Jump to content
2019 Temmuz'dan sonraki tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeni kayıt yapınız ×

Liderlik Tablosu

Popüler İçerikler

14-02-2017 tarihinde, tüm alanlarda en yüksek itibara sahip içerik gösteriliyor

  1. 2017 Şubat'ının ikinci hafta sonunu göller bölgesinde değerlendirmeye karar verip Cumartesi erkenden yola çıktık. İlk durağımız Akseki’ye komşu İbradı ilçesi oldu. Tıkla öğren: Burası neresi? Bir Yörük yerleşkesi olan İbradı günümüzde çok göç vermiş olmasına rağmen Oğuzların Salur boyuna kadar uzanan ve Teke Türkmenlerine dayanan sosyal yapısı, yaygın Öz Türkçenin kullanımı ve Orta Asya'ya ait âdetleri hala devam ettiriliyor olunması ile dikkat çeker. 1300 m rakımlı İbradı ilçesi serin havası ile yazları kalabalıklaşır, Akdeniz kıyısından Konya’ya pek çok yazlıkçıya ev sahipliği yapar. İlçeye bağlı Ormana beldesi ve Ürünlü köyü özgün sivil mimari örneklerini barındıran, tarihsel dokusu olabildiğince korunarak günümüze gelebilmiş ender yerleşimlerdir. Özellikle Ürünlü 1994 yılında UNESCO tarafından korunması gerekli bölge ilan edilmiştir. Ürünlü yerleşiminde hiç bağlayıcı harç kullanılmadan, ahşap ve kuru taş duvar ile yapılan “düğmeli evler” bölgeye özgüdür. Bu yapıların yüzlerce yıl evvel Ermeni, Rum, sonrasında ise Türk ustalar tarafından yapıldığı biliniyor. Taş ve ahşabın birarada kullanıldığı bu mimarı tarza bölgede, “hatıllı kuru duvar” adı verilmiş. Taşıyıcı olan beden duvarları 50–60 cm’den az olmayan kalınlıkta, kuru duvar tekniğinde harçsız olarak uygulanmakta, taş duvar örüldükten sonra duvar boyunca duvarın her iki tarafına 8x8 cm ebatlarında “hatıl” denilen ahşap latalar uzatılmakta, bu hatıllar aynı ebatlardaki “düğme” veya “peştivan” olarak adlandırılan kısa latalarla birbirine bağlanmakta ve araları taşla doldurularak duvar örgüsüne devam edilmektedir. Köyün büyük oranda göç vermesi ve ilgisizlik nedeniyle, köyün geleneksel konut dokusu hızla bozuluyor. Köy halkının koruma bilinci daha yeni yeni turizmin etkisiyle oluşmaya başladı. Benzer özellikte evler göreceli daha büyük bir yerleşke olan Ormana’da da yer alıyor, restore edilen üç ev Ormana Active işletmesi tarafından turizme açılmış durumda ve ilgi çekici olabilir. Bölgenin doğal güzellikleri arasında Manavgat çayının doğduğu nokta olan Altınbeşik Mağarası Milli Parkı önemlidir. Altınbeşik Türkiye’nin en büyük, dünyanın ise üçüncü büyük yer altı su mağarasıdır. Yabani Yılkı atları ile Eynif Ovası, dağlardan inen sularla dolup zaman zaman göl halini alan Gembos ovası ve çevredeki ardıç, sedir ve çam ormanlarıyla kaplı yaylalar görülmesi gereken diğer doğal güzelliklerdir. İbradı'da Celal Keskin'in kahvesinde dağ kekiği çayı içmeden devam etmemek gerek... Değişik köylere misafir olarak yolumuza devam ettik. Otomobil kullanmayı seven her faninin keyif alacağı türde yollardan geçtik... İkinci durağımız Beyşehir oldu. Tıkla öğren: Burası neresi? Beyşehir isminin Selçuklu döneminde bölgenin Eşrefoğullarının hakimiyetinde olduğu zamanlarda “beyin şehri” ifadesinden türediği söyleniyor. Merkezin 40, tüm ilin 70 Bin cvarında nüfusa sahip olduğu 1125 m rakımlı yerleşke bereketini kıyılarında kurulduğu gölden alıyor. Beyşehir gölü Türkiye’nin yüzölçümü olarak üçüncü büyük gölü, ancak en büyük tatlı su gölü ve duru suyu, eşsiz güzellikte sazlıklarla bezenmiş kıyıları ile bir yandan Sazan, Aynalı Sazan, Turna, Levrek, Kadife Balığı gibi balıklara, diğer yandan balıkçıldan pelikana pek çok göçmen su kuşuna ev sahipliği yapmakta. Ayrıca civarda sürülerle dolaşan yaban domuzları da var. Kent merkezi bir kanal çevresinde ve kıyı boyunca uzayan parklar ve yürüyüş yolları ile son derece şirin. Yazları tur tekneleri çevredeki kumsallara gezi düzenleyerek yüzme imkanı sağlıyorlar. Biz gittiğimizde göl hemen tümüyle kalın bir buz tabakası ile kaplıydı, haliyle tekneler de buz örtüsüne sıkışıp kalmışlardı. Ancak sazlıklardaki balıkçı kayıkları çok fotojenik birer obje olarak dikkatimizi çekti. Gezilecek tarihi yerlerin başında ise Eşrefoğlu Camii geliyor. 