtlara. Babasının soyadıda aynı şekilde görünüyor, ama bazılarında yok.- var soyadı kısmında. Ekşide (hatırlamadığım bir tarihte) yapılan nüfus sayımında yaşayanların bilgisinin olduğu öncesinin olmadığı yazıyor. Ne kadar doğru bilmiyorum. Benim anne tarafı baba tarafına göre daha eskiye gidiyor, onlar daha uzun yaşadığı için sanırım ben gece boyunca girmeye çalıştım, 5e doğru denk getirip girebildim, kısa bi süre sonra kapandı
    1 puan
  21. Hayir takamazsiniz, kablolamada soketi olsa ve sen montajini taksaniz dahi arabanin beyni ona gore calismayacak. Ufak tefek settinglerle de olacak gibi degil o is. Beyin degistirmek gerekir, bu degisim sonrasi immobilizer calismaz, immobilizeri beyinden ve donanimdan iptal etmek gereki vs, iyice anlamsiz bir is olur. Yeltenilecek bir durum degil. --0 dakika sonra eklendi-- Not: MAF siz bir motor oldugunu sizden duydum, bildigim bir motor degil, eklemek isterim.
    1 puan
  22. Uygulama askıya alınmış. Milletçe pek bi soy sop meraklısı olduğumuz için sistem aşırı yüklenmeden göçmüş.
    1 puan
  23. Haberde 1800 lü yıllara kadar olduğu yazıyordu, soyadı kanunu 1934 de çıkmış, bu tarihden öncesi varsa atmasyon olabilir, sol elle yemek yemenin şeytananın işi olduğu açıklandığı günümüzde bu sistemin pekde sağlıklı çalışacağını sanmak akıl karı değil zaten vaybe nerden nereye bağladım.
    1 puan
  24. Aracımın Orjinal aküsü 6. yılında pes etti, Bulunduğum yerde Povver akü efb 65 Amper hazırda olunca onu taktık, Şimdilik memnunum, start stop cayır cayır çalışıyor. Yol yardımı+akü+işçilik 350tl tuttu. Bu arada akü bitince ana gösterge (hız kadranı) düşük voltaj sebebiyle korumaya almış kendini, akü değişimi sonrası yine çalışmadı göstergeler. Usta sigortaları kurcalayıp halletti. Şu an sıkıntı yok. Bu süreçte uzaktan yardımlarını esirgemeyen @Mertcan Çelik ve @Ozan Kar a ve yakından bu stresli ana şahitlik eden ? @Serdar Eryürekli ye teşekkürler.
    1 puan
  25. 1 puan
  26. Manuel şanzıman yağı lt si 25 civarı piyasada.. Sanayide 75,100 e yaparlar. Akan yağı yeni bir kaba alıp miktarı ölçülse iyi olur. Kimi manuelde gerek yok diyor, kimi 3 5 yıl da değişse iyi olur. Ben hissedilir derecede yumuşama aldım bu sabah 1ve 2 ye takarken..zaten iyi bir şanzıman bizim 6 ileri. 5 yaş 52 bin de aracım
    1 puan
This leaderboard is set to Istanbul/GMT+03:00
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.