13.yüzyıldan kalma bir Selçuklu camii olarak 6 ay boyunca göl suyunda şişirilmiş sedir ağaçlarından oluşan orijinal ahşap sütünların üzerine yükseliyor. 40 cm çapında 7,5 m yüksekliğinde 42 ahşap sütun eşsiz bir mimariye örnek teşkil ediyor. Özgün bir diğer yanı da caminin ortasında yaklaşık 5 x 5 x 2 m boyutlarında bir havuz bulunması ve bunun üzerindeki tavanın açılabiliyor olması. Bu havuzun kullanımı ile ilgili iki rivayet var: İlkine göre bu bu havuz tavandaki açıklıktan düşen ya da taşınan kar ile doldurulur ve sıcak havalarda hem caminin içini serin tutar, hem de ahşap sütünların ömürlü olması için gerekli nemi sağlardı. İkincisine göre ise Selçuklular o dönemde astronomiye yönelik çalışmalar yapar ve gerek tavandaki açıklıktan, gerekse havuzdaki suya düşen yıldız yansımalarından gökyüzü hareketlerini izlerlerdi. Caminin hemen yakınındaki Bedesten ve restore edilmiş evler alana güzel bir bütünlük kazandırıyor. Yolda rastladığımız bu kedi de @Mert Yürüyen için gelsin, sanki Cats müzikalinin figüranlarından... İlginç ve ünlü bir diğer yapı da 1908-1914 yılları arasında eski bir köprünün yerine yapılmış hem köprü hem de sulama kanal regülatörü olarak görev yapan Taşköprü. Yeme içme mekanları kış vakti kar altındaki şehirde pek geçe kalmamayı gerektiriyor. Emin Usta Et Mangal, Osmanlı Kahvesi ve Bey Edem Pastanesi anılmaya değer. Konaklama için merkezde bir otel ve merkeze yakın öğretmen evi var. Gezinin ikinci günü Beyşehir gölünün batı yakasını, köyleri ve eşsiz güzellikteki bakir kıyıları gezdik. Sonra Eğirdir’e geçtik. Tıkla öğren: Burası neresi? İlginç bir şekilde Beyşehir kar, buz ve kapalı yolları ile ne kadar kara kış idiyse Eğirdir de o derece güneşli ve baharı andıran bir havaya sahipti, kar tümden yerden kalkmış, bambaşka bir iklim vardı. Eğirdir tektonik bir çanak içinde toplanmış suyu ile Beyşehir’den sonra en büyük tatlı su gölü. Sazan, Çim Sazanı, Sudak, Eğrez ve son yıllarda ortaya çıkan Gümüş balığı yanında Kerevit, Yengeç, Su yılanı, Su faresi, Kurbağa ve Su kaplumbağasının yaşam alanı. Haliyle bölgede balıkçılk çok gelişmiş ve özellikle yarım adadaki restoranlarda servis ediliyorlar. Göl yaban hayatı için önemli çok sayıda yerleşik ve göçer kuşa uygun bir yaşam alanı aynı zamanda. Isparta’ya yakınlığı ile bir eğlence/dinlence alanı olarak oldukça aktif olsa da buranın da Beyşehir gibi kıyıları bakir ve doğal güzelliklerle dolu (bkn. Boyalı’nın ağaçları). Her zamanki gibi kuşlarla oynadık, karabatakları izledik, Melodi Restoranda soslu göl levreği tava yedik ve İslamköy ekmeği aldık. Dönüş Kovada üzerinden oldu. Tıkla öğren: Burası neresi? Kovada gölü Eğirdir’den 22 km’lik doğal kanalla sulanan ve DSİ’nin hidroelektrik santralını yürütmede kullandığı bir yapay gölet, kıyıları sonbahar renkleri dışında pek bir cazibe sunmuyor. Ancak dar, virajlı ve iniş – çıkışlı, eğimleri ve yüzeyi düzgün asfalt yolu benim gibi viraj meraklılarına çok özel bir keyif unsuru oluyor. Geç kalmadan dönmek için göl kenarına inmeden devam ettik. Bol oksijen depoladığımız, doğayla içiçe olmanın keyfini sürdüğümüz hoş bir hafta sonu oldu. Önemli not: İnsan beyninde bir yerin canlısını görmekle fotoğrafına bakmak aynı etkiyi yaratıyormuş. Turizmcileri eminim kızdıracak bu tespite uygun olarak ben de hizmette kusur etmemek adına bolca fotoğraf paylaştım.
    5 puan
  2. Burada yazdığım bilgileri doğrulayan kareler nihayet yakalandı https://www.focusclubtr.com/topic/13422-ford-focus-mk4-çıkış-tarihi-malzeme-bilgisi-ve-motorları/?do=findComment&comment=386779 İşte yeni Focus MK4, pardon büyük Fiesta Tüm fotolar https://anasayfa.focusclubtr.com/2018-ford-focus-test-ediliyor-gizli-cekim/ Baz donanımlı araç olmasına rağmen elektrik el freni göze çarpıyor. Benzinli muhtemelen Ecoboost motor olmasına rağmen araçta torsiyon çubuğu mevcut. İç mekan yeni tanıtılan Fiesta ile çok çok benzer duruyor. Keza baz donanımda dokunmatik ekran gözükmüyor. Anten gizlenmemiş ama shark tasarım gelmiş. Arka kapının tasarımı değiştirilmiş daha rahat biniş sağlanmış gibi duruyor.
    3 puan
  3. Klima açıkken motoru stop etmenin ne klimaya ne de motora zararı olmaz. Olsaydı start-stop küt diye kapatmazdı (tabii uygun ısı ortamının sağlandığı varsayımında). Ancak klimayı motorla birlikte kapattığınızda soğuk parçalar üzerinde sıcak havanın yoğuşması ile sistem içinde nem birikiyor ve bu zamanla bakteri ve mantarların üremesine ortam sağlayan küfe dönüşebiliyor, sizde böyle bir durum olup olmadığının zaten üfleme havasının kokusundan anlayabilirsiniz. Motoru stop etmeden 5-10 dakika önce klima kompresörü devre dışı bırakılır ve fan üflemeye devam ederse sistem dolaşan hava ile ısınacağından yoğuşma çok daha düşük düzeylerde gerçekleşiyor. Ayrıca dışarısı 40 içerisi 20 derece ise vücut da yavaş yavaş ısınarak dış ortam ısısına adapte olabiliyor (bkn. 12 derece üstündeki ani ısı farkları inhibisyon şokunu tetikleyebilir). Yani kullanıcı sağlığı açısından önemli, araç açısından koyuver gitsin...
    3 puan
  4. Yok öyle bi dünya (Bertolt ÜNAL)
    2 puan
  5. Buğuyu almak için açar klimayı, yönlendirme cama ise..
    2 puan
  6. Arkadaşlar Herkese Merhaba 13.02.2017 günü Konya Motorcular Yetkili servisine gittim arabamı IDS bağlandı nerede arza verildi derken Radyo ekranı geldi ustada anlamadı sonradan araba 2012 model olduğu için akü ölçümü yapıldı.Akünün zayıf olduğu ve değişilmesi gerektiğini söylediler bende değiştim şu an bir sıkıntı yok. Herkese selamlar
    2 puan
  7. Focus mantık, kuga aşk Özetle, işin maliyet boyutunu düşünürseniz kesinlikle focus ..
    2 puan
  8. Güncel bilgi : Selam arkadaşlar, ülkemize 4 adet yeni Fiesta geçtiğimiz haftalarda limana indi. Muhtemelen sonradan İstanbul Autoshow'a katılmaya karar veren Ford, yeni Fiestaları da getirmeden önce bir daha sergileyecek. Bu arada aralarında bir de Sedan olduğu söyleniyor ancak görevlilerin araçlar konusundaki bilgileri biraz kısıtlı olduğu için bundan emin olamadım.
    2 puan
  9. Yine saçma bir Marketing kapanı. Sattığın araba daha 10bin km ye gelmeden far ayarı yapılması gerekiyorsa kalitesiz ve kalite kontrolsüz mal satıyorsun ve sen bundan para alacak kadar yüzsüzsen, bunu da matah birşeymiş gibi satmaya çalışıyorsan bir o kadar da fikirsizsin Marketing çalışanı yüksek topuklu abla ve gravatı bogazını sıkmış abi. Çünkü bu hareketinle paragöz ve oyunbaz bir satıcı imajı çiziyorsun. Zaten 5bin km sonra bunları yapacak ve yine çatır çatır paranı isteyeceksin. İcraat yapmak için icraat yapmayın, adam gibi icraat yapın tam olsun. Gerçi buradaki asıl amaç yine müşteri memnuniyeti değil, şu eksik bu fazla diyip yine bilinçsiz müşteriyi avlayıp üç beş para yapalım kafası. Bizim mahalledeki Çiğköftecinin kafası bile bundan daha iyi PR yapıyor. İşte sırf bu yüzden loser/lame kalacak hep ford/otosan. Gerçi ben boşa konuşuyorum, satış verileri başarılarını ortaya koyuyor... Kısacası: Yağladık abemm, güzel abemmm, far ayarını yaptık abemmm, çok iyi oldu abemmm, at bi çorba parası abemmm be abemmm, bak arkadaş da var ona da bi çorba at be güzel abemmm. Demekten farksız.... --12 dakika sonra eklendi-- Ahada bu bendeki bıraktığı imaj.
    1 puan
  10. İkinci el mi? Öyle ise Tucson alın. Yakıt bakımından ikiside benzer ve çok tüketiyor. Performans olarak Tucson ilerde. 4x4 olarak Kuga'nın performansı iyi, Tucson deneyimim yok.
    1 puan
  11. Arka tarafın küt inişini auris e benzettim. Son dokunuş nasıl olacak bakalım.
    1 puan
  12. Yaşasın tam bağımsız bekarlar!
    1 puan
  13. Camilli (Fransız olmasına rağmen) çok iyi bir adam... iyi sürücü ama onun ötesinde teknik ekibine, misafirlerine, kız arkadaşına ve hayranlarına karşı davranışını görünce elemanı sevmemek mümkün değil. Espri duygusuna sahip olması ise olaya kat çıkıyor. örnek... -son etapta hızlanacak mısın? -tabi ki, yolda kalırmıyım bilmem ama her durumda çok eğleneceğiz. (parmağı ile M-Sport yöneticilerini gösterip fısıldıyor) -bir tek onlar eğlenmeyecek... --3 dakika sonra eklendi-- Sardunya fena fikir değil, yollar acayip virajlı o nedenle aynı anda bir kaç şikan + düzlük göremiyorsun ama ortam eğlenceli oluyor.
    1 puan
  14. Şu resimleride buraya atalım Mca da yeri var ptc nin yalnız soketlerine fazla bakamadım zaman olmadığından
    1 puan
  15. hyundaide benzinli düşünmüyorum. fiyat baya uygun çünkü. dizel full hyundai = 106.000TL dizel full focus = 140.195TL benzin full focus = 117.650 benzinli fiyatına dizel
    1 puan
  16. Nasıl bir cümle Ford bunu kullanırsa Murat kardeşimin hakkını versin. Dank diye ses geldi
    1 puan
  17. düşündüm de bu cevap üstüne bir cevap bulamadım
    1 puan
  18. Historiklerden Mazda biraz fazla gaza gelmiş anlaşılan Bu arada Fransızların sesi dikkat çekiyor... Aynı pistte şunların yarı hızında yolda tutabilir miyim acaba aracı
    1 puan
  19. Paylaşımı hatırlıyorum, hatta 25 Ocak'ta beğenmişim. Geçen günlerde 'Ford katılmaya karar verdi.' tarzı bir haber okuyunca o baskın çıktı demek ki.. Her neyse.. Güzel bir araba geliyor, önemli olan katılıyor olması. Fiyatı bizi dünyadan soğutsa da bir Fiesta sever olarak heyecanlanıyorum.
    1 puan
  20. O siteler sallamayı severler ne yazıkki Cenevre'de kesin göreceğiz. İstanbul için vakit yaklaştıkta kesin bilgiyi alırız %90.
    1 puan
  21. Rica ederim, ben de o sitelerin yalancısıyım Fuar amaçlı olduğu doğrulandı, hangi fuar olduğunu bilmediklerini söylediler aklıma İstanbul'dan başka bir seçenek gelmedi. 14 şubat canlı yayınına koysalar hiç fena olmaz açıkçası En kötü ihtimal Martta Geneva'da görürüz yeniden sanırım
    1 puan
  22. Temizlemek yeterli olacaksa temizleyin. Fakat aracınızı farklı bir ustaya göstermekte yarar var. Çünkü LPG li araçlar da sorun ve çözüm birden çok olur genelde.
    1 puan
  23. Focus 1 için durumu tam bilmiyorum ama focus 2 için dediğin sorunun çözümü gaz kelebeğini temizlemek.2006 model lpg'li focus 2 var babamda.Aynı dediğin sorun bizim araçtada vardı.Kırmızı ışıklarda veya kavşaklarda debriyaja basınca rölanti çok düşüp stop ediyordu.Araç 4 yıldır bizde.100,000 km nin üzerinde yol yaptı.Bu süreçte 3 kere gaz kelebeğini temizleterek bu stop etme olayından kurtuldum.Ama tekrar diyorum focus 1 dede sistem aynımı bilmiyorum.
    1 puan
This leaderboard is set to Istanbul/GMT+03:00
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.